Ne zamandır korku oyunu oynamıyordum açıkçası. Bu, gerçekten iyi geldi bana. İşin daha da iyi kısmı, öyle standart jumpscare dolu olan korku oyunlarından olmaması diyebilirim. Zaten nefret ederim jumpscare mevzularından. Song of Horror inceleme yazımın detaylarında olabildiğince anlatmaya çalışacağım bu oyun, bana birden fazla yapımı anımsattı diyebilirim. Etkilerini görmek mümkün ama kesinlikle orijinal bir evren olduğunun da altını çizebilirim. Neyse, bir an önce Song of Horror inceleme kısmına geçeyim, tek tek anlatacağım hepsini, sakin.
Bizlere nasıl bir hikaye sunuyor?
Hikaye açısından, kaybolan bir arkadaşımızı arıyoruz başta. Tabii, sonraki bölümlerde mevzular değişiyor ama ilk bölümde durum bu. Bunu yapmak için de bildiğiniz inin cinin top oynadığı bir eve giriyoruz. Bu evde de başımıza gelmeyen kalmıyor. 2. bölümde de, bildiğiniz terk edilmiş site gibi bir yere gidiyoruz. Buranın haritası gerçekten geniş. Dahası, burada yeni bir düşmanla da karşılaşıyoruz.
Song of Horror bizlere bölüm başı 4 adet karakter sunuyor anladığım kadarıyla. Karakterlerinizi oyunun hikayesini oynarken kaybederseniz, o bölüme tekrar başlamak zorunda kalıyorsunuz. Hiç karakter kaybetmeden oyunu tamamlamak da mümkün ama her yiğidin harcı değil. İlk bölümü neredeyse bitirmek üzereyken tüm karakterlerimi kaybettiğim için tekrar baştan başlamak zorunda kaldım ve buna rağmen 1 karakterimi kaybederek devam ettim oyuna.
Her karakterinizin farklı farklı özelliklere ve hikayeye sahip olduğunun da altını çizmek gerek. Örneğin, bir karakterin tütsü tarzı muma benzer şeyleri var. Bu, karanlığı sizden bir tık daha uzak tutmaya yarıyor anladığım kadarıyla. Mesela, bir karakterin kasetçaları var ve karanlıktan saklanırken daha iyi bir sonuç elde edebilmemizi ve daha kolayca kurtulabilmemizi sağlıyor. Bu gibi ufak tefek artıları bulunuyor karakterlerin.
Oynanış konusunda nasıl peki?
Dürüst olayım, ben oyuna girer girmez, "Aha! Oğlum, bu bildiğin Alone in the Dark The New Nightmare ve Call of Cthulhu karışımı olmuş!" dedim. Fakat, oyun beni bu konuda yanılttı. Aslında, hala gözümde Alone in the Dark The New Nightmare ve Call of Cthulhu'ya benziyor bir tık da olsa ama gerçekten orijinal şeyler mevcut. Mesela, bir silahınız yok. Kaçacaksınız. Bu da, Song of Horror'u tam anlamıyla bir korku oyunu haline getiriyor.
Oyunda bulmacalar çözüyorsunuz. Bildiğiniz bulmaca. Karışık oluyorlar genelde. Song of Horror'un benim gözümdeki tek eksik kalmış olan yanı da tam olarak burada geliyor karşıma. Oyun, ne yapacağınızı çok da göstermiyor. En kolayda bile göstermiyor. Benim çok fazla takıldığım yer oldu. Belki de ben bir tık salağım emin olamadım şimdi... Çok karışık bulduğum bu bulmacaları tek tek çözüyor ve daha da ilerliyorsunuz. Açıkçası, oyunun bu konuda zor olması biraz da hoşuma gitti. Çünkü, çözünce bir sevinç kaplıyor insanın içini. Çocukça bir sevinç. Başardığınızı hissediyorsunuz. Güzel bir şey bu. Düşününce, acaba oyunun elimizden tutmuyor olması o kadar da kötü bir şey değil gibi geldi.
Bakış açısı konusunda, daha önceden de adından bahsettiğim Alone in the Dark The New Nightmare ve Resident Evil 4'dan önceki oyunlar gibi olduğunu söyleyebilirim. Gerçekten özlemişim bu bakış açısını. Oyundaki gölgelendirme ve ışıklandırma da muhteşem ötesi olunca, atmosferin tadına doyamadım. Sürekli tetikte olmamı sağladı. Ben biraz korkağım, sorun bu da olabilir ama sonuç olarak işimi gördü mü, gördü.
Görsellik ve performans ne alemde?
Song of Horror inceleme yazımın biraz önceki kısımlarında da dile getirdim aslında fakat yine de altını çizmekte fayda var. Oyundaki ışıklandırma ve gölgelendirme gerçekten aşırı hoş. Atmosferi muhteşem şekilde hissetmenizi sağlıyor bu konu. Gerçekçilik konusunda aşırı aşırı iyi diyemem ama tatmin edici detayların bulunduğunu belirtebilirim. Görsel olarak sizi pişman etmeyeceğini düşünüyorum.
Performans açısından, oyun zaten pek fazla bir sistem istemiyor. Minimum sistem gereksinimlerine göz gezdirdiğimizde, oyunun ekran kartı olarak NVIDIA GeForce GTX 660 istediğini görmekteyiz. Bunun dışında, işlemci olarak 2,6GHz bir AMD veya Intel işlemcinin yeterli olacağı söylenmekte. Elbette elimin altındaki sistemin fazlasıyla yeterli olduğunu biliyorum fakat oyunun optimizasyonu da gerçekten güzel. FPS düşmesi, takılmalar, bozulmalar ile karşılaşmadım hiç. Hemen aşağıda, Song of Horror sistem gereksinimleri bilgilerini bulabilirsiniz detaylı bir şekilde.
Oyunu oynadığımız PC’nin donanımı:
- İşletim sistemi: Windows 10 64-bit
- CPU: Intel i9 9900K @3.6GHz
- GPU: Asus Turbo 1080 Ti
- RAM: 2x16GB 3000MHz CL15
- Anakart: Asus ROG Strix Z390-E Gaming
- SSD: Samsung Evo 970 250GB
Song of Horror sistem gereksinimleri (Minimum):
- 64-bit işlemci ve işletim sistemi gerektirir
- İşletim Sistemi: Windows 7, 8 ya da 10
- İşlemci: Intel ya da AMD 64-bit, 2.6 GHz.
- Bellek: 8 GB RAM
- Ekran Kartı: NVIDIA GeForce 660 GTX, Radeon HD 7950 ya da benzeri
- DirectX: Sürüm 11
- Depolama: 16 GB kullanılabilir alan
- İlave Notlar: 64-bit işlemci ve işletim sistemi gerektirir
Song of Horror sistem gereksinimleri (Önerilen):
- 64-bit işlemci ve işletim sistemi gerektirir
- İşletim Sistemi: Windows 10
- İşlemci: Intel ya da AMD 64-bit, 3.0 GHz.
- Bellek: 12 GB RAM
- Ekran Kartı: NVIDIA GeForce 980 GTX, Radeon RX 580 ya da benzeri
- DirectX: Sürüm 11
- Depolama: 16 GB kullanılabilir alan
- İlave Notlar: 64-bit işlemci ve işletim sistemi gerektirir
Song of Horror inceleme sonucu nedir?
Geldik, Song of Horror inceleme sonucu kısmına. Detaylara geçmeden önce, fiyat etiketine bir göz gezdirelim önce. Oyunu PC platformunda oynadım, Steam aracılığıyla. Oyun, toplamda 5 bölümden oluşacak ve şu an sadece 2 bölüm mevcut. Bölüm başına 25 TL ödemeniz yeterli. Fakat, dilerseniz 69 TL'ye bütün bölümleri alabileceğiniz paketi de satın alabilirsiniz. Bu da, 3 bölüm fiyatı bile etmiyor 5 bölüm için. Normalde yorum yapmaktan kaçınırım ama gerçekten çok uygun olduğunu düşünüyorum. Hele de bizlere sunmuş olduğu tecrübeyi göz önünde bulundurunca, ekstradan uygun buluyorum. Diğer 3 bölümün Aralık 2019, Ocak 2020 ve Mart 2020 aylarında geleceğini de belirteyim.
Song of Horror inceleme sonucuna gelecek olursak, kesinlikle tavsiye ettiğim oyunlar arasında yer aldığını belirtebilirim. Elbette her bünyeye göre değil, herkes korku sevmez. Fakat, korku sevmeyen oyuncuların, korku sevmeme sebebi olan jumpscare mevzularının bu oyunda bulunmadığını da göz önünde tutmalarını öneririm. Jumpscare benzeri şeyler var fakat geleceğini hissettiriyorlar. O yüzden hiç sorun olmuyor. Ponçik ve ürkek bir kalbi olan ben bile rahatça oynadım bu oyunu. Atmosferinin ve oynanış mekaniklerinin oyuncuyu tetikte tutuyor olması ve çözülen her bulmaca ile kendimizi zeki hissedebiliyor olmak çok hoş özellikler benim gözümde. Umarım ki, diğer 3 bölüm de en az bu 2 bölüm kadar güzel çıkar. Korku gibi korku, mis.
