Her zaman tartışılan konulardan birisi de, annelik duygusu ile babalık duygusu arasındaki fark olmuştur. Kimisine göre bu duyguların ikisi de aynı hazda olsa da; kimisine göre ise annelik duygusu, babalık duygusundan bir adım önde olduğunu bilinmektedir. Bu sorunun bir sonuç var mıdır sorusuna net olarak hayır diyebiliriz. Kişiden kişiye göre değişen duygular olduğunu göz önüne aldığımız zaman, cinsiyete göre de kesin bir sonuca varamayız. Bu duyguları ebeveynler her koşulda bizlere hatırlatırlar. Mesela bazı durumlarda sizlere gelen cevap şudur: “Anne ya da baba olmadan anlayamazsın! ” Peki ya bu duyguları anlamak isteyenler için alternatif bir yolumuz var desek?
Kendilerini ilk olarak 2012 yılında Pid isimli bulmaca oyunu ile tanıdığımız İsveç tabanlı Might and Delight isimli bağımsız geliştirici ekip, biraz önce bahsettiğimiz duyguyu geçtiğimiz yıllarda bizlerle buluşturdu. 2013 yılında anne bir porsuk ile tanıştığımız Shelter isimli yapıtımız, bizleri bir annenin yerine koyarak; maceralara sürüklemişti. Oldukça ilgi gören yapıtın karşısında geliştirici ekip kolları sıvadı ve geçtiğimiz yıl Shelter 2 oyununu bizlere duyurdu. 9 Mart tarihinde çıkacak olan Shelter 2’ye gelin hep beraber göz atalım.
Shelter 2’de ilk oyunu gibi açık dünya hayatta kalma oyunu olarak karşımıza çıkıyor. Açıkçası son yıllarda hayatta kalma türündeki oyunların bolluğu ve birçoğunun kalitesiz olması bu temayı tehlikeye sokuyor. Özellikle bağımsız yapımcıların bu popüler temayı bilinçsiz yere tüketmesi can sıkıntısına sebep olabiliyor. Fakat Might and Delight ekibi, bu popüler temayı diğer firmalara göre çok farklı bir şekilde işleyerek, piyasadaki yerini belli ediyor. Shelter’ı hatırlayacak olursak, anne bir porsuğun; doğadaki mücadelesini ve bu mücadelede de yanında minik minik yavrulara yer verilmişti. İçimizdeki birçok duyguyu harekete geçiren ve hatırlatan serinin ikinci oyununda ise bu sefer vaşaklar konuğumuz oluyor. Kedigiller familyasından Lynx cinsini oluşturan vaşaklar ile maceraya devam ettiğimiz oyunda, bizlere dört adet yavru vaşağımız eşlik ediyor.
Inna isimli anne vaşağı yönettiğimiz oyunda, anne ismini değiştirme hakkımız olmasa da; dört adet yavrunun ismini belirleyebiliyoruz. İlk olarak kurtlardan kaçtığımız oyunda, daha sonra bir yerleşke buluyoruz ve soğuk bir gecede dört adet vaşağımızı dünyaya getiriyoruz. Bu doğum evresinden sonra ise bize düşen görev, bir anne olarak yavrularımızı kendini sürüden ayrılmaya hissedeceği ana kadar korumak! İşte bu anda annelik ya da babalık duygularınızı hissetmeye başlıyorsunuz. Yavrularımız artık yanımızda fakat yuvadan çıkarabilmemiz için beslememiz gerekiyor. Bunun için ise gerçek hayatta ki vaşaklar örnek alınarak tavşan yakalayarak, evimize götürmemiz gerekiyor. Tavşanları görmek bazen çok zor olabiliyor. Bunun için ise faremize sağ tık yaptığımız zaman canlı varlıkları kırmızı şekilde görebiliyoruz. Böylece daha kolay avlanarak, bir an önce çocuklarımız karnını doyurmak mümkün kılınmış. Üç kere besleme işlemi yaptığımız zaman, artık çocuklarımızın dışarı çıkmaya hazır olduklarını anlıyoruz ve artık büyük tehlikeler bizler bekliyor.
Artık bizimle beraber ormanın tehlikeli yerlerine gitmeye hazır olan yavrularımız ile büyük bir maceraya atılıyoruz. Amacımız, yavrularımızı büyüyene kadar korumak! Oyunda ki kurtlar, en büyük düşmanımız diyebiliriz. Özellikle gece saatlerinde ortaya çıkan kurtlardan korunmak için yavruların yanında olmamız gerekiyor. Fakat sadece bu da yeterli değil. Kurtlardan korunabilmemiz için, onların çıkamayacağı yüksek bir alan bulmanız şart. Diğer tehlike ise açlık! Uzun süre besleme yapmadığınız zaman yavru vaşağınız bayılıyor. Eğer bir süre vaşağınıza yemek getiremezseniz, maalesef kendisine veda etmek zorunda kalıyorsunuz. Yemek seçeneklerinde ise, biraz önce belirttiğimiz gibi tavşan ve tavşanın yanında kurbağa, fare, geyik ve kuş yumurtası yer alıyor. Ayrıca bu yemeklerden sizlerin de faydalanmanız gerektiğini belirtelim. Böylece daha fazla koşabilirsiniz.
Belirli bir zaman geçtikten sonra mevsimler geçiyor ve vaşaklarınız büyüyor. Büyüyen vaşaklar kendi avlarını da gerçekleştirebiliyor. Hala korunma ihtiyacı duyan vaşaklar, bir süre sonra da sizi takip etmemeye başlıyor. Bu durumda anlıyorsunuz ki, yavrunun sürüyü terk edip kendi ailesini kurmaya hazır bir hale geldi. Hayatta kalmayı başaran ve büyüyen vaşakların sürüden ayrıldığı zaman insan ister istemez üzülüyor, fakat doğanın kendisi bu diyebiliyoruz. Sürüden ayrılan vaşaklarda yeni bir aile kuruyor ve oyun döngüsü böyle devam ediyor. Bu döngünün yanında da, toplanabilir eşyalar dikkatleri çekiyor. Eğer belirli bir süre sonra boş boş dolanmaktan sıkılırsanız, belirtilen bu eşyaları toplayarak vakit geçirebilirsiniz.
Oyun mekanı olarak dört çeşit biyom bizleri bekliyor. Kimisinde yaz yaşanırken, kimisinde soğuk kış koşullarını yaşıyoruz. Harita genişliği olarak tatmin olduğumuz oyunda, bu belirtilen biyomlara; farenizde sağ tık yaparak ne tarafta olduğunu bulabilirsiniz. Zaman kavramı hızlı olan oyunda, mevsim değişiklikleri ile muhteşem manzaralara doyacaksanız. Bu manzaraların dışında, oyun içi sesler sizleri kısa süre içerisinde atmosfere bağlayacaktır. Vaşakların çıkardığı o yardım sesleri ile içiniz ısınacak iken; oyun içi müzikler de başarısını göstermiş. Yine İsveç tabanlı küçük bir müzik grubu olan ve geliştiricinin diğer oyunlarında da rastladığımız Retro Family, bir kez daha kendini ispatlamış durumda…
Çoklu oyuncu modunun ve yerel eşli modun bulunmadığı oyunda, oyun süresi ise yaklaşık olarak bir saat diyebiliriz. Fakat bu bir saat, sadece ilk ailenin saati olduğunu belirtelim. Ailenizi ne kadar hayatta tutarsanız, oyun süresi de ona bağlı olarak artacaktır. Belirtilen eşyaları toplamak da bu süreye etki edecektir. Uzun süre sonra kendisine bağlayan hayatta kalma oyunu olan Shelter 2’yi, denememeniz için hiçbir neden olmadığını söyleyebiliriz. Yarın piyasada yerini alacak oyun, sizleri farklı duygulara davet ediyor.
[inceleme]
