Leadergamer

© 2007-2023 Gamer Media Tüm Hakları Saklıdır. Bu sitenin veya içeriğinin hiçbir kısmı telif hakkı sahibinin izni olmadan çoğaltılamaz.

Avatar
Yazar: Staff, Editör Yazım tarihi: 04.12.2016

10 senedir tüm Final Fantasy severlerin beklediği Final Fantasy XV, sonunda çıkışını gerçekleştirdi ve herkes oyuna derinlemesine bir giriş yaptı. Biz de oyuna o derinlemesine giriş yapan oyunculardan bir tanesiydik. Oyunumuzu aldık, konsolumuzu açık ve oyunu oynamaya başladık. Yaklaşık 20 saatlik bir oynanış süresinden sonra sizlere kendi görüşlerimizi de aktarmak istedik. Zaten inceleme yazımızın amacı da budur. İşte Final Fantasy XV inceleme yazımız!

j

Oyunda kontrol edeceğimiz tek karakter bulunuyor ve o karakterin adı Noctis Lucius Caelum. Bu karakter, Insomnia kralı Regis Lucius Caelum’un oğlu ve tahtın 114. varisi. Fakat bu maceraya tek başımıza çıkmıyoruz, yanımızda 3 değerli arkadaşımız, hatta kardeşimiz bulunuyor. Bu insanlar ise Gladiolus, Ignis ve Prompto oluyor. Oyunun senaryosu hakkında çok fazla spoiler vermeyeceğiz merak etmeyin. Fakat kısaca senaryodan bahsetmek istiyoruz. Oyunun hikayesi hakkında en ufak bir şey bile bilmek istemiyorsanız, bu paragrafı atlayabilirsiniz efendim. Şimdi senaryomuza geçelim, liseden tanıştığımız 3 arkadaşımız ile birlikte, hem siyasi amaçlı ve hem de hali hazırda sevdiği kız Lunafreya Nox Fleuret ile evlenmek için yola koyuluyoruz. Lunafreya ile Noctis’in evliliği, Insomnia ile Niflheim arasındaki gergin politikayı durduracağı için büyük bir önem taşımakta. Yolculuk esnası çıkan büyük bir aksaklıktan dolayı kendi şehrimize geri dönemez ve bunun aksine çok daha büyük, tehlikeli ve uzun bir yolculuğa çıkarız. Bu yolculuk Noctis ve arkadaşlarının geleceğini şekillendirir, birbirlerine arkadaştan çok kardeş gibi kenetlenmelerini sağlar. Böylece oyuna sağlam bir giriş yaparız.

Biraz oynanıştan bahsetmeden önce oyunun ana tarzından bahsetmek istiyoruz. Final Fantasy XV şu ana kadar oynamış ya da görmüş olduğunuz herhangi bir rol yapma oyununa benzemiyor. Aslına bakarsanız Japon rol yapma oyunlarından da çok farklı bir türe isabet ediyor. Ne gibi değişiklikler gösteriyor diye soracak olursanız, hemen en önemlilerinden bahsedelim. Öncelikle savaş sisteminde artık tur bekleme ya da komut verme yok. Karakterlerimiz her savaştan sonra seviye atlamıyor. Oyunun dünyasında koşuştururken rastgele bizi savaşa sokmuyor. Düşük seviyede olduğunuz için karşınızdaki güçlü yaratığa karşı hiç şansınız yok anlamına gelmiyor. Sinematik sahneler haricinde geçen konuşmalar sadece metin kutucuklarından oluşmuyor. Daha fazlasını sayabilirdim fakat bunların bir çoğunluğunu kontrol aygıtını elinize alıp ilk adımınızı attığınızda fark edeceksiniz. Yani bu Final Fantasy oyunu, sizin bildiğiniz Final Fantasy oyunlarından oldukça farklı.

final-fantasy-xv

Final Fantasy XV’in en önemli unsurlarından birisi elbette savaş sistemi. Oyunun genel çoğunluğunda savaşmanız gerekecek ve bu konudaki en iyi ve belirgin yenilikler, istenmeyen ve rastgele ortaya çıkan savaşların ortadan kalkması. Önceki Final Fantasy oyunları ve JRYO oyunlarının çok büyük bir kısmında olduğu gibi, oyunun dünyasında koşar adım bir yerlere giderken birden ekranın bulanması bükülmesi, kararması ya da aydınlanması ile birlikte bir savaş bölümüne sokulmuyoruz. Aksine savaşacağımız ya da savaşabileceğimiz her yaratığı uzaktan görebiliyoruz. Düşmanlara yaklaşırken karakterlerimiz mutlaka savaşacağımızı gösterecek şekilde konuşuyor, hafif bükülen ve dikkatle ilerleyecek bir şekilde koşuş pozisyonuna geçiyoruz. Düşmanların bizi görebileceği noktaya iyice yaklaştığımızda ise ekranın üzerinde kırmızı ince bir ışık görüyoruz. Bu ışığın genişlemesi, düşmanların bizi görmesi ve savaşa gireceğimiz anlamına geliyor. Bu ışığı göz önünde bulundurarak, hiç bizi görmeden ilk vuruşu gerçekleştirirsek elbette avantaj kazanıyor ve vuruşlarımızın kritik hasar veriyor. Ortalıkta canavar yoksa da, asker bırakmak için gökyüzünden bir Magitek gemisinin geçtiğini ve yere iniş yaptığını görebiliyoruz. Bu esnada yine 3 arkadaşımızdan birisi mutlaka bizi uyarıyor. Herhangi bir şekilde, herhangi bir yaratık ile savaşmak istemiyor muyuz? Yapmamız gerekenler çok basit, koşun. Bir savaşın içindeyken, canımız azaldığında diğer JRYO oyunlarında olan kaçma şansı diye bir şey yok. Ufak haritanızda kırmızı çizginin dışına çıkarsanız, düşmanlar sizi kovalamayı bırakır ve savaştan çıkmış olursunuz. Savaşa girerken ve çıkarken hiçbir şekilde bekleme ekranına da sokulmuyorsunuz ama unutmayın ki siz nefesinizi toplarken, düşmanlar da ufaktan canlarını dolduruyor olurlar.

Şimdi savaş mekaniğinin kendisine gelelim. Daha önce Kingdom Hearts ya da Final Fantasy VII: Crisis Core oynayan okurlarımız daha rahat gözlerinde canlandıracaktır. Noctis, oyunun bizlere sunduğu 9 tür silahın hepsini kullanabiliyor. Aynı anda 4 çeşit silah taşıyabiliyoruz. Arkadaşlarımız ise üzerinde 2 çeşit silah bulundurmak şartıyla her birine tercih ettiği türden silahı vermek durumundayız. Buna rağmen üçü de ikinci silah olarak sihir kullanabiliyor. Savaş esnasında saldırı butonunu tutarak art arda saldırabiliyoruz. Vuruş yaparken farklı kombinasyonlar çekmek için de ya saldırı esnasında silahımızı değiştirmemiz gerekir, ya da hareket çubuğu ile Noctis’e yön vermemiz gerekir. Bunların yanı sıra arkadaşlarımız ile yapabileceğimiz daha farklı kombinasyonlar var ki, bunlara da sonra değineceğim. Savaş daha önce hiçbir Final Fantasy oyununda olmadığı kadar akıcı ve eğlenceli. Genel olarak JRYO oyunları hikayesi için oynanır ve savaşlar hızlıca bitirilmeye çalışılır zira her savaş birbirinin aynıdır. Fakat Final Fantasy XV savaş esnasında yuvarlanma, silah savuşturma, koşma, hedef değiştirme gibi davranışlara izin veriyor ve bunların hepsi yüksek hızda oluyor. Hiçbir savaş yavaş ve sıkıcı geçmiyor aksine, gördüğünüz her yaratığa saldırmak istiyor ve bunu deneyim kazanıp seviye atlamak için değil, gerçekten savaş mekaniğinin ve tabii ki de eşlik eden müziklerin güzelliği için yapıyor olacaksınız.

Sürekli bizimle olan 3 arkadaşımızın da kendilerine has yetenekleri ve amaçları var. Bu savaş dışında da, savaş esnasında da bu şekilde yani asla gereksiz bir grup üyesi olmuyorlar. Gladiolus büyük bir kılıç kullanarak en önde, hasarı almakla meşgul olan arkadaşımız. Gerekli durumlarda ya da gerekli yeteneği açıp komut verdiğinizde, ikinci silah tercihi olan kalkan ile gelip sizi koruyabilir. Ignis ise çift hançer kullanarak genelde size yakın, sizin saldırdığınız düşmana saldırarak yardımcı olur. Aynı zamanda grubun beyini olan Ignis, düşmanların zayıf ve güçlü noktalarını bildiren, grubu iyileştirme görevini üstlenen kişidir. Prompto ise grupta tek ateşli silah kullanan kişidir. Kendisi uzakta durarak ağır ve elementsel hasar vermekle görevlidir. L1 butonunu tutarak Tech Command denilen komut penceresini açabilirsiniz. Bu pencereden, arkadaşlarınız için açtığınız ve yüklediğiniz yetenekleri uygulamalarını sağlayabilirsiniz. Bunları yapmak için sürekli olarak pasif dolan Tech Bar’ınıza ihtiyacınız vardır. Çoğu yetenekler 2 bar kullandığından, neyi ne zaman kullanmalarını emretmekte dikkatli olmalısınız. Arkadaşlarımıza sadece 1 yetenek yükleyebiliyoruz ama neyse ki savaş esnasından grup menüsünü açarak değişim yapabiliyoruz.

Final-Fantasy-XV (1)

3 arkadaşımızı aslında en önemli kılan şey, genel olarak sohbet ediyor olmaları. Sadece kendi aralarında değil, Noctis de dahil olarak sürekli aralarındaki o sıcak arkadaşlığı hissedecek şekilde konuşmalar geçiyor ve bunlar savaş esnasında da oluyor. Kendileri cansız, duygusuz rol yapma oyunu karakterleri değil. Arabada seyahat ederken, bir kafede otururken ya da Chocobo çiftliğinde vakit geçirirken arkadaşlarımızın sıklıkla yaptığı sohbet bizi eğlendiriyor. Konuşmaların çoğu bizi eğlendirdiği gibi, savaş esnasında da bilgilendiriyor. Zayıf olduğunu düşündüğü elementi, düşmanın seyrek olduğu yerde nefes alabileceğimizi, canı az olan yaratığı işaret edip ona odaklanmamızı söyleyebiliyorlar. Anlayacağınız bu 3 arkadaşımız, gerçekten daha önce hiçbir rol yapma oyununda olmadığı kadar etkili ve özel karakterler. Kendilerine ait diyalog ve seslendirmenin üzerine o kadar düşülmüş ki, çeviri ekibinin 7 ay çalışmasına şaşırmıyor insan.

Final Fantasy XV belki de serinin diğer oyunlarının hiç önem vermediği kadar çok önem veriyor görevlere. Ayrı bir takip ve görev inceleme menüsü bile veren Final Fantasy XV, başarıyla tamamladığımız görevleri fazlasıyla deneyim puanı ile ödüllendiriyor. Bunun önemi, belki de oyunun erken safhalarında fark etmediğiniz düşük seviyeli bir görevi yeni fark etmiş olursunuz fakat ödülleri çok vasat olduğu için yapmaktan vazgeçersiniz. Eşya açısından evet, isteklerinizi tatmin etmeyebilir fakat 3000 deneyim puanı oyunun erken safhalarında da, 40 saati aştıktan sonra çok ama çok lazım oluyor. Bunların yanı sıra bazı görevler sıkıcı başlasa da, giderek daha da ilginç hal alıyor ve sizin ilginizi çekmeyi başarıyor. Her görevi aldığınızda, yapım aşamasında, dönüş yolunda ve teslim ettiğinizde 4 arkadaşın arasında geçen konuşmalar inanılmaz eğlenceli ve ilginç oluyor. Bu yüzden mutlaka bir kulağınız konuşulanlarda olsun derim.

Deneyim puanı görevlerden, savaşlardan ve ufak oyunlardan elde ediliyor, bunu şu noktaya kadar tahmin ediyordunuz zaten. Fakat önemli nokta, deneyim puanlarını elde ettikten sonra bir havuzda toplanıp, kamp yapana kadar karakterlere yüklenmiyor olması. Yani eğer üzerinizde 8000 deneyim puanı varsa ve bunların birkaçı görevler sayesinde elde edilmişse, öldüğünüz takdirde bütün puanlar uçup gidecek. Bu sistem Final Fantasy serisinde daha önce hiç görülmemişti. Bu şekilde kamp yapma işini oyuncular es geçemiyor, sürekli bir gözleri kamp noktalarında oluyor. Sabah saatlerinde ölmeniz belki biraz zor gelebilir fakat akşam saatlerinde dikkatsiz gezerseniz, çıkacak güçlü Daemon’lar sizi tek hamlede öldürebilir. Bu yüzden hava kararmaya başladığı gibi kamp noktası arasanız iyi olur.

3129615-ffxv_tgs_screenshot_(22)

Son olarak da yetenek puanları. Yetenek puanlarını da seviyenizin haricinde, çeşitli aktiviteler sonucu kazanabilirsiniz. Bu aktiviteler kamp yapmaktan araba sürmeye, fotoğraf çekmekten savaşta geçirdiğiniz süreye kadar çeşitlilik gösteriyor. Sürekli olarak yetenek puanı kazanıyorsunuz bunu merak etmeyin. Kazandığınız puanlarla Ascension denilen yükseliş ekranından yeni yetenekler, güçlendirmeler ve özellikler açabilirsiniz. Noctis’in ışınlanma saldırısını yaptığınızda dikkatleri dağıtması için bir sima bırakmasını mı istiyorsunuz? Belki de Prompto’yu biraz etkisiz buldunuz, onu güçlendirip yeni yetenek açmak istediniz. Yetenek puanlarınızı biriktirip, yükseliş ekranından oynayış tarzınıza göre yetenekler açmalısınız. Fakat şimdiden uyarayım. Açacağınız yeteneği iyi okuyup karar verin. Açtığını yeteneği geri kapatıp puanlarınızı iade alamıyorsunuz.Benim gibi henüz envanterimde kalkan yokken Gladiolus’a kalkan için yetenekler açmayın. Bir diğer uyarımız ise, her yeteneği açamadım diye kuşkuya düşmeyin. Bir çok yetenek, özellikle dalların sonuna doğru olanlar 999 yetenek puanı istiyor. Bunlar oyunu bitirdikten sonra elde edebileceğiniz yetenekler.

Görselleri tek bir cümle ile izah etmem gerekiyorsa şunu diyebilirim ki, izlediğiniz herhangi bir video ya da baktığınız herhangi bir görsel oyunu tam anlamıyla yansıtmıyor. Final Fantasy XV gerçekten, inanılmaz güzellikte görselliğe sahip. Yerdeki çimenlerin şeklinden tutup, savaştığınız file benzer yaratığın üzerindeki kıvrımlara kadar her şey muazzam detay ve özenle yapılmış. Gerçekten Square Enix’i bu konuda tebrik etmemiz gerekiyor. Karakter animasyon ve görselleri bir konsol oyununda daha güzel olamazdı.

Oynanış deneyimi olarak FPS oranından söz edecek olursak internette birçok oyuncunun oyunun 30 FPS’in altında çalıştığını, oynanabilirliği mahvettiğini ve güncelleme beklediklerini söylüyorlar. Fakat YouTube ya da Twitch’e bakacak olursanız ve özellikle kendi deneyimlerimi söyleyecek olursam,oyunun 25 FPS’e düşmesi neredeyse imkansız gibi. Çok nadiren açık alanlarda birkaç FPS düşüp hemen 30’a geri toplayan Final Fantasy XV’i yeni model PlayStation 4 değil, ilk çıkış yapan modelinde oynadım. En çok sorunu yaşamam gerekirken hiç sorun yaşamamam, şikayette bulunan oyuncuların sorunları hakkında beni şüpheye düşürdü. PlayStation 4 Pro tarafına gelecek olursa, HDR ve 4K seçenekleri açıldığında ışıklandırma detayları artıyor ve piksel kırılmalarını tamamen ortadan kaldırıyor. Fakat şahsen 4K görüntü yerine 40 FPS üzerini almayı tercih ederim ama ne yazık ki Final Fantasy XV tüm cihazlarda maksimum 32 FPS görebiliyor. Neyse ki Square Enix işleri PlayStation 4 Pro için düzelteceğini ve sisteme yakışır şekilde daha iyi FPS oranı sağlayacağını söylüyor. Bu başlığı bitirmeden önce muhtemelen aklınızda olan bir soruyu cevaplandırayım, hayır savaş esnalarında FPS düşüşü artmıyor. Garip bir nedenden ötürü bahsettiğim 27 FPS’e düşüşleri açık alanda gezerken rastlamanız daha muhtemel. Yanlış anlaşılmasın, daha muhtemel dediğim için sürekli olduğu anlamına gelmiyor. Ama şahsi deneyimlerimde ancak buz büyüsü yaparken Prompto’nun özel bir silah kullandığı esnada 15 askerin farklı zırh parçaları uçtuğu zaman 1-2 FPS düşüşü oluyor.

d

İncelememizin sonuna gelecek olursak, Final Fantasy gerçekten her kesimden, her yaştan oyuncuya hitap edebilecek bir oyun. Mesela, hayatınızda en az 1 kez bile RYO oynadıysanız, Final Fantasy XV size o kadar da yabancı gelmeyecektir. Bunun sebebi ise geliştirici ekibin, oyunu oldukça oyuncu dostu yapmış olması. Oyunu anlamak için bir önceki oyunları oynamanız gerekmiyor, günde 15 saat RYO oynayan bir oyuncu olmanıza gerek olmuyor. Hardcore Final Fantasy oyuncularından bahsetmek gerekirse de, Final Fantasy XV onlar için bir cennet olacaktır. Final Fantasy XV gerçekten sizlere 60 saatten uzun sürecek inanılmaz güzel, duygu ve aksiyon yüklü bir serüvene çıkarıyor. Oyunu beğenmemek için belki de tek sebebiniz, gerçekten rol yapma oyunlarını sevmiyor olmanız ya da nişancı oyunlarından başka oyunları oynamayı tercih etmiyor olmanızdır. Fakat yeni bir şeyler arıyorsanız ve bir oyuna 210 lira verdikten 4 saat sonra bitirip yarı fiyatına satmak istemiyorsanız, Final Fantasy XV tam olarak sizler için yapılmış.

Ayrıca En yeni haberler için Facebook, Twitter ve Google Haberler üzerinden Leadergamer'ı takip edebilirsiniz.