Avatar
Yazar: Alper Dalan, Editör Yazım tarihi: 10.04.2018

Bu sefer, öyle standart bir inceleme ile çıkmıyorum karşınıza. Zira, incelemeye konuk olan oyunumuz, biraz eski denilebilir. Hatta, bayağı bir eski sayılır artık. 18 Kasım 2008'de çıkışını gerçekleştirmiş ve bizlere güzel bir dönem yaşatmayı başarmış olan Tomb Raider Underworld isimli oyunu inceleyeceğim sizler için. Peki, neden durduk yere 2008 yılının sonlarında çıkmış oyunu inceliyorum ki? Bunun sebebi, artık sizlere geriye dönük oyun incelemeleri de yapıyor olmamız. Yani, belli aralıklarla, çıkışı üzerinden belli bir zaman geçmiş oyunlara da el atacağız. Tomb Raider Underworld ise, bu geriye dönük oyun incelemelerinden ilki oluyor.

Tomb Raider Underworld incelemesi

Tomb Raider Underworld inceleme

Tomb Raider Underworld'ün öncelikle hikayesinden bahsedeyim. Serinin Tomb Raider Legend isimli oyunundaki hikayenin devamını görüyoruz bu yapımda. Zaten, oyun bizlere geriye dönük sahneler göstererek, hikaye açısından bir tazeleme yapıyor. Bu geniş hikaye de, Lara Croft'un annesinin gizemli ölümü ve babasının ölmeden önceki son araştırmasını konu alıyor. Hikayeye, Lara Croft'un Akdeniz üzerinde bulduğu bir koordinatı incelemeye gitmesi ile giriş yapıyoruz.

Lara Croft, Akdeniz'de bulmuş olduğu koordinatlarda, İskandinavya mitolojisinden Thor'un çekicini araştırmaya gidiyor. Bu şekilde bir giriş yaptığımız hikaye, genel olarak ortalama üstü bir kıvama sahip kesinlikle. Hikaye açısından biraz can sıkıcı olarak gösterebileceğim kısım, eğer bir Tomb Raider serisi hayranıysanız ve serinin önceki oyunlarına da göz attıysanız, ne yazık ki biraz tahmin edilebilir bir yapıya sahip olması. Fakat, bu durumun hikayenin ilgi çekiciliğini düşürdüğünü söyleyemeyeceğim.

2008'in sonlarına doğru çıkışını gerçekleştiren yapım, dönemine göre cidden önemli mekaniklere sahipti. Bir eliniz meşgulken, diğeri ile etrafa ateş edebiliyor olmak, özellikler arasında, zamanında en çok ilgimi çekmeyi başarmış olanıydı. Fakat, bu özelliğin, günümüze nazaran çok da önemli bir özellik olduğunu söyleyemeyeceğim. Zamanında güzeldi işte. Birden fazla düşmana nişan alabilmek, öldürmek ile öldürmemek arasında seçim yapabilmek gibi önemli özellikler de, zamanında fazlasıyla dikkat çekici özelliklerdendi.

Tomb Raider Underworld incelemesi

Tomb Raider Underworld, önemli oyun mekaniklerine sahip bir yapım.

Oynanış denildiğinde, biraz önce saymış olduğum özelliklerden ibaret değil Tomb Raider Underworld elbette. Sonar harita ile, gizlenmiş bölgeleri, yolları ve eşyaları ortaya çıkarabilmek gibi güzel bir özellik mevcut. Yani, vardığınız bir yerde, içinizden, "Ulan, etrafta kesin önemli bir şey var, ama nerede?" gibi sorular soruyorsanız, burada sonar haritanızı kullanabiliyor ve aradığınız şey her ne ise, rahatlıkla bulabiliyorsunuz.

Sonar harita dışında, birçok bulmacada bizlere faydası dokunan çengel kancamız da bulunuyor. Çengel kanca değil de, daha çok böyle pençe gibi. Ben, en iyisi kanca diyeyim, siz anlayın işte. Kanca ile, yerine göre birçok önemli oyun mekaniğini kullanabiliyoruz. Bunlara örnek olarak, en başta tırmanmaktan bahsedebilirim. Tırmanmanın dışında, yine kancayı kullanarak inmek, duvarlarda yürüyebilmek ve oyunda bulunan birtakım şeyler ile, duruma göre etkileşime geçmek için kullanılabiliyor. Örneğin, bir şeyleri çekerek kırabiliyor veya düşürebiliyorsunuz.

Yapışan bombalar gibi önemli bir özellik de mevcut oyunda. Dönemine göre, bayağı iş gören bir özellikti yine. Tomb Raider Legend ile kafayı yememek için kendimizi yırttığımız, istediğimiz yeri patlatmak gibi bir sorun, Tomb Raider Underworld ile sona ermişti. Adrenalin sistemi de, oyunda bulunan önemli özelliklerden biri. Yakın veya uzak dövüş esnasında, düşmana isabet ettirilen her vuruş, bizlere adrenalin kazandırıyor. Bu adrenalinleri de, zamanı yavaşlatmak için kullanabiliyoruz. Adrenalin ile, aynı zamanda vuruşlarımız da güçleniyor.

Tomb Raider Underworld incelemesi

Oyun mekanikleri konusunda can sıkıcı özellikler de var.

Tomb Raider Underworld, şimdi de bahsettiğim gibi birçok önemli özellik ile karşımıza çıkıyor. Fakat, bizlere sunulan oyun mekaniklerinde, biraz can sıkıcı olanları da mevcut. En büyük sorun ise, düşmanları alt etmenin gerçekten çok, ama cidden çok basit oluşu. Elinizin altında koskocaman bir silah cephaneliği bulunuyor. PDA'niz aracılığı ile değişiklikler yapabiliyorsunuz. Biraz evvel bahsini etmiş olduğum adrenalin sistemi de, yine oynanış açısından bayağı kolaylaştırıyor yapımı. Sınırsız mermili tabancalarınız, elinizin altındaki kocaman cephanelik ve zamanı yavaşlatabildiğiniz adrenalin sistemi birleşince, oyun bildiğiniz bebek oyuncağı oluyor.

Kabul, zaten bir Tomb Raider oyunu, o zamana kadar da kapışmalara odaklanan yapım olmadı hiç. Genelde oyunlar, bulmaca çözmek ve keşif üzerine odaklı. Fakat, Tomb Raider Underworld'de, savaşlar resmen oyunun eksik yanı olmuş. Bu durum da, ister istemez oyunu fazlasıyla kolaylaştırdığı için, zaman zaman can sıkabiliyor. Fakat, bütün hevesinizi kaçırıyor mu? Elbette ki, hayır. Yine de, hikayesi ve diğer oyun mekanikleri ile kendisine bağlamayı başarıyor.

Oyun içerisinde dikkat çeken bir başka önemli özellik ise, Lara Croft'un yapabileceğini tahmin ettiğiniz neredeyse her hareketi yapabiliyor olmanız. Neredeyse diye özellikle belirttim, çünkü aklınızdan geçeni biliyorum. Benim de aklımdan geçti çünkü, fakat onu yapamıyor, kusura bakmayın. Bu duruma açıklık getirdiğime göre, Lara Croft'un neler yapabildiğine de örnek vereyim. Örneğin, Tomb Raider Legend'dan önceki yapımlarda, bir yerden tutunuyorken Lara Croft'un bir eliyle ateş edebilmesini beklerdik, fakat olmazdı. Duvarlardan sekme mevzusu da, bir başka örnek olabilir.

Tomb Raider Underworld incelemesi

Grafikler açısından da birtakım yorumlarım var.

2008'in sonlarına doğru çıkışını gerçekleştirmiş bir yapım olarak Tomb Raider Underworld, grafik konusunda fazlasıyla yeterli bir görselliğe sahip. Oyun, ilk çıkışını gerçekleştirdiği zamanları hatırlıyorum da, o ilk görevdeki denizin görselliği, her defasında beni benden almayı başarıyordu. Fizik konusunda da, Tomb Raider serisinin ne denli başarılı bir marka olduğunu tartışmaya gerek yok gibi. Fakat, oyun içerisinde toplanabilir olan eşyaların keşfi konusunda, birtakım sıkıntılar da mevcut.

Eğer, elinizdeki sistemin kaldırıp kaldırmayacağını düşünüyorsanız, önerilen sistem gereksinimlerine göz atabilirsiniz. Zira, kesinlikle kaldıracağına eminim. 2008 yılında gerçekleştirdi oyun çıkışını. Yani, 10 yıl geçti üzerinden sonuçta. 2GB RAM, Intel Core 2 Duo 2.2 GHz ve NVIDIA GeForce 9800 GTX, önerilen sistem özellikleri olarak karşımıza çıkıyor. Günümüzdeki yükleme ekranlarının uzun oluşu da, can sıkıcı bir durum, tartışmaya gerek yok bu konuyu. Fakat, eski oyunların en tatlı özelliklerinden biri de, neredeyse anında yüklenebiliyor olmaları.

Oyun, bulmaca açısından fazlasıyla başarılı. Zaten, bir Tomb Raider serisi yapımın, en önemli özelliğidir bu. Muhteşem bulmaca oyunu özelliğini üstüne, bir de müthiş manzaraları ekleyin. Bir de Lara Croft'u koyun oraya. İşte, tam olarak bu oyundan bahsediyorum. Aklınıza gelebilecek her şeyi, fazlasıyla yapabilidiğiniz bir yapım kendisi. Oynanış açısından, kesinlikle hiçbir oyuncuyu pişman edeceğini düşünmüyorum. Hem, nostalji de olmuş olur, bir taşta 2 kuş. Bütün bunların yanında, bir de sudan ucuz olan fiyatı var. 16 TL'den bahsediyorum. Bildiğiniz, 16 TL. Alın, oynayın ve o eski aromayı kesinlikle tekrar tadın!

Ayrıca En yeni haberler için Facebook, Twitter ve Google Haberler üzerinden Leadergamer'ı takip edebilirsiniz.