Avatar
Yazar: Oktay Fırat Ural, Editör Yazım tarihi: 21.05.2016

Ülkemizdeki çoğu insanın hayatına Dawn of War ile giren Warhammer evreni şu sıralar epey popüler durumda, zaten bu kadar geniş bir evrenin bugüne kadar nasıl bu kadar az bilgisayar oyununa konu olduğunu da hiçbir zaman anlayamamıştım. Öncelikle oyun ilk duyurulduğunda hepimizin aklına gelen ilk şey olan Space Marine’ler oyunumuzda yok, neden?

Çünkü Dawn of War’ın anlattığı Warhammer evreni, Warhammer 40k olarak isimlendiriliyor, yani o evrendeki 40 bin yılında geçiyor. Total War’a konu olan Warhammer ise masaüstü oyunlarında Warhammer Fantasy olarak geçen, aynı evrenin 2000’li yıllarını konu alan bir yapım. Doğal olarak ırklarımız, teçhizatlarımız ve oyun tarzımız da tamamen farklı oluyor.

Türkçe altyazı desteği ile 24 Mayıs 2016'da piyasaya sürülecek Total War: Warhammer’a dilerseniz daha yakından bakalım. Bu kadar büyük çaplı bir oyunu anlatmak için nereden başlasam bilemiyorum ama öncelikle oyunda bulunan ırkların üstünden geçsek fena olmayacak.

Main

Total War: Warhammer ile Warhammer evreninin devasa savaşlarını yaşayabiliyoruz.


"For the Emperor!" 

Oyunda temel olarak 4, bir de daha sonra indirilebilir içerik şeklinde gelecek olmasına rağmen oyunun içinde bulunan Kaos ırkımızla beraber 5 ırkımız var. Oynanabilir ırklarımız arasında, İmparatorluk (İnsanlar), Cüceler (Dwarfs), Vampir Lordları (Yaratıklar canavarlar) ve tabi ki yeşil dostlarımız Ork’lar (Evet “k” ile, burası Warhammer) bulunuyor.

Bu arada bu 4 ırkımız oyunda ana ırklarımız olarak yer alıyor, yani birden çok İmparatorluk, Ork (Yeşil Derililer), Vampir ve Cüce Krallığı bulunuyor oyunda. Ki bu krallıkları bir ırk bayrağı altında toplamamız için izleyebileceğimiz yollar var ama bu konuyu yazının ilerleyen bölümlerine bırakıyorum.

Campaign

Oyunda 4 ırkımız bulunuyor ve her biriyle ilgili detaylı bilgiye giriş ekranından ulaşabiliyoruz.


Yeşilderililer geliyor!

Her ırkın kendine göre birçok avantajı olduğu gibi dezavantajları da var, İmparatorluk olarak oynadığımızda hem büyüleri hem de teknolojiyi kullanma imkanı bulurken, cücelerde daha çok teknolojiyi, vampir lordlarında ise büyüyü kullanabiliyoruz. Orkları atlamış gibi görünebilirim ama Orklar kesinlikle başka bir boyutta.Hem saldırganlık çubuğuna sahipler, hem kendilerine ait savaş mekanikleri var, bir de üstüne birimleri oldukça güçlü olunca, birçok durumda avantajlı konumda olabiliyorlar.

Saldırganlık çubuğunda ordunuzun ne kadar saldırgan vaziyette olduğunu görebiliyorsunuz, savaş ve baskın yaptıkça dolan bu çubuk belli bir seviyenin altına indiğinde, ordumuz kendi içinde çarpışarak zaiyat vermeye başlıyor, o çubuğu belli bir seviyenin üstüne getirdiğimizde ise Haarb dediğimiz mekanik devreye giriyor ve bize destek olmak için Haarb orduları oyuna dahil oluyor. Orkları oyunun en dehşet saçan ırklarından biri haline getiren farklılık da tam olarak bu işte.

Ork

Orkları savaş meydanında durdurmak pek mümkün olmuyor.


Korku filmi karakterleri ordusu, Vampir Lordları!

Vampirlere geldiğimizde ise oldukça yoğun büyü kullanımına rastlıyoruz ve zombi, yaratık, yarasa gibi ne kadar bildiğimiz canavar varsa ordularında kullanabiliyoruz, tek eksikleri ise herhangi bir menzilli birim bulundurmuyor olmaları. Bu yaratıkların en büyük avantajları, öldüklerinde geri gelebilmeleri ve genel olarak ucuz olmaları.

Öldüklerinde geri gelebilmekle kastettiğim şey, hem savaştan sonra ikmal yapabilmeleri, hem de daha önce savaş olmuş bölgelerden üretim süresini beklemeden asker kaldırabilmeleri. Bu kadar avantajın üstüne bir de aşırı kalabalık ordulara sahipler, ancak genel olarak birimler oldukça güçsüz olduklarından rakiplerle başa çıkabilmek için çok fazla sayıda birim kullanmak gerekiyor.

Dwarfs

Cücelerin, Vampir Lordları'nın devasa birimlerine karşı pek de şansı olmuyor.


Yeraltı ve yerüstü insanları!

Cüceler ise diğer ırklardan farklı olarak yer altında yaşıyorlar, bu ise onlara hem savunma avantajı sağlıyor, hem de şehirleri düşse bile ele geçirilememesine imkan sağlıyor, tabi bu durum yakılıp yıkılabilmesini engelleyemiyor. Yeraltı demişken, Cüceler yer altından da hareket edebiliyorlar ve bu sırada savaş çıkarsa avantajlı konumda oluyorlar, Goblinler dışındaysa bu avantaja sahip başka bir birim bulunmuyor.

Ayrıca Cüceler demişken madenlerden bahsetmemek olmaz, Cüceler her türlü madeni işleyebildiklerinden dolayı bu yolla iyi para kazanabiliyorlar ve birçok savaş makinesini kullanabiliyorlar. Bu savaş makineleri arasında gyrocopter’ler, alev püskürtücüler, organ topları gibi silahlar var.

İmparatorluk kısmına geçtiğimizdeyse savaş tankları, makineli tüfek benzeri silahlar ve grifonları görmemiz mümkün oluyor. İnsanların bana göre en önemli özelliği versatil olmaları, yani her durum için kullanabileceğiniz bir birlik çeşidi bulmanın kolay olması.

Bu kısımda Bretonnia için bir parantez açmak istiyorum. Oyunda hikayede oynayamadığımız ama muharebe modunda kullanabildiğimiz bir de Brettonia ırkı var. Genel olarak ortaçağ avrupası orduları tarzında, kalkanlı ve ağır zırhlı olan askerlerinin yanında büyücülere ve uçan şövalyelere de sahipler, ama dediğim gibi sadece özel savaşlarda kullanabiliyoruz bu orduyu.

Emperor

İmparatorluk ordusunda atlılardan, makineli tüfeklere kadar her duruma uyum sağlayabilecek çeşitlilikte birimler yer alıyor.


Türkçe de, bu nasıl Türkçe?

Irklardan genel olarak bahsettiğimize göre artık oyunumuzun içeriğinden bahsedebiliriz biraz. Oyuna girdiğimizde 2 ana seçeneğimiz oluyor, Muharebe ve Sefer modu. Sefer modunda tek kişilik seçeneğimiz olduğu gibi arkadaşlarımızla harita üzerinden oynamamız da mümkün. Açıkçası bu kısımdaki ayarların da (Bütün savaşları otomatik oynat gibi.) oldukça çeşitli olduğu düşünülünce, arkadaşlarımızla oynamak fazlasıyla eğlenceli olabilir.

Muharebe moduna girdiğimizde ise yine direk aksiyona dalabileceğimiz modlardan kendimize özel modlara kadar bir çok çeşit buluyoruz. Muharebe modunda, Warhammer evreninde bulunan destansı savaşlara dahil olabiliyoruz ya da kendimize göre bir savaş tasarlayıp o şekilde oynayabiliyoruz.

Daha önce bahsettiğim gibi menüler ve alt yazıların tamamı Türkçe, ancak bana bu konuda yeterince özenilmemiş gibi göründü. İncelediğimiz ön sürümle de alakalı olabilecek bu problem, umarım ilerleyen zamanlarda düzeltilir, daha önceki oyunlarda benzer problem yaşamamamıza güvenerek çok üstünde durmuyorum. (Yoksa çok doluyum sayın okurlar.)

Warhammer

Oyun menüleri ve altyazıların tamamı serinin önceki 2 oyununda olduğu gibi Türkçe desteğiyle geldi.


Oyunun en iyi kısmı: Kahraman yetenek ağaçları!

Senaryo moduna girdiğimizdeyse 4 ana ırktan birini seçip, zorluk derecesini ayarlayıp maceraya dalıyoruz. Oyundaki en önemli ve radikal değişikliklerden birisi de burada başlıyor, kahramanlar! Oyunda efsanevi kahramanlardan bazılarını kullanabiliyoruz ve bu kahramanlar normal birimlerden oldukça güçlü. Bir diğer fark da artık komutanların muhafızları olmaması. Kahramanlar o kadar güçlü ki, kolay kolay ölmeleri mümkün olmuyor.

Tabi bu kahramanların, daha önceki Total War oyunlarına benzer bir gelişim sistemi var. Benzer diyorum ama aslında o kadar da benzemiyor. Çünkü kahramanların komutanlık yetenekleri dışında savaşlardaki becerilerini geliştirebileceğimiz ve oldukça geniş bir yelpaze sunan yetenek ağaçları bulunuyor. Bu ağaçtaki seçeneklerle vuruş gücünü ya da canını arttırabilir, çevresindeki askerlere sağladığı avantajı çoğaltabilir hatta daha da ötesinde atlara ya da ejderhalara bindirebilirsiniz.

Benim burada tek beğenmediğim kısım bir dalda bütün geliştirmeleri yapmadan ilerleyemiyor olmanız, bunun dışında farklı ırklarda bile bazı dalların çok benzediğini farkedince daha iyi olamaz mıydı diye düşünmeden edemiyor insan. Bu özelliklerin dışında karakterlerin ekipmanlarının da oyuna eklenmesi çok güzel bir detay olarak işlenmiş. Kahramanları savaş meydanında kullanmak ve sürekli geliştiğini görmek hakikaten keyifli oluyor, Bravo Creative Assembly.

Konudan çok sapmadan hikayeye geri dönüyorum ve 4 ırk arasında yaşanan amansız mücadele sırasında kendi ırkımızı toparlama çabasını anlatmak istiyorum. Oyuna ilk dahil olduğumuzda genel bir eğitici kısımla karşılaşıyoruz ve şurayı fethet, bu orduyu mağlup et gibi oyunun temel kısımlarını öğreniyoruz. Senaryo modunun en sevdiğim kısımlarından biri de bu eğitici kısmın oyun boyunca görev şeklinde devam etmesi oldu. Yani oyunun sonuna kadar bize belirli görevler ve bu görevleri başarınca da ödüller veriliyor. Bu ödüller arasındaysa belli başlı karakterler, silahlar ya da zırhlar var.

20160521143926_1

Kahraman geliştirme ağacı epey geniş.


Her Warhammer oyununun olmazsa olmazı, yozlaşmış Kaos ordusu!

Senaryo modunu oynarken ilk birkaç turda klasik Total War mantığıyla çevremdeki diğer insan krallıklarını fethetmeye başladım. Sonra diplomasi ekranında bulunan "Konfedarasyon Oluştur" sekmesiyle karşılaştım, evet arkadaşlar doğru anladınız, kan dökmeden de Anadolu Türk Birliğini, pardon İmparatorluk birliğini kurmamız mümkün. Çevremizdeki küçük krallıkların İmparatorluğumuzla arasındaki güç dengesi bozuldukça, yani biz güçlendikçe çevremizdeki krallıkların İmparatorluğa katılma isteği artıyor, ki aynı mekanik Cücelerde ve Orklarda da söz konusu.

Oyunun başlarında tek derdimiz Vampir Lordları ve onların topraklarımızda yaydığı lanetken, ilerleyen kısımda Kaos tehlikesi baş gösteriyor ve dananın kuyruğu bu noktadan sonra kopuyor. Kuzeyden gelen Kaos orduları teker teker şehirleri ele geçirerek yakıp yıkıyor ve bir yandan da bütün dünyada Kaos bozulması baş gösteriyor.(Bir nevi eski oyunlardaki yeni bir dinin yayılmaya başlaması gibi düşünebiliriz)

Kaos’ların oynayış tarzı ise, serinin bir önceki oyunu olan Total War: Attila’daki Hunlarla neredeyse aynı. Şehirleri küle çeviriyorlar ve diledikleri yere kamp kurabiliyorlar. O süreçten sonra oyun daha da renklenmeye başlıyor, Kaos ırkı ile gelen devasa ve oldukça görkemli birimlerin oyuna etkisi olumlu olsa da, oyun sonuna doğru oluşan tekdüzelik bir türlü kırılamamış.
20160521154513_2

Kaos ordusundaki birimleri İmparatorluk ordusuyla durdurmak için çok yoğun bir çaba sarfetmemiz gerekiyor.


Savaş masada kazanılır!

Oyun süresince klasik Total War mantığıyla, binalar kuruyor, teknolojiler geliştiriyor ve daha güçlü birimler yetiştiriyoruz. Benim burada beğenmediğim noktaysa teknolojilerin oyuna etkisinin eski oyunlara nazaran daha az olması. Genel itibariyle, askerleri geliştirmeye ya da bakım ücretlerini düşürmeye yarayan teknolojiler keşfediyoruz, oysa eski oyunlarda yeni birimleri üretmemiz için bu teknolojilere ihtiyaç duyardık. Teknoloji ağacının her ırk için oldukça farklı ve geniş çaplı olması sayesinde az önce bahsettiğim eksikleri görmezden gelebiliyoruz.

Bu süreçte tabi ki kahramanlarımız ve karakterlerimiz de gelişiyor. Karakter derken eski oyunlardaki casusları, rahipleri ve diğer karakterleri düşünün, oyunumuzda büyücü, sağlıkçı Vampir gibi karakterler de kahramanlarımız gibi savaşa dahil olabiliyor ve fazlasıyla da güçlü olduklarını düşünürsek, oyun içinde oldukça önemli bir yer teşkil ediyorlar.

Diplomasi kısmında ise açıkçası pek bir yenilik yok, Total War bildiğiniz gibi. Oyunda büyük önem arz eden konfedarasyona katılmak dışında pek farklı bir şey beklememekte fayda var. Son Total War oyunlarında sürekli gelişmesini beklediğim diplomasi ekranının daha doğrusu yapay zekanın, bir nebze olsun daha mantıklı davrandığını görmek de güzel bir gelişme oldu. Örnek vermek gerekirse, savaş halinde olduğumuz bir krallığa eğer üstün durumdaysak barış antlaşması için önce bir miktar para teklif ediyor, daha sonra ise kabul etmezsek her tur daha da arttırıyor vereceği para miktarını.

Yapay zekadan bahsetmişken oyun içindeki tutarsızlıklarından da bahsetmek istiyorum, çünkü bu problem yer yer çok can sıkabiliyor. Özellikle bazı durumlarda okçu ve benzeri birimlerin siz onlara uzak mesafeden saldırırken boş boş beklemeleri komik görünüyor.

diplomacy

Diplomasi ekranındaki seçenekler önceki oyunlarda olduğu gibi bir hayli geniş.


Teknik ekip çalışıyor!

Oyunun teknik detaylarına baktığımızda ise grafiklerin önceki oyunlardan çok da farklı olmadığını görüyoruz, ama Warhammer evreni işin içine girdiğinden bambaşka bir renk paletiyle karşılaşıyoruz. Devasa canavarları makinelerle kapışırken görmek, uçan birimlerin yaptığı dalışları seyretmek oldukça keyifli, kısacası Warhammer konseptini oldukça güzel kullanmış Creative Assembly.

Benim grafiklerden ziyade animasyonlar ile söylemek istediğim bir iki şey var, arkadaşım onlar nasıl oklar ya da mermiler, Empire Total War’da kullandığınız animasyonlar bile daha güzeldi. Tamam belki konsept için bu şekilde seçtiniz ama olmamış, fazla basit kaçmış. Bunun dışında büyü efektleri olsun, alev silahlarının animasyonları olsun, durumu kurtaracak kadar güzel hazırlanmış. Sesler deseniz yine her şey yerli yerinde, zaten Dawn of War serisi de SEGA’da olduğundan dolayı “For the Emperor” naraları konusunda pek sıkıntı çekmemişler.

kaos

Oyunda büyü kullanım efektleri ve animasyonları bir hayli güzel tasarlanmış.


Serinin 10. Oyunu olan Total War: Warhammer, hem Total War’ın hem Warhammer’ın adının hakkını vermiş. Gerek birim çeşitliliği, gerek karakter gelişim sistemi olsun, oldukça eğlenceli ve farklı bir yapımla karşı karşıyayız. Ortalama makinelerin büyük çoğunluğunda çalışabilecek şekilde optimize edilmiş Total War: Warhammer’ı strateji seven herkese gönül rahatlığıyla tavsiye ediyor, Creative Assembly’yi saygıyla selamlıyoruz.

[inceleme]

Ayrıca En yeni haberler için Facebook, Twitter ve Google Haberler üzerinden Leadergamer'ı takip edebilirsiniz.