Avatar
Yazar: Mehmet Korkmaz, Editör Yazım tarihi: 18.05.2016

X-Men: Apocalypse filmini ön gösterimde izleme şansını bulduk. İncelemeyi elimizden geldiğince spoiler olmadan yazmaya çalışacağız. Öncelikle şunu söyleyelim, film son X-Men filmlerinin standardının uzağında. Diğer filmlere göre genel anlamda hayal kırıklığı olsa da çizgi roman uyarlaması filmlerin eğlendirici özelliği sürdürülmüş. Hikaye yerine aksiyon ve görselliğe odaklanılmış. Son yıllarda artan çizgi roman filmlerinin sayısını düşünürsek görsellik ve seyirciye 2 saat boyunca iyi zaman geçirmek artık çok nadir bir özellik değil. Apocalypse filminin bu bakımdan bir farklılık yarattığını söylemek zor.

x-men-apocalypse-image-sophie-turner

Filmi Yukarıda dediğimiz gibi, film eğlenceli bir film ama sadece yeni karakterlerin tanıtılması ve gelecek filmlere hazırlık olması açılarından. Fakat filmi First Class ve Days of Future Past’e bir devam filmi olarak düşünürsek hayal kırıklığına uğramamak mümkün değil. Hikâyeye son filmin kaldığı yerden devam etmek yerine ziyade aradan 10 yıl kadar süre geçtikten sonra devam ediyoruz. Charles Xavier’i geçen yıllardan sonra daha bilge ve daha saygın bir öğretmen halinde, Beast (Nicholas Hoult) ile özel güçlere sahip öğrencilere eğitim verdikleri okulu yönetirken görüyoruz.

Magneto ise toplumdan uzakta, başka bir kimliğin altında ailesiyle hayatını sürdürmekle meşgul. Bu ikiliyi oynayan Michael Fassbender hem James McAvoy oyunculuklarıyla beklenildiği gibi filmi sırtlamışlar. Fakat Magneto’nun seçimlerinin ve aralarındaki ilişkinin güzel işlendiğini söylemek mümkün değil. Bu filmin sık sık işlenen temalarından biri, önceki iki film gibi, bu ikilinin arasındaki ilginç ilişkiydi ve bu iki filmin en iyi yanlarını oluşturuyordu. Hatta bu ilişkiye Mystique’i de katabiliriz. Buna rağmen, Magneto ve Charles Xavier’in X-Men: Apocalypse’de paylaştığı sahne sayısı bir iki taneyi geçmiyor.

jennifer-lawrence-image-x-men-apocalypse

Jennifer Lawrence’ın oynadığı Mystique karakteri ise mutantlar tarafından kahraman olarak görünmekte ve herkesten uzakta normal formunda saklanmakta. Cyclops (Tye Sheridan) , Nightcrawler (Kodi Smit-McPhee) ve Jean (Sophie Turner) gibi yeni sınıf üyeleri karakterleri ve oyuncu seçimleri filmin iyi yanlarından. Jean filme tutuk başlasa da hikâyenin çözülmesine verdiği katkı takdire değer. Son filmin yıldızlarından Quicksilver da yine herkesin favorisi “o sahneye” benzer bir sahneyle filmin eğlenceli ve güzel yanlarından. Bu arada eğlence demişken, filmdeki birkaç “meta” espri filmin ciddiyetine gölge düşürmüş.

Yukarıda Michael Fassbender ve James McAvoy’un oyunculuklarından bahsettik ama burada Magneto karakterine özel bir parantez açmak lazım. Magneto’nun filmde aldığı taraf ve eylemleri inandırıcılıktan uzak. Filmde bu konuda spoiler olacağı için söylemeyeceğim bazı sebepler verilse de karakterin ve oyuncunun bu şekilde kötü kullanılmasını anlamlandırmak zor. Gelelim filmin kötü adamı Apocalypse’e… Oscar Isaac, Star Wars: The Force Awakens ve Ex Machina gibi filmlerle son birkaç yılın gözde oyuncularından biri ve Apocalypse’i de başarısız bir şekilde canlandırdığı söylenemez. Fakat Oscar Isaac’in Apocalpyse karakterinde verebilecekleri çok sınırlandırılmış. Bu sınırlandırma karakterin işlenmesiyle olduğu gibi aynı zamanda ses ve fiziksel olarak da karakterin altında adeta kaybolmuş.

x-men-apocalypse-image-oscar-isaac

Apocalypse’i ilk olarak filmin ilk sahnesinde, milattan önce 3600 yılında Mısır’da piramitlerde, “En Sabah Nur” adı altında anılırken, başka bir bedeni devralmaya çalışırken görüyoruz. Fakat asilerin saldırısıyla işler yolunda gitmiyor ve Apocalypse binlerce yıl boyunca burada tıkılıp kalıyor. 1983 yılında da mahşerin dört atlısını bulup dünyayı yok etmek için tekrar uyanıyor. Buraya kadar Apocalypse’in kadim geçmişini görüp izleyeceğiniz kötü adam için heyecanlanıyorsunuz fakat Apocalypse’in filmde sundukları maalesef oldukça kısıtlı.

X-Men evreninin en büyük kötü adamlarından biri olduğu düşünülürse, Apocalypse’in karakterlerimiz üzerinde daha fazla korku yaratmasını bekliyorsunuz. Bunun yerine ise karşımızda sürekli benzer repliklerle öfkesini belli eden yüzeysel ve basit bir karakter var. Dünyanın sonunu getirmek isteyen bir karakterden öfke ve nefret odaklı sebeplerden daha çok felsefi sebepler sunmalı diye düşünebilirsiniz fakat bunun karşılığını filmde almak zor. Apocalypse’in yardımcısı mahşerin dört atlısı da aynı şekilde başarılı işlenememiş.

x-men-apocalypse-image-magneto-michael-fassbender

Apocalpyse hemen hemen herkesi kendisine katılmaya ikna edecek kadar muktedir fakat film yine de karakterlerin niye kendisiyle birlikte hareket ettiğine dair sebepler verebilirdi. Bu konuda, Magneto hariç diğer karakterlere neredeyse değinilmemiş. Diğer üç atlının aldığı süre sayısının az olması da bu işin tuzu biberi olmuş açıkçası. Filmin savaş sahneleri şiddet olarak yüksek seviye olabilir ama çözülmesi çok zaman aldığı gibi seyirciyi de bir süre sonra yoruyor. Bir süre sonra izlediğiniz sahneler fazlasıyla tanıdık gelmeye başlıyor. Filme girmeden önce Apocalypse’den beklediğiniz fiziksel yıkımı görebilsek de bunun yarattığı trajediyi hissedemiyoruz ve sadece uzaktan izlemekle kalıyoruz. Dünyayı yok etmek isteyen bir kötü adamın yarattığı dehşet seyirciye yansıtılamamış.

[inceleme]

Ayrıca En yeni haberler için Facebook, Twitter ve Google Haberler üzerinden Leadergamer'ı takip edebilirsiniz.