Önümüzdeki sene çıkmasını beklediğim oyunlardan birisi de, Thief isimli stealth-action tarzı Eidos Montreal yapımı oyun. Splinter Cell Blacklist’i oynadıktan, sonra beklentim Thief’e doğru kaydı. 2004 yılında çıkan Thief 3’ü oynadım ve Hırsız Garret özgün bir karakter olarak oyun literatürümde yer aldı. Aslında Thief’in çıkış tarihi 1998’dir ve birçok yönüyle, oyunlara ilham kaynağı olmuştur. Splinter Cell, Hitman, Dishonored bu oyunlar arasında sayılabilir. Temel ortak öğe gizlilik ve bu gizlilik kavramını, oyunlara çok iyi adapte eden Eidos yapımcıları olduğunu kabul etmek zorundayız. Ancak şu da var, Eidos ve Square Enix ortak iş yapmaya başlayınca Tomb Raider oyunu çıkışını gerçekleştirdi ki, çok olumlu yorumlar aldı.
Şimdi Eidos varlığını Eidos Montreal olarak sürdürüyor ve en son Deuxs Ex: Human Revoution’u yapmışlardı. Thief’in de yapımcısı bu firma ve dağıtımcılığını Square Enix yapacak. Yalnız burada ters giden bir şeyler oldu ve Eidos Montreal kurucusu Stephane D’Astous, 19 Temmuz 2013’de şok bir kararla istifa ettiğini basına duyurdu. Gerekçe ise; Square Enix ile uyumlu çalışamamak. Ve bu istifanın ardından bazı yetenekli yapımcıların da olabileceğini hesaba katmak zorundayız.
Bu da Thief için oldukça negatif bir durum. Biraz başa döneresek, Stephane D’Astous, oldukça iddialı açıklamalar yapmıştı. Serinin temel dinamikleri aynen korunacak ve hayran kitlesi memnun edilecekti. Yeni neslin nimetlerinden de yararlanılarak, Garret’ı adeta oynamayacak yaşayacaktık. E3 fuarında demosu gösterilen oyun beklentileri oldukça kuvvetlendirmişti ve artık geri sayıma geçilmişti. Thief aradan geçen uzun zamanın ardından devam oyunu değil de, daha farklı bir başlangıçla karşımıza çıkacak. Herhangi bir ek ya da takıntısı yok. Modaya ayak uyan yapımcılar reboot olarak “Thief” ismini kullanıyor.
City ve Zengin Fakir Sınıfı
Oyun mekân olarak City’de geçiyor. İngilizce zaten şehir olan tercümesi, farklı bir isim olmalıydı eleştirisini de beraberinde getiriyor. Neyse, Garret malumunuz maharetli bir hırsız ve yıllar sonra şehrine geri dönüyor. Ancak şehir bıraktığı gibi değildir. Zengin-fakir, aristokrat-demokrat zıtlıkları, City’nin her yanını kaplamıştır. Bu zorbalıkların kaynağı Baron isimli zalim bir adamdır. Şehirde zenginler ve fakirler arasında uçurum oluşmuş ve fakirlerin yaşadığı yerlerde özellikle veba hastalığı baş göstermiştir.
Şehir bir kahramana ihtiyaç duyar ve bu kahraman Hırsız Garret’dan başkası değildir. Aklınıza hemen Robin Hood geldi değil mi? Zenginden alıp, fakire veren kahraman. Hikâye olarak öyle üst düzey bir yapım değil ne yazık ki Thief oyunu. Ancak oynanış üzerine yoğunlaşıldığı da bir gerçek. Kahramanımız mesleği gereği karanlık ortamlarda çalıştığı için, kamufle olmasını kolaylaştıracak siyah bir giysi kullanıyor.
Olaya daha bir karizmatik hava katmak için, Ninjalar gibi ağzını ve burnunu kapatıyor. Sırtında oku ve taşıdığı çeşitli mühimmat ve aletlerle tam donanımlı bir karakter. Yüzünde ki yara izi onu tanımanızı kolaylaştıracak. Biraz soğuk kahraman kıvamında olan Garret, asosyal kişiliğe sahip. Mesleği hırsızlık olunca karanlık ve gölgelerde yaşamak zorunda olacak. Bazen kendi kendine espri yapıyor, fikir üretiyor, ancak yine de dışlanmışlığın etkisinden kurtulamayacak.
Peki, eski oyunlardan hatırladıklarımız nelerdi? Karanlık, sessiz ilerleme, oklar (özellikle su oku), ve tabi ki insanları soyma yani hırsızlık. Bu saydığım özellikler oyunun temel dinamikleri olduğu için yeni oyunda da olacak. Hareket tarzları ise, Dishonored’la benzer yönler gösteriyor. Ok temel silahımız ve bu oklara su, patlayıcı, duman ve ses çıkarma özellikleri olan başlıklar eklenebiliyor. Yüksek noktalara çıkmak için, özel kavrama mekanizması olan bir ok kullanacağız. Geriye hırsızlık hünerleri ve birebir çatışmalar kalıyor. Birebir dedim çünkü oyunun yapısı çoklu çatışmalar için uygun değil.
