Çocukluğumdan beri lunaparklardan tutun da, tema parklara kadar bu tür yerleri hiçbir zaman sevmemiştim. Ne bileyim, orada yaşanan mutluluk bana çok ucuz geliyordu sanki. Tabii bunu 5 yaşında nasıl düşünür bir insan, orasını da düşünmek size kalmış. Her neyse, bu tür mekanlardan hoşlanmayan biri olarak, yine tam tarzıma zıt giden bir oyunu incelemek istedim. O oyun ise, bir eğlence parkı simülasyonu olan Planet Coaster. Hatta sizler için daha da basit bir hale getireyim, bir nevi RollerCoaster Tycoon. Her neyse, isterseniz yavaş yavaş incelememize geçelim. Bakalım bu eğlence parkı simülasyonu, benim beklentilerimi karşılayıp, gerçek hayatta da bu tür parkları ziyaret etmeme sebep olabilecek mi?
Önce performans!
İnceleme yazıma çok tersten başlayıp, öncelikle oyunun grafiklerinden ve performansından bahsetmek istiyorum. Planet Coaster, türüne göre bence çok güzel görünen bir oyun. Ben oyunu incelerken, MSI sponsorluğunda MSI GT72S 6QE Dominator Pro G kullandım ve yüksek ayarlarda stabil 50-60 FPS almayı başarabildim. Bana soracak olursanız, oyunun çok az bir optimizasyon problemi bulunmakta. Fakat bunun haricinde performans olarak sıkıntısı yok. Parkınızı büyütüp, ekranda binlerce, on binlerce müşteri gördüğünüz zaman bile FPS düşüşü çok az yaşanıyor. Tabii bu noktada işlemci de biraz önce çıkıyor. Yine de performans olarak MSI GT72S 6QE Dominator Pro G ve Planet Coaster beni gerçekten memnun etti.
Grafiklerden biraz daha detaylı bahsedecek olursak, bir Grand Theft Auto V veya Uncharted 4: Bir Hırsızın Sonu seviyesinde grafiklere sahip değil tabii ki oyun. Fakat yine de göze hitap ediyor. Göze hitap ediyor dediysek, her grafik ayarında oyun gerçekten çok hoş görünüyor. Mesela MSI GT72S 6QE Dominator Pro G haricinde, bir de kişisel bilgisayarımda oyunu deneyimlemek istedim ve sadece en düşük grafik ayarlarında açabildim oyunu. Buna rağmen, grafik sevdalıları için söylüyorum bunu, oyun kendisini oynatabilecek kadar güzel görünüyor. Ayrıca kendi bilgisayarımdaki ekran kartı ise GTX 850M idi.
Parkınızı yönetmeye özen gösterin.
Planet Coaster için bir eğlence parkı simülatörü demiştik. Fakat böyle deyince gözünüzün çok fazla korkmaması gerekiyor, eğer simülasyon oyunlarından hoşlanmıyorsanız. Çünkü oyun o kadar iyi bir şekilde dengelenmiş ki, hem rahatsız etmeyecek seviyede detaylandırılmış park yönetimi bulunuyor, hem de bir o kadar yüzeysel, basit tarza bir yönetim karşımıza çıkıyor. Yani bunu cümleler ile nasıl anlatırım, gerçekten bilemiyorum. Fakat ne çok karmaşık, ne de çok basit bir oyun bu. Fakat simülasyondan bahsetmişken, yine o konu üzerinden yürümek istiyorum biraz. Oyun içerisinde park yönetimi dahilinde hem eğlence araçlarınızı, hem park içinde bulunan mağazaları, yiyecek standlarını, hem de ihtiyaç temelli binaları yönetebiliyorsunuz.
Yönetmekten ne kast ettiğimi açıklamak isterim. Mesela yiyecek standlarında satılan hamburgerlerin içine neyden, ne kadar koyulacağını seçip, fiyatlandırma yapabiliyorsunuz. Aynı şey içecek standları için de geçerli. Şapka satılan mağazalarda da her şapkaya farklı fiyatlar verebiliyorsunuz. Tuvaletleri paralı yapıp, ilk yardım merkezlerini de ücretsiz yapmak yine sizin elinizde. Ayrıca parka giriş ücretini ayarlamak, özel giriş biletleri satmak da yine tamamen size kalmış. İsterseniz park girişini pahalı yapıp, içerisindeki aletleri ucuz yapabilirsiniz; isterseniz de tam tersi. Müşteri mutlu olduğu sürece, hiçbir problem yok!
Park yönetimi dahilinde, belli yaş gruplarını parkınıza çekmek için reklamlar yapabiliyor, yeni eğlence araçları açmak için araştırmalar yapabiliyorsunuz. Tabii bu 2 işlem de yüksek paralar istiyor sizden. Fakat gelen sonuç, verdiğiniz paraya değiyor. Eğer doğru bir adım attıysanız tabii. Mesela, parkınızda hiç ailelere ve küçük çocuklara uygun alet yoksa, neden reklamlar ile bu kitleyi çekesiniz? Ayrıca aletler demişken, parkınızda bulunan eğlence aletlerinin de tüm sorumluluğu sizde ve çalışanlarınızda. O aletlerin fiyatlandırması, çalan müzikler, renkleri ve tamiri tamamen sizin elinizde. Yalnız dikkat edin, kuyruk çok fazla uzamasın. Müşteriler uzun kuyruklardan pek hoşlanmıyor çünkü.
Hangi temayı seçeceksiniz?
Sanıyorum ki incelememizin bu noktasına kadar her şey çok güzel gidiyordu. Korkmayın korkmayın. Daha da güzel gidecek. Çünkü şimdi oyunun biraz daha eğlenceli kısımlarından bahsedeceğiz. Planet Coaster ile amacınız bir tema parkı yapmak. Bu yüzden parkınıza belli bir tema belirlemek en iyisi. Mesela oyun başlangıcında çöldeki bir yerde seçtiyseniz parkınızı, kovboy/batı tarzı bir tema kullanmak en iyisi. Çünkü bu tür temalar, insanları çok daha çabuk bir şekilde parka çekiyor. Düşünün, bir hız treni koydunuz parka ama o kadar basit görünüyor ki. Bir de yandaki parkta bir hız treni var. O trende, ejderhaların yanından geçiyorsunuz, birbiriyle savaşan donanmaları ve korsanları görünüyorsunuz, belki bir de Kraken'e rastlıyorsunuz. Bombalar patlıyor, sisler yükseliyor. Siz hangi treni tercih ederdiniz?
Oyundaki tema sistemi, parkınıza ekleyeceğiz ekstra süslemeler, parktaki aletlerin, uygulanan temalar ile daha fazla müşteri çekmesi ve sonucunda sizin parkınızın çok güzel görünmesi gerçekten tarifsiz bir his. Fakat, tüm bunları yapacak vaktiniz yok mu? Mesela, bir hız treni kurmak ve ona bir tema kazandırmak saatlerinizi alabiliyor belki de. İşte bu noktada Steam Atölye geliyor yardıma. Çünkü oyunun mod desteği bulunuyor ve bu modlar, Steam Atölye'den indirilebiliyor. Tabii mod dediysek, oyun içerisindeki süslendirmelerden yapılan temaları görüyorsunuz. Bu modlar, oyuna ekstra bir şey katmıyor. Ayrıca yine bu modları kullanmak bana biraz hile gibi geliyor çünkü bu temaları, binaları hazırlayan insanlar o kadar güzel yapıyor ki işlerini, 12 milyon dolara kurduğunuz bir hız treni, size 2 günde 20 milyon dolar kazandırabiliyor.
Sırada oyun modları var.
Peki, parkları kur ve yönet. Gelsin müşteriler, gelsin paralar, yeni aletler... Ne zamana kadar bu böyle gidecek? İşte burada sorumuza cevap olarak, oyun modları geliyor. Oyunda temel olarak 3 oyun modu bulunuyor. Senaryo modu, sınırsız paralı sandbox modu ve sınırlı paralı sandbox modu. Şimdi, öncelikle bu sandbox modlarından bahsedelim. Bu iki modda da 5 civarı farklı haritadan bir tanesini seçiyoruz ve oraya sıfırdan parkımızı kuruyoruz. Bu modların birinde paramız sınırsız, bir tanesinde de sınırlı oluyor. Temel olarak tek farkları bu. Açıkçası bu oyun modları, oyunu öğrenmek için ve senaryo modu bittiği zaman oyalanmak için bire bir.
Senaryo modu ise, bana soracak olursanız, diğer modlardan çok daha kolay bir oyun modu. Bu senaryo modunda, hazırlanmış parklardan bir tanesini seçiyorsunuz ve orada görev alıyorsunuz. Hedefiniz ise, size verilen görevleri yerine getirmek. Bu görevler 3 farklı seviyeden oluşuyor ve 3 seviyeyi de tamamladığınız zaman o modu oynamanıza gerek kalmıyor. Yine de isterseniz devam edebiliyorsunuz. Bu modlarda verilen görevler ise, 1000 müşteri çek, 1 milyon dolar kazan gibi görevler oluyor. İşte bu noktada da oyunun kötü bir yönü ortaya çıkıyor, oyunda yapacak çok fazla bir şey yok. Yani biz şu an 10 saat oynanış süresini devirdik ve artık oyuna girmek istemiyoruz. Çünkü yapacak bir şeyimiz kalmadı. Beta sürecinde olan senaryo görevlerini bitirdik, sandbox modunda da ortalama 9 saat harcadık. Daha ne yapalım?
Planet Coaster ile eğlence parkı kurup, sınırsız eğlenceye hazır olun!
İncelememi yavaş yavaş bitirirken, artık son cümlelerimi de yazmak istiyorum. Bana soracak olursanız Planet Coaster'ın sadece tek bir sorunu var. O da içeriğinin bana yetmemiş olması. İncelemeyi bitirirken, oynanış saatim 15'i gösteriyor ve ben sıkılmış durumdayım. 100 lira civarında bir parayı 15 saatlik basit bir eğlence için vermiş olamayız sanırım? Umuyorum ki oyunun Steam Atölye desteği çok daha gelişir ve hem mod yönünden, hem de resmi yollar ile yeni içeriklere kavuşuruz. Eğer içerikler de gelirse, bu oyun kusursuz efendim. Alın, aldırın. Oynayın, oynatın.
[inceleme]
