Avatar
Yazar: Oktay Fırat Ural, Editör Yazım tarihi: 23.05.2016

[buy_game url="https://voidu.com/game/stellaris" baslik="Stellaris - Galaxy Edition, 166 liradan Voidu'da satışta!" resim="https://s3.eu-central-1.amazonaws.com/voidu/cdn/large_zWttPSEtWMtrTKtmboz50XMC2xrsF5hJ.webp"]

Medeniyet dediğimiz oluşum, ateşin bulunmasıyla başladı desek yalan olmaz herhalde. Tarih boyunca, bunun üzerine sürekli yeni gelişmeler koyan insanoğlu, önce madenleri işledi, sonra bu madenlerden alet edevat yaptı. Bu süreç devam ederken bir yandan da barınacak evler inşa etti, şehirler kurdu. Kendini doğadan değil kendi türünden korumaya başladı.

Gün geldi imparatorluklar kuruldu, gün geldi o imparatorluklar parçalandı. Teknoloji ilerledi, hayvanlar yerine kendi yaptığı makinelere binmeye başladı. Önce başka kıtaları keşfetti, sonra bu dünya dar geldi, gözünü uzaya dikti.

stellaris

Stellaris bize sınırsız bir evren sunmaya çalışmış, peki ya ne kadarını başarabilmiş?


Evrende gerçekten yalnız mıyız?

Peki ya bunca olay olurken hep yalnız mıydık? Ve ya şöyle sorayım, ya yalnız olmasaydık? İşte Stellaris insanoğlunun, daha doğrusu herhangi bir uygarlığın, uzaya çıktıktan sonraki hikayesini konu alıyor.

Burada belirtmem gereken bir detay,  oyunun kesinlikle sıra tabanlı bir strateji olmadığı. Zaman sağ üst köşede gördüğümüz üzere 2200 yılından başlıyor ve sürekli akmaya devam ediyor. Yine bu ara yüzden zamanın akma hızını değiştirebiliyoruz ya da durdurup plan yapabiliyoruz, ama dediğim gibi sakın tur tabanlı bir strateji olduğunu düşünmeyin Stellaris’in.

Paradox Interactive bünyesinde uzunca bir süredir yapımı devam eden Stellaris nihayet bizlerle buluştu. Bir yandan Hearts of Iron’ın yapımı devam ederken bir yandan Stellaris’e odaklanmaları ne kadar kolay oldu bilmiyorum. Ama dilerseniz, gelin hep beraber neleri doğru neleri yanlış yaptıklarına yakından bakalım.

20160510220712_1

Oyunda olduğumuz zamanın çoğu, yeni sistemler keşfetmekle geçiyor.


Bir gezegenden Galaktik İmparatorluğa!

Öncelikle oyunumuz bahsettiğim gibi, uzaya yeni çıkmış bir uygarlığı konu alan bir yapım. Oyuna girmeden önce memeliler, mantarımsılar, böcekler, sürüngenler, yumuşakçalar ve kuşlar olmak üzere 6 ana türden birini seçiyoruz ve kendi türümüzü oluşturmaya başlıyoruz.

Kendi türümüzü oluştururken, nasıl bir gezegende yaşayabileceğinden tutun da gemi tiplerine, hatta türün genel özelliklerine kadar bir çok şeyi belirleme imkanımız oluyor. Daha sonra ise ister belirlediğimiz yıldız sisteminde istersek rastgele bir yıldız sisteminde oyuna başlıyoruz. Oyunun başında bize bir araştırma gemisi, bir inşa gemisi bir de ufak bir filo veriliyor. Araştırma gemisini çevremizdeki gezegenleri ve yıldız sistemlerini araştırmak için kullanıyoruz.

Bir dip not olarak belirteyim oyuna başladığımızda her ırk aynı güçte başlamıyor, biz daha yeni uzaya çıkmış olabiliriz ama nesillerdir uzayda tek başına volta atan diğer ırklar boş durmamış. Yani daha oyunun başında büyük İmparatorluklarla karşılaşmanız mümkün.

Araştırma gemilerimiz sayesinde hangi gezegende inşa edebileceğimiz ne var, bize artısı ne olacak gibi bilgilere sahip oluyoruz. Bu araştırmalar sırasında bazı anormalliklere rastlayabiliyoruz ve bu anormallikler üstünde yaptığımız çalışmalarla kendimize fazladan araştırma puanı sağlayabiliyoruz. Tabi bu araştırmaların başarısız olması ya da kötü sonuçlarının olması ihtimalleri de var.

20160523073134_1

Bir gezegen derken ciddiydim.


En hakiki mürşit ilim ne de olsa!

Araştırma demişken, oyunun araştırma sisteminden de şöyle kısaca bir bahsedecek olursak oyunda 3 tip ana araştırma sahasının olduğunu görüyoruz. Fizik(mavi), Toplum(Yeşil), Mühendislik(Turuncu) olmak üzere 3 tip araştırma bulunuyor ve araştırmacıları görevlendirerek sırasıyla araştırmaları yapıyoruz.

Stellaris’in diğer 4X stratejilerden en büyük farklarından biri de burada yatıyor. Oyunda belirli bir ilerleme ağacı bulunmuyor, bizim önümüze rastgele (tabi yine de ön koşullar oluyor) 3, geliştikçe bu sayı artabiliyor, farklı araştırma çıkıyor ve dilediğimizi seçiyoruz. Yani beklediğiniz bir araştırma uzun bir süre karşınıza çıkmayabilir, ya da bir ön koşulu yoksa oyunun hemen başında da çıkabilir. Oyun bu bakımdan tekrar oynanabilirlik konusunda adeta çığır açmış.

Bu araştırmalar seçme ekranında 5 farklı renkte olabiliyorlar. Bu renkler ise bize araştırmanın zorluğu, kalitesi ve tehlikesi konusunda bilgi veriyor. Yeşil renkteki araştırmalar genel olarak başlangıç araştırmaları iken mavi renk bize o araştırmaların tekrar tekrar yapılabileceğini belirtiyor. Mor renk çok nadir bulunan araştırmaları temsil ediyor ve keşfedildiği takdir etkileri yüksek oluyor.

Turuncu renkteki araştırmalar için ise bir parantez açmam gerekiyor, çünkü bu araştırmaları yapabilmemiz için evrende bu araştırmaya sahip olan bir topluluk ya da korsan grubuyla savaşa girip bu savaş sonucunda ortaya çıkan enkazı araştırmamız gerekiyor. Eğer turuncu araştırmalardan biri konusunda bilgi sahibi olursak oyun bize teknoloji seçim ekranından bunu sunuyor.

İşin zirve noktası ise kırmızı renkli araştırmalar. Bu kırmızı renkteki araştırmalar sonuca ulaştırması oldukça zor ve daha da önemlisi sonuçlarının epey tehlikeli olabilme ihtimali var. Tabi bu kadar zor bir işi başarmanın getirileri de oldukça fazla oluyor. Örnek vermek gerekirse “Sentetikler” araştırması sonucunda ortaya çıkan oldukça gelişmiş robotlar üretim konusunda çığır açabiliyorlar.

20160523042616_1

Oyunda teknoloji geliştirmek için ciddi zamanlar harcamamız gerekiyor.


Yapay zekaya güven olmaz!

Gün gelip de robotlar size karşı savaş açarlarsa (bakınız Terminator-Matrix), bütün evreni tehlikeye atmış oluyorsunuz. Dikkat edin bütün evreni diyorum çünkü sadece sizin yapay zekalarınızı toplayıp size savaş açmıyorlar. Bütün evrendeki yapay zekaları tek çatı altında toplayarak bir “Robot Devleti” kuruyorlar. Bu demek oluyor ki, Stellaris'de siz o araştırmayı yapmamış olsanız bile bir başkası yaptığı takdirde aynı sonuçlar ortaya çıkabiliyor.

Genel olarak oyun sonu felaketleri denen bu kısmı oldukça başarılı bulduğumu belirtmek istiyorum, Bravo Paradox Interactive! Her ne kadar bu kadar mükemmel bir oyun sonu sistemi uygulamış olsalar da oyun ilk birkaç saatinden sonra oyun kendini tekrar etmeye başlıyor. Savaşlar hep benzer şekilde işliyor, genel olarak bir amacınız kalmıyor ve oyun sıkıcılaşmaya başlıyor.

Bu noktada Paradox’un bir çözüm bulması şart diye düşünüyorum. Gerçi bilim kurgu ustalarına saygı kuşağı(1.1 Clarke, 1.2 Asimov) olarak yayımlayacakları güncellemelerle bunu çözeceklerini belirttiler, nasıl yapacaklarını bende henüz bilmiyorum ama işin içinde Paradox Interactive olunca güvenimiz tam oluyor.

20160523073635_1

Nüfusumuzun artmasını beklemeden üretim yapmanın en iyi yolu robotlar olmasına rağmen, oyun başında birçok dezavantaja sahipler.


Liderler önemli!

Stellaris'de araştırmalarımızı yönetmek için ise nüfuz kaynağını kullanarak liderler tutmamız gerekiyor. Araştırma gemilerinde ve direkt olarak araştırma kısmında görev alan bilim liderlerinin dışında amiraller, generaller ve valiler olmak üzere toplam 4 çeşit liderimiz var.

Bu liderler maalesef daha önceki Paradox oyunlarındaki kadar detaylı işlenmemişler. Gerçi European Universalis ve özellikle de Hearts of Iron’ın daha küçük bir zaman dilimini içerdiği ve karakterlerin birçoğunun gerçek tarihten alındığını düşünürseniz neden Stellaris’de liderin daha içi boş olduğunu anlarsınız.

Stellaris’in en kaliteli noktalarından birisi de kesinlikle arayüzü. Her bildirimi çok rahat takip edebildiğimiz bu arayüz sayesinde İmparatorluğumuza hakim olmamız oldukça rahatlıyor. Her çıkan ibareden sonra olay yerini görmemiz ve gereken görevi vermemiz çok da zamanımızı almıyor.

20160523072537_1

Lider havuzumuzdan istediğimiz özelliklere sahip liderleri göreve alabiliyoruz.


Güç, sınırsız güç!

Stellaris'in en büyük amaçlardan birisi özellikle de oyunun başında genişlemek, çünkü sınırlarımız içinde olmayan gezegenlerdeki minerallerden ya da araştırma puanlarından yararlanamıyoruz. Oyunda mineral, enerji kredisi ve nüfuz olmak üzere 3 kaynak var. Bunları kolonileştirdiğimiz gezegenlerimizden kazanabildiğimiz gibi, başka güneş sistemlerine üsler kurarak da kazanabiliyoruz.

Kolonileştirmek içinse sizin türünüzün yaşayabilmesine olanak tanıyan ve ya yaptığınız araştırmalar sonucunda yaşanabilir hale gelmiş gezegenleri bulmanız gerekiyor. Bu gezegenler koloni gemileri vasıtasıyla yerleşim yeri haline geliyor ve gezegenin kendi yüzeyi dışında çevresindeki kaynaklardan da yararlanabiliyor hale geliyoruz.

Sınırlarımız içinde kalan sistemlerdeki faydalı gezegenlere belirli üsler kurmak içinse Civilization serisindeki “Worker” benzeri bir işleve sahip olan inşa gemilerini kullanıyoruz. Aynı zamanda bu gemiler sayesinde sınırlarımızı genişletmek için ileri karakollar kurmamız da mümkün.

Bu bahsettiğimiz kaynakların dışında, yine Civilization’da olduğu gibi belirli yer üstü ve yeraltı kaynakları var. Bunları yaptığımız araştırmalar sonucunda bulunabilir ve kullanılabilir hale getiriyoruz. Örnek vermek gerekirse “Betharian Stone” denilen bir taşı keşfettikten sonra bu taşı kullanabilecek enerji santrallerini kurabiliyoruz ve normalden çok daha fazla enerji geliri elde etmemiz mümkün oluyor.

20160523053231_1

Genişleyen sınırları korumak için güçlü bir ordu şart.


İki dil iki insan demişler!

Sıra geldi Stellaris diplomasisine, oyunda bana göre en mantıklı ve ilginç kısımlardan biri diplomasi olmuş. Karşılaştığınız herhangi bir yabancı tür ile kafanıza göre diplomasi yapamıyorsunuz. Önce ya onun dilini araştıracaksınız ya da onların sizin dilinizi araştırmanızı bekleyeceksiniz. Bu noktadan sonra artık karşınızda bir diplomasi ekranı buluyorsunuz.

Bir diğer güzel kısımsa henüz uzay çağına gelememiş medeniyetleri de diploması ekranında görebiliyor olmamız. Onlar belli bir seviyeye gelmeden ise iletişime geçmemiz mümkün olmuyor, onun yerine onları gözetleyip hem kendimiz için araştırma puanı kazanıyoruz hem de istersek geleceklerine etki edebiliyoruz. Oyunun başında belirlediğiniz ırk özellikleri de işte tam bu noktada devreye giriyor, sizle aynı fikiri paylaşan ırklarla daha iyi geçinebiliyorsunuz, ya da savaşçı bir ırksanız karşınıza çıkan bütün ırklara saldırgan bir tavır sergiliyorsunuz. Bu detaylar her ne kadar güzel olsa da diplomasi kısmını kurtarmaya yetmemiş, çok daha detaylı ve ilgi çekici bir diplomasi ekranı olabilirdi.

20160523072652_1

Diplomasi ekranında olan seçenekler yeterince fazla değil.


Patlamalı, ışınlı çeşit çeşit silahlar emrinizde!

Stellaris ile yeni koloniler elde ettik, genişledik, teknolojik olarak ilerledik ee sırada ne var, tabi ki filo! Oyunda ister otomatik verilen gemileri kullanıyor, istersek yeni gemi oluşturma ekranından bizzat biz tasarlayabiliyoruz. Bu bize ne sağlıyor? Tabi ki çeşitlilik, geliştirdiğimiz her silahı ve her teknik aygıtı gemilerimizde kullanma fırsatımız oluyor. Peki nereye kadar? İçine koyduğumuz güç üniteleri el verdiğince.

Yani ben silah teknolojisini geliştireyim ne bulursam koyayım diyorsanız, olmuyor efendim, hepsini bir arada götürmeniz gerekiyor ki yüksek performanslı bir gemi elde edebilesiniz. Bu çeşitlilik gerçekten oyuna çok güzel yansımış ve eğlenceyi kat kat arttırmış. Kendi tasarladığınız gemileri savaş alanında görmek oldukça güzel bir his. Tabi tek başına filo yetmiyor, gezegenleri ele geçirmek için kara ordusuna sahip olmak da şart.

Gezegen ele geçirme kısmında da yine oyun başında seçtiğiniz yönetim şekline göre farklı davranışlar sergileyebiliyorsunuz. Ele geçirdiğiniz gezegendeki türleri komple yok edebilir, özgür bir hale getirip ilerde karma türler ortaya çıkarabilir ya da isterseniz sizin ırkınıza köle yapabilirsiniz.

20160523075036_1

Gemi tasarlarken kullanabileceğimiz bir çok çeşit enerji, kinetik ve patlayıcılı silahlar mevcut.


Görsel şölen olmasa da izlettiriyor!

Bu arada savaşları yukarıdan takip edip sadece geri çekilme emri verebiliyoruz, bunun dışında uzay savaşlarına etki edebileceğimiz başka bir komut bulunmuyor. Savaşları her ne kadar büyük oranda seyirci gibi izlesek de, animasyonlar ve silah efektleri oldukça güzel görünüyor. Kimi zaman savaşa dalıp geri çekil komutu vermeyi bile unutabiliyorsunuz.

Paradox Interactive’i takip edenler bilir, oyun müzikleri daima oyunun geçtiği dönemi çok güzel yansıtan ve oldukça kaliteli olarak öne çıkar. Bu defa olmamış, Stellaris ile Paradox Interactive kesinlikle müzikler konusunda sınıfta kalmış. Ne bir oyunun içine çekicilik, ne bir gaza getiricilik yok müziklerde. Sesler yine durumu kurtarabilecek kadar güzel ama onlar da oyunun genel atmosferini kurtarmaya yetmemiş.

Grafikler ve animasyonlar zaten daha önce de bahsettiğim gibi oldukça kaliteli ve göze hoş geliyor. Gemi modelleri desek yine aynı şekilde Paradox Interactive'in işini ciddiye aldığını görüyoruz. Oyunu bir adım daha öne çıkaran avantajıysa kesinlikle modlanabilir olması. Daha çıkmasının üzerinden bir hafta geçmesine rağmen, Steam Atölyesinde Star Wars’tan Star Trek’e kadar çeşit çeşit mod bulunuyor.

20160523073027_1

Oyunda supernovalardan karadeliklere kadar bir çok gök cismiyle karşılaşmanız mümkün.


Paradox bu işi biliyor!

Yani özetle, hemen hemen her bilgisayarda çalışabilecek kadar düşük sistem gereksinimlerine sahip Stellaris, strateji severler için bulunmayacak bir nimet. Türe ilginiz varsa, daha önce 4x strateji oyunları oynayıp sevdiyseniz, günümüz oyunlarına göre oldukça cüzi bir fiyata sahip Stellaris’i mutlaka edinin derim ben, ama strateji türüyle olan bağınız Red Alert ve Age of Empires’dan öteye geçemiyorsa bu derinlikte bir oyunu oynamamakla çok da bir şey kaybetmezsiniz.

[buy_game url="https://voidu.com/game/stellaris" baslik="Stellaris, 100 liradan Voidu'da satışta!" resim="https://s3.eu-central-1.amazonaws.com/voidu/cdn/large_lm5ebLVDxsv25E316u8xXdCbXxpj740U.webp"]

[inceleme]

Ayrıca En yeni haberler için Facebook, Twitter ve Google Haberler üzerinden Leadergamer'ı takip edebilirsiniz.