Avatar
Yazar: Serkan Mehmedali, Editör Yazım tarihi: 04.12.2016

Final Fantasy serisi kimi oyuncular için sağlam bir rol yapma oyunu, kimileri içinse ilgi çekici hikayeye sahip bir oyun anlamına gelir. Fakat Final Fantasy XV deyince herkesin aklına öncelikle 10 yıl bekleyiş geliyor. 10 yılda bir çok insanın hayatı değişti özellikle de hayranların. Yine de hiçbiri beklemeyi ve Final Fantasy XV’in çıkış yapacağı inancını yitirmedi. Final Fantasy XV bizlere mükemmel bir şekilde hazırlanmış ve çeşitli düzeylerde inanılmaz güzellikler sunan bir oyun. En önemlisi de, her oyunu açtığınızda sizi karşılayan yazı gibi bu oyun, hem eski Final Fantasy hayranlarına hem de yeni gelen oyunculara özel yapılmış. Gelin, çok vakit kaybetmeden oyunu inceleyelim, bahsetmemiz gereken çok şey var.

Final Fantasy XV

Ana menü müziği tüyleri diken diken ediyor.


Kimiz, ne yapıyoruz ve neden?

Final Fantasy XV’in başrolü ve bizim kontrolünü aldığımız karakterin adı Noctis Lucius Caelum. Kendisi Insomnia kralı Regis Lucius Caelum’un oğlu ve tahtın 114. varisi. Yanımızda sürekli bizimle olan 3 arkadaşımız, Gladiolus, Ignis ve Prompto oluyor. Hikaye hakkında çok fazla spoiler vermeden kısaca anlatmama izin verin. Liseden tanıştığımız 3 arkadaşımız ile birlikte, hem siyasi amaçlı ve hem de hali hazırda sevdiği kız Lunafreya Nox Fleuret ile evlenmek için yola koyuluyoruz. Lunafreya ile Noctis’in evliliği, Insomnia ile Niflheim arasındaki gergin politikayı durduracağı için büyük bir önem taşımakta. Yolculuk esnası çıkan büyük bir aksaklıktan dolayı (Kingsglaive: Final Fantasy XV izleyenler bilir.) kendi şehrimize geri dönemez ve bunun aksine çok daha büyük, tehlikeli ve uzun bir yolculuğa çıkarız. Bu yolculuk Noctis ve arkadaşlarının geleceğini şekillendirir, birbirlerine arkadaştan çok kardeş gibi kenetlenmelerini sağlar. Yapımcı Square Enix’in dediği gibi, Final Fantasy XV’de yollarda yaşayacağınız şeyler size çok fazla anı oluşturacak.

Final Fantasy XV

Bozulan arabamızı tamir ettirdikten sonra bir anı olsun dedik.


Bildiğimiz RYO ve JRYO türünde bir oyun değil.

Sevgili okurlar öncelikle aklınızdan çıkarmam gereken bir konu var. Final Fantasy XV şuana kadar oynamış ya da görmüş olduğunuz herhangi bir rol yapma oyununa benzemiyor. Aslına bakarsanız Japon rol yapma oyunlarından da çok farklı bir türe isabet ediyor. Ne gibi değişiklikler gösteriyor diye soracak olursanız hemen en önemlilerine değineyim. Öncelikle savaş sisteminde artık tur bekleme ya da komut verme yok. Karakterlerimiz her savaştan sonra seviye atlamıyor. Oyunun dünyasında koşuştururken rastgele bizi savaşa sokmuyor. Düşük seviyede olduğunuz için karşınızdaki güçlü yaratığa karşı hiç şansınız yok anlamına gelmiyor. Sinematik sahneler haricinde geçen konuşmalar sadece metin kutucuklarından oluşmuyor. Daha fazlasını sayabilirdim fakat bunların bir çoğunluğunu kontrol aygıtını elinize alıp ilk adımınızı attığınızda fark edeceksiniz. Square Enix, yeni gelecek olan oyuncuların ön yargılarını yıkmak için göründüğünden fazla emek harcamış, bana da bunu açıkça aktarmak düşer.

Final Fantasy XV

Savaş esnasında yakın mesafeden patlayıcı büyü kullanıldıysa, elimiz yüzümüz kararabiliyor.


Biraz da savaş sisteminden bahsedelim.

Final Fantasy XV’in en önemli unsurlarından birisi elbette savaş sistemi. Oyunun genel çoğunluğunda savaşmanız gerekecek ve benim, bir JRYO hayranı olmama rağmen en çok sevindiğim değişikliklerden birisi istenmeyen ve rastgele ortaya çıkan savaşların ortadan kalkması. Önceki Final Fantasy oyunları ve JRYO oyunlarının çok büyük bir kısmında olduğu gibi, oyunun dünyasında koşar adım bir yerlere giderken birden ekranın bulanması (bükülmesi, kararması ya da aydınlanması) ile birlikte bir savaş bölümüne sokulmuyoruz. Aksine savaşacağımız ya da savaşabileceğimiz her yaratığı uzaktan görebiliyoruz. Düşmanlara yaklaşırken karakterlerimiz mutlaka savaşacağımızı gösterecek şekilde konuşuyor, hafif bükülen ve dikkatle ilerleyecek bir şekilde koşuş pozisyonuna geçiyoruz. Düşmanların bizi görebileceği noktaya iyice yaklaştığımızda ise ekranın üzerinde kırmızı ince bir ışık görüyoruz. Bu ışığın genişlemesi, düşmanların bizi görmesi ve savaşa gireceğimiz anlamına geliyor. Bu ışığı göz önünde bulundurarak, hiç bizi görmeden ilk vuruşu gerçekleştirirsek elbette avantaj kazanıyor ve vuruşlarımızın kritik hasar veriyor. Ortalıkta canavar yoksa da, asker bırakmak için gökyüzünden bir Magitek gemisinin geçtiğini ve yere iniş yaptığını görebiliyoruz. Bu esnada yine 3 arkadaşımızdan birisi mutlaka bizi uyarıyor. Herhangi bir şekilde, herhangi bir yaratık ile savaşmak istemiyor muyuz? Yapmamız gerekenler çok basit, koşun. Bir savaşın içindeyken, canımız azaldığında diğer JRYO oyunlarında olan kaçma şansı diye bir şey yok. Ufak haritanızda kırmızı çizginin dışına çıkarsanız, düşmanlar sizi kovalamayı bırakır ve savaştan çıkmış olursunuz. Savaşa girerken ve çıkarken hiçbir şekilde bekleme ekranına da sokulmuyorsunuz. Ama unutmayın ki siz nefesinizi toplarken, düşmanlar da ufaktan canlarını dolduruyor olurlar.

Şimdi savaş mekaniğinin kendisine gelelim. Daha önce Kingdom Hearts ya da Final Fantasy VII: Crisis Core oynayan okurlarımız daha rahat gözlerinde canlandıracaktır. Noctis, oyunun bizlere sunduğu 9 tür silahın hepsini kullanabiliyor. Aynı anda 4 çeşit silah taşıyabiliyoruz. Arkadaşlarımız ise üzerinde 2 çeşit silah bulundurmak şartıyla her birine tercih ettiği türden silahı vermek durumundayız. Buna rağmen üçü de ikinci silah olarak sihir kullanabiliyor. Savaş esnasında saldırı butonunu tutarak art arda saldırabiliyoruz. Vuruş yaparken farklı kombinasyonlar çekmek için de ya saldırı esnasında silahımızı değiştirmemiz gerekir, ya da hareket çubuğu ile Noctis’e yön vermemiz gerekir. Bunların yanı sıra arkadaşlarımız ile yapabileceğimiz daha farklı kombinasyonlar var ki, bunlara da sonra değineceğim. Savaş daha önce hiçbir Final Fantasy oyununda olmadığı kadar akıcı ve eğlenceli. Genel olarak JRYO oyunları hikayesi için oynanır ve savaşlar hızlıca bitirilmeye çalışılır zira her savaş birbirinin aynıdır. Fakat Final Fantasy XV savaş esnasında yuvarlanma, silah savuşturma, koşma, hedef değiştirme gibi davranışlara izin veriyor ve bunların hepsi yüksek hızda oluyor. Hiçbir savaş yavaş ve sıkıcı geçmiyor aksine, gördüğünüz her yaratığa saldırmak istiyor ve bunu deneyim kazanıp seviye atlamak için değil, gerçekten savaş mekaniğinin ve tabii ki de eşlik eden müziklerin güzelliği için yapıyor olacaksınız.

Final Fantasy XV

Tur beklemek yok, savaşın direk içinde, tüm kontrol bizde.


Kralın soyuna özel yetenek: Warp

Warp saldırısı kısaca ışınlanma saldırısıdır sevgili okurlar. Insomnia’da bulunan, bilinci olan bir kristalin Caelum ailesini seçmesi üzerine bu soydan gelen herkes bu yeteneğe sahiptir. Kingsglaive: Final Fantasy XV filminde görebileceğimiz kılıcı fırlatıp, ona ışınlanma yeteneğini sadece kristalin bu yeteneği bahşettiği kişiler yapabilir. Filmdeki Kingsglaive ekibinin bunu yapabilme sebebi, kralın bu 7 kişilik ekibe gücü sürekli olarak bahşediyor olması. Noctis bu yeteneğe doğuştan sahip olsa dahi, arkadaşlarımız Gladiolus, Ignis ve Prompto sahip değiller. Üçgen butonuna basarak hızlıca kılıcımızı fırlatıp ışınlanmak, bizi tehlikeden uzaklaştırabilir ya da savaşa yakınlaştırabilir bu bizim kullanım şeklimize kalmış bir durum. Işınlanma yeteneği az kullanacağınızı düşünmeyin, zira yuvarlanma, savuşturma, büyü ve ışınlanma yeteneği MP denilen sihir puanımızı harcıyor. Sihir puanlarımız oldukça hızlı geri dolum yapıyor ve bu sebeple de istediğiniz sıklıkta ışınlanma yeteneğinizi kullanabilirsiniz. Her silahın ışınlanma saldırısı farklı oluyor. Kılıçlar ve hançerler düşmanın yakınına gidip vurmanızı sağlarken, baltalar ise üzerine ışınlanıp yukarıdan aşağı sert bir darbe ile inmenizi sağlıyor. Işınlanma hareketinin en önemli kullanımlarından biri ise savaş esnasında nefes alıp biraz can doldurmak istediğinizde, dağ ya da yüksek taş gibi bir yere kılıcınızı fırlatıp asılı kalmanızı sağlaması. Asılı kaldığınız yerden savaşı daha iyi analiz ederken arkadaşlarınıza komut verebilir, ya da gözünüze kestirdiğiniz başka bir düşmana ışınlanarak savaşa geri katılabilirsiniz. Ne kadar uzaktan bir düşmana ışınlanırsanız, saldırı gücünüze ilave olarak o kadar yüksek hasar ilave ediyor olursunuz.

Final Fantasy XV

Warp yapıldığı zaman arkada siluet bırakıyoruz.


Arkadaşlarımız ve mekanikleri.

Sürekli bizimle olan 3 arkadaşımızın da kendilerine has yetenekleri ve amaçları var. Bu savaş dışında da, savaş esnasında da bu şekilde yani asla gereksiz bir grup üyesi olmuyorlar. Gladiolus büyük bir kılıç kullanarak en önde, hasarı almakla meşgul olan arkadaşımız. Gerekli durumlarda ya da gerekli yeteneği açıp komut verdiğinizde, ikinci silah tercihi olan kalkan ile gelip sizi koruyabilir. Ignis ise çift hançer kullanarak genelde size yakın, sizin saldırdığınız düşmana saldırarak yardımcı olur. Aynı zamanda grubun beyini olan Ignis, düşmanların zayıf ve güçlü noktalarını bildiren, grubu iyileştirme görevini üstlenen kişidir. Prompto ise grupta tek ateşli silah kullanan kişidir. Kendisi uzakta durarak ağır ve elementsel hasar vermekle görevlidir. L1 butonunu tutarak Tech Command denilen komut penceresini açabilirsiniz. Bu pencereden, arkadaşlarınız için açtığınız ve yüklediğiniz yetenekleri uygulamalarını sağlayabilirsiniz. Bunları yapmak için sürekli olarak pasif dolan Tech Bar’ınıza ihtiyacınız vardır. Çoğu yetenekler 2 bar kullandığından, neyi ne zaman kullanmalarını emretmekte dikkatli olmalısınız. Arkadaşlarımıza sadece 1 yetenek yükleyebiliyoruz ama neyse ki savaş esnasından grup menüsünü açarak değişim yapabiliyoruz.

Savaş mekaniklerinin yanı sıra Eos’u gezerken Noctis dahil herkesin bir yeteneği var. Noctis balık tutmaktan hoşlanırken, Ignis yemek yapmaktan haz alır. Gladiolus hayatta kalma uzmanı ve Prompto ise fotoğraf çekmeye bayılıyor. Her yetenek seviye atlatılabiliyor. Eos’da gezerken çeşitli göl veya nehirlerde balık tutabilirsiniz. Bu balıkların bir çoğu yenilebilir balıklar. Oyunda toplamda 100 adetten fazla balığın olması, balık tutma oyunlarından bile fazla çeşit balık sunmuş oluyor bizlere. Balık tutarken bizlere sunulan olta, makara, misina ve yem çeşitlerini seçebiliyor, oltayı savuracağımız yeri seçiyor ve fırlatıyoruz. Balık yemi yuttuktan sonra da balığı kıyıya kadar çekiyoruz. Daha pasif bir şey beklerken Square Enix’in gerçekten balık tutmak için de bir mekanik hazırlaması beni çok şaşırttı. Balık tutma yeteneğine seviye atlattıkça farklı yemler ve oltalar açılıyor. Gladiolus’un yeteneği grubun en pasif yeteneği diyebiliriz. Oyunu oynadığınız süre boyunca pasif olarak sizlere çeşitli ilaçlar hazırlıyor. Bu yetenek de seviye atladıkça hazırlayabileceği ilaçların türü ve sayısı artıyor. Ignis ise aslında grubun en önemli işini yapıyor, kamp yaparken yemek hazırlıyor. Kamp yaparken yediğimiz yemekler bizlere çeşitle güçler veriyor. Elementsel hasarlara dayanıklılık, saldırı gücü artışı, can değeri artışı, sınırsız enerji ve benzeri. Ignis’in yeteneği arttıkça yeni yemek tarifleri öğrenebiliyor. Bunun yanı sıra Ignis rastgele aklına yeni yemek tarifleri getirebiliyor ya da Eos’da gezerken bazı yerlerden ilham alabiliyor. Prompto fotoğraf çekmeye olan düşkünlüğü ile bizim bir sonraki kamp yapışımıza kadar fotoğraflarımızı çekiyor. Bu 10 adet fotoğraftan istediklerimizi kaydedebiliyor, silebiliyor ya da sosyal medya hesaplarında paylaşabiliyoruz. Fotoğraf çekme yeteneği arttıkça yeni filtreler ve öz çekim gibi farklı tarzda çekim yapabiliyor.

3 arkadaşımızı aslında en önemli kılan şey, genel olarak sohbet ediyor olmaları. Sadece kendi aralarında değil, Noctis de dahil olarak sürekli aralarındaki o sıcak arkadaşlığı hissedecek şekilde konuşmalar geçiyor ve bunlar savaş esnasında da oluyor. Kendileri cansız, duygusuz rol yapma oyunu karakterleri değil. Arabada seyahat ederken, bir kafede otururken ya da Chocobo çiftliğinde vakit geçirirken arkadaşlarımızın sıklıkla yaptığı sohbet bizi eğlendiriyor. Konuşmaların çoğu bizi eğlendirdiği gibi, savaş esnasında da bilgilendiriyor. Zayıf olduğunu düşündüğü elementi, düşmanın seyrek olduğu yerde nefes alabileceğimizi, canı az olan yaratığı işaret edip ona odaklanmamızı söyleyebiliyorlar. Anlayacağınız bu 3 arkadaşımız, gerçekten daha önce hiçbir rol yapma oyununda olmadığı kadar etkili ve özel karakterler. Kendilerine ait diyalog ve seslendirmenin üzerine o kadar düşülmüş ki, çeviri ekibinin 7 ay çalışmasına şaşırmıyor insan.

Final Fantasy XV

Oyunun başlarında yemek seçeneklerimiz az tabii.


Muazzam güzellikteki Eos.

Eos, Final Fantasy XV’de içerisinde bulunduğumuz dünyanın adı. Eos’da gezebileceğimiz bir çok orman, sulak bölge ve şehir var. Bunların her birini taban olarak değil, daha önce bahsettiğim arabamız olan Regalia ile geziyoruz. Oyunda sürekli olarak birbirini kovalayan gece ve gündüz saatleri olduğu için, gittiğiniz her noktada saate göre farklılıklar gösterecektir. Sulak bir ortama gece giderseniz daha fazla balık ve kurbağa görürsünüz. Sabah giderseniz daha çok büyük baş hayvanlar ile karşılaşırsınız. Bu mantık şehirler için de işliyor. Dükkan ve restoranlar sürekli olarak açık olsa da, şehir veya benzin istasyonunda bulunan insanların sayısı da saatlere göre değişecektir. Hatta bu durum o kadar düşünülmüş ki, gece saatlerinde yolda rastlayacağınız araba sayıları da çok nadir oluyor. Bunun sebebi ise Eos sabahları ne kadar mükemmelse, geceleri bir o kadar tehlikeli oluyor. Erken seviyelerde gece saatleri etrafta dolanmamanızı tavsiye ederim çünkü arabada olsanız dahi Noctis arabayı ani frenle durdurup, yolun ortasına çıkan yaratığa çarpmamak için inecektir. Daemon denilen ve sadece gece ya da zindanlarda çıkan yaratık türleri oyunun ilk çeyreğine gelene kadar sizin seviyenizin çok üstünde olacaktır. Sabah rastlayacağınız yaratıklar biraz daha gerçekçi, daha ortama uygunken gece vakti çıkan yaratıklar çok daha efsanevi ve korkutucu oluyorlar. Bu sebeple oyunun ilk 10 saatinde yaratıkların çeşidi bu kadar mı diye üzülmeyin, Final Fantasy XV ciddi anlamda çok çeşit düşman ve yaratık içeriyor. Eos’un bütün bu güzellikleri elbette Final Fantasy serisinin ikon haline gelmiş yaratıkları olmadan olmaz. Cactuar, Behemoth, Chocobo ve benzeri tüm canlılar ile karşılaşabiliyorsunuz. Doğanın tüm güzelliğinin yanında bu tarz canlıların fotoğrafını Prompto zaten çekiyor, bu yüzden kamp yaptığınızda bu fotoğrafları görüp ölümsüzleştirme isteğiniz de yerine geliyor sevgili okurlar.

Final Fantasy XV

Muhteşem Galdin Quey sahili ve o koyu manzara alınan grup çekimi.


Regalia ve Chocobo.

Oyunu oynamadan önce aklımda Regalia ve Chocobo hakkında ayrı bir başlık açacağım hiç gelmemişti. Fakat oyunda eklenen detayı görünce inanılmaz şaşırdım. Babamızın yadigarı olan Regalia sadece bizlere sunulan bir araç değil, aynı zamanda dilediğimiz gibi özelleştirebileceğimiz de bir araç. Evet yanlış okumadınız, Regalia’yı özelleştirebiliyorsunuz. Hatta o kadar çok seçenek var ki, bazı araba yarışı oyunlarını utandırır. Regalia’nın dış rengi, iç döşeme rengi, jantlarının rengi olmak üzere 3 kısmın rengini değiştirebiliyoruz. İlk oyuna başladığınızda az gibi gözükebilir fakat ilerleyip, arabamız ile ilgilenen Cindy ile birkaç görev yaptıkça renklerin sayısı artacaktır. Sadece bu değil, aynı zamanda biraz pahalı olan renk albümleri satın alarak Cindy’nin sizlere sunacağı renklerin haricinde de boyalar açabilirsiniz. Renk konusu bu şekildeyken, arabanızın önü, sağı, solu, tamponu ve arka tamponu olacak şekilde bu bölgelere çıkartmalar yapıştırabilirsiniz. Çeşitli çıkartma ve modelleri dilediğiniz yere, boyutta ve şekilde yerleştirebiliyorsunuz. Şahsen sarı bir boyanın üzerine kaputa iki kalın karbon fiber çizgisi çekerek favori renklerimi yansıtmış bulundum. En sevdiğim olay da, pahalı olmasına aldırış etmeden Final Fantasy’nin en şeker canlısı olan Chocobo ve Moogle çıkarmasını arka tampona yapıştırmam oldu. Her gittiğim benzin istasyonundan bir anı olarak arkaya yapıştırdığım ufak çıkartmaları koymak da ayrı zevkli oldu. Çıkarma ve renklerin yanında bir de desenler mevcut. Bu desenler yarış deseni gibi seçtiğiniz rengin üzerine çiziliyor ve genel olarak arabanız için alabileceğiniz en pahalı özelleştirme parçası. Son olarak da Regalia’ya belli özellikler de yükleyebiliyorsunuz. Bunlar sadece Cindy’nin verdiği görevler doğrultusunda elde ediliyor. Mesela çok eski fakat meşhur bir araba cilası ile arabanızı daha parlak yapabilir, fiber kaplama ile arabanızı çizilme ve kirlenmelere karşı daha dirençli hale getirebilirsiniz. Bu özellikler arabanın hızını arttırma, yakıt tüketimini azaltma ve yola çıkan düşmanları korkutmanıza yarayan farlar gibi çeşitli amaçlar sunuyor. Gerçekten, özellikle bir Japon rol yapma oyunu için çok ama çok fazla bir detay bu.

Chocobo’lara gelecek olursam, onlara da değinmek istedim çünkü onları da özelleştirebiliyoruz. Çok ciddiyim evet bu da mümkün. Chocobo’ları dilediğiniz gün kadar kiralayıp, ıslık eşliğinde yanınıza çağırabiliyorsunuz. Chocobo’ların özelliği, Regalia’nın yol haricinde başka bir yere gidememesinden ötürü sizleri her yere götürebiliyor. İsim verme, renk değiştirme ve Chocobo yarışlarında kazanacağınız madalyalardan 4 tanesini semerine asmanızı sağlayacak şekilde özelleştirebiliyorsunuz. Fakat Chocobo mekaniğinin belki de en önemli yönü, seviye atlayabilmeleridir. Uzun süreli bir Chocobo sürerseniz, ona seviye atlatabilir ve yetenekler açabilirsiniz. Mesela size bir savaşta eşlik etmesi için keskin gagasıyla uçarak savaşa dahil olabilir. Belki de savaş dilediğiniz gibi gitmiyordur ve kaçmanız gerek. O halde başka bir yeteneğini kullanarak koşar adım sizi savaşın dışına taşıyacaktır. Gerçekten bir binek ve bir araç için özelleştirme çeşitleri benim şaşkınlıktan dilimi yutmama sebep oluyor.

Final Fantasy XV

Regalia özelleştirme seçenekleri. - Akşam vatki Chocobo çiftliğinde tüm Chocobolar uyuyor.


Görevler, deneyim ve yetenek puanları.

Final Fantasy XV belki de serinin diğer oyunlarının hiç önem vermediği kadar çok önem veriyor görevlere. Ayrı bir takip ve görev inceleme menüsü bile veren Final Fantasy XV, başarıyla tamamladığımız görevleri fazlasıyla deneyim puanı ile ödüllendiriyor. Bunun önemi, belki de oyunun erken safhalarında fark etmediğiniz düşük seviyeli bir görevi yeni fark etmiş olursunuz fakat ödülleri çok vasat olduğu için yapmaktan vazgeçersiniz. Eşya açısından evet, isteklerinizi tatmin etmeyebilir fakat 3000 deneyim puanı oyunun erken safhalarında da, 40 saati aştıktan sonra çok ama çok lazım oluyor. Bunların yanı sıra bazı görevler sıkıcı başlasa da, giderek daha da ilginç hal alıyor ve sizin ilginizi çekmeyi başarıyor. Her görevi aldığınızda, yapım aşamasında, dönüş yolunda ve teslim ettiğinizde 4 arkadaşın arasında geçen konuşmalar inanılmaz eğlenceli ve ilginç oluyor. Bu yüzden mutlaka bir kulağınız konuşulanlarda olsun derim.

Deneyim puanı görevlerden, savaşlardan ve ufak oyunlardan elde ediliyor, bunu şu noktaya kadar tahmin ediyordunuz zaten. Fakat önemli nokta, deneyim puanlarını elde ettikten sonra bir havuzda toplanıp, kamp yapana kadar karakterlere yüklenmiyor olması. Yani eğer üzerinizde 8000 deneyim puanı varsa ve bunların birkaçı görevler sayesinde elde edilmişse, öldüğünüz takdirde bütün puanlar uçup gidecek. Bu sistem Final Fantasy serisinde daha önce hiç görülmemişti. Bu şekilde kamp yapma işini oyuncular es geçemiyor, sürekli bir gözleri kamp noktalarında oluyor. Sabah saatlerinde ölmeniz belki biraz zor gelebilir fakat akşam saatlerinde dikkatsiz gezerseniz, çıkacak güçlü Daemon’lar sizi tek hamlede öldürebilir. Bu yüzden hava kararmaya başladığı gibi kamp noktası arasanız iyi olur.

Son olarak da yetenek puanları. Yetenek puanlarını da seviyenizin haricinde, çeşitli aktiviteler sonucu kazanabilirsiniz. Bu aktiviteler kamp yapmaktan araba sürmeye, fotoğraf çekmekten savaşta geçirdiğiniz süreye kadar çeşitlilik gösteriyor. Sürekli olarak yetenek puanı kazanıyorsunuz bunu merak etmeyin. Kazandığınız puanlarla Ascension denilen yükseliş ekranından yeni yetenekler, güçlendirmeler ve özellikler açabilirsiniz. Noctis’in ışınlanma saldırısını yaptığınızda dikkatleri dağıtması için bir sima bırakmasını mı istiyorsunuz? Belki de Prompto’yu biraz etkisiz buldunuz, onu güçlendirip yeni yetenek açmak istediniz. Yetenek puanlarınızı biriktirip, yükseliş ekranından oynayış tarzınıza göre yetenekler açmalısınız. Fakat şimdiden uyarayım. Açacağınız yeteneği iyi okuyup karar verin. Açtığını yeteneği geri kapatıp puanlarınızı iade alamıyorsunuz. Benim gibi henüz envanterimde kalkan yokken Gladiolus’a kalkan için yetenekler açmayın. Bir diğer uyarımız ise, her yeteneği açamadım diye kuşkuya düşmeyin. Bir çok yetenek, özellikle dalların sonuna doğru olanlar 999 yetenek puanı istiyor. Bunlar oyunu bitirdikten sonra elde edebileceğiniz yetenekler.

Final Fantasy XV

Avcılık görevlerini herhangi bir görev verene teslim edebiliriz. - Ascension ekranının Teknik sekmesi.


Görseller, müzikler ve oynanış deneyimi nasıl?

Görselleri tek bir cümle ile izah etmem gerekiyorsa şunu diyebilirim ki, izlediğiniz herhangi bir video ya da baktığınız herhangi bir görsel oyunu tam anlamıyla yansıtmıyor. Final Fantasy XV gerçekten, inanılmaz güzellikte görselliğe sahip. Yerdeki çimenlerin şeklinden tutup, savaştığınız file benzer yaratığın üzerindeki kıvrımlara kadar her şey muazzam detay ve özenle yapılmış. Gerçekten Square Enix’i bu konuda tebrik etmemiz gerekiyor. Karakter animasyon ve görselleri bir konsol oyununda daha güzel olamazdı.

Müziklere gelmem gerekirse sanırım en çok dikkat ettiğim ve beni oyuna bağlayan kısım olduğunu itiraf edebilirim. Final Fantasy XIII’ün çok akılda kalan müzikleri yoktu ve bu yüzden hayranlardan çok eleştiri almıştı. Fakat sevgili okurlar, Final Fantasy XV’in içerdiği müzikler gerçekten inanılmaz şaheser boyutundalar. Bir orkestradan çıkabilecek en güzel aksiyon, sakinleştirici ve hüzünlü besteler bunlardır. Eğer oyuna hala sempati kazanamadıysanız ve almamakta ısrarcıysanız, lütfen şuraya tıklayarak bir savaş müziğini dinleyip, listedeki kalan müziklere kulak verin. Final Fantasy XV’i çalıştırdığınız andan itibaren, ana ekranda sizi karşılayan müzik tüylerinizi diken diken yapıyor. Burada gerçekten pahalı konser biletine değer, yıllar sonra gelecek nesillerin klasik müziğin başyapıtı diye anacağı müziklerden bahsediyoruz. Oyunu almayacaksanız, mutlaka ya müzik CD’sini ya da iTunes gibi bir sistemden parçaları satın almalısınız. Bu tavsiyeme mutlaka kulak verin.

Oynanış deneyimi olarak FPS oranından söz edecek olursak internette birçok oyuncunun oyunun 30 FPS’in altında çalıştığını, oynanabilirliği mahvettiğini ve güncelleme beklediklerini söylüyorlar. Fakat YouTube ya da Twitch’e bakacak olursanız ve özellikle kendi deneyimlerimi söyleyecek olursam, oyunun 25 FPS’e düşmesi neredeyse imkansız gibi. Çok nadiren açık alanlarda birkaç FPS düşüp hemen 30’a geri toplayan Final Fantasy XV’i yeni model PlayStation 4 değil, ilk çıkış yapan modelinde oynadım. En çok sorunu yaşamam gerekirken hiç sorun yaşamamam, şikayette bulunan oyuncuların sorunları hakkında beni şüpheye düşürdü. PlayStation 4 Pro tarafına gelecek olursa, HDR ve 4K seçenekleri açıldığında ışıklandırma detayları artıyor ve piksel kırılmalarını tamamen ortadan kaldırıyor. Fakat şahsen 4K görüntü yerine 40 FPS üzerini almayı tercih ederim ama ne yazık ki Final Fantasy XV tüm cihazlarda maksimum 32 FPS görebiliyor. Neyse ki Square Enix işleri PlayStation 4 Pro için düzelteceğini ve sisteme yakışır şekilde daha iyi FPS oranı sağlayacağını söylüyor. Bu başlığı bitirmeden önce muhtemelen aklınızda olan bir soruyu cevaplandırayım, hayır savaş esnalarında FPS düşüşü artmıyor. Garip bir nedenden ötürü bahsettiğim 27 FPS’e düşüşleri açık alanda gezerken rastlamanız daha muhtemel. Yanlış anlaşılmasın, daha muhtemel dediğim için sürekli olduğu anlamına gelmiyor. Ama şahsi deneyimlerimde ancak buz büyüsü yaparken Prompto’nun özel bir silah kullandığı esnada 15 askerin farklı zırh parçaları uçtuğu zaman 1-2 FPS düşüşü oluyor.

Final Fantasy XV

Ekran kaydı alıp, yüklerken kalitenin düştüğünü unutmayın. Televizyonunuzda çok daha güzel görünüyor.


Final Fantasy XV almaya değer mi?

Geldik bir başka incelememizin en açık sözlü, dürüst ve önemli kısmına. Final Fantasy XV, yani eski ismiyle Final Fantasy Versus XIII, 10 yıllık geliştirme süreci sonucunda, yüzden fazla gözle görülür değişim ve gelişimden sonra, almaya değer mi? Kısaca cevaplıyorum, kesinlikle evet! Final Fantasy XV yeni jenerasyon konsol oyunlarının geldiği noktayı çok güzel şekilde gözler önüne seriyor. Evet 30 FPS’i aşamaması büyük ayıp ama emin olun bu oyunun değil, konsolların suçu. Görsel kalite, müzikler, ses efektleri, diyaloglar, hikaye, savaş sistemi, rol yapma oyunu mekanikleri, özelleştirmeler ve daha sayamadığım birçok özellikten dolayı Final Fantasy XV gerçekten çok ama çok başarılı bir oyun olmuş. Bu incelemeyi yazarken bile müziğini dinliyor olmam, rol yapma oyununda savaşmayı iple çekmem ve Noctis’in arkadaşları ile geçirdiği serüvene imrenmem, bu oyunun gerçekten başarılı bir Japon rol yapma oyunu olduğunu gösteriyor. Hayatımda ilk defa, araba kullanmamızı sağlayan bir oyunda gazlamak yerine, frenleyip manzarayı seyrettim. İlk defa açık dünya oyununda hızlı seyahat sistemini kullanıp yükleme ekranını değil de, arabanın hızını düşürüp, müziğin sesini açıp, bilgilendirme ekranını kapatarak uzaklara doğru baktım. Final Fantasy XV gerçekten sizlere 60 saatten uzun sürecek inanılmaz güzel, duygu ve aksiyon yüklü bir serüvene çıkarıyor. Oyunu beğenmemek için belki de tek sebebiniz, gerçekten rol yapma oyunlarını sevmiyor olmanız ya da nişancı oyunlarından başka oyunları oynamayı tercih etmiyor olmanızdır. Fakat yeni bir şeyler arıyorsanız ve bir oyuna 210 lira verdikten 4 saat sonra bitirip yarı fiyatına satmak istemiyorsanız, Final Fantasy XV tam olarak sizler için yapılmış. 15 rakamı sizleri korkutmasın, eski oyunlar ile bir ilgisi yok. Rol yapma oyunları hakkında bilgim yok demeyin, gerçekten çok basite indirgenmiş, sadeleştirilmiş bir sistem sizleri bekliyor. Oyunu oynamadan önce Kingsglaive: Final Fantasy XV’i izlemenizi tavsiye ederim fakat izlemezseniz de oyundan zevk alıp hikayeyi anlayabilirsiniz. Filmden sonra 5 bölümünü de YouTube’da bulacağınız Brotherhood: Final Fantasy XV animesini izleyebilirsiniz. Bu anime, 4 arkadaşın yakın arkadaş olma sürecini anlatıyor. Son olarak daha da kendinizi bu oyuna adamak istiyorsanız, Final Fantasy XV’in Twitter hesabından indirme linki yayımlanan 40 sayfalık, oyunun başlangıcından bir önceki günü anlatan kitabını okuyabilirsiniz. Final Fantasy XV, kesinlikle oyun dünyasınca kusursuz bir oyun. Hataları elbette var, ama bu muhteşem olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

[inceleme]

Ayrıca En yeni haberler için Facebook, Twitter ve Google Haberler üzerinden Leadergamer'ı takip edebilirsiniz.