Activision şirketini hepimiz Call of Duty, Blizzard'ı ise World of Warcraft, Overwatch ve Diablo gibi serilerle biliyoruz. Call of Duty serisi her yıl yeni çıkan oyunlarının yanında Warzone ile de oyuncuları mutlu etmeye devam ederken, Blizzard WoW ile ilerlerken yakın zamanda Overwatch 2 oyununu piyasaya sürmeye hazırlanıyor. Ama son zamanlarda şirket ile alakalı son olaylar büyümeye devam ediyor. Maalesef Activision Blizzard şuan oyunlar ile gündemde değil.
1000'den fazla kişi tepki gösterdi.
Yakın tarihte Activision Blizzard şirket ile alakalı taciz ve ayrımcılık davalarına verilen cevabı eleştiren, 1000 kişiden fazla kişinin imzaladığı bir eleştiri mektubu hazırladı. Kotaku tarafından paylaşılan mektup ilk olarak 800 kişi tarafından imzalanmış olsa da hafta sonu boyunca bu sayı 1000'i geçti.
Şirket geçen hafta, kadın çalışanlara yönelik taciz ve buna ek şirket içindeki ayrımcı tutum sebebiyle Kaliforniya Adil İstihdam ve Konut Departmanı tarafından dava edildi. Departman tarafından sürdürülen 2 yıllık soruşturmanın ardından "terfi, atama, tazminat, gereksiz yere işten çıkarma" gibi durumlar altında ayrımcılık yaptığına dair kanıt bulduğu iddia edildi. Ek olarak da kadın çalışanların cinsel tacize maruz kaldığını da belirtti. Bu kanıtları ise kadınların terfi için göz ardı edilmesi ve bir iş gezi sırasında intihar ettiği düşünülen bir kadın da destekledi.
"Temsil etmemiz gereken her şeye karşı ve tiksindirici!"
Yönetim ise, öne sürülen iddiaların "çoğunlukla yanlış ve çarpıtılmış" olduğunu söyledi. Ek olarak şirketin "mağdurları görmezden gelen bir şirket" olarak görülmemesi gerektiğini, "şirketin içerisinde güvenli bir ortam oluşturmak istediklerini" söyledi.
Mektubun içeriği ise şu şekilde.
Aşağıda imzası olan bizler, şirketimizin Kaliforniya Adil İstihdam ve Konut Departmanı davası ile ilgili açıklamaların ve ayrıca Frances Townsend'in konuşmalarının temsil etmemiz gereken her şeye karşı ve tiksindirici olduğunu biliyoruz. Açıkça söylemek gerekirse şirketin liderlerinin gözünde çalışan olarak bir değerimiz, liderlerimizin sözleri ile tam uyuşmamaktadır. Ortaya atılan iddiaların "çarpıtılmış ve yanlış" olarak değerlendirilmesi olayları yaşayan mağdurları inkar etmiş gibi gözüken bir şirket ortamı yaratıyor. Bu durum, içinde bulunduğumuz sektörün ve işin eşitlik anlayışına zarar veriyor. Şirket içerisindeki bu organize hareketlerin durması gerekmektedir.
Şirket yöneticileri, bizi bu durumlar karşısında koruyacaklarını söylediler ancak gelişen yasal durumlar sonrası şirket tarafından rahatsız edici söylemler aldık. Bunun sonucunda şirket yöneticilerine artık güvenmiyoruz. Çalışanların, taciz ve ayrımcılık ile mağdur olduklarını gördüğümüz halde şirketin "gereksiz ve sorumsuz bir daha" olarak bu durumu nitelendirmesi kabul edilemez. Frances Townsend'i açıklamalarından sonra istifa etmeye çağırıyoruz. Bizi yönetecek kişinin, hem çalışmak için güvenli bir ortam oluşturabilecek hem de sesimizi duyurabilecek birinin olmasını istiyoruz.
Şirketimizin yanı sıra, şirket dışında bu tür taciz ve ayrımcılık ile kötü muamele görüş herkesin yanındayız. Şirketimiz yeniden çalışmaya değer bir yer olana kadar durmayacağız, kenara çekilmeyeceğiz, susmayacağız. Bu durumu değiştiren biz olacağız.
