Avatar
Yazar: LeaderGamer, Editör Yazım tarihi: 07.10.2010

Sık sık uğradığım internet cafede benim için sıradan bir gündü. Counter Strike, World of Warcraft, Company of Heroes gibi hit oyunlar monitörlere yansıyordu.

Benim dikkatimi ise yanımdaki masadaki FIFA 10 oynayan kişi çekmişti. Kontrol ayarlarını yapmamış olmasından gerek kalecisinin her atakta ileri çıkmasıyla 20 dakikada 4 gol birden yemişti. Yanlış hatırlamıyorsam Barcelona-Real Madrid maçıydı. İlerleyen dakikalarda da bu durum değişmeyince 60. Dakikada maçın kaderi Alt+F4 tuşlarıyla kapanmak oldu. Ve o kişi FIFA’dan eminim ki övgü dolu sözlerle bahsetmeyecek, belki de bir daha oynamayacaktı. FIFA serisi geçen yılki konsollardaki başarılı imajını bilgisayar oyuncularına da taşımalıydı çünkü bilgisayar platformunda rakipsiz PES serisi tahtını sağlamlaştırıyordu. Konsollarda üstünlüğü eline almış FIFA serisi de böylece bütün platformlarda başarılı bir oyun yapmak için bütün sene uğraşmış ve herkesçe merakla beklenen FIFA 11’i piyasaya sürmüştü. Biz de oyunu edindik ve oynadık, bakalım bilgisayar platformunun yeni kralı olmayı başarabilmiş mi FIFA 11?

Oyunu açtığım zaman Kaka’nın soyunma odasından çıktığı bir video karşıladı beni. Tabi ilk oynayışımda oyuna direk başlamak için klavyedeki türlü türlü tuşlara basarak bu videoyu kapattım. Videonun ardından arena modu dediğimiz ekran karşıladı beni. Bu ekranda bir antrenman sahasında Kaka ile şut çalışması yapabiliyoruz. Ayrıca oyunu konsolda oynuyorsanız ya da gamepad ile bilgisayarınızda oynuyorsanız estetik hareketler de yapabilirsiniz. Arena modu maç yapmadan önce oyuna ısınmamızı sağlayan bir yenilik olmuş. FIFA 10’da konsollarda da olan bu özellik FIFA 11 ile bilgisayar platformuna da eklenmiş.

Arena moduyla oyuna ısındıktan sonra önce bir hazırlık maçı yapma gereksinimi hissettim. Exhibition (hazırlık maçı) moduna girdim. FIFA serisinin artık bir klasiği olan lisanslı takımların fazlalığı serinin son oyunu ile de devam etmiş. Spor Toto Süper Ligimizin olması ise ayrı bir mutluluk kaynağı oldu. Ancak ligimizin geçen seneki şampiyonu Bursaspor’un çok da özenilmeden oyuna aktarıldığını düşünüyorum. Üç büyükler ise FIFA serisinde her sene belirli bir standartta oluyorlardı ve bu standarttan yine ödün verilmemiş. Trabzonspor da Bursaspor ile diğer Anadolu takımlarının önüne çıkan bir kulüp olarak yapılmış. Ayrıca oyundaki Türk takımlarının kadroları da güncel bir şekilde aktarılmış. Oyundaki Spor Toto Süper Lig gözlemlerime göre en iyi hücum oyuncuları: Niang ve Baros, en iyi orta saha oyuncuları: Arda Turan ve Guti, en iyi savunma oyuncuları: Lugano ve Neill, en iyi kaleci ise Volkan Demirel olarak yapılmış. Bu kanıya oyuncuların oyun puanları ve maç içindeki performansları ile vardığımı da belirteyim.

FIFA 11’de Spor Toto Süper Lig ile beraber herkesin bildiği İngiltere Premier Lig, Almanya Bundesliga, İtalya Serie A, İspanya La Liga, Fransa Ligue 1, Hollanda Eredivisie ve bunun yanı sıra pek meşhur olmayan Kore K-Ligi, İsveç Allsvenskan, İsviçre Süper Ligi gibi ligler bulunmakta. Ayrıca her kıtadan milli takımlar da oyunda mevcut. Kulüpler ve Milli takımlar için bize geniş bir yelpaze sunulmuş.

Hazırlık maçında kalmıştık en son… Takımlarımızı seçtikten sonra kadro ayarını, maç ayarlarını yapabileceğimiz bir menü karşılıyor bizi. Kadromuzu ve taktiğimizi belirlediğimiz ekran eski FIFA oyunlarından alışık olduğumuz şekilde tasarlanmış. Keza maç ayarlarını yaptığımız ekran da aynı şekilde serinin eski oyunlarıyla bire bir tasarlanmış. Maç ayarlarında FIFA bu sene de kendisine has özelliklerle ön plana çıkacağa benziyor. Oyunun hızını (Çok yavaş, yavaş, normal, hızlı, çok hızlı) gibi değerlerle ayarlayabildiğimiz gibi çok sayıda stadyum ve rakibi PES serisinde bulunmayan kar yağışı hava durumunu da bünyesinde bulunduruyor. Stadyumların arasında herkesçe bilinen San Siro, Santiago Bernebau, Anfield Road bulunduğu gibi ismi Avrupa Stadyumu olarak geçen ve Şükrü Saraçoğlu Stadyumuna bire bir benzeyen bir stadyum da bulunuyor. Türk futbolunun FIFA serisinde

yabana atılmadığını görerek seneye de stadyumlar arasında Aslantepe Stadyumunu göreceğimizi düşünüyorum.

Evet, kadroları kurduk ve maç ayarlarını yaptık. Takım oyuncuları sırayla tünelden çıkmaya başladılar ve tribünlerden ev sahibi takım lehine tezahüratlar yükseliyor. Ev sahibi takım Türk takımıysa Türkçe ve kulağımıza aşina olan tezahüratlar başka bir ülkenin takımı ise de o ülkenin dilince tezahüratlar statta yankılanıyor. Ayrıca Türk takımlarının maçlarında saha içi Türkçe anonslar yapıldığını da söylemeden geçmemek gerek. Yapımcılar bize o bildiğiniz maç atmosferini yaratmak adına detaylardan kaçınmamışlar anlaşılan. Biz tezahüratları dinler, sahaya çıkan futbolcuları izlerken hakemler son kontrollerini yapıp maçı başlatıyorlar. FIFA oynanış gereği organize futbol anlayışı edinmemiz gereken bir oyun. Çünkü PES serisindeki gibi ardı ardına çalımlar atıp kaleciyi de çalımlayıp boş kaleye gol attığımız bir oyun değil FIFA 11. Gerçi PES serisi de az önce anlattığım oyun anlayışından serinin son oyunu ile kurtulmuş ve FIFA’nın oynanışına doğru kaymaya başlamış ama durumu en iyi böyle özetleyebilirdim. FIFA 11 oynanış olarak gerçek pasa (savunmada paslaşmak gerçek pas değildir), kanat akınlarına ve takım savunmasına yönelik bir oyun olmuş. Çünkü rakibiniz hızlı kontra atakları, organize atakları ve buldukları boş alanları iyi değerlendirecekler. Bunun üstüne iyi de bir savunma yaparak çıtır çerez futbol anlayışından uzak ve biraz daha futbol bilgisine dayalı bir oyun oynamanızı gerektirecekler. Bunun yanı sıra futbolun kaderini etkileyen bir nedenin de şans faktörü olduğunu söyleyerek çok müsait pozisyonları sizin ve rakibinizin kaçırabileceğini hatırlatayım. Rakibinizin kaçırdıkları şans olarak değerlendirilebilir ama kendi kaçırdıklarımız için ise yanlış tercih ya da şut tuşuna şuursuzca basmak gibi kelimelerle açıklama getirebiliriz.

Hazırlık maçımı yaparak oyun hakkında bir ön izlenim edindikten sonra diğer modlara bir göz atma gereği duyarak Virtual Pro oyun modunu açıyorum. Virtual Pro’da Pro Evulation Soccer serisindeki gibi kendi oyuncumuzu yaparak maçlara çıkıp kendimizi geliştiriyoruz. Oyuncumuzu yaratırken fiziksel çeşitliliklerle kamaşan gözlerimiz her mevkide oynayabilen bir oyuncu yapabilmemiz ile daha da şenleniyor. Hatırladığınız üzere Become a Legend’de sadece orta saha ve hücum oyuncularını yönetebiliyorduk. Virtual Pro modu sayesinde ise artık bir defans oyuncusu da olabiliyoruz. Birbirinden değişik birçok oyuncu yaratabileceğimiz bu modda aynı zamanda oyuncunun teknik, taktik ve fiziksel özelliklerinin de çok çeşitli olduğunu söyleyebilirim. Tabi bu çeşitliliği yaratmış olduğumuz oyuncumuzun mevkisine göre ayarlamamız gerekiyor. Ağır ve tekniği zayıf bir bek oyuncusunun etkili olamayacağını, dirençsiz ve rakip savunma karşısında kaybolan bir forvet oyuncusunun topu ağlarla buluşturamayacağını bilerek oyuncumuzu yaratmamız gerekiyor. Ancak bize verilen özellik puanları kısıtlı olduğu için çok kaliteli bir futbolcu yaratamıyoruz. Zaten oyundaki amacımız da yaratmış olduğumuz oyuncuyu geliştirerek takımının vazgeçilmezi hatta bulunduğu kulüpten daha büyük kulüplerde oynayabilecek bir kapasiteye sahip bir hale getirmek olacak. Yarattığımız karakter çıktığı maçlarda “doğru pozisyon alması, başarılı paslar yapması, başarılı şutlar çekmesi, savunmada doğru hamleler yapması” gibi durumlar sonucunda teknik direktörünün gözüne giriyor ve kendisini geliştiriyor. Tabi bu değerlendirme oyuncunun mevkisine göre değişiyor ancak günümüz futbolundaki takım oyunu sistemi FIFA 11’de de bulunmakta. Ben forvet oyuncusuyum savunma yapmama ne gerek var diyemiyoruz, dersek de teknik direktörümüzün gözünden düşüp yedek kulübesinde buluyoruz kendimizi. Artık futbol oyunlarının sadece gol atmaktan ziyade olmadığı, bilgi ve disiplin istediği bir zamandayız. Bilginin ve disiplinin olması oyunu sıkıcı hale getirir diye düşünmeyin. Şahsen Virtual Pro modunda fazlasıyla eğlendim ve bolca zaman geçirdim. Become a Legend’den daha başarılı bir mod olduğunu da söylersem yalan söylemiş olmam.

Virtual Pro’dan bahsettikten sonra Menajer (Manager) modu hakkında da biraz konuşmak gerek. FIFA serisinin neredeyse bütün oyunlarında Menajer modu başarılı bir şekilde yapılmıştı. Bu başarı FIFA 11 ile de devam ediyor. Takımımızı seçip bizi başarıya götürecek taktikleri doğru oyuncularla kurarak kupalar kaldırmaya çalışıyoruz. Bir menajer için hayatın klişelerinden olan taktik belirlemek, doğru oyuncuları seçmek gibi işlerin yanı sıra transfer sezonlarında da oyuncular kovalıyoruz. Gerçekte de olduğu gibi kulüp tarafından gözden çıkarılmış oyuncular ve normal kulüp yaşantılarına devam eden oyuncular yer alıyor transfer menüsünde. Kulübün gözden çıkardığı bir futbolcunun fiyatı ve niyeti belli iken kulübünde mutlu futbolcuların fiyatlarının net olmaması ve genelde yüksek mevlalarda olması bizi kulüp tarafından gereksiz görülen oyunculara sürüklüyor ister istemez. Ayrıca transfer yaparken bulunduğumuz kulübü esas alarak hareket etmemiz gerekiyor. Maddi olanakları yetersiz ve sıradan bir kulübe adı dünyaca bilinen oyuncuları getiremeyeceğimiz gerçeğiyle yüzleşmemiz gerekiyor. Genç ve yetenekli oyuncular araştırmak en doğru yol olacaktır. Ayrıca transfer sezonunda yani ligler başlamadan önce hazırlık maçları yaparak yeni transferleri deneyebiliyor, taktik anlayışımızın pratiklerini yapabiliyoruz. FIFA 11’in Menajer modu, kaliteli bir Menajer Lig oyunu gibi duruyor. Belki de tek farkı ise hem takımımızı yönetebiliyor hem de maçları biz oynuyoruz.

Oyunun içeriği hakkında detaylı bilgileri verdikten sonra yazıyı daha bir inceleme havasına büründürüp grafikler hakkında konuşmam gerekiyor. FIFA serisi son birkaç yıldır bilgisayar oyuncularına üvey evlat muamelesi yapıyordu. Konsollardaki harika görünen ve oynanan oyunu bilgisayar platformuna taşıyamıyordu. Ancak FIFA 11 ile bu üvey evlat muamelesine son verilmiş. Next-gen grafiklerle çok kaliteli bir görsellik sunuyor bize oyun. Başarılı seyirciler, başarılı stadyum efektleri, kaliteli ve gerçekçi animasyonlar… Rakibi PES 2011’den daha kaliteli grafiklere sahip olan FIFA 11’de benim bu konuda sıkıntı var dediğim tek şey oyuncu suratları oldu. Nedense PES 2011’de ki oyuncu suratı modellemeleri bana daha gerçekçi geldi. Yine de FIFA için bu konuda başarısız diyemem çünkü PES’e göre çok daha fazla oyuncuyu ve takımı bünyesinde bulunduruyor. Bazı ufak tefek aksaklıklar olmasını da normal karşılamak lazım.

Grafiklere kısaca değindikten sonra sesler ve görüntü kalitesini birlikte atmosfer başlığı altında değerlendirelim. FIFA 11 lisanslı formaları, detaylı yüz modellemeleri, çeşitli stadyum ve hava durumları ile zaten oyuncunun ağzında leziz bir tat bırakıyordu. Ancak yapımcılar bu tadın damaklarda leziz değil de unutulmaz bir lezzet yaratmasını sağlamak için nabza göre şerbet formülünü kullandıklarını söyleyebilirim. Bilmece gibi konuşmayı bir kenara bırakırsam FIFA 11’in atmosferindeki en güçlü silahlardan birisi tezahüratlar ve maç yapan takımların dillerine göre yapılan stat anonsları olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bir Fenerbahçe-Galatasaray maçında Türkçe anons yapılması ve taraftarların takımları lehine Türkçe marşlar söylemesi inanın ki oyunun atmosferini çok sağlam bir hale getiriyor. Bunun önemini de FIFA 11’de maç yaptıktan sonra PES 2011’i açıp bir Fenerbahçe-Beşiktaş maçında “Türkiye… Türkiye…” tezahüratlarını dinleyince anlayabiliyorsunuz. Bunlar belki konsollarda FIFA oynayanlar için çok muazzam yenilikler değil ama bilgisayar kullanıcıları için gerçekten devrim niteliğinde yenilikler olduğu apaçık ortada. PC platformunun yıkılmayan kalesi PES’in son yıllarda büyük kan kaybetmesi sonucu bir türlü oyuncularını memnun edememesi ve FIFA’nın üstüne bir şeyler koyarak yükselmesiyle beraber bu sene PC platformunun futbol oyunu kategorisindeki kalenin bayrağı değişti gibi görünüyor.

Spikerler… Maçın sunumunu yapan, zaman zaman güldüren, zaman zaman heyecanlandıran kısaca maçın seyir zevkinde başlıca etmenlerden birisi olan insanlardan bahsediyorum. Sıradan bir spikerin anlattığı maçta ne heyecan yaşanır, ne de eğlenilir… Oyuncuların isimlerini, hatta bazen isimlerini

söylemeye bile erinip forma numaralarını söyleyen bir spikerin anlattığı bir maçta seyirci kendisini nasıl havaya sokabilir? Özellikle bir Türk olarak Ertem Şener, Melih Gümüşbıçak gibi spikerleri gördükten sonra maç anlatımında bir heyecanın ve eğlencenin beni maça bağladığını söyleyebilirim. Tabi sadece spiker yeterli değil. Yanında bulunan yorumcunun da kaliteli olması ve spikerle uyumlu bir performans göstermesi de gerekiyor. Yıllarca PES serisinde John Champion faciasını yaşamış birisi olarak FIFA 11’i spiker ve yorumcu konusunda başarılı gördüğümü söyleyebilirim. Yazıda zaman zaman PES-FIFA kıyaslamasında bulundum ama FIFA’nın rakibinin zayıf alanlarına oynaması buna en büyük etken oldu sanırım.

Oynanabilirlik hakkında oyunun başından beri konuşuyorum ama olayın biraz daha teknik boyutlarını irdelemem gerektiği için birkaç cümleyle daha kaleme almak zorundayım. FIFA 10 ile seri 8 yönde koşu, şut ve pas sisteminden kurtulmuştu. 360 derece özgürlüğü ile artık futbolcularımız çok daha gerçekçi koşular yapıyor, şutlar atıyor, paslar veriyordu. FIFA 11 ile bu 360 derece sistemi değişikliğe uğramamış ama daha kusursuz olması için ufak tefek uğraşlar verilmiş sanırım. Geçen seneki oyuna göre daha akıcı ve düzgün çalışıyor gibi geldi bana çünkü 360 derece kontrol sistemi. FIFA 11’de ki bir başka gelişme ise oyunun temel taşlarından olan kalecilerin artık daha akıllı ve başarılı olmaları. Kaleciyi kontrol edebilme özelliğini bizlerle ilk buluşturan oyun olan FIFA yeniliklerini geliştirerek ve hatalardan arındırarak daha düzgün bir oynanış sunuyor bizlere her geçen sene içinde. Bu gidişte kusursuza yakın bir futbol oyunu ortaya çıkacak gibi duruyor yakın zamanda ve serinin her yeni oyununu da bu heyecanla bekliyor serinin fanları.

Son sözlere doğru gelirken oyun hakkındaki kendi görüşlerimi paylaşmak istiyorum. FIFA serisini bilgisayarda 2005 yılından beri severek oynamıyordum. FIFA 11 ile ise 2005’den daha tutkulu bir şekilde FIFA oynamaya başladım. Yıllardır biriken potansiyelini konsollardan sonra bilgisayara da aktaran FIFA bu sene PC platformunda oynanabilecek en iyi futbol oyunu olmuş. Bu başarısını da devam ettirdiği taktirde serinin o eski parlak günlerine tekrar döneceğini (hatta şimdiki durumda döndüğünü bile söyleyebiliriz) ve rakibiyle arasındaki farkı açabileceğini söyleyebilirim. Yakında yayınlanacak olan PES 2011 incelemesi ile de daha net konuşabileceğimizi düşünüyorum. Son olarak FIFA 11’in bizden aldığı puanları da yazarak yazımı noktalıyorum.

Grafik: 95

Ses: 96

Oynanabilirlik:  91

Genel: 94

Ayrıca En yeni haberler için Facebook, Twitter ve Google Haberler üzerinden Leadergamer'ı takip edebilirsiniz.