Bir kurabiye kavanozu çalmak ne kadar kötü olabilir ki? Peki ya bu sizi bir hırsız yapar mı?
O küçük kurabiye kavanozu ile başladı her şey. Aslında atalarının ona bıraktığı mirastan tamamen bir haberdi. Çocuk oyuncağıydı onun için her şey. Belki de o kendine hiçbir zaman "Bu beni hırsız yapar mı?" diye sormadı. Çünkü iç güdüleri, ona bu soruyu sorması için gerekli bir sebep göstermiyordu. Gerek de yoktu. Cooper ailesinin ona bıraktığı bu özel yetenek, istese de istemese de Sly'ın hayatını şekillendirecekti zaten.
Sly, Cooper ailesinin son varisi. Belki de en yeteneklisi, en hınzırı, en kurnazıydı. Peki ya bunca zaman, Cooper ve çetesi ile yaşadığımız bunca macerada merak ettiğimiz o ünlü "Cooper" ailesinin bireyleri kimlerdi? Sadece Thievius Raccoonus kitabındaki karalamalarda gördüğümüz, "Oha bu Cooper çok karizma!" dediğimiz o üstatlar kimdi? Sanzaru Games, Sly Cooper hayranlarını bu sefer tam kalbinde vurmuş durumda. Bir platform oyuncusunun, böyle bir hikayeyi takiben yaşadığı maceranın sonunda, yaşayıp yaşayabileceği en eğlenceli ve farklı deneyimi sunmuş durumda. Sly ile zamanda yolculuk ederken, aslında biz hepimiz birer Cooper olduk. Hep öyle oldu, öyle de olacak.
Sly'ı bulana kadar.
Arigato, Bentley-San!
Clockwerk'ün icabına baktıktan sonra, hırsızlar arasındaki onurumuzu da koruduk. Daha sonra peki Cooper Çetesi'ne ne oldu?
Farklı yerlerde farklı hayatlar yaşamaya devam eden Cooper Çetesi için işler bir anda tersine dönüveriyor yeni oyunumuzda. Sly'ı Carmelita ile farklı bir yaşam içerisinde görüyoruz. Aslına bakarsanız, 3 oyundur beklediğimiz sahnelerden biriydi bu hep. Yine de Carmelita'nın çantasında hala kelepçesinin bulunması, Sly'ın değerli şeyler üzerinde gözünün kalması, bir bakıma hala kişiliklerinden ödün vermediklerinin göstergesi oluyor. En azından mutlular, şimdilik.
Thievious Raccoonus kitabı içerisinde Sly'ın atalarını anlatan yazıların ve resimlerin birer birer kaybolması sebebiyle Cooper Çetesi'nin kafalarında oluşan büyük soru işaretlerine tanık oluyoruz. Tüm bu olanları düzeltmek için eski alışkanlıklarından vazgeçmeyen ekip ile tekrar toplanıyoruz ve zamanın kapılarını bir bir aralamaya başlıyoruz. Nereden başlamak isterdiniz? Önce Vahşi Batı'ya mı gidelim? Yoksa, 1300'lü çağlara gidip at mi binelim? Japonya'da suşi de yapabiliriz. Yanımızda Sly ve çetesi olduğu sürece hiç problem değil öyle değil mi? İşte Sly tarihinde en hoşuma giden olay kesinlikle bu oldu. Böyle bir ekip ile zamanda yolculuk ederek, farklı ataların farklı mekanlarında yaşadığımız sıra dışı macera, deneyimlerimizin en başında yer alması gereken eşsiz bir hikaye. Geçmişe hoşgeldiniz.
Vahşi Batı'da suşi yapsak, bunu 1300'lü yıllarda bir Arap Şeyh'ine satsak?
Bunca zaman, Sly Cooper'ın 3 oyununda da hep Sly, Bentley ve The Murray arasında dönüp durduk. Ekipteki herkesin farklı bir görevi, farklı yetenekleri vardı. Bundan şikayetçi değildik tabii ki. Fakat Sly Cooper: Thieves in Time'ın bize sağladıkları ise bundan çok daha farklı olmuş. Sadece Sly'ın ünlü Cooper kitabında gördüğümüz o diğer kahramanların dönemine kadar gitmek, hatta onları bulundukları durumdan kurtarmak, inanın Sly Cooper atmosferinde yaşayıp yaşayabileceğiniz en harika zamanlardan biri olabilir.
Özellikle oyuna tam olarak uyan Cooper'ların seçilmesi, oyunun atmosferine tamamen oran sağlamış durumda. Suşinin ilk bulunduğu çağdan tutun, Vahşi Batı'nın derinliklerinden sonra kendimizi bir anda M.Ö.'de buluyoruz. Peki ya Cooper'ın atalarını Sly'dan farklı yapan ne olmuş? Bu sorunun cevabı aslına bakarsanız çok basit, aynı zamanda çok da karışık. İşin en güzel yanı ise, farklı bir Cooper ile oynadığınız sahnelerde, oyun size sanki Sly'la oynuyormuşsunuz hissiyatını vermiyor. Tamamen farklı bir karaktere bürünüyorsunuz. Ryoichi Cooper ile oynadığınız zaman örneğin, kendinizi Sly gibi değil, ninja yetenekleriyle kafasını bozmuş farklı bir usta ile bir hissediyorsunuz. Bir oyunun, oyuncusuna böyle bir durumu çok kolay bir şekilde aktarabilmesi, gerçekten en zor şeylerden birini başarması demek bana kalırsa.
