Epey karışık bir ülke gündemi, tapeler, seçimler, kapanan siteler vs. derken kendimize vakit ayırmayı unuttuk son zamanlarda. Her interneti açtığımda Brezilya dizilerini kıskandıracak durumlarla karşılaşmak ciddi şekilde tiksinmeme neden oldu bazı şeylerden. Zira ülkece kafa olarak ciddi şekilde yorulduğumuz aşikar. Neyse ki bitti ya da biraz ara verdik sanırım. Bende bu aradan yararlanarak hayatı az da güzelleştiren güzel dizilerin en güzel, en özel bölümlerini yazayım dedim. Listeyi muhtemel olarak beğenmeyen çıkacaktır ya da bu dizinin bu efsane bölümü neden yok yahu diyenler de olacaktır ancak sevgili okur, zor beğenen bir sinema sever olarak beni ya Yeşil Yol vari dramalar ya da banyo bahanesiyle gaz odalarına götürülen insanların siyah beyaz ekrandaki gerçek trajediler keser. O yüzden bakma sen bana, listeden zevk almak bu dosya konusundaki en büyük amacın olsun. Sinema eseri olsa Oscar alması gereken özel dizi bölümlerini harmanladığım bol spoilerlı dosya konumuz için fazla uzatmadan şöyle alayım;
Dikkat, bol spoiler vardır!
10- Chuck 3. Sezon 13. Bölüm- Chuck Versus the Other guy
Ne yani, onca efsane dizinin arasından gidip Chuck ile mi açıyorsun listeyi? Dediğiniz duyar gibiyim. Ancak öyle değil. Hiç değil. Chuck belki çok çok kaliteli bir dizi değildi ya da Breaking Bad, The Sopranos seviyesinde bir yapım olamadı hiçbir zaman ancak şu ana dek yapılmış en samimi ve en ‘güzel’ yapımlarından biri olduğuna kesinlikle kefilim. Chuck ruhunu-i know kung fu!- izlemeyen anlayamaz klişesine başvurmak zorundayım zira gerçekten de öyle sevgili okur. 3. Sezonun en kilit bölümü 13. Bölüm normal chuck bölümü gibi komiklikler, şakalar, ajan olayları şeklinde ilerlerken Star Wars vari bir karanlık tarafa geçme olayına tanık oluruz bölümün ilerleyen dakilalarında. İyi bir insan ve çok iyi bir ajan olan Shaw kendine göre haklı ve bir o kadar trajik sebeplerle kötü tarafı seçerek Chuck’ı ve Sarah’yı incitmeye kalkar. Sonrasında nazarımda efsane Paris sahnesi ve Chuck tarihinin en karanlık sahnelerinden bir tanesine tanıklık ederiz. Her zamanki gibi muhteşem bir müzik eşliğinde. Kişisel olarak en bi sevdiğim Chuck bölümüdür. Şöyle de bir güzellik yapayım burayı kapatmadan;
9- Dexter 7. Sezon 12. Bölüm- Surprise, Motherfucker
Böyle bir dosya konusu yapıp de içine Dexter eklememek çok acımasızca olurdu herhalde. Dexter’dan yana da derdim büyük aslına bakarsanız. Dizi tarihinin en güzel yapımlarından bir tanesiyken son sezonu ile ciddi şekilde karizma kaybetti. Bir dizi finali ancak bu kadar gereksiz bu kadar rezil yapılabilirdi, Dexter yaptı. Lost’tan bile kötüydü desem yeterli olur sanırım. İşte bu efsane dizinin belki de son güzel bölümü ve bana sorarsanız en güzel bölümü Surprise, Motherfucker sinematografi, anlatımı ve büyük ters köşesiyle Oscar verseler helali hoş olsun dedirtecek kalitedeydi. Tüm sezon boyunca gidip gelen karakter çözümlemelerinin rayına oturduğu ve düğümlenen senaryonun son sahnede çözülüp nirvana yaptığı bu güzel bölümü unutturmamak görevimiz olsun. Zira Dexter’ı hatırlamamız gereken bölümler bunlar.
8- How I Met Your Mother 8. Sezon 20. Bölüm- The time travelers
How i met your mother’ın mizahından çok dram ağırlıklı bölümlerini her zaman daha çok sevmişimdir. Bu bölümde şu listedeki en farklı ya da listeye nazaran en zayıf bölümlerden biri. Ancak 9 sezonluk How i met your mother’ın en fazla hangi bölümünü seviyorsun diye soracak olursanız da bu bölümü gösteririm. Şu bölümün son 5 dakikası için bu listede olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Ancak o 5 dakika ve Ted Mosby’nin umutsuz yalnızlığı o kadar çarpıcı ki bir çok sinema filminde bulamayacağınız nitelikte. Ayrıca annenin ölmüş olabileceğine dair ilk ipucu da bu bölümde verilmişti sanırım. Çok özel, çok can sıkıcı ancak çok da güzel bir bölümdür The Time Travelers.
7- Lost 4. Sezon 5. Bölüm- The Constant
Lost’un hiçbir bölümünü izlememiş birine 40 dakikalık bir film tadında izletilebilecek, diziyi takip edenlerin bir çoğunluğuna göre ise gelmiş geçmiş en güzel Lost bölümü The Constant’ın yeri bende epey ayrı. Oradaki ‘’gelmiş geçmiş en güzel Lost bölümü’’ tabiri bu bölümün ne kadar muhteşem olduğunu açıklar nitelikte sanıyorum ki. Zaten İstanbul’a gelse kesin Beşiktaş’lı olacak Lost’un en baba karakteri Desmond’ın olduğu bölümler her zaman çok güzel olmuştur. İçindeki zaman yolculuğu, muhteşem flash-backleri ve ismindeki göndermenin sadece fizikle sınırlı kalmadığı inanılmaz duygu yüklü bir bölüm The Constant. Lost biteli yıllar oluyor ancak çok az dizide bu bölümde aldığım zevki alabildim. Gelmiş geçmiş en özel dizi bölümlerinden biri kesinlikle budur.
6- South Park 10. Sezon 8. Bölüm- Make Love Not Warcraft
South Park veya herhangi bir South Park bölümü iki paragrafla anlatılmayacak kadar uçuk, komplike ve her konuda Nirvana'yı zorlayan bir olgu oldu her zaman. Bir kere sınırsız bir mizah potansiyeli var. Make love not warcraft da bu potansiyeli muhteşem bir şekilde harmanlayarak Sp tarihinin en yarıcı bölümü olma özelliğini taşıyor. Her bir sahnesi sesli güldürebilecek bu bölümde kahramanlarımız World of Warcraft oynarlar ta ki karşılarına oyunda bir şekilde hile yapan ve hepsini öldüren asosyal bir manyağa rastlayana kadar. Online bir oyuna kendini kaptıran insanları ve sosyal hayat- asosyal hayat denklemine inceden göndermeler yapan bölüm Blizzard ile ortak yapıldığı için belki bu kadar kusursuz. Aldığı emmy ödülü de bunu kanıtlar nitelikte zaten. Eğer bir kez olsun WoW oynamışsanız zaten aşık olacağınız bu bölüme her halükarda bayılacaksınız. Tescilli en güzel South Park bölümü diyorum yahu, var mı ötesi.
5- Game of Thrones 3. Sezon 9. Bölüm- Red Wedding
Yeni Game of Thrones sezonuna sayılı saatler kalmışken inanın şu bölümü anlatmak büyük çile. Game of Thrones’un 9. Bölümleri hep çok iyi olmuştur ancak 3. Sezon 9. Bölümü bambaşkaydı. Televizyon tarihinin en trajik ve en ters köşe bölümlerinden birinin olmasının yanında bütün bir sezonun bu bölüme hazırlık aşamasında olması bölümün etkisini artırıp seyirciye o dakiları izlemesini azap haline getirmişti. Düğün sahnesinde Lannister’lerin ünlü marşı The Rains of Castamare-ki bölümün ismi de buradan gelir- çaldığında anladık aslında kötü şeylerin olacağını. Kapılar kapandığında Catelyn stark’ın tedirginliğini iliklerimize kadar hissettik. Yönetmenin katliamı sıfır müzik ile vermesi o anki duygu dozajını nirvanaya yükseltip olacakları izledikten sonra aniden siyah ekrana bakakalmamızı sağlamıştı. Bölümün her bir dakikasına inanılmaz uğraşıldığı tekrar tekrar izlenildiğinde daha da net anlaşılıyor. Film olsa Oscar alacak bu bölümün her insanoğlunun yaşaması gerektiğine inanıyorum zira gördüğünüz gibi böyle efsane dizi bölümleri her zaman karşımıza çıkmıyor. Yazar notu;
4- The Walking Dead 4. Sezon 14. Bölüm- The Grove
Ne yalan söyleyeyim The Walking Dead’in şu bölümünü izleyene kadar kafamda böyle bir dosya konusu hazırlamak yoktu. The Walking Dead her zaman kaliteli bölümler ortaya koymuştu ancak bu, TWD tarihinin en acayip bölümlerinin başında gelir herhalde. Bölümün sanki mutlu bir olay oluyormuşçasına açılışı yapması, durağan ilerleyişi, o muhteşem post apokaliptik atmosfer derken bir daha asla aklımızdan çıkmayacak ‘’Look at the Flowers!’’ cümlesi. Tüm liste içerisinde sinematografisi en sağlam bölüm de budur herhalde.
3- Sons of Anarchy 6. Sezon 13. Bölüm- A Mother’s Work
Ülkemiz sınırları içerisinde hak ettiği kadar popüler olmayan Kurt Sutter’ın efsane suç, motosiklet ve rock’n roll temalı dizisi SoA’nın şöyle bir dosya konusuna rahat girebilecek 2-3 bölümünü biliyorum. Aralarından bir tanesi seçmek ise inanın epey zor oldu. Eğer konumuz televizyon ekranında hakkıyla dram yapabilen yapımlarsa SoA’nın anlatmaya çalışacağım bu bölümü bir köşe taşıdır. Televizyonda yayınlanmış dram ve kalite bakımından bu listedeki 1. Sıradaki dizi bölümü hariç, A mother’s work gelmiş geçmiş en ağır drama sahip dizi bölümü olma özelliğini taşıyor. Bir sinema filmi süresine sahip olan ve SoA’nın 6. Sezon finali olan A Mother’s Work isminden de anlaşıldığı gibi anne olgusu üzerinden dizi gidişatına yön vererek çok kanlı bir final sezonu olacağını gösteriyor. 7. Sezonunda final yapacak SoA bu bölümüyle bir Breaking Bad olabileceğinin sinyallerini verdi kesinlijle. Jax’in belki de tek insancıl tarafı Tara’ya olan aşkının annesi tarafından trajik bir şekilde manipüle edilmesi Jax’in de tıpkı Walter white gibi artık her şeyini kaybeden Heisenberg misali tamamiyle karanlık tarafa geçeceğini gösteriyor. Şu bölümün son 10-15 dakikası televizyonda yayınlanmış- Red Wedding dahil- en üzücü, en trajik ve draması en ağır anlardan bir tanesine sahip kesinlikle. SoA şu anda aktif olarak devam eden en kaliteli dram dizisi ve 6. Sezon 13. Bölüm A mother’s work buna en büyük kanıt. İzlemeden ölmeyin.
2- Sherlock 2. Sezon 1. Bölüm- A Scandal Belgravia
Bir dizi düşünü ki senede 3 bölümü olan ve bir dizi düşünün ki bir sezonu için 2 sene ara veren. Bilmeyen, hiç izlememiş olanlara son derece mantıksız ve saçma gelen bu argüman biz Sherlock severler için hiç öyle değil. Bir bölümü yaklaşık 90 dakika civarında seyreden bu gelmiş geçmiş en güzel Sherlock uyarlaması tam anlamıyla televizyon için kusursuz bir yapım. Doctor Who’nun da senaristi olan Stefen Moffat’ın senaristliğini yaptığı dizi eski bildiğimiz Sherlock hikayelerini modern Londra’ya uyarlıyor. Sherlock’un tuttuğu bir blog var mesela. Ancak dizinin kusursuzluğu, muhteşem anlatımın yanında adeta bu rol için yaratılmış Benedict Cumberbatch isminde saklı. A Scandal Belgravia ise toplam 9 Sherlock bölümü içerisinde en özel olanı. Sherlock’un tek aşkı ‘’The Women’’ temalı bölüm akıl oyunları, ters köşeleri ve muhteşem sinematografisi ile adeta bir sanat eseri. Bölüm sonunda Sherlock’un I’M SHERLOCKED surprizi izlediğim en muhteşem sahnelerden bir tanesi belki de. Böyle bir listede 2. Sırada olmayı sonuna kadar hak eden bir bölüm.
1- Breaking Bad 5. Sezon 14. Bölüm- Ozymandias
Böyle bir liste içerisinde 1. Sırayı Breaking Bad’in alacağını tahmin edemiyorsanız sinema sanatı adına çok çok gerilerde olduğunuzu rahatlıkla söyleyebilirim. Sinema sanatı diyorum nitekim Breaking Bad’in bu bölümü sinema, televizyon ya da tiyatro içerisinde bütün sınıflandırılmalarda gelmiş geçmiş en muhteşem olaylardan bir tanesidir. Imdb puanı 10 üzerinden 10- ki bunu başarabilen başka bir yapım daha yoktur.- olan bu efsane bölüm, efsane dizinin finale doğru giderken en trajik dönemeçlerinden bir tanesi. Günümüz sistemi içerisinde bastırılmış, sesi kısılmış zeki kimya öğretmeni Walter White’ın tam 5 sezon boyunca uğruna çalıştığı, normal bir insanın asla kalkışamayacağı şeyleri yaptığı ve biriktirdiği bütün emeklerin son 2 bölüm öncesinde nasıl yitirdiğini anlatıyor Ozymandias. Walter White’ın ‘’We are family!’’ yakarışı, Hank’in trajik ölümü, Skyler’ı canlandıran Anna Gun’ın efsane performansı ve daha niceleri. Tıpkı İsmini aldığı şiir misali bir bölüm. Gelmiş geçmiş en güzel televizyon olayı. %100 Heisenberg’e sonunda merhaba dediğimiz bölüm.
