Avatar
Yazar: Evrim Kılıç, Editör Yazım tarihi: 24.02.2013

Crytek uzun zamandır beklenen bombayı patlattı ve Crysis serisinin yeni bölümünü görücüye çıkardı. NanoSuit'lerimizi dolaptan çıkarıp kuşanan bizlere de oynaması kaldı. Gelin hep beraber Prophet'in macerasındaki yeni perdeye yakından bakalım.

Oyunla ilgili ilk izlenim tabii ki muhteşem grafikler, her şeyden önce bu noktaya dikkat çekmek gerek. Crytek "yüksek çözünürlüklü grafik" olayını aşmış artık, neredeyse her şey monitörden fırlayacak. Eğer iyi bir bilgisayarınız varsa, öncelikle görsel olarak epey hoşnut kalacağınız garanti.

Grafiklerle başlamak gibi bir acaiplik yaptıktan sonra, oyunun öykü kısmıyla devam edelim. Oyunda, Crysis 2'de tanıştığımız CELL'e karşı mücadelemiz sürüyor. Bu sefer Prophet ile Psycho arasındaki ilişkiye de odaklanılmış. Tabii Ceph adlı uzaydan gelen düşmanlarımızın peşinden gitmeye devam ettiğimizi de belirtelim. Crytek bu sefer öykü kısmına bayağı abanmış diyebiliriz.

Crytek hikayeye odaklanırken, alışılageldik Crysis dinamiklerini de hiç bozmamış, hatta ilerletmiş. Yine taktik geliştirmekte serbestsiniz, yine NanoSuit'ten istediğiniz gibi faydalanabiliyorsunuz. Ayrıca bu sefer "Quick Time Event" denen, doğru tuşa zamanında basmaya odaklı bir 'Hacking' sistemi de gelmiş. Kısacası eğlence alanı genişlemiş.

Crysis_3_inceleme_leadergamer (1)

NanoSuit'in üzerinde geliştirmeler uygulayabildiğiniz gibi; artık silahlarınızı da daha hızlı değişikliğe uğratabiliyorsunuz. Aksesuarları vs. artık aksiyona fazla ara vermeden takıp çıkarabiliyorsunuz. Ayrıca Predator Bow denen, pelerin devredeyken bile enerjiden kısmadan kullanılabilen silahınız da gayet ölümcül. Her ne kadar cephanesi kısıtlı olsa da düşmanları tek atışta ortadan sessizce kaldırabiliyorsunuz. Ayrıca ilerleyen safhalarda, kullanabileceğiniz oklar da çeşitleniyor.

Atmosfer bakımından oyun gayet sağlam, grafiklerden zaten bahsetmiştik; ama açıkçası fikirler de gayet yenilikçi. Ormana dönmüş bir New York'ta oradan oraya koşturmak, çeşitli bina, müze vs.'nin harabeleri arasında sanki eski medeniyetlere dönmüş gibi olmak hakikaten senaryoya katkıda bulunuyor.

Sesler zaten kaliteli, Crytek yine iyi seslendirme ekipleriyle çalışmış. Karakterlerle özdeşleşmek eskisi kadar kolay. Silah sesleri vesaire de gayet kaliteli. Çatıştığınızı, düşmanın yakınında olduğunuzu rahatlıkla hissedebiliyorsunuz. Biraz gerilim yaşıyor, biraz da aksiyonun heyecanına kapılıyorsunuz. Her zamanki gibi Crysis 3'ün de Türkçe olduğunu hatırlatalım.

Crysis_3_inceleme_leadergamer (2)

Crytek'in nasıl becerdiğini anlamadığım bir konuya değinmek istiyorum şimdi. Sesler, grafikler bu kadar kaliteli; ama arkadaş PS3 ve Xbox 360 gibi yaşını başını almış sistemlerde bile su gibi akıyor desek yalan olmaz. Sisteminiz çok çok yaşlı değilse, PC'de de kısık ayarlarda filan rahat rahat oynanıyor. Bu optimizasyon işini alkışlamak gerek.

Multiplayer kısmında da beta incelememizin üzerine ekleyebileceğimiz, fazladan haritalar ve haliyle genişleyen seviye sınırı olabilir. Onun dışında eğlenceli, ama muadillerinin sürekli oyuncusuysanız Crysis 3 sizi onlardan koparacak kadar iyi değil. Yine de hakkını teslim etmek gerek, güzel bir sistem oturtmuşlar.

Beta incelememizi okumayanlar için burayı bir özetleyelim, Call of Duty benzeri bir sistem var, silahlarımızı tecrübe kazandıkça açıyoruz; onların eklentileri de o silahlarla aldığımız skorlara paralel açılıyor. Perk sistemi yine mevcut; ama bu sefer NanoSuit eklentisi olarak geçiyor. Daha hızlı şarjör değiştirme, daha sessiz yürüme gibi pek çok seçenek var. Tabii bunlar da seviye atlıyor.

Crysis_3_inceleme_leadergamer (3)

Öte yandan iki seçenek var; bir tanesinde Call of Duty'deki Headquarters gibi, düşen Ceph cisminin etrafındaki alanı tutarak puan topluyorsunuz. Bir süre sonra, düşman yok etmezse kendi yok oluyor. Diğer seçenekte de bir taraf CELL askerlerini, bir taraf da NanoSuit ve Predator Bow kuşanmış Hunter ekibini yönetiyor. CELL için amaç 2 dakika boyunca sağ kalmak, Hunter ekibi için amaç buna izin vermeden tüm düşmanları yok etmek. Ayrıca CELL tarafından düşen herkes Hunter tarafına geçiyor. Toparlamak gerekirse, bu modlar oldukça eğlenceli; ama yukarıda bahsettiğim gibi; 'müthiş' değil.

Gelelim oyunun eksilerine... Mesela bu akıcı kontrol sistemi, araçlara pek yansımamış. Oyunu yayayken oynamak bu kadar iyi olduğu zaman, insan araçlarda da aynı şeyi bekliyor. Fakat nasıl olmuşsa olmuş, araca binince oyun hantallaşıyor. Oyun Checkpoint bakımından cömert; ama bazen görev işaretlerini anlamayabiliyor, avare avare gezebiliyorsunuz. Yani öldüğünüzde klavye kırmayacaksınız; ama bunu boş boş dolanmaktan sıkılıp yapabilirsiniz.

Nihayetinde, Crysis 3 sizi hayal kırıklığına uğratacak bir yapım olmamış, hem hikayeye yeni bir bakış açısı getiriyor hem de sizi değişik bir atmosfere sokuyor. NanoSuit günlerinizi özlediyseniz içiniz rahat olsun.

LG_site_puan_Crysis 3

Ayrıca En yeni haberler için Facebook, Twitter ve Google Haberler üzerinden Leadergamer'ı takip edebilirsiniz.