Avatar
Yazar: Staff, Editör Yazım tarihi: 20.03.2014

Yeni neslin getirdikleri her ne kadar önceki nesle göre sönük kalmış olsa da bu yıl ki E3 2013’ün son yılların en dolu etkinliklerinden biri olduğu konusunda hemfikirizdir sanırım. Exclusive oyunlar konusunda daha iddialı gelme çabasında olduğu her halinden belli olan Microsoft, beklenen hamlesini yaparak yeni Halo’yu gözler önüne sermiş ama bununla da yetinmeyerek Titanfall’u da tanıtmıştı. Activision ile olan ayrılıklarının ardından bir başka dev olan Electronic Arts’a geçip Respawn Entertainment’ı kuran Vince ve Zampella’nın da dönüşünü simgeleyen oyun, o zamandan beri gazlandıkça gazlandı ve sonunda dumanı tüterek önümüze geldi(yada düştü).

Devrim, Evrim, Nostalji. Hangisi Tam, Hangisi Yarım?

Oyun, basından oldukça olumlu notlar almış olsa da ben bu notların geneline katılmıyorum. Oyunu çok beğendiğini söyleyen insanlar da gördüm, hiç beğenmediklerini söyleyenler de. Bu yüzden inceleme boyunca yapmaya çalışacağım kimseyi kendi görüşüme mahkûm etmeden size oyunu olabildiğince kendi fikrinizi oluşturabileceğiniz şekilde anlatmak olacak. Yani inceleme notuna bakıp geçmemeniz ve yazıda bulduğunuz eksi ve artıları kendinizce bu nota ekleyip çıkarma yapmada kullanmanız daha iyi bir fikir edinmeniz adına sağlıklı olacaktır.“Kesinlikle almalısınız” yada “harcadığınız paraya değmez” tarzı mutlak hükümler verilmemesi gerektiğine inandığım bir oyun Titanfall.

Oyunu alıp almama kararsızlığında iseniz firmanın vaatleriyle kafanızda az çok bir genel izlenim oluşturmuşsunuzdur diye düşünüyorum. Gelelim bu vaatlerin ne derece yerine geldiğine. Oyuna dair en büyük eleştirilerimden birini bu vaatlerden biri üzerine yapmak istiyorum. Oyunun çoklu oyuncu deneyimi ile tek kişilik senaryo kavramını birleştirmek gibi bir iddiası vardı arkadaşlar. Sizin kafanızda nasıl kavram oluşmuştu bilmiyorum ama benim kafamda oluşanlarla oyunun yaptıkları ne kalite ne de ölçek olarak hiç uyuşmadı.

Bu vaadin aklıma getirdikleri maçların oyuncuyu düz bir maç yapma hissinin ötesine geçirerek başlaması ve bitmesi, maçlar sırasında haritada değişiklikler meydana gelmesi, bunların maç dengelerini kaydırabilecek potansiyelde olması, belki farklı gezegenlerdeki canlıların da işin içine karışması ve sonuçta daha sinematik bir deneyim elde edebilmekti. Peki bunların hangileri ne derece başarılmış? Maçlar genel olarak nasıl başlıyor, nasıl bitiyor? Şöyle; Çoklu oyuncu modu bulunan FPS oyunlarında genelde her maç başında bir geri sayım olayı vardır ya?

titanfall

İşte Titanfall’da bu geri sayım sırasında uçaktan savaş alanına bırakılıyoruz. Maçımızın bitişi ise(oynanış öğelerine farklı maç çeşitlerine ileriki paragraflarda değineceğime kuşkunuz olmasın) “Epilogue” adı verilen ve başarılı uygulandığını düşündüğüm bir sekans ile oluyor. Skor limitine ulaşılıp galip olan taraf belli olduğunda oyun çat diye maçı bitirip skor tablosunu önünüze koymuyor. Yenilen takım, askerlerini savaş alanından tahliye etmeye gelen uçağın iniş noktasına gitmeye, kazanan taraf da onların kaçmalarını engellemeye çalışıyor. Tabi bunun maç sonrası için ekstra tecrübe puanı haricinde olumlu yada olumsuz bir etkisi yok.

Maçları biraz daha anlamlı bir hale getirmek adına hoş olduğunu düşündüğüm tek ayrıntı bu oldu. Bunun dışında bir de Campaign modumuz var ama inanın düz bir şekilde maç yapmaktan hiçbir farkı yok. Maçları kazanıp kaybetmemizin bile senaryonun ilerlemesi adına hiçbir etkisi yok ve göz açıp kapayıncaya kadar Campaign bitiyor. Adını sanını bile öğrenmeye gerek duymadığımız, havalı konuşmaya çalışan birkaç üst rütbeli arkadaşın ağız dalaşlarını izleyip haritalara biraz daha havalı girişler yapıyoruz o kadar.

Ki bu modu güzelleştirip standart maçlardan ayırmak adına haritada değişiklikler yada önceden planlanmış olaylar olması sağlanabilirdi ama bu kurduğum cümleden anlayabileceğiniz gibi, bu tarz şeyler oyunun hiçbir modunda bulunmamakta.

Her oyuncu Titan kullanmanın keyfini tadacaktır

Eğer oyunun size çok farklı bir deneyim sunmasını beklemediyseniz, amacınız çoklu oyuncu tecrübesini devrimsellik beklemeden tatmak ise, işte size genel oyun yapısı;

Maçlar 6 kişilik takımlar arasında yapılıyor. Ayrıca her takımın yanında 12 tane de bot oluyor. Bu botlar Grunt ve Spectre olarak ikiye ayrılıyor ve bu yapay zeka askerlerin görevi aslında sadece gerçek oyunculara yem olmak. Çünkü savaş alanında saf saf bakınmaktan başka yapabildikleri bir şey yok ve acemi oyuncuları oyuna ısındırıp puan alabilmelerine yarıyorlar. Unreal Tournament’ın Godlike botları yada MOBA oyunlarındaki maça etki edebilen yapay zeka birimleri gibi bir şey beklemeyin yani, bu garibanların amaçlarının oyuncuları zorlamak olmadığı çok açık.

Oyunun verdiği tadın biraz ortaya karışık olduğunu söylemek istiyorum; karakter geliştirme sistemi ve silahlar size Call of Duty’yi hatırlatabilirken iş oyun mekaniklerine geldiğinde eskilerden tatlar almak mümkün. Mesela çift zıplama yapabiliyoruz ve yüksekten düşmek bize herhangi bir zarar vermiyor. Bir duvarda koşmaya başlayıp karşı duvara zıplayarak koşumuzu devam ettirebiliyoruz. Yani haritalardaki binalar yüksek olsa bile hareket kabiliyetimiz sayesinde ulaşamayacağımız yerler pek olmuyor.

titanfall_game_wallpaper

Karakter geliştirme sistemi ise fazla sade kaçmış diyebilirim. “Bir Shotgun, bir SMG, bir de Assault Rifle bir gün bara gitmişler” derecesinde bir çeşitsizlik söz konusu. Silahların arasında tek orijinal bulduğum Smart Pistol oldu. Bu tabanca birkaç saniyede otomatik olarak düşmanlara kilitleniyor ve tetiğe bastığınızda yapay zeka düşmanların birden fazlasını aynı anda indirebiliyor. Gerçek oyuncular söz konusu olduğunda ise daha tek kişiye birkaç defa kilitlenmeniz gerekiyor ve silahın aimbot kıvamına gelmesi de önlenmiş oluyor. Ayrıca level atladıkça açılan çeşitli becerilerimiz var, görünmez olabiliyoruz(tabii ki dikkatli oyuncuların gözünden kaçacak kadar değil) yada rakiplerimizi duvarların arkasından gecikmeli de olsa görebiliyoruz.

Karakter özelleştirmek adına görsel anlamda cinsiyet seçmek dışında hiç bir şey yok. Farklı pasif özelliklerimizi ise yenilerini açtıkça değiştirebiliyoruz, bunların hem Titanları hem de oyuncuları etkileyenleri bulunuyor. Bir nevi perk sistemi yani.

Tabii çatışma mekaniklerinde orijinal bir şeyler sunmasa da oyunun oynanış bakımından rakiplerinden ayrı bir noktada durmasını sağlayan şey Titanlar. Savaş alanına Titan indirmek için özel bir şey yapmanız gerekmiyor, yani iyi oynadığınız zaman ödülünü aldığınız oyunlardan burada ayrılıyor Titanfall. Her oyuncunun eninde sonunda bir Titan’ın kontrolüne geçiyor ve bu da oyunun yeni başlayanları ezdirmemesi adına ikinci adım. Ama tabii ki dakika başı Titan çağıramıyoruz; birkaç dakikalık beklememiz gerekiyor. İyi oynamanın da bir ödülü yok değil tabii ki; bol bol kill almak tekrar Titan çağırmak için gereken süreden ufak ufak kırpıyor ve becerinizin karşılığını veriyor.

Titanfall

Titanlar oyunda söylendiği üzere pilotun bir uzantısı olarak tasarlanmış ve bu oyuna büyük ölçüde yansıyor; Titan’ın kontrolüne geçtiğimizde hareket kabiliyetimizin kısıtlandığı noktalar zıplama ve eğilme özelliklerimizin kaybolması(doğal olarak). Zıplama özelliğinin yerine sınırlı sayıda yapabildiğimiz “dash” özelliği geliyor. Karşı tarafa yumruk atmak için dibine girmek  yada üzerimize gelen roketlerden kaçınmak için kullanışlı bir özellik.

Önceki cümlemden anlayabileceğiniz üzere Titanlarımızı tekme tokat kapıştırma imkânımız da var ve burada hoşuma giden özellik karşı tarafa ağır hasar verip “Doomed” hale getirdiğimizde içinden pilotu söküp alabilmemiz, ki bir Titan’ı bu hale getirmeniz içindeki oyuncuyu da kesin öldürebileceğiniz anlamına gelmediği için bu bir taşla iki kuş avlamak adına faydalı bir özellik(nedeni ise kokpitten fırlatılma özelliği). Titan’ların kendilerine has silahları(çeşitli bomba atarlardan enerji silahlarına), birer defansif özellikleri(gelen füzeleri durdurup geri yollamak, tek taraflı kalkan açmak), birer tane de ağır saldırı becerileri(füze salvosu yada hedefe kilitlenen güdümlü füzeler) bulunuyor. Bunları ne şekilde kullandığınız karşı tarafı elimine edip edememenizi belirliyor.

Kazanma şansınızı ve oyun stilinizi belirleyen bir diğer faktör de kullandığınız Titan’ın “şasisi”. Atlas, Ogre ve Stryder olmak üzere üç farklı Titan çeşidi var. Bunlar sırasıyla saldırı gücü, dayanıklılık ve çevikliğe odaklı modeller. Hepsinin genel istatistiklerinin farklı olmasının yanında onları diğer modellerden ayırcan bir de Core özellikleri var. Bu özelliklerin Titan savaş alanına girdiği andan itibaren başlayan bir şarj süresi var ve belli bir süre ayakta kalabilirseniz bunları kullanabiliyorsunuz. Atlas verdiği hasarı, Ogre ise dayanıklılığını artırabiliyor. Stryder da sınırsız dash özelliğine kavuşuyor. Bu Titan kullanma becerinizin de size ödül olarak dönmesini sağlıyor.

Tabi Titanlar savaşırken pilotlar da sıra beklemiyor, çünkü her ekipman setinde bir ana ve bir ufak silahın yanında bir adet de Anti-Titan silah var. Ayrıca zıplayıp Titan’ın üzerine çıkmayı becerebildiğinizde robotun hayati noktalarına şarjör boşaltarak “Rodeo Saldırısı” yapabiliyorsunuz. Yani bütün odağınızı karşı tarafın robotuna veren bir oyuncu tepesine binen bir pilot yada sağdan soldan gelen Titansavar füzeler yüzünden ne olduğunu anlamadan kendini tekrar Titan beklerken bulabiliyor.

Titanfall-will-not-feature-modding-support-at-launch-says-Respawn

Oyunun bir diğer farklı mekaniği ise Burn Card sistemi; Bu kartları öldüğünüzde tekrar dirilmeden seçiyorsunuz ve ölene kadar size bir konuda avantaj sağlıyorlar. Bu kartları oyun sırasında yaptığınız Challengelar vasıtasıyla kazanıyorsunuz ve kullandığınız bir silahın daha gelişmiş versiyonunu vermekten çağırdığınız Titan’ın Core özelliği direk şarj olmuş halde gelmesine kadar irili ufaklı avantajlar sağlıyorlar. Tabii ufak avantaj sağlayan kartlar daha bol elinize geçerken sağlam kartlar daha nadir bulunuyor. Her maçta seçtiğiniz 3 kartı kullanabiliyorsunuz.

Oyun modları için ayrı bir başlık açmaya gerek duymuyorum, çünkü sayıca azlar ve daha önce görmediğimiz şeyler değiller;

  • Attrition: Kill alarak skor limitine ulaşmaya çalıştığımız bir mod(bildiğiniz Deathmatch yani).
  • Hardpoint: Haritadaki üç adet bölgeyi ele geçirip elde tutarak puan toplamaya çalıştığımız mod.
  • Capture the Flag: Farklı bir ismi olmadığından bunu da açıklama gereği duymuyorum.
  • Last Titan Standing: Oyunun tek kendine has modu. Roundlar halinde oynanıyor ve her roundda tek bir can hakkınız var. Bütün oyuncular oyuna Titanlar ile başlıyor ve karşı tarafın Titanlarının hepsini yok eden takım roundu kazanmış oluyor.

Oyun 15 haritaya sahip ama haritalar hakkında olumlu yada olumsuz bir yorum yapmak ne derece doğru olur bilemiyorum, çünkü oyunun oyuncuya sağladığı hareket kabiliyeti haritaları gezmekte bir sınırınızın olmamasını sağlıyor ve dolayısıyla zevk artırıcı bir faktör olmaktan çıkıyorlar.

Grafikler, Sesler, Uçan Kuşlar, Martılar…

Oyunun kullandığı motor Valve’ın göz bebeği Source. Source’un benim gözümde kaliteli efektler ve kaliteli dokular sağlamaktan ziyade ayrıntısıyla öne çıkan modeller çizmede bir başarısı var, ki bu oyunda da benim görebildiğim bu. Zira genel olarak haritaya baktığınızda oldukça detaylı yapılar görebilseniz bile yakına girdiğinizde doku kaliteleri pek tatmin edici ve orta ayarlarda falan çamur gibi. Renk paleti de bu tarz bir oyuna uygun seçilmiş ama uygun olarak kalmış sadece.

titanfall_atlas

Herhangi bir artı yada eksi olarak sayamayız. Oyunun optimizasyonu kötü değil ama PC versiyonun boyutu hakkında yapılan haberleri okuduysanız 50 GB olduğunu ve arka planda ses dosyalarının açımının performanstan yememesi için sıkıştırılmamış halde geldiklerini öğrenmişsinizdir. Yani bu konuda bira kolaya kaçılmış bence, daha iyi olabilirmiş.

Seslere geldiğimizde gördüğümüz oyuncuya savaş alanında olanları aktarmak konusunda başarılı oldukları. Yani üzerine kilitlenen roketleri haber vermekten savaş alanındaki Titan sayısını belirtmeye, görevlerini yerine getiriyorlar demek mümkün. Müzikler ise çoklu oyuncu moduna ağırlık vermiş bir oyun için şaşırtıcı kalitede. Genellikle bu tarz oyunları oynarken kendi playlistlerimi dinlerim ama Titanfall’da buna gerek duymadım.

Son Karar Oyuncunun.

Son kararı verirken bakmamız gereken oyunun bütün bu özellikleri bütünde nasıl kullandığı; dengeli mi, karakter gelişim sistemi oturmuş mu, tekrar oynanabilirliği yüksek mi? Oyunun denge kısmında bir problem yok, oldukça hızlı ve harala gürele oynansa da dikkatli olmadığınız an ölüyorsunuz. Oyunun problemi ise bence bunu cezalandırmamasında, “ölsem ne olur sanki, nasılsa birazdan elime Titan geçecek, o zaman kaçacaksınız benden!” mantığı yüzünden oyuncuyu dikkatini ve becerisini kullanarak oynamaya ve bunun karşılığını ciddi bir tatmin duygusuyla almaya yönelten bir yapısı yok.

20130821_titanfall

Aldığınız killerin Titan çağırma sürenizi kısaltması gereken etkiyi vermiyor bu konuda. Yani acemilere kucak açalım derken onları acemi kalmaya, oyunla beraber gelişmemeye mahkûm etmişler gibi bana sorarsanız. Karakter gelişimi ise silah ve modifikasyon çeşidinin azlığı gibi etmenler yüzünden oyuncuyu farklı şeyler denemeye itecek seviyede değil. Haritaların da her maçın farklı bir heyecan haline gelmesini sağlayamıyor. Bütün bunlar yüzünden oyun başta çok eğlenceli başlasa da çabuk bir şekilde eğlencesini kaybediyor.

Burada oyunu almanın mantıklı bir tercih haline gelmesi Respawn’ın oyunu ücretli ve ücretsiz(evet oyuna düzenli olarak ücretsiz içerik sağlanacağı açıklanmış durumda) içerikler ile ne derece taze tutabileceğine bağlı. Oyunu alıp almamak konusunda karar vermenize yardımcı olabilmişimdir umarım, benden bu kadar, iyi oyunlar.

[inceleme]

Ayrıca En yeni haberler için Facebook, Twitter ve Google Haberler üzerinden Leadergamer'ı takip edebilirsiniz.