Avatar
Yazar: Evrim Kılıç, Editör Yazım tarihi: 15.01.2013

Devil May Cry serisi her daim oyunseverleri heyecanlandırma kapasitesine sahip olmuştu. Fakat 2001 yılında başlayan seri, takdir edersiniz ki yılların biraz hışmına uğramıştı. 2008 yılında, bana göre, Devil May Cry 4 ile oldukça zorlama bir şekilde  (oyun fena olmasa da) sürdürülen hikayenin bir yenilik aşısına ihtiyacı vardı.

Oyun hakkında pek çok söylenti dolanırken, Capcom'un yaptığı açıklama, oyunun Ninja Theory firmasına emanet edildiği yönündeydi. Şeceresinde Heavenly Sword ve Enslaved gibi iki sevilen yapımı barındıran firmanın, eline geçen böylesi bir fikri mülk ile ne yapacağı ise merak konusuydu. İlk görseller gelmeye başladığında, Devil May Cry serisinin hayranları homurdanmaya başlamıştı bile. Yeni Dante'yi emolara benzetenlerden tutun, Devil May Cry serisinin öldüğüne inananlara kadar pek çok kişi bu yeni soluktan hoşnut kalmamıştı; ama geldiğimiz noktada Ninja Theory bu yükün altından kalkmış gibi görünüyor.

DmC_2

Bildiğiniz üzere, Devil May Cry serisinin omurgasını oluşturan noktalardan biri de Dante ve kardeşi Vergil arasındaki çekişmedir. Ninja Theory seriye yeni soluk getirirken, bu hikayeyi de iyice elden geçirmiş. Artık, annesi insan babası iblis Dante yok, Dante'nin annesi bir melek (senin annen bir melekt... neyse...) . Dante ve Vergil da artık Nephilim olarak anılmaktalar, kendileri iki temel gücün birleşimi olarak oldukça tehlikeliler.

Peki nedir bu iki kardeşi bir araya getiren? Mundus adlı iblis kralı durdurmak. Mundus dediğimiz arkadaş, dünyayı modern ögelerle kontrol altında tutarken (borçlar, eğlence vs.) kendine de ayak bastığımız toprağın altında bir oyun alanı kurmuş. Vergil da Dante'yi, Mundus'a karşı savaşta yanına alıyor ve tahmin edeceğiniz üzere ortalık yangın yerine dönüyor.

Oyunun ilk aşamalarında Dante geçmişini pek hatırlamıyor, oyun içinde hem geçmişini hem de düşmanlarına kök söktürecek güçlerini keşfetmeye başlıyor. Kılıcı Rebellion, tabancaları Ebony ve Ivory yine Dante'nin en sadık dostları olarak göze çarpıyor. Ninja Theory de bu silahları kullanmanız için elinden geleni yapmış; komboları birbirine ekleyip sular seller gibi akıyor ve bol bol kan döküyorsunuz. Hatta firma biraz daha ileri giderek, bir sonraki komutu kombo zincirine eklemeniz gereken zaman aralığını titreşimle bildiriyor.

DmC_4

Dante'nin biçim değiştirme yeteneği bu oyuna da taşınmış. İnsan biçimindeki Dante, tabanca ve kılıçlarından yardım alırken, ister melek isterse iblis biçimine geçebiliyor. Melek ve iblis biçiminde ise Rebellion harici, geçtiğiniz biçime göre bir silahınız daha oluyor. Melek biçiminde daha çevik ve kalabalık düşmanlara karşı etkili iken, iblis biçiminde daha ağır, ama vurduğunu deviren bir karaktere dönüşüyorsunuz. Biçim değiştirmede bir sınır yok, ama o biçimde kalmak için düşmanlarınızı kombolarla pataklamaya devam etmelisiniz.

Savaşlar sırasında oyun alanı değişiklik gösterebiliyor, düşmanlarınızı yakalayıp kendinize çekebiliyor ya da sağa sola fırlatabiliyorsunuz; bu da kombo zincirinizi kırmadan savaşa devam etmenizi sağlıyor. Ayrıca kazandığınız başarıya göre puan alıyorsunuz ve puanlarınızı nereden aldığınızı ekranda hemen görebiliyorsunuz.

Düşmanlar da ortamı zenginleştirmiş; üstünüze geliyorlar, ama körlemesine değil. Ninja Theory size uzak düşmanların saldırılarını da biraz törpülemiş, o yüzden kadraja sığanlarla uğraşırken, sığmayanların fırlattıkları vs. ile boğuşmak zorunda kalmıyorsunuz. Fakat bu demek değil ki oyun kolay, 5 tane zorluk seviyesinden dişinize göre olanı seçebiliyorsunuz. Son of Sparda kilidi ilk açılan seviye olmasına rağmen üstünüze yağan düşmanlardan dolayı bol bol ölüyorsunuz.

DmC_3

Oyun iki checkpoint arasındaki zamanı göstererek harcadığınız zamanın farkında olmanızı, hareketlerinizi ona göre planlamanızı sağlıyor. Son checkpointten başlamak için de puanlarınızı feda etmeniz gerekiyor.

Oyunda antrenman yapabileceğiniz bir seçenek de var. 'Ölümsüz' diyebileceğimiz bir iblis üzerinde deneme yanılma yoluyla alıştırma yapabileceğiniz bu ortamda ne yazık ki bir hasar sayımı yok. Bu seçeneğe biraz daha öğretici şeyler eklenebilirdi.

Oyunun kusurlarına gelince; bir kere kısa diyebiliriz, biçeceğimiz süre 10 saat civarı (tabii zorluk seviyeleriyle kendinizi sınamıyor, hikayeyi takip ediyorsanız); yine de bu süre boyunca tempo pek düşmediğinden oyun kendini kurtarıyor. Kamera iyi tasarlanmış, savaşı dinamik şekilde takip etmek istiyor, ama bazen onun da ayağı bir yerlere takılıyor. Hikaye anlatımı da biraz daha zenginleştirilse daha iyi olurdu sanki.

Toparlamak gerekirse, DmC: Devil May Cry sizleri hayal kırıklığına uğratmayacak. Gönül rahatlığıyla alabilir ve güzel vakit geçirebilirsiniz (şu an içinde bulunduğumuz tarihte PC versiyonu da piyasada). Ninja Theory, kendine duyulan güveni boşa çıkarmamış ve oyunseverler ile Dante'yi en iyi şekilde yeniden buluşturmayı başarmış.

LG_site_puan_dmc

Ayrıca En yeni haberler için Facebook, Twitter ve Google Haberler üzerinden Leadergamer'ı takip edebilirsiniz.