Avatar
Yazar: LeaderGamer, Editör Yazım tarihi: 18.11.2010

Assassin's Creed 2, kuşkusuz benim şu son 1 yıldır oynadığım en harika oyunlardan biriydi. Her yönüyle insanı büyüleyen cinsten bir oyundu. İlki gibi sıkıcı değil tam aksine soluksuz oynadığım ve her anında eğlendiğim bir oyundu Assassin's Creed 2. Mükemmel bir senaryosu, görselleri, oynanışı vardı ve en iyi özelliği de oyunun geçtiği o eski zamanları direk olarak içimizde yaşatabiliyor olmasıydı. Biz Ezio idik. Ülkemiz için savaşıyorduk.

Brotherhood ise bu oyunun bir çeşit devamı olarak geldi. Yeni bir senaryo değil de hemen hemen Assassin's Creed 2'nin kaldığı yerden devam ediyor. Yine oyundaki asıl yönettiğimiz karakterin ismi Desmond Miles. Desmond, artık olayların iç yüzünü daha iyi anlamıştır ve gerçekleri bir bir aramaktadır. Bu gerçekleri bulabilmek için tekrar Animus'a  yatmalı ve Ezio karakterine bürünmelidir. Olaylar 2. oyundaki zamandan sadece biraz ilerde geçecek. Roma'da at koşturuyoruz bu sefer. Oyunda şimdiki zamana da dönüyoruz ara sıra. Şimdiki zaman derken Desmond Miles'ın Animus'a yattığı zamandan bahsediyorum. Ama genel olarak oyun Roma'nın rönesans döneminde geçiyor.

Ubisoft Montreal, Brotherhood'un 2. oyunun popülerliğini koruyamayacağından birazcık korkuyordu doğrusu. Ama söyleyebilirim ki, Brotherhood 2. oyunun güzelliğini bozmamış. Hatta bir bakıma onu tazelemiş. Gelin birlikte göz atalım.

Assassin's Creed 2'nin sonunda Rodrigo Borgia ile yüzleştikten ve onu alt ettikten sonra hikaye Ezio'yu biraz ileriye atıyor. Rodrigo Borgia'nın oğlu Cesare Borgia, suikastçi birliklerine yavaş yavaş ama yıkıcı bir şekilde saldırmaya başlamıştır. Monteriggioni'deki villa yok edilmiştir ve Ezio neredeyse her şeyinden olmuştur. Evet, 2. oyunda o kadar uğraş vererek aldığımız her şey tek çırpıda yok oldu. Üzülmeyin, intikam alabiliriz.

Ezio bunun üzerine Roma'ya doğru yolculuğa çıkıyor. Tek amaç var: Cesare'dan intikam almak. Şehir 12 bölgeden oluşuyor. Her bölgede Borgia'nın kontrolünde olduklarını halka hatırlatan Borgia kuleleri var. Kule ayakta durduğu sürece bölgede askerler kol geziyor ve bütün iş yerleri kapalı oluyor. İnsanlar ise huzursuz bir şekilde hayatta kalmaya çalışıyorlar. Kulenin kaptanına suikast düzenleyin, onu öldürün ve kuleyi yakın. Böylece her nasıl oluyorsa iş yerleri açılıyor ve insanlar birden hayat buluyor. Ezio, bu insanlara ve iş yerlerine yardım ediyor. Yardım ettikçe para veya saygınlık kazanıyor. Tıpkı 2. oyundaki Monteriggioni gibi. Ne kadar çok satıcı bulursak ve yardıma ihtiyacı olanlara yardım edersek Ezio'nun alabileceği daha çok eşya veya kazanabileceği daha çok yetenek ortaya çıkıyor. Bankaları Roma mandasından kurtararak daha çok para depolayabiliyoruz. Ayrıca yıktığımız her kule ile birlikte yeni bir Assassin Apprentice slotu açılıyor.

Şunu not edin. Bu kuleler oyunda büyük bir önem taşımasına rağmen yapı taşını oluşturmuyorlar. Ana amaç Cesare'ı devirmek. Yani diyeceğim şudur ki, Brotherhood'un hikayesini bu kulelere elinizi sürmeden de bitirebilirsiniz. Herhangi bir zorunluluk yok oyunda. Kuleleri yıkmaktaki amacımız saygınlık, yeni eşyalar, yeni özellikler ve daha çok banka slotu kazanmak. Assassin Aprentice slotları açmak veya şehirdeki muhafız sayısını azaltmak. Yine bir ipucu olsun, bu kuleleri yok ederseniz eğer o bölgedeki görevi yapmanız, az muhafız sayısı nedeniyle çok daha kolay olacaktır. Peki bu Kaptan'a nasıl suikast düzenleyeceksiniz? İşte orası kendi bileceğiniz iş. Her kule, dokunsan patlayacak gibi olan muhafız birlikleri tarafından çevrilmiş. Ya kapıdan ya bacadan, bir yerden gireceksiniz. Giriş hep var. Siz sadece en kolay yolu bulmalısınız.

Açık dünya oyunlarının hayranları bunlarla yetinmeyecektir tabii. Tıpkı 2. oyunda olduğu gibi bir sürü yan göreve de sahibiz. Çeşitli birlikler için gizli görevler yapabiliyoruz veya canımız sıkıldıkça öylesine bir gezintiye çıkıp hazine sandıkları buluyoruz. Bu hazine sandıklarında yeni eşyalar, para veya özellikler var.

Belki de 2. oyundaki en sevdiğimiz ve ilgilendiğimiz karakterlerden birisi de Brotherhood'da karşımıza çıkacak. Kim mi o? Tabii ki Leonardo Da Vinci. Kendisi uzun yolculuğundan geri döndü ve yeni serüveninde Ezio'ya oldukça yardımı dokunuyor. Cesare, Da Vinci'yi onun ordusuna silah ve mühimmat yapması için tutuyor ve ona baskı yapıyor. Leonardo Da Vinci'yi kurtarmak bir kez daha Ezio'ya düşüyor. Bunun karşılığında da Da Vinci, Ezio'ya bir çok yeni silah ve makine sunuyor. At arabasına bağlanmış bir otomatik silah, askeri top atara sahip bir tekne, "tank" ve Da Vinci'nin en sevdiğimiz aletlerinden biri olan "uçma makinesi"nin gelişmiş versiyonu. Artık uçma makinemizle uçarken ateş topları da atabiliyoruz. Bu yeni şeyler pek büyüleyici olmasa da oyunda oldukça yardımcı oluyorlar.

Dürüst olmak gerekirse bunlar Brotherhood'un ihtiyacı olan şeyler. Çünkü bunların dışında oynanış olarak tamamen Assassin's Creed 2'yi andırıyor. Mesela Ezio'nun bir hedefi takip ettiği görevler hala aynı. Aramızda biraz mesafe olsun ve hedef çakmasın bizi. Olay bundan ibaret.

Aslında Brotherhood'da serideki işleri değiştirecek sadece üç ana özellik var. Suikastçiler Birliği, savaş sistemine gelen bir kaç yenilik ve atınızı her yerde sürebilme özelliği. Tek bir tuş ile suikastçi birliğinizden bir kaç kişiyi olduğunuz yere toplamak da bu en büyük özelliklerden biri. Başınız mı sıkıştı, bir ıslık yeter. Her bir Borgia kulesi yıkıldığında Ezio'nun yanına alabileceği suikastçi sayısı için bir slot açılıyor. Bu özelliğe de Assassin Apprentice Slot deniyor. Suikastçi arkadaşlarımız Roma'yı kurtarırken ve yeni, adaletli bir roma kurarken Ezio'ya oldukça fazla yardımda bulunuyorlar. Sadece gerekli olan tuşa basıyorsunuz ve bulunduğunuz levele göre bir kadın veya erkek suikastçi koşarak, at sürerek veya yukardan atlayarak hedefinize saldırıyor. İzlemesi çok keyifli olan bu özellik sınırsız değil tabi. 6 suikastçi slotuna da sahip olduğunuz zaman onları ikili takımlar halinde kullanıyorsunuz. Her bir takımın kendine özel bir geri dolma süresi var. Sadece bir kaç dakika.

Suikastçiler, çağırıldıkları yere veya görevlere göre tecrübe puanı kazanıp seviye atlıyorlar. Sizin yardımlarınızla veya kendi başlarına yeni silahlar ve donanımlar alıyorlar. Daha güçlü ve daha çevik oluyorlar. Görev ne kadar iyiyse o kadar çok tecrübe puanı alabiliyorlar. Bir not olsun yine, suikastçi yardımcılarınızın ölmeme gibi bir lüksleri yok. Gayet de ölüyorlar. Ama merak etmeyin, Roma için çarpışacak daha bir sürü cesur yürekli suikastçi var.

Brotherhood'un kilit noktalarından biri de bu suikastçi arkadaşlarımız. Artık serinin diğer oyunlarındaki gibi tek adam orduya karşı mantığı değil, tek adam bir birliğin lideri ve orduya karşı. Aslında birilerini kontrol etmek Ezio'nun yeni bir özelliği değil. Önceden de hırsız kiralayabiliyor, kadınlara rüşvet verip dikkat dağıtıyor veya sokaktaki halkı da örgütleyebiliyorduk. Bu yeni suikastçi birliği özelliği, bunların gelişmiş hali aslında.

Oyunu daha kolay ve eğlencesiz hale getiren bir diğer özellik de Crossbow. Normalde çatıya sessizce çıkıp düşmanımızı tek hamle ile kendimizi belli etmeden öldürmeye çalışırdık. Artık buna gerek kalmamış. Hemen karşı çatıdan crossbow ile nişan alın ve ateşleyin. Tamam, adam öldü. Ne özel bir yetenek ne de sessizlik gerekli. Şahsen istediğim şey bu değildi.

Yakın dövüşlere gelen yeni bir özellik de var şimdi. Bir tuşa basıyorsunuz ve Ezio savaştığı kişi veya kişilere göre tekme savurup-atıp bir anlık açık yakalıyor. Bu açıktan yararlanarak kılıcını sallıyor ve bam! Düşmanlarınız yarıldı. Yine yeni bir özellik olan ikincil silah seçenekleri de size oldukça yardımcı oluyor ve bir o kadar da eğlendiriyorlar. İlk 2 oyunda 5 kişinin üzerine sadece tek bir kılıç ile manyak gibi koşardık değil mi? Yeni gelen bu ikincil silah özelliği ile o 5 düşmanınıza ok, bıçak veya otomatik bir silah ile sert çelikten yapılma bilyeler fırlatıp önce dikkatlerini dağıtıyor veya kafadan tek vuruşta alıyorsunuz. Daha sonra da yanlarına gidip işi bitiriyorsunuz. Bu gibi bir sürü kombo seçenekleri Brotherhood'da sunulan yeniliklerden.

Ezio'nun at üstünde yapabildiği şeyler de bir üst kademeye çıkmış bu yeni oyunda. Artık atımızı neredeyse şehrin her köşesinde sürebiliyoruz. Bunun yanında da ilgili tuşuna basarak atımızı olduğumuz yere çağırabiliyoruz. Buna ek olarak Ezio artık bir attan öbür ata atlayabiliyor. Mesela sizi atla kovalayan düşmanlarınız mı var, bırakın yanınıza kadar gelsinler. İyice sokulduklarında bir tuşa basıp onların atına atlayabiliyor veya kılıcınız ile onları atlarından düşürebiliyorsunuz. Evet, kötüyüz. Ve evet, evde denemeyin.

Roma çok dinamik ve ilginç bir şehir. Ezio ve arkadaşlarına her türlü olanağı sağlayan bir şehir. Roma'da nelere dikkat edeceğiz peki? Öncelikle çoğu yerde bulacağınız "Aranıyor" posterlerini yırtacaksınız. Böylece muhafızlar sizi zor fark eder. Habercilere rüşvet vererek yalanlayın kendinizi. Ve şahitler... Ah o şahitler yok mu? Kendileri kaşınıyorlar. Öldürün gitsin. Yine daha önceki 2 oyunda da yaptığımız gibi arandığımız zaman toplumun arasındaki gruplara karışabiliyoruz. Böylece ya aranma seviyemiz azalıyor ya da tamamen yok oluyor.

Oyunda bazen hırslanıp "şunu şu kadar sürede yapsam ne olur acaba" dediğiniz oluyor. Brotherhood'da bu da düşünülmüş. Challenge sisteminde bir görevi yapış tarzınıza veya özelliklerinize göre tecrübe ödülleri veya internet ortamında yayımnalabilecek başarılar kazanıyorsunuz. Örneğin, bir kuleyi yakacağınız zaman sessiz olarak işi bitirirseniz bir challenge tamamlanmış oluyor ve tecrübe ödülü kazanıyorsunuz.

Muhtemelen, Brotherhood'un yaptığı en büyük ve yenilikçi sürpriz Multiplayer modu oldu. Daha önceki Assassin's Creed oyunlarında görmediğimiz bu yeni özellik oyuna büyük bir yenilik kattı. Daha da güzeli Multiplayer'da sadece suikastçi birliğinin üyeleri olarak oynamıyoruz. Templar veya diğer adıyla Abstergo ajanlarını oynayabiliyoruz. Böylece suikastçi birliğini nasıl avladıklarını da görebiliyoruz.

Basit olarak fikir şu: Size bir hedef veriliyor. Öldürmek veya birşeyi çalmak gibi. Bu görevi yapmaya çalışırken de düşmanınız sizi kovalıyor veya kendi görevini yapıyor. Amaç, görevi ilk önce bitirmek veya hayatta kalmak. Radar, düşmanınızın nerede olduğunu saptamanızı sağlıyor. Ama tabii onu bulmak bu kadar kolay değil. Topluluğa karıştığı zaman neredeyse görünmez oluyor. Bir bakmışsınız, arkanızda beliriyor.

Brotherhood genel olarak 4 multiplayer moduna sahip. Wanted ve Advance Wanted, oyunun free for all modları gibi birşey. Bu modda radarınız üzerinde düşmanlarınızı göremiyorsunuz. Sadece bir şey yaptıklarında veya birini öldürdüklerinde görebiliyorsunuz. Call of Duty'deki kırmızı nokta olayı gibi. Ateş edildiğinde radarda yer belli oluyordu. Alliance, takıma arkadaşınızla birlikte hareket etmenizi sağlıyor. İkiye bölünüp şehrin farklı bölgelerinde avlanıyor veya tek grup halinde daha güçlü ama daha yavaş hareket ediyorsunuz. Manhunt'da ise oyun oyuncuları iki gruba bölüyor. Bir takım avlarken, diğer takım saklanıyor. Saklanan takım, fark edilmedikleri süre boyunca puan topluyorlar. Düşmana ne kadar yakın olursanız, o kadar çok puan alırsınız kısaca.

En nihayetinde bu multiplayer modu çok iyi yapılmış. Oradan oraya verilen sürede koşuşturmak yok artık. Gerçek bir suikastçi gibi avlanmak var. Multiplayer'da aldığınız puanlar da web sitesinde ve top listelerinde isminizle beraber görünecek. Kim bilir, belki rekor bile kırabilirsiniz.

Son olarak; Brotherhood, Assassin's Creed 2'nin, Ezio'nun ve Desmond'un hikayesini kaldığı yerden aynı heyecanla devam ettiriyor. Getirdiği Multiplayer yeniliği ve daha bir çok özellik ile seriyi geliştirmiş. Ama o kadar büyük bir farklılık beklemeyin. Görsel açıdan bir kaç geliştirme dışında Assassin's Creed 2'nin aynısını sunan oyun bize Roma havasını tamamı ile yaşatıyor. Oyun güzel olmuş. Serinin müdavimiyseniz veya değilseniz oynayın bu oyunu.

Henüz sadece PS3 ve X360 konsollarına çıkmış olan oyun seneye PC oyuncuları ile buluşacak.

GRAFIK: 85
SES: 85
OYNANIS: 90
GENEL : 90

Ayrıca En yeni haberler için Facebook, Twitter ve Google Haberler üzerinden Leadergamer'ı takip edebilirsiniz.