Blizzard’ın tartışmasız en imza işi, oyun tarihinin mühür eserlerinden Warcraft’ın beyaz perdeye teşrifini çok uzun süre bekledik. Nereden baksanız 10 yıllık bir süreç sonrası sonunda kanlı canlı bir Warcraft filmine kavuştuk. Bugün basın gösteriminde izleme fırsatı yakaladığım Warcraft beni fazlasıyla memnun etti. Yıllarca WoW oynamış, Azeroth’ta at koşturmuş biri olarak önüme 2 saat boyunca halay çeken Murloc’lar gelse dahi memnun ayrılabilirdim filmden ve eminim ki benim gibi düşünen bir çok kişi mevcut. Ancak objektif yaklaşma durumundayım ve baştan söylemem gerekirse Warcraft fazlasıyla tatlı ancak çürükleri olan bir elma misali bir film. Kusursuz yanları var ancak üzerine yüklenen misyonlar ve hikayenin sadeliğinden dolayı tatsız kusurları da mevcut. Filmin günahlarını ve sevaplarını elimden geldiğince spoiler vermeden anlatmaya çalışacağım. Buyurun incelemeye.
Filmin ve önümüzdeki filmlerin en büyük artısı kesinlikle yönetmen Duncan Jones olmuş. Yıllarca WoW oynayan, hikayeye bu denli aşina ve kendine has özgün hikaye anlatımın sahip bir yönetmen bulmaları Blizzard adına büyük bir şans. Eğer Warcraft’ı uzun bir seri olarak ele alacaksak, ki planlanan o, Duncan Jones bunun altından kalkabilecek kapasiteye sahip kalibrede. İleride karşımıza çıkacak Arthas, Thrall gibi kilit karakterlerin ve o Warcraft hikayelerinin muazzamlığını canlı kanlı beyaz perde de görmek için yeteri kadar heyecanlanabiliriz zira Duncan Jones Warcraft’ın ne olduğunu biliyor, burası kesin. Filmin ilk ve en önemli misyonu bu olmuş. Bu bir giriş filmi. Bir giriş hikayesi anlatırken fantastik evrene seyirciyi adapte edebilmek zor iş. Film Orc’ları anlatırken, bu hikayede Orc’ların neden farklı olduğunu çok sade ve net bir şekilde iletiyor. Savaşçı ve onurlu kişilikli Orc’lar Warcraft’ın ruhu oldu her zaman ve film bu ruhu başından sonuna kadar koruyor.
Filmin ele aldığı bakış açısı, Warcraft oyunlarında ne gördüysek o. Hikayeyi insan tarafından ele alırken Orc’ları saf kötü göstermiyor. Bu filmin bir diğer artısı. Orc’ların kandırılış hikayesi ve bunun sonunda insanlarla aralarındaki sonsuz savaş filmin en büyük derdi. Ancak bunu yaparken, sade bir hikaye anlatma yolu seçiyor Warcraft. İşte filmin çürük kısımları maalesef burada başlıyor. Warcraft evreni çok katmanlı ve büyük bir hikayeye sahip oldu her zaman. Film sade bir hikaye anlatırken ufak ufak o büyük hikayeye dokundurmak istiyor ancak bu dokundurmalar anlamsız göndermelerden ibaret kalıyor. Film iblislerden belki de tek sahnede bir kelimeyle bahsederken, hikayenin arka planını anlayamıyorsunuz. Ben Foster’ın başarıyla canladırdığı Medivh filmin kilit karakteri konumunda ve kendisinin büyük resimdeki payı çok büyük. Ancak Medivh’in yaptıkları ve başına gelenler Warcraft evrenine uzak izleyiciler için kesinlikle koca bir soru işareti olarak kalacaktır. Yönetmen Duncan Jones önümüze kusursuz bir Azeroth portresi koyarken, sade bir anlatım seçerek buradan fire veriyor maalesef.
Önümüzde kusursuz bir Azeroth var dedik. Birazcık dahi WoW oynamış biri için Azeroth’a bir de böyle şahit olmak inanılmaz bir deneyim olmuş. Warcraft hikayesinin geçtiği Azeroth ve detayları kusursuza yakın işlenmiş. Bir sahnede balık tutan Murloc fırlarken diğer taraftan Harvest golem selamlayabiliyor bizi. Stormwind şehri ve detayları muhtemelen bundan daha iyi olamazdı. Oyuncu seçimi de genel bakıldığında seriyi sırtlayabilecek aktörlere verilmiş. Vikings’ten Ragnar rolüyle tanıdığımız Travis Fimmel abimiz Lothar rolüne dev yakışmış. İnanılmaz haşmetli ve korkutucu bir Gul’dan var karşımızda. Bir sonraki filmlerde de bol bol göreceğiz kendisini ve zaten. Khadgar ise filmin biraz ortada kalan taraflarından.
İlk başlarda Cast seçimi olarak pek parlak bir görüntü sergilemiyor olsa da filmin ilerleyen kısımlarında karakterin hikayeye yedirilişi ile gözünüze daha tok bir karakter olarak gelebiliyor. Ancak filmin net olarak belki de en büyük sevabı Durotan ve genel olarak Orc’lar olmuş. Durotan, hikayenin Orc kısmında ana karakteri konumunda. Yanında Orgrim Doomhammer ile beraber Azeroth sahnelerini otur saatlerce izle, zerre sıkılmazsınız. Orc’ların görüntü olarak muazzamlığı filmin genel havasına da yansımış ve genel olarak cgi sahneler gözü yormayan ve izlemesi keyifli sahneler ortaya çıkarmış. Cgi konusunda tek sıkıntım son savaştaki çiğ görüntü oldu. Onun dışında kusursuza yakındı. Karakterlerin film içerisinde aldığı riskli kararlar ve senaryonun içine güzel yedirilişi filmin bir başka artısı durumunda. Film bu sayede çok daha akıcı bir hale geliyor ve karakterle film ilerledikçe daha yakın bir bağ kurabiliyoruz.
Warcraft genel itibari ile iyi bir film. Eğer Warcraft evrenine aşinaysanız zaten çok beğeneceksiniz ancak hikayeye uzak izleyiciler için de ortalama üstü fantastik bir giriş filmi var karşımızda. Filmin çiğ yerleri genel havayı biraz bozsa da tartıya koyduğumuz zaman başarılı Orc tasviri, kusursuza yakın Azeroth evreni ve hikayenin tarafsız anlatılması gibi net doğruları genel olarak filmin iyi yanlarını üst tarafa çekiyor. Şimdiden iyi seyirler ve elbette Fort the Horde!
[inceleme]
