Avatar
Yazar: LeaderGamer, Editör Yazım tarihi: 21.05.2011

Beklentiler...

Basit bir fikir üzerine, pek fazla komplike görünmeyen oyunlar yapan bir firmadır Valve. Bunu da çok iyi yapan bir firmadır ayrıca. Basit bir oyun mekanizması ve oyuncuyu hayrete düşüren ütopik içerik dolu bir oyundu ilk Portal hatırlarsanız. Portal’ın çıkış noktasını hatırlatalım ilk önce; Dünyanın en aykırı baş karakterine sahip –sadece levyesiyle dünyayı kurtaran kaç tane bilim adamı tanıyoruz?- bir oyun olan Half Life 2 ile beraber yanında Team Fortress ve Portal adında bir oyuna sahip ‘’Orange Box’’ isimli bir paket piyasaya sürülmüştü yıllar önce. Half Life 2’yi ve Team Fortress’ı biliyorduk lakin Orange Box’ı efsane paket statüsüne ulaştıracak Portal adındaki Half Life temalı bulmaca vari oyunumuzdu..

Elinizde bir portal açma tabancası hayal edin. Üzerine biraz Half life konsepti yerleştirin. Biraz sır, biraz bilmece, biraz da merak ekleyin; evet, İşte Portal adındaki oyunumuz hazır! Portal basit bir First Person Shooter’dan öte bir oyundu. Ki kendine has farklılığı epey kişi tarafından tapılası bir şekilde sevilmişti. Basit bir fikir üzerinden gidiyordu oyun. Zira yıllar geçse de unutulmadı. Still Alive mesela! Oyun dünyasının en efsane soundtrack’lerinden birine sahiptir oyun!- böyle bir dosya konusu yapmak lazım sanki...-
Half life 2’den beri herkes Epsido 3’ü bekliyordu. Bende dahil hani. Ancak Valve tüm herkesi şaşırtıp Portal 2’yi piyasaya sürdüğünde Yadırgayanlar da epey oldu tabii. ‘’Beklenti’’ nankör bir duygudur arkadaşlar. Beklediğinizi alamazsanız isterse efsane olsun oyun yine de deli gibi eleştirmek istersiniz. Portal 2 hem ilk oyunun hastalarına hem de ‘’bu ne yeaa, biz Half Life 3 isterük..’’ diyen Valve fanboylarına karşı epey stresli bir ortamda piyasaya sürüldü anlayacağınız.

Wheatley!

Epey küçüklükten beri oyun oynayan biri olarak bir oyunda aradığım ilk şey kesinlikle ‘’eğlencedir’’ benim. İlk önce eğlendirmeli oyun. Basittir oyun oynamak. Ancak içindeki saklı unsurlarla oyuncuyu şaşırtıp eğlendirebilir. Portal 2 işte bu bahsetmeye çalıştığım olayı epey iyi yapıyor. Basit bir şekilde başlıyor, basit bir şekilde ilerliyor, şaşırtıyor, meraklandırıyor ve eğlendiriyor. Bulmaca çözmek eğlenceli, kaçmak eğlenceli, vurmak eğlenceli! Sadece bunu iyi yapabilmesi bile benim gözümde Portal 2’yi iyi bir oyun statüsüne sokuyor. E bunu yaparken de kusursuza yakın senaryosu ile hayran bıraktırıyor kendine. Evet, yine o ‘’içeriğine’’ aşık olduğum bir oyunlardan biri ile karşı karşıyayım. Ve bu durumdan epey de hoşnutum da hani.

Gelelim oyunun konusuna;

İlk oyunu bitirenlerin hatırlayacağı üzere Chell adındaki pek sevimli robotik yapay zekamız GLaDOS’u yok edip kendimizi Aperture Science’ın dışında baygın bir şekilde yatarken buluyorduk. Bu sırada tuhaf sesler çıkartan bir ‘’şey’’ tarafından sürüklenirken oyunumuz bitiyordu. ( evet, sonra efsanevi portal müziği geliyordu; Still Alive!)

2. Oyunda da bir odada gözlerimizi açarken başlıyor. Ve sonra anlıyoruz ki yine o lanet yerden kaçmayı becerememişiz. Herşeyi baştan yapmak zorunda kalıyoruz. Oyun hakkında pek fikri olmayanlar için gelsin; evet bu oyunda bir yerlerden kaçmaya çalışıyoruz!

Portal 2’de ilerlerken asla yalnız değilsiniz. Sürekli bir şeyler geveleyen, bazen sizi gülme krizlerine sokan Wheatley adlı bir robot var peşimizde. Ve bu oyuna ayrı bir ruh katmış. Siz tabancanızla duvarlara Portal açıyorsunuz, deli gibi bulmaca çözmeye çalışıyorsunuz ve arkanızda, kafanızın üstünde sürekli konuşun deli bir robot! Valve’nin karakter yaratma konusunda üstüne yok, evet.

Are u still there?

Wheatley için söyleyebilecek o kadar fazla şeyim var ki... Ah, beni takip et beni takip et diyip kafanızı şişiren, peşinden gidince bağırıp kaçan kaç tane robotik arkadaşınız oldu? Valve Wheatley karakteri ile resmen bir fenomene imza atmış. Şahsen çok sevdim ben onu.

Yaklaşık 15 saat oynadım oyunu ve tek bir saniye bile kapatmak istemedim Portal 2’yi. Oyunda çıktığım her sefer mecburiyettendi. Keşke hiç bitmeseydi o inanılmaz kurgu, o müthiş eğlenceli oyun!

Oyunun senaryo kısmına iyice dalıp sizi yormak istemiyorum. Zira oyun epey karışık gelebilir ilk oyun hakkında en ufak bir fikri olmayanlara. Kendiniz keşfetmeniz daha sağlıklı olacaktır.

Portal’ın en eğlenceli kısmı ise ölmenizin pek bir sorun olmaması. Evet, bu oyunda ölmek de eğlenceli. Sürekli bir şeyler aradığımız bir oyunda ölmek de pek bir sorun teşkil etmemeliydi zaten.

İlk oyuna göre bulmacalar da epey değişkenlik gösteriyor. Oyunun belli bir kısmından sonra çift taraflı Portal tabancamızı elimize geçirdikten sonra hem aksiyon olarak hem de bulmacalar bakımından oyun değişiyor, kademe atlıyor. Mekân tasarımları da ilk oyundan farklı hale gelmiş. Çağımızın gerisinde olmayan grafikleri ne göz yoruyor ne de fazla göze batıyor. Fena sayılmayan grafikleri ile kusursuza yakın mekân tasarımları da oyunun ayrı bir artısı yani. İlk oyundan farklı olarak da bulunduğumuz mekânlar epey büyük. Cidden büyük hani. Ancak bizimde zoom yapma özelliğimiz var bu durumlar için. Yani ortada kalamıyoruz kocaman mekânlarda. Valve her bir ayrıntıyı düşünmüş. Aferin Valve!

Portal 2’nin en büyük artısı kesinlikle Co- op modu olmuş. Yanımızda bir arkadaşımız ile girdiğimiz o ütopik evrende ilerlemek, bulmaca çözmek epey zevkli. Sanırım uzun zamandır çoklu bir oyun modunda bu kadar eğlenmemiştim. Co- op modunun en iyi tarafı da kulaklık- mikrofon olayının olması. Bulmacaları tek başınıza çözmeniz olanaksız ve arkadaşınızla kusursuza yakın bir uyumda olmalısınız. Konuşarak sürekli iletişim halinde olup, bulmacaları uyumlu bir şekilde çözmek de epey eğlenceli hani.

Ah Valve, seviyorum seni!

Portal 2 için söylenebilecek o kadar çok şey var ki... Sadece Senaryo kısmından satırlarca bahsedebilirim. Eğlenceli kısımlarından bahsetmek için Wheatley ile alakalı bir video koyup yukarıdaki tüm yazdıklarımı dahi silebilirim. Eksikleri var tabii Portal 2’nin. Ancak piyasadaki birçok oyunun yapamadığını çok başarılı bir şekilde yapması bile yeterli. Kendine has özelliği ile ruhu olan bir oyun olmuş Portal 2 kısaca. Sadece eğlenmek için bile saatlerce oynanabilir. 2011’nin bana göre –şu anlık- en iyi oyunu olmuş. Güldür beni Weatley diyorum ve kaçıyorum!

İnceleme Puanı: 9.6

Ayrıca En yeni haberler için Facebook, Twitter ve Google Haberler üzerinden Leadergamer'ı takip edebilirsiniz.