Avatar
Yazar: LeaderGamer, Editör Yazım tarihi: 17.11.2010

Nereden başlayacağımı hiç bilmiyorum inanın. Senaryosunun kusursuzluğundan mı, yeni bir serinin üzerimde yarattığı etkiden mi, oyunu oynarken yaşadığım merak duygusu ve heyecandan mı yoksa oyunu bitirdiğimde yaşadığım şaşkınlıktan mı? Evet, nereden başlamamı istersiniz?

Ben en iyisi önce oyundan bahsedeyim. Oyunumuzu yapan firmanın değiştiğini artık hepimiz biliyoruz, bu detayların hiçbirine girip de canınızı sıkmayacağım daha incelemenin başında. Fakat bu konuda söylemem gereken tek şey, “Call of Duty” serisinin kalitesini kaybetmediğidir.

Oyundaki konuyu, hikâyeyi ve senaryoyu kusursuz bir şekilde anlatabilmem için bunları yazan kişilerden birisi olmam gerek inanın bana. Oyunda hikâyeyi adeta bir örümcek ağı gibi örmüşler. O kadar detaylı, o kadar ilgi çekici ve o kadar sağlam bir senaryo var ki, “Call of Duty” serisinden beklemediğimiz bir şey diyebilirim hepimizin adına. Senaryonun altında çok büyük isimler yatıyor aslında biraz derine inersek. Gişe rekorları kıran, insanların hayranlıkla tekrar tekrar izlediği “The Dark Kinght” filminin senaristinin kaleminden çıkmış bir senaryo var karşımızda. Evet, bunu ben söylemeseydim de siz oyunda değişik bir senaryo yapısının işlendiğini fark edecektiniz. Oyunu oynarken bunu hissettirebiliyor çünkü size.

Oyuna ilk girdiğimde; karşımda bir televizyon, ellerim kollarım bağlı ve kan izlerinin olması bana direk “Saw” serisini hatırlattı diyebilirim. Şimdi televizyonun ekranında birisinin çıkıp “I want to play a game” demesi beni hiç de şaşırtmayacaktı açıkçası. Tüm bunları gördüğünüzde sizinde aklınıza gelen ilk şey bu olacaktır eminim. Burada bize sorgu yapılıyor, çeşitli ilaçlar vücudumuza enjekte edilerek ayakta tutuluyoruz. Ve hiçbir anlam veremediğimiz bir takım sayılar duyuyoruz, kafamızın içinden geliyorlar sanki gözlerimizin önünden geçiyorlar…

Çoğunlukla oynadığımız karakterin ismi “Mason”. Fakat oyunda birden fazla karakteri yönetiyoruz, diğer cod serilerinden de hatırlayacağınız üzere görevler ve oyunun hikâyesi ister istemez sizi başka karakterler ile oynamaya zorluyor. Bu da oyuna ayrı bir hava katıyor, oynanışını zevkli hale getiriyor diyebilirim. Oyunda Amerika ve Sovyetler Birliği arasındaki gerginlik ve çatışmalar göze çarpıyor. Oyunda Nazi Almanyasından bile sahneler görmek mümkün. Çünkü işin ucunda çok tehlikeli bir silah ve bu silahı bulmaya çalışan devlet büyükleri var. Dünyayı tehtid eden bu silaha karşı gücüne güvenen devletler işin içinde tabii ki. Bu silahın adı “Nova 6”. Amerikan askeriyiz ve dolayısıyla emirlerimizi Kennedy’den alıyoruz. Bu emirler arasında ne olsa beğenirsiniz? Fidel Castro’yu öldürmemiz isteniyor. Evet, Amerika’ nın o dönem Küba ile yaşadığı sorunlar oyunda açıkca sahneleniyor diyebilirim.

Küba’da kıyamet kopuyor! Görevimizi yerine getirmek üzere Küba’ya gidiyoruz ve burada büyük çatışmalara giriyoruz. Hatta bir ara Fidel Castro’yu öldürdüğünüzü bile zannedeceksiniz. Detay vermeyeyim bu konuda fazla J Oyunda aksiyon konusunda hiçbir sıkıntı çekmeyeceğinizin garantisini veriyorum. Oyunda bir çatışmanın ortasındayken, birden kendimizi bir tankın içinde bulabiliyoruz. Kimi zaman uçak, kimi zaman helikopter, kimi zaman kar motoru kullanırken, denizde bot kullanmayı da ihmal etmiyoruz. Yani oyunda araç kullanmaya da doyacaksınız diyebilirim. Peki, ama bu zaten vardı, yeni bir şey değil dediğinizi duyar gibiyim. Evet vardı fakat, gökyüzünde bulutların arasında bir uçağın içinden, metrelerce aşağıdaki bir grup askeri kontrol edebileceğiniz aklınıza gelirmiydi? Evet, o askerlerin gideceği yeri elinizdeki bir radar makinesiyle koordinat vererek yönlendiriyorsunuz. Çatışmaya sokup, yeri geldiğinde düşman askerlerden gizliyorsunuz. En can alıcı nokta da ney burada biliyormusunuz, sadece yukarıdan komuta vermekle kalmayıp, aşağıdaki askerlerden biri olup, o an aşağıdaki çatışmadan da uzak kalmıyoruz ve oyundaki her aksiyonu yaşama fırsatı buluyoruz. Çok zekice hazırlanmış bir yenilik diyebilirim.

Oyun içi çatışmalardan bahsetmek istiyorum birazda aslında. Çok fazla kan, çok fazla vahşet daha fazla savaş var oyunda. Oyunun gerçekçiliğini ortaya koymasındaki en büyük unsurlardan birisi diyebilirim aslında buna. Hatta daha da ileri gidip, “Modern Warfare” serilerinde görmek istediğimiz savaş tarzı diyebilirim. Kolu kopan, bacağı kopan, kafası gövdesinden ayrılan, kanlar içinde yerde kıvrılan insanları görmek ben savaştayım hissini iyice işliyor insanın bilinçaltına aslında. Oyunun bazı ülkelerde yasaklanmasının nedeni bunlar tabii ki ama oyunun “Options” menüsünden, sansürleme seçeneğiniz var. Ve görmekten rahatsız olduğunuz içerikleri sansürleyebiliyorsunuz. Tercih meselesi… Ve şunu belirtmeliyim ki, oyunda müzik olayına çok iyi yer verilmiş. Oyunu oynarken adrenalinin arttığı bir sahnede arka fon da çalan müziğe dikkat etmemek imkânsızlaşıyor, gayet gaza getirici parçalar seçilmiş. Oyunun sountracklerini sonradan incelemenizi tavsiye ederim. Müzik ve ses konusunda bu sefer tam puan aldı benden Call of Duty…

Oyundaki ekstralardan bahsetmem gerekirse, herkesin merak ettiği şu zombi olayı. Oyunu henüz bitirmeden incelemesini okumak isteyenler için söylüyorum, lütfen şu andan itibaren okumayı bırakın, birazdan anlatacaklarım oyundan soğumanıza da sebep olabilir, daha çok sevmenize de. Riske atmayın derim…

Evet, oyunda maalesef zombiler var. Maalesef diyorum çünkü ben Call of Duty serilerinde zombi istemeyen kişilerdenim. Bir kısım bu olaya alışıp çok sevdiyse de, bir kısımda hala şaşkın bu konuda. Oyunun sonunda Başkan Keneddy, Castro ve birkaç eleman oturup sohbet ederlerken, Pentagon’u zombiler işgal ediyor. Ve adrenalin olması açısından bizim elemanlar olaya direk kendileri müdahale ediyorlar, birisinin elinde pompalı diğerinin elinde başka bir silah direk aksiyona giriyoruz. Kimileri için ufak bir sürpriz olsa da bu ekstra oyun bölümü, benim ve benim gibiler için tam bir hayal kırıklığı oldu. İyiki oyunun içinde zombilere yer vermediler ve beni oyundan direk soğutmadılar diyorum ve oyun hakkındaki son eleştirimi de burada noktalamış oluyorum…

Genel olarak bir bakış atacak olursak oyuna, senaryosu kusursuz denecek kadar güzel, sürekli adrenalinin doruklarda olduğu ve bize her an heyecan yaşatabilen bir oyun olmuş. Grafik konusuna değinmemin gereğinin olmadığını düşünüyorum, kendilerine yakışanı yapmışlar, her zamanki gibi bizi hayal kırıklığına uğratmadılar. Her Cod serisi gibi keşke bitmeseydi diyebileceğiniz bir oyun var önümüzde, dolayısıyla oyunu birkaç kez daha bitirebiliriz. Bu da oyunun sıkıcı olmadığını gösterir. Oynamayan herkesin çok şey kaçıracağını söylüyorum ve herkese iyi oyunlar diliyorum…

GRAFIK: 90

SES: 95

OYNANIS: 90

GENEL : 90

Ayrıca En yeni haberler için Facebook, Twitter ve Google Haberler üzerinden Leadergamer'ı takip edebilirsiniz.