Uzun bir sürenin ardından tekrar yeni bir inceleme yazısı ile karşınızdayım. Bu seferki inceleme yazıma konuk olan yapım, Nintendo Switch platformu üzerinde oyuncularıyla buluşmuş bir yapım. Her ne kadar The Legend of Zelda, Super Mario, Donkey Kong, Super Smash Bros gibi seriler kadar adından bahsettirmese de iyi bir hayran kitlesine sahip olan bir oyun serisinin yeni oyunundan bahsedeceğim. Fire Emblem serisinin yeni Fire Emblem Three Houses isimli yapımından bahsediyorum tam olarak. Her ne kadar elime erkenden geçmemiş olsa da, geç olsun, güç olmasın diyerek oyunu güzelce elden geçirmeye çalıştım. Fire Emblem Three Houses inceleme yazısı boyunca da, elimden geldiğince şimdiye kadar edinmiş olduğum tecrübelerden bahsedeceğim.
Fire Emblem Three Houses nasıl bir oyun?
Fire Emblem serisi ile daha önceden tanışmamış olduğumun altını çizerek anlatmaya başlamak istiyorum. Oyun içerisinde karşılaştıklarımdan yola çıkacak olursam, savaşlar için tur bazlı strateji oyunu diyebilirim. Fakat, bunun dışında 3. şahıs bakış açısıyla oynadığımız yerler de var. Hatta, eğer birime yeterince yaklaşırsanız, gidebileceğiniz yerlere kadar kendiniz kontrol ederek de götürebiliyorsunuz. Yine de, temel olarak tur bazlı strateji oyunu diyebilirim sanırım.
Erkek veya kadın bir profesör olarak, elimizin altındaki öğrencilerin akademik hayatlarına yön verirken, bir yandan da savaşa sokarak pratik yaptırıyor ve geliştiriyoruz. Karakter gelişimini şöyle bir düşününce, RPG elementlerinin de bulunduğunu söylemezsem ayıp edermişim gibi geliyor. Fire Emblem Three Houses, adında da geçtiği gibi 3 tane eve ev sahipliği yapıyor. Bunlardan biri The Black Eagles, diğeri The Blue Lions ve sonuncusu da The Golden Deer. Her birinin de farklı farklı baş isimleri bulunuyor. Edelgard, Dimitri ve Claude isimli 3 adet yetenekli ismimiz mevcut.
The Black Eagles ile başlamamın sebebi, aralarındaki tek kız yöneticiye sahip olmasıydı. Belki ayartırım falan dedim ama henüz tık yok. Tabii, konumuz karakterimin aşk hayatı değil... Gördüğüm kadarıyla, her karakterin bir arka hikayesi de bulunuyor, ki bu gerçekten güzel düşünülmüş bir ayrıntı. Edelgard, ailesini kaybetmiş biri olarak karşımıza çıkıyor ve ailesinin tahtının tek varisi olarak olabileceği en iyi kişi olma yükünü taşıyor. Diğerlerini göremedim henüz çünkü standart bir RPG oyunu kafasıyla ilerlediği için 19 saat 7 dakikalık maceramda daha 7. Bölüm'ü anca görebildim. Ben de çok yavaş ilerliyor olabilirim, emin değilim. Açık dünyasında takılmak biraz eğlenceli gelmiş olabilir, şimdi bunu tartışmayalım.
Oyun bize nasıl bir hikaye sunuyor?
Fire Emblem Three Houses'a başlayınca, kendimizi bir manastırın yolunu tutmuş olarak buluyoruz. Tabii, bu yolda da ilk kapışmamızı gerçekleştiriyoruz. Bu savaşta olmayan yeteneklerimizi sergiledikten sonra, "Hmm, sende iş var, gel bizim manastırda profesör ol, yaşıtın öğrencilere eğitim ver." diyorlar. Biz de, "Vallaha mı? Olur!" diyerek dalıyoruz. Sonra, öğrencilerle tanışıyoruz ve detaylıca yeteneklerini öğreniyor, buna göre 3 evden birini seçiyoruz. Ben, belki iş çıkar diye Edelgard bebeğimi seçtim ama henüz bir şeyler göremedik, sabırla bekliyoruz. Tabii, hikayede başımıza türlü türlü şeyler geliyor ama şimdi bunları anlatırsam da sürprizi kaçar diye de korkmuyor değilim. Fakat, animasyonlarla anlatılan hikayesi bir hayli ilgi çekici geldi diyebilirim.
Toplamda 10 ekibi kontrol edebildiğimiz savaşlara giriyoruz. Her tur, bu 10 ekibimizi tek tek kontrol edebiliyoruz. Dileyen Fire Emblem Three Houses oyuncuları için, bir de hızlı geçiş sunmuşlar. Birkaç farklı çeşitte taktikle otomatik olarak 1 tur hareket etmelerini sağlayabiliyorsunuz. Bu da, yarayışlı oluyor. Özellikle ekibinizin tecrübesini ve seviyesini yükselteceğim diye yırtınırken. Bir sürü alanda seviye bulunuyor oyunda. Kılıç diyelim örnek olarak. Karakterimizin kılıçla olan seviyesi E ile başlıyor. E'den sonra seviye atlayınca E+ oluyor. Yine seviye atlayınca D oluyor. S'e kadar yol gözüküyor, sonrası var mı bilmiyorum.
Sahip olduğunuz yeteneklere göre de karakterlerinize sınıf kazandırabiliyorsunuz. 4 farklı seviyede sınıflar bulunuyor. Gerçekten çok fazla sınıf var ve bu da beğendiğim bir kısım oldu. Ekibinizi tamamen siz oluşturuyorsunuz, tamamen. Siz ne derseniz o oluyor ekip. Atlı olan var, pegasus kullanan var, ejdere binen var ya, bildiğiniz ejdere biniyor eleman. Samuray da var. Tabii ki de ana karakterimi samuray olma yolunda ilerletiyorum. Samuraylar adamdır. Büyücü, kara büyücü, sniper, Türkçe söyleyince çirkin olan ve healer olarak da bilinen iyileştirici falan da var ama samuray var, ne yapayım diğerlerini?
Hadi, bize Fire Emblem Three Houses mekaniklerinden bahset biraz
Hani, "Her şeyin bir seviyesi var." demiştim ya? Profesörlüğünüzün dahi seviyesi var. Oyun içerisinde yapmış olduğunuz şeylere bağlı olarak şöhret kazanıyorsunuz ve bu sayede seviye atlıyorsunuz, tıpkı kılıç yeteneklerinde verdiğim örnekteki gibi. Harf harf seviye atlıyorsunuz. Seviye başına, yapabileceğiniz etkinlik sayısı artıyor. Etkinlikler ile hem öğrencilerinizle kaynaşabiliyorsunuz, hem de şöhret ve eşya falan da kazanabiliyorsunuz. Tabii, bunun yanı sıra seraya dikebileceğiniz alanlar da artabiliyor, hatta gübreleme olayı bile değişebiliyor. Bir sürü böyle ayrıntı var. Yalnız, detaylara geçmeden önce, her manastırı serbest dolaşma seansında her dibi köşeyi tek tek arayarak kayıp eşya vesaire bulmaya çalışmak bir yerden sonra sıkıcı geliyor.
Öğrencilerle kaynaşırsanız, onların morallerini yükseltiyorsunuz ve aranızdaki bağ güçleniyor. Aradaki bağ da, savaş esnasında lazım oluyor. Hatta, öğrencileriniz arasındaki bağı bile siz güçlendiriyorsunuz, işiniz, gücünüz yok gibi. Öğrencilerin doğum günleri oluyor, çiçek falan verebiliyorsunuz bağ güçlendirmek için. Yok, şansımı denemek isterim derseniz de çay içmeye çağırabiliyorsunuz. Gerçekten çay içiyorsunuz bu arada, yanlış anlaşılma olmasın. Tabii, sohbet, muhabbet akıp gidiyor. Eğer başarılı olursanız çay içerken sohbet etme konusunda, çekicilikle falan ödüllendiriliyorsunuz.
Çay demişken, sera mevzusuna bir değinmekte fayda var. Şimdi, serada birtakım şeyler yetiştirebiliyorsunuz. Yetiştirdiğiniz şeyler, bir sonraki gelişinizde büyümüş oluyor, alıyorsunuz ve tekrar dikip gelecek haftaya kalıyorsunuz. Bu dikme işlemi iyi oluyor aslında. Çünkü, ürün olarak size birtakım bonuslar kazandıran eşyalar çıkabiliyor. Örneğin, hızınızı kalıcı olarak yükseltebileceğiniz bir havuç yetiştirebiliyorsunuz. Tabii, ben dahasını yetiştiremediğim için henüz, bundan örnek veriyorum ne yazık ki. O yüzden, güzel bir detay diyebilirim.
Başka neler yapabiliyoruz oyun içerisinde?
Balık tutma olayı da var. Kafanıza eserse balık tutabilirsiniz. Fakat, bunlar yemlerinizle sınırlı ve sınırsız yem alamıyorsunuz ne yazık ki. Yem satın almak için, belli bir görevi yapmanız gerekiyor. Yan görev kendisi. Bu görevi yaptıktan sonra, manastıra 2 tane satıcı geliyor. Bu satıcılardan birinde yem bulabiliyorsunuz. Ayrıca, her manastırda gezintiye çıktığınızda yerlerden eşyalar da toplayabiliyorsunuz rastgele olarak. Bu eşyalar arasında balık yemleri de bulunabiliyor. Bir de, eğer amiibo sahibiyseniz, gelen eşyalar arasında bulunma şansı bulunuyor.
Balıkçılık ile hem para kazanabiliyorsunuz, hem şöhret, hem de yemekler için malzeme edinmiş olabiliyorsunuz. Balık tutarken, 3 farklı balık simgesi yer alıyor gördüğüm kadarıyla. Mavi, kırmızı ve sarı renkte 3 simge çıkma ihtimali var. Mavi balıklar genelde dandik oluyor. Kırmızı balıklardan iyi bir şey çıkabiliyor. Altın renkli balık simgesine ise şimdiye kadar sadece etkinlik esnasında rastladım. Yem başına 3 kere simge bekleyebiliyorsunuz. İlk simgede mavi, 2. simgede mavi, 3. simgede mavi geldiyse, 4. simgeyi beklemeyin çünkü yem yanıyor. En azından mavi balığı yakalayıp geçmek ufak da olsa kar demektir. Ayrıca, balık tutarken bir de küçük bir oyun sunuluyor. Belli bir alan içerisinde A tuşuna basmanız gerekiyor birkaç kere. Eğer belli alan içerisindeki ince yerde basarsanız, daha iyi puan veriyor. Tabii, eğer hepsini o ince noktada basarsanız, o yemle alabileceğiniz en iyi balığı veriyor.
Eğer moral yükseltmek ve bağ güçlendirmek istiyorsanız, oyun size birçok yol sunuyor. Fakat bunu en iyi olarak, birlikte yemek yiyerek gerçekleştiriyorsunuz. 1 tane günün yemeği oluyor, onun dışındakileri ise seradan ve balıkçılıktan elde ettiğiniz malzemelerle yapabiliyorsunuz. Aynı zamanda, hediyeler vererek de şımartabiliyorsunuz. Kayıp eşyalarını teslim ederek mutlu etme şansınız da var. Bütün bunları ise, tamamen gelişimleri için yapıyorsunuz. Çünkü, ders günü gelip çattığında, ne kadar mutlularsa o kadar iyi eğitim alabiliyorlar.
Fire Emblem Three Houses oynanış detayları bu kadardan mı ibaret?
Ders günlerinde, öğrencilerinize yetenek eğitimleri verebiliyorsunuz. Yetenek eğitimleri vermeniz de, gelecek karakter sınıflarını belirliyor tabii. Bu yüzden, morallerini yüksek tutmak ve maksimum eğitimi verebilmek önemli. Tabii, bu saydığım şeyler daha sadece devede kulak. İnsanlar size sorular sorabiliyor. Sorulan sorulara doğru cevapları verirseniz hem bağınız yükseliyor hem de moral kazandırmış oluyorsunuz. Bazı sorular çok karışık olsa da, cevaplar genelde bariz oluyor. Fakat, her zaman bariz cevap, doğru cevap da olmuyor. Biraz da karakterleri tanımak ve huylarına oynamak gerekiyor. Her karakterin hoşlandığı ve nefret ettiği şeyler oluyor ve bunları öğrenmeniz kesinlikle büyük fayda sağlıyor.
Savaş mekaniklerinden henüz detaylıca bahsetmediğimi fark ettim. Biraz da onlardan bahsedelim. Eğer takımınızın seviyesini yükseltmek istiyorsanız, savaşların büyük bir yeri var. Her haftanın sonunda size seçenekler sunuluyor. İster öğrencilerinize ders verebiliyor, ister savaş yapabiliyor, ister serbest dolaşabiliyor, isterseniz de kafa dinleyebiliyorsunuz. Savaş yapmayı tercih ederseniz, karakterlerinizi hızlı hızlı seviye atlatabilirsiniz. Savaşlar arasında, etkinlik puanı harcayan da oluyor, harcamayan da, zorunlu görev de oluyor. Eğer karakterlerinizin seviyesini yükseltmek istiyorsanız, bol bol puan harcamayandan yapmanız gerekiyor. Her savaşın sonunda rastgele eşyalar ile ödüllendiriliyorsunuz.
Savaş esnasında, her tur karakterlerinizin istatistiklerine bağlı olarak hareket edebiliyorsunuz. Saldırılar konusunda birkaç tür saldırınız bulunuyor. Battalion saldırıları, genelde karşı tarafın kontra atak ile karşılık veremediği türde saldırılar oluyor. Karakterlerinizin yeteneklerine bağlı olarak kullandığınız saldırılar da var. Silahla saldırılarınızın yanı sıra, yetenek vuruşları da yapabiliyorsunuz. Yine, karakterlerinizin istatistiklerine bağlı olarak saldırılarınızın gücünde değişiklik görmek mümkün. Benim karakterim, düz vuruşunu kullandığında yeteneğinden daha fazla vurabiliyor.
Oyundaki savaş mekanikleri hakkında başka ne söyleyebilirsin?
Kullanmakta olduğunuz silahların dayanıklılıkları mevcut. Bunlara dikkat etmek gerekli. Dayanıklılık tükendiği andan itibaren daha fazla o silahı kullanamıyorsunuz. Ya tamir ettirmeniz gerekiyor birtakım malzemeler kullanarak ya da yenisini almanız gerekiyor. Başlarda yenisini almak daha mantıklı olabiliyor çünkü öğrenme aşamasında malzeme bulmakta zorlanabiliyorsunuz. Para da doğru düzgün olmayınca, ister istemez zorlanıyorsunuz tamir edecek malzemeyi satın alma konusunda.
Fire Emblem Three Houses inceleme yazımda belirtmem gerektiğini hissettiğim bir başka konu da, Divine Pulse isimli yetenek. Maç başına 3 kere kullanma şansınız olan bu yetenek, yerine göre gerçekten çok işe yarıyor. Oyunun 20. turunda dahi olsanız, ilk turun istediğiniz adımına kadar dönebiliyorsunuz. Bu, karışık labirentlerde çok işe yarayabiliyor. Mesela, bir labirentte çok fazla ışınlanma karesi vardı ve karışıktı. Ben de, ilk olarak karakterlerimle hangi taşlar nereye gidiyor öğrendim ve ardından kapışmayı en başa sararak rahatça oyunu sonlandırdım. Bildiğiniz zamanı geri sardırabiliyorsunuz yani. Muhteşem bir özellik kesinlikle.
Bir de, yine Fire Emblem Three Houses inceleme sonucuna geçmeden önce değinmek istediğim bir özellik daha var. Yaverler. Evet, karakterimizin profesörlük seviyesine bağlı olarak yaverlerimiz bulunabiliyor. Bunlar da savaş esnasında yardımcı oluyor bir hayli. Fakat şart mı diye sorarsanız, eğer zaten fazlasıyla karakterinize eşya ve seviye kastıysanız, pek de ihtiyaç olmuyor. Sınıfınızdan olmayan öğrencilerle iyi anlaşmaya çalışmak ekstra zaman alıyor. Savaş konusunda son olarak, savaşa başlamadan hemen önce tamir, alışveriş gibi ihtiyaçlarınızı karşılayabildiğinizi de belirtmemde fayda var.
Görsellik ve performans konusunda ne durumda peki?
Günümüzün gerçekçi grafiklerine sahip olmadığını söyleyebilirim. Oyunun bir oyun olduğunu hissettiren görselliğe sahip olması, Fire Emblem Three Houses inceleme yazımda puan olarak artı not verdiğim bir özelliği. Zaten yazı içerisinde paylaştığım görsellerden de oyunun nasıl bir görselliğe sahip olduğunu görebilirsiniz. Eğer gerçekçi grafik yanlısıysanız, zaten Nintendo oyunları sizi pek saran oyunlar değildir. Fakat Nintendo oyunlarını seviyorsanız, bu duruma alışkınsınızdır, bu yüzden problem olmayacaktır, tam tersine hoşunuza dahi gidebilir.
Performans konusunda yorumlarımın iyi olduğunu söyleyemeyeceğim. Gözlerimin PC performansına alışmasından dolayı mıdır, nedendir bilemiyorum ama 30 FPS'in altına düştüğü zaman rahatsız ediyor. Manastırda gezerken de sık sık FPS düşüşleri ile karşılaştım. Sorun benden mi kaynaklı, cidden bilmiyorum ama sanmıyorum da. Umarım ilerleyen güncellemeler ile bu durum düzeltilir. Öyle oyun tecrübesini mahvedecek kadar değil ama akıcılığın bozulduğu hissedilebiliyor ara ara. Tabii, işin en önemlisi olan kısım ise, savaşlar. Savaşlarda performans konusunda göze batan düşüşlere rastlamadım. Zaten ilk 15 saatten sonra ayarlardan animasyonları vesaire kapattım çünkü kapışmalar zaten çok uzun sürüyor. Önemli savaşlarda açıyorum sadece, tadını çıkarmak için.
Fire Emblem Three Houses inceleme sonucu nedir?
Geldik koca Fire Emblem Three Houses inceleme yazısının sonuç kısmına. Biliyorum, biraz uzun bir inceleme yazısı oldu ama emin olun daha değinmediğim ince detay özellikleri bile bulunuyor hala. Bildiğiniz üzere, fiyat mevzusu çok önemli bizim için. Fiyat etiketlerine baktığımızda, 60 dolar ile 60 euro fiyatlarına sahip olduğunu görüyoruz. Tabii, Türkiye içerisinde 300-350 TL arasına da bulma imkanınız bulunuyor.
300-350 TL gibi fiyatlara, oynayışınıza bağlı olarak tahminen 60-70 saatlik bir oynanış sunuyordur diye tahmin ediyorum. Zaten araştırdığımda 80 saat falan deniliyor. Yani, her 3 ev ile oyunu bitirmek 240 saat civarı bir oynanış demek oluyor. Herkese hitap eden bir türde olduğunu söyleyemeyeceğim ama karışık ve detaylı oynanış seven biriyseniz, sizi mutlu edecek bir yapım olduğunu belirtebilirim.
Oynanış açısından beni fazlasıyla mutlu etmeyi başardı. Fakat 3 evi de tek tek bitireceğimi sanmıyorum, nedense istisnai oyunlar dışında tekrar tekrar oynamak pek de hoşuma giden bir şey değil. Oynanış konusunda Fire Emblem Three Houses inceleme yazımın önceki kısımlarında da belirttiğim sorunlar dışında canımı sıkan bir şey olmadı. Yani, performans ve manastırda deli gibi dolanarak malzeme arama mevzularından bahsediyorum. 100 üzerinden bir puan verecek olsaydım eğer, 85 puan verirdim net bir şekilde. Bu yüzden de, "Öneriyoruz." demeye dilim varmıyor çünkü nedense yetersiz geliyor. Bunun yerine, "Lider Oyun!" diyor ve Fire Emblem Three Houses inceleme yazısını noktalıyorum.
