PlayStation 2 ile hayatımıza giren Monster Hunter serisi, oyuncular tarafından hem PC platformunda, hem de şimdiki nesil konsollarda uzun zamandır bekleniyordu. Tabii ki Monster Hunter serisinden bazı oyunlar daha önce PC platformuna çıkmıştı ama PC oyuncularına hep serinin yan oyunları sunulmuştu. Ana Monster Hunter oyunları, PC platformunu ziyaret etmemişti. Fakat şimdi incelemesini yazacağımız Monster Hunter World her şeyi değiştiriyor. Çünkü bu oyun, şimdiki nesil konsollar için piyasaya sürülen ilk Monster Hunter oyunu ve PC oyuncularına sunulacak olan da ilk ana Monster Hunter oyunu. Bizler ise şimdi bu oyunu PlayStation 4 Pro üzerinden oynayıp, inceleyeceğiz.
Güzel bir karşılama.
Monster Hunter World bizleri oldukça hoş bir menü ile karşılıyor. Bu menü üzerinden oyunun kendisine erişebiliyoruz, galeriye göz atabiliyoruz veya ayarları inceleyebiliyoruz. Eğer oyunu PlayStation 4 Pro veya Xbox One X üzerinde oynuyorsanız, görüntü ayarları kısmından oyunun FPS değerini, çözünürlüğünü veya grafiklerini yükseltebiliyorsunuz. Grafikleri arttırırsanız, aldığınız FPS düşüyor, çözünürlük standart oluyor ama grafikler biraz daha kaliteli görünüyor. Eğer çözünürlüğü öne çıkartırsanız, FPS yine düşük kalıyor, grafikler biraz düşüyor ama çözünürlük yükseliyor. Son olarak, benim tercihim olan FPS değerini öne çıkartırsanız da, PlayStation 4 Pro üzerinde PlayStation 4 çözünürlüğü ve grafiklerini alıyorsunuz ama FPS değeri yükseliyor.
Bu noktada oldukça olumsuz bir durum var, hangi seçeneği seçerseniz seçin, stabil bir FPS alamıyorsunuz. Eğer FPS değerini öne çıkartmazsanız, 25 FPS ile 40 FPS arası bir değer görüyorsunuz. Eğer FPS değerini öne çıkartırsanız da 40 FPS ile 50 FPS arasında bir performans alıyorsunuz ve bu durum beni ciddi anlamda rahatsız ediyor. Hatta şimdiden söyleyeyim, oyunda beni rahatsız eden tek durum bu. Çünkü oyunda herhangi bir FPS kilidi olmadığı için, performans size öyle de başarılı gelmiyor. Benim için stabil olan bir FPS, sürekli değişen FPS değerinden daha önemlidir. Keşke oyunda 30 FPS kilidi olsaydı da, stabil bir şekilde oyunu oynayabilseydik. 60 FPS kilidi istemeyeceğim çünkü oyun hiçbir zaman 60 FPS değerini göremiyor zaten.
Menüde bir de dediğimiz gibi galeri seçeneği bulunuyor. Bu seçeneğin çok bir gideri yok, sadece daha önce izlediğiniz sinematik sahneleri, bu menüde tekrar ve tekrar izleyebiliyorsunuz. Her neyse, biz en iyisi oyuna dalalım. Monster Hunter World, benim gözüme çok güzel gelen, çok hoş tasarlanmış bir sinematik ile başlıyor. Bu sinematik sahne sırasında hem karakterimizin ismini girebiliyoruz, hem de genel olarak karakterimiz ile yanımızdaki küçük arkadaşımızı oluşturabiliyoruz. Oyunun karakter oluşturma sistemi ise bizce oldukça detaylı. Hayalinizdeki karakteri oluşturmaya çok yaklaşabiliyorsunuz. Geliştirici ekibi bu yönden tebrik etmek gerek.
İnsanlar ile aranız nasıl?
Monster Hunter World oyununu isterseniz insanlarla birlikte, isterseniz de tek başınıza oynayabiliyorsunuz. Ayrıca oyunu oynamak için internet bağlantısı da zorunlu değil. Bizce bu durum ülkemizde oldukça önemli çünkü ne yazık ki ülkemizde internet altyapısı pek doğru düzgün değil. Her an internetimiz zayıflayabiliyor veya komple gidebiliyor. Her neyse, eğer çevrim içi oynamak isterseniz, kendi lobinizi oluşturup, başka insanların gelmesini bekleyebiliyorsunuz veya başkalarının kurduğu lobiye, otomatik olarak katılabiliyorsunuz. Eğer başkaları ile oynarsanız, oyunun sosyal alanında oyuncular ile etkileşime geçebiliyorsunuz ve en önemlisi de 4 kişiye kadar avlara veya görevlere çıkabiliyorsunuz.
Çevrim içi veya çevrim dışı bir şekilde oyuna girdiğiniz zaman, öncelikle bir öğretici bölüm karşınıza çıkacak. Bu bölümden sonra ise, oyunu oynadığınız sürece, sürekli takılacağınız bir sosyal alana gireceksiniz. Bu sosyal alan içerisinde oyun hakkında gerekli olan her şeyi yapabiliyorsunuz. Öncelikle, bu sosyal alandan görevleri alıp, ava çıkıyorsunuz. Görevler ve avlar demişken, oyun içerisinde çeşitli görevler ve avlar bulunuyor. Öncelikle karşımıza ana görevler çıkıyor. Bu ana görevler, oyunun senaryosunu destekliyor ve sinematik sahnelerle oyuncuya sunuluyor. Bu görevlerde genelde şu canavarı öldür, şunu koru, kamp kur gibi tipler bulunmakta.
Ana görevler haricinde opsiyonel görevler bulunmakta. Opsiyonel görevler içerisinde farklı seviyelerde, daha farklı şekillerde görevler bulunmakta. Opsiyonel görevlerde karşınıza 20 küçük canavar öldür, 20 mantar topla gibi görevler çıkabiliyor. Bu opsiyonel görevleri ise av bölgelerine serbest bir şekilde giderek yapabiliyorsunuz. Ana görevlerde ise böyle bir sistem yok. Her neyse, opsiyonel görevler haricinde araştırma görevleri de bulunmakta. Araştırma görevleri aslında genel olarak ana görevler ve opsiyonel görevler ile aynı görev tiplerine sahip ama araştırma görevlerinin sonunda, birkaç adet rastgele, önemli ödül kazanabiliyorsunuz. Son olarak bir de etkinlik görevleri bulunuyor. Etkinlik görevleri de yine benzer tiplerde görevler olabiliyor, şu an oyunda çok etkinlik olmadığı için bilemiyoruz.
Yapacak çok fazla şey var.
Dediğimiz gibi, Monster Hunter World içerisinde yapacak çok fazla şey var. Biraz önce bahsettiğimiz görevler haricinde bir de ikramiyeler bulunmakta. İkramiye görevleri, bahsettiğimiz sosyal alan içerisinden alınıyor ve bu görevler, bana soracak olursanız diğer tüm görevlerden biraz daha ilgi çekici. Çünkü bu tip görevlerde daha basit, daha eğlenceli şeyler yapıyorsunuz. Bölgeleri keşfetmeniz gerekiyor, istenen çiçeklerden toplayıp, mantar bulmanız gerekiyor. Bazen bal toplayıp, bazen de belli canavarları öldürmeniz gerekiyor. Bazen de adı verilen bölgede, belli sayıda, farklı görevler yapmanız gerekiyor. Ayrıca bu görevlerin sonunda da zırhlarınızın seviyesini arttırabileceğiniz ögeler ödül olarak veriliyor. Bu da oldukça güzel bir şey, değil mi?
Sosyal alan içerisinde ikramiye görevlerinin verildiği noktadan başka, ögelerin alındığı ve satıldığı mini bir nokta da bulunuyor ama sanırım bunu detaylıca açıklamama gerek yok. Fakat bunun tam tersine, oldukça önemli bir nokta bulunuyor. Bu nokta, araştırmalar ile ilgili. Araştırma merkezi üzerinde daha önce avladığınız veya varlığını öğrendiğiniz canavarların zayıf noktalarını ve benzer şeylerini görebiliyorsunuz. Bu kısım, özellikle daha gelişmiş canavarlar ile savaşırken çok daha fazla işinize yaracaktır. Birkaç yıldızlık zorluğa sahip olan avlar, pek taktik gerektirmiyor. Taktik demişken, sosyal alanda bir de kantin var. Kantin, adı üstünde bizlere yemek sunan bir nokta. Oyun içerisinde kantinlerden alınan yemekler, sizlere birkaç dakikalık özel güçlendirmeler sunabiliyor. Mesela saldırı gücünüz veya defansınız artabiliyor. Bu yüzden, ava çıkmadan önce yemek yemeyi unutmayın.
Monster Hunter World içerisinde bir de odamız bulunuyor. Yine sosyal alandan erişebileceğimiz odamız, bizlere birkaç önemli özellik sunuyor. Öncelikle, odamızda bir yardımcımız bulunuyor. Bu yardımcımızı kullanarak antrenman alanına gidebiliyoruz, yakaladığımız hayvanları bir pet olarak odamıza yerleştirebiliyoruz veya daha önce aldığımız ek paketleri veya bonusları aktif edebiliyoruz. Özellikle, eğer oyunun beta sürecine katıldıysanız ve avları tamamladıysanız, bu yardımcıya uğrayarak beta ödüllerinizi alabiliyorsunuz. Tüm bunlar haricinde, eşya kutumuz da odamızda var. Bu kutuda envanterimizi düzenleyip, eşya üretebiliyoruz ama bu kutudan her yerde var, odamıza özel değil. Odamızda ayrıca yatıp, dinlenebiliyoruz veya küçük dostumuz ile ilgilenebiliyoruz.
Zırhlarınızı veya silahlarınızı güçlendirmeyi unutmayın!
Sizlere sosyal alandan bahsetmeye devam edeyim. Çünkü şimdi uğrayacağız bölge, demirci. Adından da anlayabileceğiniz gibi bu bölgede silahlar yapabiliyor, satın alabiliyor, iyileştirebiliyoruz. Tabii aynı şeyi zırhlarımız ile de yapabiliyoruz. Öncelikle silahlardan bahsedeyim. Oyun içerisinde onlarca farklı tipte silah var ve bu silahların da kendine ait bir dalı var. Siz, aldığınız veya ürettiğiniz silahı geliştirerek, daha farklı dallardaki silahlara ulaşabiliyorsunuz. Mesela ben başlangıç silahı olarak Iron Katana seçmiştim. Bu silahın dalında, temel silah dahil 7 farklı silah bulunmakta. Mesela Iron Katana, geliştiği zaman Iron Katana II oluyor. Ardından da eğer isterseniz Iron Katana III yapabiliyorsunuz veya farklı bir dala kayıp, First Dance silahına geçebiliyorsunuz. Bu konuda Monster Hunter World oyununu tebrik etmek gerek çünkü serinin önceki oyunlarında bu sistem, bu kadar açık ve net değildi.
Daha önce dediğim gibi, silahlarımız haricinde zırhlarımızı da geliştirebiliyoruz. Yalnız zırh geliştirme sistemi, silah geliştirme sistemine göre biraz daha kolay. Çünkü zırhların bir seviyesi bulunuyor ve o seviyeyi yükselterek, güçlendirme yapmış oluyorsunuz. Mesela şu anda kullanmakta olduğum zırh, maksimum 6. seviyeye kadar çıkabiliyor. Zırhların seviyesi de, kazanacağız bazı ögeler ile artıyor. Bu ögeler, genelde ikramiye görevleri sonunda veriliyor. Tabii bir de sürekli aynı zırh ile oyunu oynayamazsınız. Oyunda, sizler yeni canavarlar keşfettikçe, yeni canavarlar öldürüp, yeni ögeler kazandıkça, yeni zırh setleri de açılıyor ve bu setlerinin her birinin farklı bonusları bulunuyor.
Silahlara şimdi geri dönmek istiyorum çünkü silahları geliştirmek, zırhları geliştirmekten biraz daha zor. Çünkü silah geliştirmek için sahip olmanız gereken tek bir öge değil, çok fazla öge bulunuyor. Mesela benim şu an Iron Katana III sahibi olabilmem için Earth Crystal, Iron Ore ve Machalite Ore gerekiyor. Eğer Iron Katana III değil de, First Dance dalına geçmek istersem de, bir hayvanın derisine ve 2 farklı daha bölgesine sahip olmam gerekiyor. Silahların bu şekilde geliştirilebiliyor olması da, avlara daha fazla anlam katıyor bence. Eğer ciddi bir şekilde Monster Hunter World oynayacaksanız, demirci ağabeyin yanında bayağı bir zaman harcayacaksınız. Şimdiden alışın.
İnsanlar ile olan aranızı sormuş muydum?
İncelemenin gerisinde bahsettiğim sosyal alanın, en sosyal olduğu alanın adı toplanma bölgesi olarak geçmekte. Bu toplanma bölgesinde oyuncular, diğer oyuncular ile etkileşime geçebiliyor. Ayrıca bu alan, aslında daha önce bahsettiğim sosyal alanın biraz daha kompakt hali. Bu küçücük alanda eşya kutunuza, kantine, eşya satıcısına, görev noktasına ve odanıza ulaşabiliyorsunuz. Ayrıca, bu alana özel bazı noktalar da bulunmakta. Bu noktalardan bir tanesi, bilek güreşi noktası. Evet, bu noktada gerçek oyuncular ile bilek güreşi yapıp, gücünüzü gösterebiliyorsunuz. Eğer bilek güreşi, sizin gücünüzü göstermek için yeterli değilse, bu alandan arenaya da erişebiliyorsunuz. Arena içerisinde hem arena, hem de yarış görevleri bulunmakta. Arenanın arena görevlerinde, en hızlı şekilde sizin karşınıza çıkan hayvanı avlamaya çalışıyorsunuz. Yarışma kısmının ise ne olduğunu henüz göremiyoruz çünkü geliştirici ekip, henüz o kısım için içerik üretmedi.
Toplanma bölgesinde bir de grup kurmanıza olanak sunan bir NPC bulunmakta. Bir de bilgi tablosu bulunmakta. Bilgi tablosunu kullanarak, günlük ödülünüzü alabiliyor, oyunda yaşanan son değişikliklere göz atabiliyorsunuz. Monster Hunter World için Games as a Service modelinin düşünülmediği belirtilmiş ama biz bu belirtilerin tam tersini görüyoruz nedense. Tabii ki basit bir günlük ödül sistemi ile oyun içerisindeki etkinlik görevleri, oyunun Games as a Service modelini benimsediğini açıkça göstermiyor ama ucundan da olsa Monster Hunter World, bu modeli yakalamış bizce. Ayrıca biz bu noktada eksi bir şey de göremiyoruz. Yanlış anlaşılmasın.
İnceleme yazımın bu kısmına kadar sizlere 5 farklı başlık sundum. Eğer bu başlıkları şimdi özetlemem gerekirse, Monster Hunter World kesinlikle içerik dolu bir oyun. Oyuna ilk adımınızı attığınızda da, 10 saat oynadığınızda da, 20 saat oynadığınızda da, 50 saat oynadığınızda da yapacak çok fazla şey bulabiliyorsunuz. Bu kesinlikle olumlu bir şey. Ayrıca bu içerikler, oyuncuların üstüne gelip, sıkmıyor da. Eğer dilerseniz yaparsınız, sizin için iyi olur. Fakat istemiyorsanız da yapmak zorunda değilsiniz. Ayrıca, oyunun silah ve zırh geliştirme mantığı da bizce tam oturmuş şekilde. Açıkçası Monster Hunter World, bizce bundan daha olumlu, bundan daha kullanıcı dostu bir sistem ile oyuncuların karşısına çıkamazdı. Oyundaki favori mekaniklerimden bir tanesi, kesinlikle zırh ve silah geliştirme sistemi. Ayrıca bu sistemin oyunculara sunduğu yenilikler.
Bildiğimiz Monster Hunter ama daha iyisi.
Monster Hunter World, biraz önce de söylediğim gibi, yapacak birçok şeyle dolu bir oyun. Bir de, benim bu saydığım şeyler sadece başlangıç seviyesindeki oyunculara sunulan içerikler. Bu satırları yazdığım sırada oyunda 20. saatimi dolduruyorum ve aslında içerikler daha da derinleşiyor, her şeyi yapması daha da zorlaşıyor. Oyuncuların karşısına farklı farklı yollar çıkıyor. Peki, her şey iyi de, oyunun temel oynanışı nasıl? Aslında bildiğiniz bir Monster Hunter oyunu gibi ama çok daha iyisi. Öncelikle geliştirici ve dağıtımcı ekip, bu oyun ile hem serinin klasik oyuncularını çekmeye çalıştı, hem de seriye ilk defa adım atacak oyuncuları çekmeye çalıştı. Bu çok açık bir şekilde görünüyor ve bence başarılı oldular da.
Öncelikle, oyunun oynanışı herhangi bir oyuncuya biraz basit gelecektir. Çok basit değil, biraz basit. Ayrıca oyunun temel mekaniklerini anlamak, arayüzü çözmek, her şey biraz kolay gibi görünecektir. Bu durum zaten seriye yabancı olan oyuncuları çekmek adına atılmış bir adım. Fakat serinin klasik oyuncuları için ise bu durum başlarda biraz olumsuzluk gibi görünebilir. Yine de o oyuncular morallerini bozmamalı, çünkü asıl oyun, sadece 10-20 saatlik bir oynanıştan sonra başlıyor ve bu noktada da serinin klasik oyuncuları devreye giriyor. Eğer seriye yeni katılan oyuncular da oyunu bu noktaya kadar öğrenebildiyse, ne mutlu onlara. Yani demek istediğim şu, Monster Hunter serisi ile alakanız olsa da, olmasa da bu oyunu oynayabiliyorsunuz.
Monster Hunter World oyununun temelinde ise amacımız canavar avlamak. Bunu yapabilmek için de o canavarın bulunduğu bölgeye gidip, iz sürmemiz gerekiyor. Siz iz sürdükçe, canavarları keşfettikçe, onlara hasar verdikçe ve öldürdükçe, o canavarlar üzerindeki araştırma seviyeniz artıyor ve bu şekilde canavarların davranışlarını daha kolay kavrayıp, farklı taktikler deneyebiliyorsunuz. Ayrıca bu noktada söylemek gerekiyor ki, tüm oyun boyunca sürekli aynı şeyleri yapmıyorsunuz. Evet, genelde sürekli amacımız canavar avlamak veya yakalamak ama tüm canavarların saldırı tipleri, özellikleri, ne bileyim çevreleri farklı olduğu için, sürekli kendinizi farklı bir şeyin içerisindeymiş gibi hissediyorsunuz. Bu da kesinlikle olumlu bir şey.
Bu kadar epik canavarları öldürmeye kıyamazsınız...
Monster Hunter serisindeki canavarların tasarımı zaten her zaman güzeldi, etkileyici idi ama şimdi Monster Hunter World, günümüz teknolojileri ve grafikleri ile geliştirildiği için o canavarlar çok daha epik görünüyor. Özellikle oyunun başlarında öyle bir canavar ile tanışıyorsunuz ki, yemin ediyorum öldürmeye kıyamazsınız. Kendisinin adı da Tobi-Kadachi. Eminim oyunun ilerleyen noktalarında bu Tobi-Kadachi isimli yaratıktan daha epik olanları karşımıza çıkıyordur ama en başlarda böyle bir yaratık görmek beni etkiledi. Peki, tamam. Canavarlar farklı, farklı şekillerde öldürmemiz gerekiyor, çevreler farklı filan ama temel olarak sürekli aynı şeyi yapıyoruz. Gerçekten durum böyle mi?
Bu soruya kısmen evet, kısmen hayır diyebilirim. Evet, oyunda temel olarak sürekli aynı şeyi yapıyoruz ama daha önce de dediğim gibi, Monster Hunter World içerisinde yapacak çok farklı şeyler olduğu için, canavar avlamaktan sıkıldığınız zaman kendinizi farklı bir etkinliğin içerisine atarsanız, bir süre sonra o canavar avlamayı özlüyorsunuz. Yani, bir şeyden sıkıldığınız zaman, hemen başka bir şeye zıplama şansınız var oyunun içerisinde. Ayrıca oyunun ana senaryo görevleri de oldukça çeşitli şeyler sunabiliyor oyunculara. Tabii ki oyunun çok ilerleyen noktalarından keyif kaçırıcı bilgiler vermeyeceğim ama bir noktada, onlarca farklı çevrim dışı avcı ile, dev gibi bir ejderhayı yakalamaya çalışıyorsunuz. Dev gibiden kastım ise bir dağ boyutundaki ejderha.
Son olarak bir de oyunun grafiklerinden bahsetmek istiyorum. Monster Hunter World, süper gerçekçi video oyunu grafikleri ile karşımıza çıkmıyor. Fakat gerçekçi olmayan grafiklere de sahip değil kendisi. Yani tam ortada bence. Tabii grafik kalitesinden önce oyunun çok güzel tasarlandığını da söylemem gerek. Karakterler, canavarlar, diğer çevre detayları ve çok daha fazlası gerçekten Monster Hunter evrenine ait olduğunu ilk bakışta sizlere gösteriyor. Bu da bizce, dev gibi bir grafiksel gelişimden sonra ortaya koyulmuş çok güzel bir başarıdır. Hoş, zaten Monster Hunter World alacak olan oyuncular da, oyunun grafiğine bakıp karar vermeyecektir. Umarım.
Neden bu puanı verdim?
Monster Hunter World bence 9 puanı hak eden bir oyun. Yani, bizim kitabımızda kesinlikle oynanması gereken, kusurlu bir oyun. Tabii bu bahsettiğimiz kusur da oldukça küçük bir kusur: Performans problemi. Oyunun performansı en başta da dediğim gibi kötü değil. Oyun, oynanmayacak seviyede değil ama geliştirici ekibin limitsiz FPS yerine kilitli FPS tercih etmesi gerekiyordu. Çünkü şu an PlayStation 4 Pro üzerinde FPS kilidi olmayınca oyun 60 FPS değerlerine ulaşamıyor. Maksimum 50 FPS oluyor. Tabii o da performans modu aktif iken. Ben her zaman stabil olan bir FPS değerini, stabil olmayan bir FPS değeri yerine tercih ederim. Yani, 30 FPS kilitli bir oyun olsaydı Monster Hunter World, benim gözümde daha az problemli olacaktı. Evet, oyunun 60 FPS görememesi de problem ama konsolların donanımı yetmiyorsa, bizim diyebileceğimiz bir şey yok. Oyun henüz PC için çıkmadı.
[inceleme]
