Avatar
Yazar: Engin Keskin, Editör Yazım tarihi: 25.05.2015

İncelemeye başlamadan önce şunu anlatmama izin verin, bu oyunu incelerken hem seriyi takip edenler için hem de ilk kez bu oyunla ilgili bilgi sahibi olmak isteyenleri düşünerek hazırlamaya çalıştım. O yüzden aralarda bazı spoiler içeren bilgiler olabilir, gerçi seriye üçüncü oyundan başlayanlar bunu göze almışlardır, değil mi? Macar yapımcı Neocore Games, 2013'ten beri devam ettiği yolda sona ulaştı, en azından ana oyun olarak. Serinin 3. ve son oyununu incelemeye başlayalım mı?

Seriden Kısaca Bahsedelim 

Van Helsing'i bilmeyenler için, kendisinin Kont Dracula'nın baş düşmanı olduğunu söylemek gerekir. Bram Stoker'ın romanından esinlenen bu kahraman, oyun dışında filmlere de konu olmuştur. Bizim oyunda yönettiğimiz ise Abraham Van Helsing'in oğlu, ne hikmetse bu da Abraham Van Helsing. İnsan bir huylanmıyor değil, acaba bu adam da vampir mi? Her neyse, ilk iki oyunda kahramanımız ve onun sevimli hayalet yardımcısı Lady Katarina, Borgovia adlı ülkeyi vampirlerden kurtarmak için yola çıkarlar. Van Helsing bir canavar avcısıdır babası gibi, bu yüzden çağrıya cevap verir ve ülkeye giderek vampirleri temizler. Ülkeyi bilimadamlarına teslim eder, fakat gelin görün ki bilimadamları daha manyak çıkmışlardır. Onlar da askerleri dönüştürerek robot askerler ordusuyla ülkeyi yönetmeye başlarlar. Kahramanımız bu sefer de bu adamlardan ülkeyi kurtarmak zorunda kalır, bu sırada da prisoner seven isimli yüzsüz( hem gerçek hem de mecazi anlamda, birazdan döneceğim bu arkadaşa) bir kişiden yardım alır. Prisoner seven sayesinde ülkeyi kurtardığını sanan zavallı Van Helsing, meğer bu sefer de bu arkadaşın ülkeyi ele geçirdiğini farkeder. Ülke ülkelikten çıkmış, pembe diziye dönmüştür. Kişisel intikam tutkusuyla yanıp tutuşan kahramanımız, sevgili Katarina'sıyla prisoner seven'ı aramaya başlar.

Karakter Ekranı, Yetenek Ağacı ve Envanter

indir

Oyuna başlamadan önce bize sunulan 6 karakterden biriyle oyuna başlıyoruz. Bu karakterler sırasıyla, Protector( paladin), Bounty Hunter( sniper), Elementalist( mage), Umbralist( rogue), Phlogistoneer( Tank), Constructer( Bounty Hunter la Paladin karması) olarak karşımıza çıkıyor. Önceden bu tür ( Diablo, Torchlight, POE gibi) oyunları oynayanlar için çok da farklı gelmiyor göze, ben de yakın dövüşten ziyade uzaktan kafam rahat olsun diye Bounty Hunter'ı seçerek oyuna başladım.Yalnız oyunu oynadıktan sonra farkettim ve gerçekten üzücü bir durum, her ne kadar seslendirmeyi beğensem de bütün ana karakterlerin Van Helsing olarak anılması ve aynı sese sahip olması bana saçma geldi. Multiplayer seçeneğini denemesem de her yerden aynı sesin gelmesi itici olabilir. Oyunun senaryosunu anlatmak yerine (ki yukarıda biraz bahsettim) oyun içi dinamikleri, karakterleri ve dövüşleri, diğer RPG lere göre farklarını size anlatmak istiyorum.

359900_screenshots_2015-05-24_00026

Envanter sistemi hiç de yabancı değil, hatta serinin diğer oyunlarını oynayanlar için küçük değişiklikler dışında çok da bir fark olmadığını söyleyebilirim. Her zamanki gibi ana karakterde kafaya, ele, ayağa ve gövdeye giyilebilecek giysi, ayrıca iki yüzük ve bir kolye yeri bulunmakta. Bounty Hunter olduğum için yere düşen silahlar her zaman benim kullanabileceğim silahlar oldu, yani diğer RPG lerdeki gibi başka karakterin kullanacağı silahları toplama derdi bitti. Onun dışında yardımcıma da gövde için giysi, silah, iki yüzük ve kolye verebiliyorum. Bunların dışında alt tarafta görebileceğiniz gibi can ve mana bölümleri bulunuyor, onların yanında da savaş sırasında kullandığım skiller yer almakta. Bu oyunda şöyle bir sistem getirilmiş, iksir almak yok. Belirli yenilenme süreleri var, ve o sürede dayak yiyorsanız kaçmaktan başka şansınız yok. Kısacası bosslarda kendinizi iyi ayarlayın, yoksa zorluğu normal yapsanız bile arka arkaya ölümler sizi bekliyor olabilir.

359900_screenshots_2015-05-24_00025

Hem yardımcımız Katarina'nın hem de bizim ayrı yetenek ağaçlarımız var. Bu oyunlarda en sevmediğim bölümler de bunlardır benim için, kararsız biri olarak oynama süremin yarısı burada hangi yeteneğe puan vermekle geçiyor. Her bir yetenek içinde ayrıca parçalanıyor, üstüne bu yeteneklerin ek yetenekleri bulunmakta, onlarla ayrı uğraşmak gerek falan filan. Bu tür oyunlarda -bunu Diablo'da da yaşadım, Torchlight'ta da- önemli olan senaryo zaten bizim için, üsten görünümlü oyunlarda çok fazla görüntü kalitesi beklemiyoruz, en azından ben. Lütfen şu yetenekleri de basitleştirin artık, yazın yeteneğe buna puan verirseniz düşmanın ağzını burnunu kırar, buna puan verirseniz dana gibi olursunuz diye, benim de kafam rahat olsun, nolur yani? 

Oyun içi Özellikler

359900_screenshots_2015-05-24_00014359900_screenshots_2015-05-24_00017

Bu tür oyunlarda benim için yenilik olabilecek bir durum, sizin yönettiğiniz ordunuz ve bir chimera'nız var. Bu iki ekleme ( yanlış hatırlamıyorsam serinin ikinci oyununda da bulunmakta) size güzel kazançlar sağlıyor. Her ne kadar oyunda sizinle birlikte hareket etmeseler de, sizin verdiğiniz görevlere giderek başarı sağladıkları durumlarda size eşya veya altın kazandırabiliyorlar. Bu oyunda sizin için en önemli şey de altın zaten, çoğu iş altınla halloluyor. Ordunuzu altınla güçlendirebiliyor, ya da ölürseniz altınla öldüğünüz yerde tekrar dirilebiliyorsunuz.

359900_screenshots_2015-05-24_00010

Şu sarı şeyin bir portal olduğunu anlamamak zor değil, değil mi? Bu tür oyunlarda binek hayvanımız olmadığı için, yayan gitmekten başka çaremiz yok. Ama her yeni haritada bu portallardan bulunmakta, bu sayede diğer haritalara veya ana karargahımıza rahatlıkla gidebiliyoruz. Aynı zamanda yeni aldığımız görevler sağ üstteki mini haritamızın hemen altında beliriyor, görevler de haritada yanıp sönen daireler şeklinde nerede olduklarını belli ediyorlar.

359900_screenshots_2015-05-24_00027

İkimize birden yükleniyorlar, ama sen ağlama Katarina! İşte en sevmediğim görüntüden sonraki en sevdiğim görüntü. Bu oyunda çok fazla düşman var, ama çok fazla! Öldürdükçe geliyorlar, geldikçe öldürüyorum, ama bitmiyorlar. Bir yerden sonra amacımı unutuyorum, öldürecek düşman gördüğüm zaman demek ki bu tarafa gideceğim diyorum. Oyunun grafiklerini beğendim, karşılaştırmak gerekirse Torchlight'a göre daha gerçekçi. Ama Diablo 3'e göre daha çizgi filmvari. Tabi bunun nedenini tahmin edersiniz, oyunda nasıl her şey altınsa, gerçek hayatta da her şey para. Buna rağmen göze batmıyor görüntüler, arada savaşmayı bırakıp etrafı izlediğim de oldu.

Yavaş yavaş sonlandıralım yazıyı, oynamak isteyenler için de bir kaç sürpriz kalsın. Sözün özü, oyun fiyatına göre iyi, fakat çok da bir şey beklememek lazım. Dediğim gibi senaryosu zayıf, ama Katarina ile Van Helsing'in diyalogları çok güzel yazılmış. Steam'de şu an indirimli haliyle 20 lira olarak satılmakta, seriyi sevenler veya bu tür oyunları sevenler için bir şansı hakediyor bence.

[inceleme]

Ayrıca En yeni haberler için Facebook, Twitter ve Google Haberler üzerinden Leadergamer'ı takip edebilirsiniz.