Dying Light, Polonya merkezli bir oyun geliştirme stüdyosu olan Techland tarafından geliştirilip, hepimizin tanıdığı Warner Bros. Interactive Entertainment tarafından PC, PlayStation 4 ve Xbox One platformları için dağıtılan zombi temalı bir aksiyon oyunu. Bir parkur koşucusu olan Crane'i yönettiğimiz Dying Light'ta tanıdık bir yer olan Harran'a ziyarette bulunuyoruz. Gece ve gündüz döngüsünün dinamik bir şekilde yaşandığı Harran'a Dying Light'ı incelemek için gitmeye ne dersiniz?
"Oğlum bu Harran dedikleri yer Türkiye'deymiş lan!"
Dying Light duyurulduğu günden itibaren merakla beklenilen bir oyun olmuştu. Bunun sebebi ise hem bir parkur koşucusunu yönetmemiz, hem oyunun içerisinde zombilerin bulunması, hem de oyunda kullanacağımız silahları kendimizin yaratabilme özelliklerinden ötürüydü. Dying Light'ı bu yönünden ötürü hem Dead Rising, hem de Assassin's Creed serilerine rahatlıkla benzetebiliriz.
100'den fazla silah yaratabileceğimiz Dying Light'ın öncelikle senaryo moduna bir el atmak istiyorum. Dying Light genel olarak zaten senaryo modu tabanlı bir oyun. Crane isimli bir parkur koşucusunu yönettiğimiz Dying Light içerisinde birliğimiz tarafından Harran'a gizli bir görev için gönderiliyoruz ve Harran'a indiğimizde başımıza bir talihsizlik geliyor. Bunun üzerine bizi kurtaran arkadaş canlısı insanlar, bizi kurtarırken aralarından bir koşucuyu zombilere yem etmek zorunda kalıyorlar. Bu durumda da o koşucunun yerini biz doldurmak durumunda kalıyoruz. Bu şekilde de oyunun senaryosu genişliyor. Açıkça söylemek gerekirse Dying Light'ın senaryosu oldukça ilgi çekici fakat ne yazık ki oyun içerisinde olaylar oldukça klişe bir şekilde gelişiyor. Tabii olayların klişe bir şekilde gelişmesi, oyunun senaryosunun kötü olduğunu göstermez. Bu şekilde yanılmanızı da istemem. Sadece, oyunun senaryosu klişe olduğu için olabilecek olayları önceden tahmin edebiliyorsunuz. Mesela ben şuan oyunun henüz başlarındayım fakat son bölümleri tahmin edebilecek seviyeye geldim.
Dying Light içerisinde bizleri tehlike unsuru olarak sadece zombiler beklemiyor. Klasik hayatta kalma oyunlarında olduğu gibi bir de kötü niyetli insanların bulunduğu bir grup var. Onun dışında oyun içerisinde hem gece, hem de gündüz vakitlerinde farklı farklı zombiler görebiliyorsunuz. Özellikle gece olduğunda ortaya çıkan zombiler hem oldukça hızlı, hem de oldukça ölümcül olabiliyorlar. Sabah vakitlerinde karşımıza çıkan zombiler genellikle hayattan bıkmış, "Lan biri gelse de artık tamamen bizi öldürse." moduna geçmiş bir şekilde takılıyorlar. Dinamik gece gündüz özelliği sayesinde değişebilen zombiler, Dying Light'ın dinamik hava şartlarından pek etkilenmiyorlar. Harran'ı yağmurlu, sisli ve açık hava gibi farklı hava şartlarında görebiliyoruz.
Zombiler artık düz duvara tırmanıyor!
Sizlerin aklına bir fesatlık gelmeden, geceleri zombilerin evlere ve benzer binalara tırmanabildiğiniz belirtmekte fayda var. Neyse, tüm indirilebilir içeriklerle birlikte bizlere 50 saatlik bir oynanış süresi sunan Dying Light'ın bir de çoklu oyuncu modu bulunuyor. Oyunda şimdilik 2 adet çoklu oyunculu mod bulunuyor. Bunlardan birincisi, 4 kişiye kadar destek verebilen bir co-op modu. Diğer mod ise oldukça ilginç bir mod olan zombi olma modu. Zombi olma modu aslında Dying Light'a ücretli bir ek paket ile getirilecekti fakat yaşanan bazı ertelenme sorunlarından ötürü Techland bu oyun modunu herkese ücretsiz olarak vermeye karar verdi. Zombi olma modunda herhangi bir oyuncunun veya bir arkadaşınızın Dying Light dünyasına bir süper zombi olarak katılabiliyorsunuz. Ayrıca bu oyun modunda karşınıza 1'den fazla oyuncu da çıkabiliyor çünkü zombi olma modu co-op desteği de sunuyor. Fakat bu özellik sadece insanlar için geçerli kılınıyor. Zombi olan oyuncu sürekli olarak yalnız kalıyor. Zavallı...
Şimdi, biraz da oyunun asıl canlıları olan zombilerden tekrar bahsedelim. Oyunda zombiler dediğim gibi kendinden geçmiş bir şekilde takılıyorlar. Gündüzleri normal zombiler, koşucu zombiler, ağızlarından zehir fırlatan zombiler, radyo aktif kıyafetli zombiler ve ellerinde büyükçe bir silah bulunduran dev gibi zombiler karşımıza çıkabiliyor. Geceleri ise biçimsiz, şekilsiz, korkunç zombiler etrafa çıkıyor ve gündüzleri karşımıza çıkan zombiler biraz daha güçleniyor. Dying Light'ta zombi çeşitliliği oldukça yeterli seviyede fakat sorun şu ki zombilerin hepsi neredeyse aynı. Bu sorun en başlarda sizi pek rahatsız etmese de zombilere dikkat etmeye başladığınız zaman rahatsız olmaya başlıyorsunuz.
Peki biz Harran'da neler yapıyoruz? Dying Light'ta yolundan gidebileceğimiz ana bir senaryo görevleri bulunuyor. Senaryo görevleri dışında farklı şekillerle edinebileceğimiz yan görevler de bizleri bekliyor. Görev sistemi aslında görebildiğiniz gibi sadece 2'ye ayrılıyor fakat oyun içerisinde yine de yapabileceğiniz birçok şey bulunuyor. Mesela çatıdan çatıya zıplarken bir yere gizlenmiş olan, özel eşyalar satan bir satıcıyı görebiliyor ve ondan eşya alıp, eşya satabiliyoruz. Tüm bunlar olurken hemen aşağıdaki sokakta masum bir kişi kötü insanlar tarafından veya zombiler tarafından sıkıştırılmış olabiliyor. Bu insanlara belli ödüller karşılığında yardım edebiliyoruz. Bir de güvenli bölgeler var ki bunlar en çok işinize yarayan şeyler. Dying Light içerisinde belli bölgeler güvenli bölge haline gelebiliyor. Bu bölgeler daha önceden zombiler veya kötü insanlar tarafından ele geçirilmiş oluyor ve sizin o güvenli bölgeyi ele geçirebilmek için tüm o kötü insanları veya zombileri öldürmeniz gerekiyor. Tabii ki güvenli bölgenin kapılarını kapatıp, ışıklarını da açmayı unutmamak gerekiyor.
Şimdi tekrar şu zombi konularına gelelim çünkü zombiler hakkında anlatmamız gereken son bir olay daha var. Bu olay da tamamen gece oynayışına dayalı. Dying Light'ta gece olduğu zaman oyun tamamen farklı bir duruma geliyor. Sabah olduğu gibi akşamları/geceleri o kadar rahat dolaşamıyorsunuz. Etraftaki zombiler hem çok agrasif hem de oldukça hızlı davranabiliyorlar. Bir de bu zombiler arasına sadece geceleri çıkan özel zombiler eklenince iş daha da kızışıyor. Bahsettiğim bu zombiler haritamız üzerinde görülebiliyor. Sadece kendileri değil, baktıkları yönler de görülebiliyor. Bu sayede bizler de gizli bir biçimde, sessizce yanlarından geçebiliyor ve başımızı belaya sokmuyoruz.
Birileri FPS düşüşü mü dedi?
Dying Light grafik açısından oldukça başarılı bir oyun diyebiliriz. Harran, Dying Light ile oldukça güzel görünüyor çünkü. Oyundaki efektler ve modellemeler de oldukça başarılı olunca aslında grafikler oldukça başarılıymış gibi görünüyor fakat o grafiklerin arkasında yer alan performans yok mu? İşte o performans ne yazık ki Dying Light'ı bitiren nokta oluyor. Dying Light çıktığı günden beri bilgisayarlarımızdaki RAM'i gereğinden fazla bir şekilde kullanıyor ve bu yüzden RAM'i sınırda olan oyuncularda büyük sorunlar çıkartabiliyor. Bu sorun için geçtiğimiz günlerde bir güncelleme yayına alınsa da biz pek bir farklılık görebilmiş değiliz. Ayrıca oyundaki sinematik sahneler veya oyun içindeki diyalog sahnelerinde FPS değerinin 20 puan birden düşmesi de bizi en çok rahatsız eden nokta oldu. Son olarak Dying Light'ın seslerine de değinecek olursak, aslında oyunda çok özel bir şey olmadığını söyleyebiliriz. Sesler bizi ne rahatsız etti, ne de bizleri etkiledi. Oldukça ortalama bir ses düzenine sahip olan Dying Light, o kadar konuşmanın, reklamın ardından oldukça ortalama bir oyun olduğunu herkese gösterdi.
Assassin's Creed ve Dead Rising tarzı oyunları sevenler veya daha çok parkur koşusu merakı olan oyuncuların mutlaka ilgisini ve dikkatini çekecek olan Dying Light, Türk insanına yakın bir yer olan Harran'da geçmesi ve oyundaki karakterlerin çocuğunun ismi Türk/Arap/Osmanlı isimleri olması ile birlikte tabii ki Türk oyuncuların da ilgisini çekmiştir. Fakat görülen o ki tüm bunlar Dying Light için yeterli olmayacak. Uzun süren ertelenmeler ile birlikte eğer Dying Light karşımıza performans bakımından daha başarılı bir şekilde çıksaydı, oyun hakkındaki düşüncelerimiz çok daha iyi olabilirdi.
[inceleme]
