Avatar
Yazar: Evrim Kılıç, Editör Yazım tarihi: 11.06.2013

The Last of Us deyince eminim herkesin aklında yüz binlerce şey canlanıyor artık. Nereye gitseniz o küçük kız ve o sakallı adam beraber görüntüleniyor. Sağdan soldan The Last of Us ön incelemeleri, video incelemeleri, demo lansmanları vs. fışkırıyor... Derken nihayet yolculuk bitti dostlar, The Last of Us bizlerle! Bu bekleyişe değip değmediğine ise beraber göz atacağız.

Naugthy Dog'un, başarısı yadsınamayacak Uncharted serisinden sonra yapacakları merak konusuydu. Çünkü tarihte başarılı bir oyuna ya da oyun serisine imza attıktan sonra sağlam çuvallamış epey firma vardı. Eminim ki PlayStation platformunun sadık oyuncuları, Naughty Dog gibi bir firmanın kötü bir yapıma imza atmasını istemezdi. Nitekim, PlayStation 3'ün son günlerine doğru hızla ilerlerken, Naughty Dog bizleri ters köşeye yatırmıyor.

Oyun, 20 sene sonra, Amerika Birleşik Devletleri'nde geçiyor. Kurgusal diyemeyeceğimiz, fakat gerçek hayatta insan üzerinde bir etkisi olmayan, yalnızca bakterilerin üremek için böcekleri kontrol etmekte kullandığı Cordyceps virüsü insanlığın belini bükmüştür. Bu bakteriler insan beynini ele geçirmekte ve onları bilinç dışı davranışlara sevk etmektedir. Tabii böylelikle üremeyi de başaran bu virüs, koskoca ABD'yi dize getirmiştir. Metropoller çökmüş, insanlık adeta modern görünümlü bir ilk çağa dönmüştür. İşte The Last of Us böyle bir dünyaya açılıyor.

the_last_of_us_99Karakterlerimiz Joel ve Ellie de bu dünyada yaşam savaşı veren iki kişi. Joel, yaşı gereği bu felaketten öncesini de yaşamış. Fakat artık tek yaptığı; yiyecek, giyecek ve barınak gibi temel ihtiyaçlarını karşılayabileceği işlere girip çıkmak. Zaman, Joel'u katılaştırmış ve yıpratmış. Geçmişinden kaçsa da ondan kurtulamıyor ya da saklanamıyor. İçindeki hassasiyeti zaman zaman partneri Tess'e yansıtabiliyor; ama genelde yoluna çıkanı öldürmekten de geri adım atmıyor. Anlayacağınız, Joel, felaket sonrası Amerika'sına uyum sağlayabilmiş.

Ellie ise taban tabana zıt bir karakter olarak göze çarpıyor. Çünkü yaşı Joel'a kıyasla oldukça küçük ve Joel'un yaptıklarını yapmamış, gördüklerini görmemiş. The Last of Us'un sanatsal yönünü güçlendiren de bu aslında: Ellie'nin saflığı. Felaketten sonra dünyaya gelmiş bir çocuk olarak, geçmiş hakkında pek çok soru var aklında. Joel'a devamlı olarak bunları soruyor, olayları birbiriyle ilişkilendirmeye ve içinde bulunduğu durumu anlamaya çalışıyor.

Ellie ve Joel'u bir araya getiren ise, aslında hiç duygusal bir olgu değil. Joel, Ellie'yi bir sağ kalanlar kolonisine teslim etmek üzere anlaşma yapıyor. Bunun karşılığında da yüksek bir meblağ alacak. Fakat, bunu yapabilmesi için tüm Amerika Birleşik Devletleri'ni boydan boya geçmeleri gerekiyor ve bu, söylendiği kadar kolay bir hadise değil. İçlerinde bulundukları dünyanın affı yok, insanları aç ve kaynakları kısıtlı... Birbirlerinin boğazına sarılmaları an meselesi ve öldürmek konusunda bir tereddüt yaşamıyorlar; çünkü her tereddüt, kendilerini istemedikleri sona yaklaştırıyor. Bu yüzden bir kısmı silahlanmış ve organize olmuş. Yeri geldiğinde size, yeri geldiğinde birbirlerine saldırıyorlar.

Tabii tek tehdit insanlardan gelmiyor. Cordyceps adlı mantar, insanlığı bambaşka bir boyuta taşımış. Mantarın etkilediği insanlar, enfeksiyon aşamalarına göre değişiklik gösteriyor. Örneğin Runner denen yaratık tipi, sizi gördüğü an hızlı bir şekilde üzerinize geliyor ve genelde kalabalık gruplar halinde saldırıyor. Öte yandan, yıllar boyu enfeksiyonla yaşamış ve kafalarının yerinde kocaman bir mantar olan Clicker ise etrafını göremiyor; ama mükemmel şekilde duyabiliyor. Size ulaştığı an canınızı çıkarması çok çabuk oluyor. Bu da "Aman ayağım bir yere takılmasın," "Aman ses çıkarmayayım" demenizi ve oyunu adeta yüreğiniz ağzınızda oynamanıza sebep oluyor.

Ayrıca En yeni haberler için Facebook, Twitter ve Google Haberler üzerinden Leadergamer'ı takip edebilirsiniz.