Final Fantasy serisi, bizlere ilk oyununu 1987 yılında, Nintendo Entertainment System'de sunmuştu. O yıldan bu yıla kadar bir dolap dolusu, büyüklü küçüklü, ana ya da yan başlık olmak üzere toplamda 97 adet Final Fantasy oyunu yapılmış ve bizlerin zevkine sunulmuş. Belki de bir çoğumuzdan daha yaşlıdır Final Fantasy. Belki de beraber yaşlanmışızdır. Fakat asla değişmeyen şey, ilk Final Fantasy oyunumuzu cihazımıza takıp çalıştırdığımızda, bizleri büyüleyici hikayesi ve dünyası ile içine çekmesiydi. İlk oyununuz ister Final Fantasy 1 olsun, ister 5, 7 ya da 8. Hepimizin kendine göre favori bir Final Fantasy bölümü var. Yıllar geçtikçe elbette, Final Fantasy de aynı bizim gibi büyüdü, gelişti, yaşlandı ve en önemlisi de, değişti, World of Final Fantasy oldu. Ne kadar anılarımızdakiler ile önümüzdekiler terse düşse de, bazı değişmeyen şeyler de elbette oluyor.
Reynn (sol) ile Lann (sağ)
Tamamen farklı bir oynanış tarzı olmasa da, eklenmiş olan yeni "Mirage" yani Serap sistemi, oyuna tamamiyle değişik bir his ve yenilik getiriyor. Elbette Final Fantasy 13 ya da 15 kadar ağır başlı, üzerinde yıllarca çalışılmış bir yapım değil World of Final Fantasy. Fakat bu sakın sizleri bir yanılgıda bırakmasın zira hem PlayStation Vita hem de PlayStation 4 için çıkartılmış olan bu bölüm, sizleri kalitesi ve sunduğu serüveni ile bir hayli şaşırtacak. Daha fazla merakınızı arttırıp ya da azaltmadan önce sizlere bu oyun hakkında paylaşmak istediğim kısa bir şey var. World of Final Fantasy, diğer alışa geldiğimiz sonunda rakam olan Final Fantasy'ler kadar ağır, ciddi ya da karanlık bir ton içermiyor. Kısa bir müddet sonra çıkacak olan Final Fantasy XV gibi ciddi ya da Final Fantasy 13-2 gibi karanlık, kasvetli bir hikayesi yok. Aksine, World of Final Fantasy, aşırı renkli, neşeli, bol komedi içeren, yetişkinlerden ziyade çocuklar için yapılmış bir oyun. Bu sebepten dolayı, eğer daha ciddi bir Final Fantasy istiyorsanız, baştan söyleyeyim, World of Final Fantasy size göre değil. Bu uyarıyı da yaptığıma göre, incelememize devam edebiliriz!
Yeni bir dünyaya hoş geldiniz
World of Final Fantasy, adından da anlaşılabileceği üzere, Final Fantasy evrenini konu alan bir oyun. Bu sebeple eski yüzleri görebileceğimiz kadar, yeni iki de yüz ile tanışıyoruz. İşte karşınızda Lann ile Reynn. World of Final Fantasy, bu abla ile kardeşin serüvenini konu alıyor. Lann ile Reynn, bir gün uyandıklarında yaşadıkları kasabanın bomboş olduğunu fark ederler. Bunun beraberinde de, çevrede Serap denilen çeşitli canlılar görmeye başlarlar. Lann ile Reynn'i bu dünyaya getiren Enna Kros isimli kadın, kendisinin bu dünyanın tanrısı olduğunu ve iki kardeşin aslında kıyameti gördüklerini, bu sebeple artık bu dünyaya, Final Fantasy dünyasına geldiklerini söyler. Fakat kendilerinin buraya ilk gelişleri olmadığını da söyleyen Enna Kros, Lann ile Reynn'in bu olanlardan çok önce, evrenin en güçlü Serap Muhafızları olduğunu, lakin bu anılarını unuttuklarını söyler. Anılarını, ailelerinin kim olduklarını da öğrenmek için yapmaları gereken tek şey vardır. Bulup bulabilecekleri tüm Serap'ları yakalayarak anılarını geri kazanmak. Başka seçenekleri olmayan abla ile kardeş, yaşadıkları şehirlerindeki mistik kapıya bir adım atar, ve Grymoire'a geçiş yaparlar.
Grymoire'a geçtikten sonra Lann ile Reynn'in Chibi halleri
Oyunun ana faktörü: Serap yakalama ve Yığma sistemi
World of Final Fantasy'nin hikayesinden ziyade, farklı olan şeyi aslında yeni getirdiği Seraplar ve Yığma mekaniği. Yukarı bahsettiğim gibi karakterlerimiz Serap Muhafızları. Peki ne bu Serap'lar? Serap'lar, bugüne kadar Final Fantasy'de gördüğünüz tüm canlıların kendisi. Amacımız da açıkladığım gibi, hepsini yakalayarak anılarımızı geri kazanmak. Şimdi bu olay sizlere Pokémon'u çağrıştırmış olabilir. Meraklanmayın, oynarken bana da çağrıştırdı. Fakat oynanış tarzı, Pokémon GO veya herhangi bir Pokémon oyunu ile uzaktan yakından alakası yok. Sadece hedefimiz ve Serap'lar ile olan ilişkimiz, Pokémon dünyası ile aynı. Yine de hakkını verelim, 30 yıla yakın gelişmiş Final Fantasy evreni, en az Pokémon'un sahip olduğu kadar fazla, farklı ve orijinal yaratıklar içeriyor. Bu sebepten dolayı bu canlılara sahip olmak, yakalamaya çalışmak veya bunun üzerinden bir hikaye kurmak, oyunun kalitesini düşürüyor diyemeyiz. Bununla da kalmayıp, World of Final Fantasy sadece topladığınız Serap'ları kapıştıracağınız bir oyun olmaktan katbekat fazlasını sunuyor bizlere.
Peki bizlere farklı ne sunuyor World of Final Fantasy? Aslında bunun cevabı çok basit. Detaylı bir şekilde hazırlanmış ve uygulanmış "Stacking" yani yığma sistemi ile Serap yakalama mekaniği. Seraplar nasıl yakalanır hemen açıklayalım. Sıradan bir savaş esansında ilk defa karşılaştığınız Serap için 1 adet o Serap'ın küpünü alırsınız. Serap'ları yakalamadan önce onları yakalanabilir hale getirmeniz gerekiyor. Buistek, her Serap için değişiyor. Kimisi fiziksel saldırıdan sonra, kimisi elementsel bir büyüden sonra, kimisi ise onu iyileştirdikten sonra. Gerekli ihtiyacı sağladıktan sonra Serap'ı yakalama butonuna basıp, yakalanmasını ümit ediyorsunuz. Evet bu kısmı Pokémon GO gibi. Herhangi bir şekilde küpü kafalarına fırlatmaya çalışmıyorsunuz, sadece Serap küpün içine girdikten sonra küp 3 kere dönüyor. 3 kere döndükten sonra Serap çıkmadıysa, yakaladınız anlamına gelir. Eğer çıkarsa, bir sonraki hamlenizde tekrar denemeniz gerekir. Lakin yakalanabilir vaziyette çok uzun bir süre kalmıyorlar. Yani vaktinizi harcarsanız, tekrar Serap'ı yakalanabilir kıvama getirmeniz gerekir. Yakaladığımız Serap'lara dilersek kendimiz bir isim verebiliyor, ya da oyunda varsayılan ismi kullanabiliyoruz.
World of Final Fantasy'nin bir diğer sistemi olan Yığma sistemi şu şekilde çalışıyor. Tüm Final Fantasy'lerde olduğu gibi, savaşa girebileceğimiz bir grup oluşturabiliyoruz. Elbette bu grubun iki temel üyesi var; Lann ile Reynn. Fakat bunların yanı sıra savaşa, yakaladığımız Serap'larımızı da getirebiliyoruz. İşte burda işler biraz renkleniyor. Yığma sistemi ile sırayla Serap'ları üzerimize, ya da biz Serap'ların üzerine çıkıp, tek bedenmiş gibi savaşabiliyoruz. Kafanız mı karıştı? Şöyle söyleyelim: Aşağıdaki görsele iyi bakın. Gördüğümüz üzere Lann'ın üzerinde iki tane Serap görüyorsunuz. İşte yığma sistemi kaba taslak bu şekilde görünüyor. 3 adet karakteri, tek turda yöneterek, birleşmiş can, hasar, defans ve sihir değerleri ile savaşta daha güçlü olabiliyorsunuz.
Yığma sistemi sadece bu kadarla sınırlı da değil. Serap'ların ve tabii ki de iki kardeşin boyutları büyük önem taşıyor. Oyun esnasında Lann ile Reynn'in iki boyutu arasında hızlıca geçiş yapabiliyorsunuz. Bu da savaş kompozisyonunuzu çok etkiliyor. Zira Lann ile Reynn'in Jiant hali, yani normal insan boyuttaki halleri, kendilerini Large ya da kısaca L klasmanına sokuyor. Oyundaki canlılar da L>M>S boyutlarında çeşit gösteriyor. L klasmanındaki canlının üzerine M, M klasmanının üzerine de S klasmanındaki bir canlıyı yerleştirebiliyorsunuz. Eğer Lann ya da Reynn'i Chibi yani ufak, şirin haline getirirseniz, L klasmanından M klasmanına geçiş yapıyorlar. Bu da, en altta durabilecek, L klasmanında bir canlı bulmanız gerektiği anlamına geliyor. Zira M>S>S diye formasyon yapamıyorsunuz. Her klasmandan bir tane olma koşulu sunuluyor. Tabii hemen şunu da söyleyeyim, bu bir zorunluk değil. Dilerseniz Lann'ı tek başına Jiant halinde, Reynn'i ise Chibi halinde sadece M>S formasyonunda savaşa sokabilirsiniz. Bu tamamen size bırakılmış bir şey.
Yığma sistemi düzenleme ekranı
Birlikten kuvvet doğar
Yığma sistemine birazcık kafa yorar, ya da peşine düşer düzgün bir formasyon çıkarmaya çalışırsam, ne şekilde mükafatlandırılırım diye soruyor olmalısınız. Yukarıda dediğim gibi, eğer Yığma sistemini kullanır ve toplu yığıntı halinde savaşa girerseniz, 3 karakterin can değerleri toplanır ve daha büyük toplam can değeriniz olur. Peki bu klasmanlar arasında ne gibi değişiklikler oluyor, hemen sizlere özet geçelim. L klasmanındaki Serap'ların can değerleri, S klasmanına nazaren daha büyüktür. Fakat S klasmanındaki Serap'lar ise daha çeviktir. Çeviklik de, sizin gelen hasarlardan sıvışmanıza ya da daha da önemlisi, bir turda daha fazla hareket etmenizi sağlar. Çeviklik değerleri az olan grubun üyeleri, sıralarının gelmesini daha çok beklerler. Fakat daha çok bekleyen üyeler, çoğunlukla ağır Serap'lardan oluşuyordur, bu da onların can değerinin daha büyük olduğu ve savunma değerlerinin daha yüksek olduğu anlamına geliyordur. M klasmanındaki canlılar ise saldırı ve sihir odaklıdır ve bu şekilde geliştirilmelidirler.
Yığma sistemini kullandığımızda değişen tek şey, pasif değerler değil elbette. Mesela 2 adet ateş büyüsü kullanan canlı toplu yığıntıda bulunuyorsa, Fire büyüsü, Fira olarak güçlenir. Eğer 3 adet ateş büyüsü kullanan canlı var ise, Fire büyüsü Fira değil, Firaga olarak 3 kat güçlenmiş olur. Eğer toplu yığıntıda bulunan canlının, herhangi bir sihir yeteneği yok ise, ki bu tarzdaki canlıların da sayıları az değil, o zaman fiziksel saldırılarınız birleşir, yeni bir kombo oluşur. Mesela Behemoth'ın sihir yeteneği yoktur, fiziksel saldırı odaklıdır. Lann'da fiziksel saldırı odaklı olduğundan, Slash yeteneği, Cross Slash adı alır ve iki canlı tek bir hedefe daha güçlü, ıskalaması daha az olası bir saldırı yapar. Yığma sisteminin savaş esnasındaki faydaları bu şekildeyken, dikkat etmemiz gereken bir unsur daha var.
Canlıların toplu yığıntı halinde istatistiksel değerleri toplanırken, aynı zamanda eksi yönüne de toplanabilir. Bu ne demek oluyor diye soracak olursanız, 3 ateş elementine mensup canlı örneğimizden tekrar yola çıkalım. Bu kadar çok ateş elementine sahip olan toplu yığıntı, elbette ateş büyülerinde daha başarılı olurlar. Fakat düşmandan gelecek olan karşıt element, yani buz elementine bir değil, üç kat daha zayıf düşerler. Her canlının -25'den -75'e kadar çıkan, zayıf düştüğü elementleri mevcut. Bunu göz önünde bulundurarak, yeteri kadar dikkat etmeden grubunuzu kurar iseniz, -225 gibi bir değere sahip olup, kazanabileceğiniz bir savaşı saniyeler içerisinde kaybedebilirsiniz. Bu yüzden Yığma sistemini iyi kavramanız gerekiyor. Her üye kendi içerisinde sinerji kurabileceği başka bir element ile sıralanır ise, çok güçlü bir gruba sahip olabilirsiniz.
Peki hep yığdık, dağılmak istersek ne olacak der gibi olduğunuzun farkındayım. Bu konuda sizlere iyi haberim var. Dağılmak, Yığılmak kadar da başarılı bir taktik. Öncelikle grupta 2 toplu yığıntı olduğundan, dağılmayı seçerseniz, bir turda sıra alabilecek 2 karakteriniz varken, birden 6 karakteriniz olmuş oluyor. Bu da daha fazla iksir, koruma büyüsü, güçlendirme büyüsü gibi adımları gerçekleştirecek birey anlamına geliyor. Ama altını çizelim, dağılmayı tercih ederseniz, düşmandan gelecek olan alan hasarlarında can değeri düşük olan S klasmanındaki Serap'ınız tek hamlede ölebilir. Unutmamanız gereken son nokta ise, yığılma ve dağılma unsurlarını düşmanlarınız da aynı şekilde yapabilir.
Toplu yığıntının savaştaki görünümü
Evrim bu dünyanın da bir parçası
Pokemon'dan söz etmişken evet, oyunun anahtarı olan Serap'ların, özellikle de sahip olduğunuz Serap'ların bir özelliği daha var. Her savaştan sonra hali ile yendiğimiz Serap'lara bağlı olarak para birimi olan Gil ve bununla birlikte deneyim puanı kazanıyoruz. Grubumuzda Lann ve Reynn hariç, 4 Serap'ı daha aktif halde bulundurabiliyoruz. Bu aktif bulundurduğumuz canlılar savaş sonlarında daha fazla deneyim puanı kazanırlar. Pasif olarak keşif esnalarında rahatlıkla stratejimizi değiştirebilmek için de yanımızda 6 adet Serap daha taşıyabiliyoruz. Fakat kullanımda olmayan bu 6 adet Serap'larımız, savaş sonlarında 60-70% deneyim kazanıyorlar. Herhangi bir savaşta elde ettiğimiz Serap'ları saklayacak alanımız yok ise, otomatik olarak kasamıza gidiyor. Bu kasalara kayıt yerlerinden ya da tek kullanımlık pahalı bir eşya karşılığında erişebiliyoruz. Peki bu canlılar nereye kadar seviye atlayıp duracaklar?
Bunun cevabı ise evrimde gizli. Her Serap'ın evrim geçirerek daha farklı bir şekle dönüşme ihtimali var. Elbette asla evrim geçirmeyecek canlılar da mevcut. Her Serap, kendine has bir seviyede evrim geçirir. Bu evrimlerin gerçekleşmesi şansa değil, tamamen bizim elimizdedir. Mesela aşağıdaki görselde görebileceğimiz şekilde Chocochick'in iki kere evrim geçirip şekil ve yetenek değiştirme seçeneği var. Her Serap'ın, yetenek tahtasındaki evrim geçirme seçeneği farklı sayıda yetenek puanı istiyor. Tabii evrim seçeneğine gelene kadar yetenek tahtasında başka yetenekler de açıp, yolunuzu evrim kutusuna kadar götürmeniz gerekiyor. Diğer görselde de Fen ismini verdiğim siyah kurtun yetenek tahtasını görebilirsiniz.
Serap'ların yetenek tahtaları da, Serap'a bağlı olarak büyüyüp küçülebilir. Çeviklik, defans ya da direnç istatistiklerini güçlendirebilir ya da kendilerine has özellikler açabilirsiniz. Bu kendine has özelliklerin arasında 'Yak, Çarp, Dondur, Gezdir, Taşı' gibi şeyler de var. Savaşta kullanabileceğiniz yeteneklerin haricinde bu özellikler, siz haritayı keşfederken önünüze çıkan sıkı sarmaşık yığınını yakmanızı sağlayabilir. 'Gezdir' özelliğine sahip olan Serap'ı yanınızda gezdirip, gizli objeler veya eşyaları bulmanıza yardımcı olabilir. 'Taşı' özelliğine sahip Serap'lar da genel olarak L klasmanında olan Serap'lardır ve bunlar Lann veya Reynn'i sırtlarına alıp daha hızlı gitmenizi sağlayabilir. Yetenek tahtalarında 'Boş yer' adı taşıyan parçalar da, sizin o Serap'a dilediğiniz büyüyü öğretmenizi sağlıyor. Örnek olarak saldırı odaklı bir Serap'a iyileştirme büyüsünü öğretmek istiyorsanız, iyileştirme taşı isimli eşyayı bulup, boş olan yere yüklemeniz gerekir.
Chocochick'in 3 ayrı evrim şekli. Fen'in yetenek tahtası.
Savaş dışında da bir dünya var
Elbette oyunda ilerledikçe bu savaş sistemine daha da hakim olacak ve alışmış olacaksınız. Fakat World of Final Fantasy'yi bu kadar renkli ve özel kılan şey sadece savaş sistemi değil. Oyunun içerisinde karşılaştığımız tüm karakterler, yan karakterler, canlılar ve çevre, inanılmaz özenle çizilmiş ve renklendirilmiş. World of Final Fantasy'yi oynamaya başladığınızda kendi stresinizi ve dertlerinizi unutuyorsunuz. World of Final Fantasy karakterlerini seslendiren kişiler, gerçekten inanılmaz ötesi bir iş çıkarmışlar. Sadece seslendirmede değil, aynı şekilde tercümede de. Abla ve kardeşin arasında sürekli olarak geçen tatlı, yeri gelince didişmeli konuşmaları, gerçekten insanı güldürmeyi başarıyor. Bu oynanışa renk katan konuşmalar, The Last of Us'daki Joel ile Ellie'yi andırıyor. Lakin The Last of Us'daki kadar seyrek değil konuşmalar. Genel olarak keşfe çıktığınız zindan ya da vadilerin her ekranında partinin bir üyesi ile konuşma geçiyor ve konuşmanız savaş ile bölünse de, bittikten sonra kaldığı yerden devam ediyor.
Bol yeşillikli bir vadiden geçerken arkada çalan muhteşem müziğe kulak verirken, yanınızdaki Serap'ınızın 'Yak' özelliği sayesinde örümcek ağı ile kapanmış mağarayı erişilebilir kılınca oyunun ne kadar büyüleyici olduğunun farkına varıyorsunuz. Alışageldiğimiz kutucuk içerisindeki yazı ile yetinmek yerine her karaktere ayrı ses ve animasyon vererek size oyunun resmen canlı olduğu izlenimi veriliyor. Sinematik sahnelerin de neredeyse sonunda rakam taşıyan baş yapıt Final Fantasy oyunları kadar sık olması, oyunun hikayesinin gerçekten sizi çekmeye çalıştığı, sadece olsun diye yapılmış bir hikaye olmadığını gösteriyor.
Keşife çıktığınız zindanların içerisinde bazı bulmacalar ile karşılaşabiliyorsunuz. Bu bulmacalardan bir tanesi, oyunun Yığma sistemi ile iç içe. Size toplam ağırlığı 75'den fazla, ama aynı zamanda buz elementine karşı direnci toplamda 50 olacak şekilde Serap yığmanızı istiyor. Envanterinizde mevcut Serap'lardan sizden istenenleri karşılamaya çalışıyor, karşılayamıyorsanız, zindandaki Serap'ları yakalayarak istenilen ağırlık ve direnci elde etmeye çalışıyorsunuz. Karşılaşabileceğiniz bir diğer bulmaca ise, İstek Taşları. Bu taşlar Pokémon'daki Snorlax gibi yolunuzu tıkıyor ve sizden belirli bir eşya ya da nesne istiyor. Siz de 'Gezdir' özelliği olan bir Serap'ınız ile zindanı ya taşın bulunduğu ortamı gezip, taşın sizden istediği eşyayı bulup getirmeye çalışıyorsunuz.
Ana hikaye üzerine bu kadar düşkün olan oyunda elbette yan görevler de mevcut. Bunlar, şehir veya köy gibi yerlerde rastladığımız karakterlerden elde ediliyor. Maalesef yan görevler, hikaye açısından vaktimize değer değiller. Elbette ilk başlardaki yan görevler ödül olarak bizlere basit eşyalar, daha sonra giderek değerli eşyalar verse dahi, ne bu görevler "Git bana X eşyasından bul" türünü geçiyor, ne de tam olarak bizden istenileni nasıl elde edebiliriz diye bizlere açıklıyor. Genel olarak sizin aramanıza gerek olmadan, bir sonraki bölgede bir kutunun içerisinden ya da bir bulmacanın sonunda sizlere veriliyor. Yine de "Ben bunu nerden bulacağım şimdi..." diye edindiğiniz minik derde ayırdığımız vakit bize elle tutulur bir şey sunmuyor
Cactuar treni ile başka şehirlere gidebiliyoruz
Eski dostları görmek ne güzel
World of Final Fantasy'nin hikayesinde Serap Muhafızı olduğumuz gibi, özel güçlere bir tek sahip olan kişiler bir tek Lann ve Reynn değil. Serüvenimiz boyunca şehirden şehire anılarımızı toplamaya çalışırken, sorunlar ile karşılaştığımız olacak. Bu sorunlara iyi niyetimiz ile çözmeye çalışırken, Lann ile Reynn'in içindeki iyilik ışığının da desteği ile o bölgedeki Şampiyonları da uyandırabiliyoruz. Hangi şampiyonlar demeyin, duyarsa üzülürler. 30 yıla yakın, kimler ile oynadıysak, onların hemen hemen her biri ile karşılaşıyoruz. Warrior of Light, Cloud, Tifa, Sephiroth, Tidus, Terra, Lightning, Squall, Bartz hatta ve hatta Final Fantasy'nin kardeş evreninden olan Kingdom Hearts'ın başrolü Sora ile bile karşılaşıyoruz.
Bu karşılaşmaların hepsi muazzam bir sinematik ile bizim ekranlarımıza yansıyor. Fakat eski dostlarımız sadece merhaba demeye karşımıza çıkmıyor. Her uyandırdığımız şampiyonu, bize savaşlarımızda yardımcı ve destekçimiz olması için çağırabiliyoruz. Tabii çağırmak için öncelikle bu karakterlerin Heart Quest, yani Kalp Görevlerini yapmamız gerekiyor. Bu görevler oldukça kısa. Söz konusu şampiyon ile birlikte kısa X yaratığını öldür, Y eşyasını bul görevini yaptıktan sonra son bir görev veriliyor. Bu görevde de yine şampiyonun savaş grubunuzdayken üst seviye bir Serap'ı yenip, Şampiyon Madalyasına sahip oluyorsunuz. Bu madalyayı envanterden seçtikten sonra girdiğiniz herhangi bir savaşta, Çağırma barınız ortaya çıkar. Tur başına yavaşça dolan bar, dolduktan sonra dilediğiniz an aktive edebilir ve düşmana devasa bir hasar verebilirsiniz. Her şampiyon, kendine has özel hareketleri ile düşmana saldırabiliyor. Bu saldırılar da minik, 30-40 saniyelik sinematik ile eğlenceli bir an yaşatıyor sizlere.
Oyunun teknik özellikleri ne durumda?
World of Final Fantasy, yazının başında da söylediğim gibi, döneminde çocukken oynayıp, seri ile birlikte yaşı ilerleyen oyunculardan çok, yeni gelen gençliğe de Final Fantasy evrenini sevdirmeyi hedeflenmiş. Oyunun neresinden baksanız, PlayStation Vita için planlanmış fakat daha sonra PlayStation 4'e de çıkartalım denilmiş hissi var. Yanlış anlaşılmasın, kesinlikle PlayStation 4'deki grafikler, PlayStation Vita durumunda demek istemiyorum. Bilhassa gerçekten çok güzel renkleri, full HD grafikleri ve 60 FPS oranı ile PlayStation 4'de oynadığınızda, optimizasyonun ve çözünürlüğün konsol için de ayrı uğraşıldığını belli ediyor. Elbette PlayStation Vita sürümü, PlayStation 4'e kıyasla daha soluk renk ve daha az yumuşatılmış köşeler olduğunu görüyoruz. Kıyas için aşağıdaki fotoğrafa bakabilirsiniz. World of Final Fantasy'nin içerisinde Cross-Saving yani çapraz kayıt sistemi mevcut. PlayStation Vita'da oyunu kayıt ettiğinizde, eve gelip PlayStation 4'de kaldığınız yerden devam edebilirsiniz. Bu gerçekten PlayStation Vita sahipleri için çok güzel bir özellik.
World of Final Fantasy, almaya değer mi?
Geldik can alıcı sorumuza. World of Final Fantasy, gerçekten inanılmaz renkli ve neşeli bir atmosfere sahip olan bir oyun. Büyüleyici müzikleri ve eğlenceli karakterleri ile birlikte, zorlayıcı ve ağır oyunların stresini atmak için birebir bir oyun. Çoğu zaman Final Fantasy'den ziyade, Kingdom Hearts oynuyormuş edası yaşatıyor insana. Lakin orada kalıyor. Oyun iyi mi, kötü mü sorusu, serinin hayranlarına göre bile değişen bir cevap getirir. Fakat oyunun asıl yapım amacı, yapımcıların da açık bir şekilde dile getirdiği gibi, "yeni yetişen gençliğe Final Fantasy serisini sevdirmeyi hedefleyen bir oyun World of Final Fantasy". RPG, JRPG ve Final Fantasy sever olarak, gerçekten güzel bir oyun olmuş diyebilirim. Yeni mekanikler kesinlikle yerine oturmuş ve oynamaya değer bir oyun kılıyor .Eğer PlayStation Vita'nız var ve çocuğunuza ya da kendinize rahatlatıcı, sakin, eğlenceli bir oyun arıyorsanız ve fiyat konusunu dert etmeyecekseniz, Kingdom Hearts 3 çıkana kadar World of Final Fantasy, kesinlikle almaya değer. Fakat eğer yaşınızın çocuklara odaklı oyunlar için fazlasıyla geçtiğini düşünüyorsanız, o zaman World of Final Fantasy sizlere göre değil. Bunun yanı sıra, 60$ fiyat etiketi ile satıldığını akılda bulundurur, 29 Kasım 2016'da Final Fantasy 15'in de bu fiyata çıkacağını düşünürsek, kesinlikle almaya değer bir oyun olduğunu düşünmüyorum.
[inceleme]