Avatar
Yazar: Yaşar Baturalp Artar, Editör Yazım tarihi: 20.11.2016

Günlük hayatınızı arkada bırakın, sandalyenize oturun ve bilgisayarınızı çalıştırın. Dishonored'ın görkemli geri dönüşü ile birlikte, saatlerce bilgisayar başında oturma devri başlıyor. İlk oyunuyla gönüllerimize taht kuran Dishonored serisi, kaldığı yerden devam ediyor ve bizleri kendine çağırıyor. Dishonored 2, Corvo Attano ve Emily Kaldwin'in hikayesini bizlere sunmak için yola çıktı ve önceki oyundan aldığı derslerle açıklarını kapattı. Dilerseniz lafı daha fazla uzatmadan oyunun bütün artılarından ve eksilerinden bahsedeceğim incelememe geçelim.

Dishonored 2

Yeni bir hikaye ve Emily Kaldwin.

İlk Dishonored oyunu, gizlilik tabanlı oynanışı ve dövüş mekanikleriyle hepimizin ilgisini çekmişti. Corvo Attano'nun başından geçenleri oynadığımız Dishonored'ın devam oyunu Dishonored 2, bizlere çok daha farklı bir hikaye sunuyor. İlk oyundan 15 yıl sonrasında geçen olaylar; Emily Kaldwin'in İmparatoriçe olduğunu ve babası olan Corvo Attano'nun da ona yol gösterici olarak hizmet ettiğini öğrenmemizle başlıyor. Oyun zevkinizi bozmamak için hikaye ile ilgili detaylı bilgi vermeden her noktaya değinmeye çalışacağım. Oyunun ilk dakikalarında gerçekleşen bir ihanet ile sevgili Emily'nin zorla tahttan indirildiğini görmek beni bir hayli üzdü. Oyun, tam olarak bu noktada bizden Corvo ve Emily arasında bir seçim yapmamızı ve oyuna bu şekilde devam etmemizi istiyor. Hangi karakteri seçerseniz seçin, bunun bir geri dönüşü olmadığını unutmayın. Oyuna yeniden başlamak farklı bir nokta tabii ki, zaten burada amaçlanan o. Oyunu farklı şekillerde ve çok farklı stratejilerle tamamlayabiliyorsunuz, keyfinize bakın.

Hikaye bir noktaya kadar sürükleyici ve akıcı bir şekilde ilerlese de, oyunu bitirdikten sonra öldürdüğünüz veya tanıştığınız kişilerin isimleri bile aklınızda kalmıyor. Hatta oyunu bitirmenize bile gerek yok, 30 dakika önce sizi bir yere yönlendiren karakterin adını bile unutuveriyorsunuz bir anda. Oyunun hikaye anlatımının ve karakter tanıtımının bu noktada biraz zayıf kaldığını düşünüyorum, karakterler daha derin hikayelere sahip olsa hepimiz için çok daha eğlenceli olurdu. Bu eksiyi belirttikten sonra Corvo ve Emily'den devam edeyim. Ben tercih hakkımı Corvo'dan yana kullandım ve tanıdığım bir karakter ile ilerlemeye karar verdim. Emily'nin az sonra bahsedeceğim ilginç özel yetenekleri ise beni kendine çekmedi değil. Oyunda bir görevi tamamlamak için yapabileceklerinizin sınırı yok. Yeteneklerinizi istediğiniz gibi kullanabilir, gizlice ilerleyebilir veya önünüze gelenle dövüşerek ortalığı yarabilirsiniz. Bütün bu gizlenmelerin veya dövüşlerin sonucu olarak, hikayenin sonunda ne alacağınızı göreceksiniz.

Oyunun oyuncuyu özgür bırakan yapısı sayesinde, ne kadar oynarsanız oynayın sıkılmıyorsunuz. Belirtmek istediğim bir noktadan daha unutmadan bahsedeyim. Oyunda belirli bir aşamaya geldiğinizde, güçlerinizin olup olmayacağına karar vereceğiniz bir sahneyle karşılaşacaksınız. Belirli bir aşama dediysem çok geç zannetmeyin, oynamaya başladıktan en fazla yarım saat sonra bu kararı veriyorsunuz. Bu karar ile birlikte örneğin Corvo olarak oynayıp güçlerinizi kullanabilir veya yine Corvo olarak oynayıp güçlerinizi kullanmayabilirsiniz. Yani oyun içerisinde aldığınız ufak kararlar dışında bile toplam 4 büyük karar ile oyununuzun geleceğini etkiliyorsunuz. Dishonored 2'nin en beğendiğim özelliklerinden birinin bu olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Son olarak ise Karnaca şehrinden bahsetmek istiyorum. Oyundaki "steampunk" havanın çok güzel yansıtıldığı bu şehirde, oyunun temasının en gözlemlenebildiği yerlerden birisi tabii ki Karnaca şehri; başka neresi olacaktı?

Dishonored 2

Emily ve Corvo arasındaki tercihinizi yaptıktan sonra oyuna devam ediyorsunuz.


Yapay zeka zorlukta bir üst seviyeye geçmiş.

Oyundaki düşmanlarınızı haklamanın en kolay yolu, onları sırtlarından bıçaklamak gibi görünüyor. Ön taraftan gizlenerek yaklaşmaya kalktığınızda, bir nedenden dolayı sürekli hüsrana uğruyorsunuz. Hareketleriniz kolaylıkla fark ediliyor ve düşman bir ses duyup size doğru gelmeye başlıyor. Genellikle yalnız dolaşmadıklarını düşünürsek, ortaya çıkıp birini öldürdüğünüz anda diğerleri adeta başınıza üşüşüyor ve hayatta kalma ihtimaliniz sıfıra yaklaşıyor. Dishonored 2'nin en büyük artılarından birisi, gizlilik tabanlı oynanışın zorlaştırılmış olması. Oyunda ortaya çıkan bir hatadan dolayı mı böyle oluyor yoksa gerçekten düşmanlar bir üst seviyeye mi geçmiş ben anlayamadım açıkçası. Görüş alanları neredeyse sonsuz olan düşmanlarınız, sizi balkonda dururken bile fark edebiliyor ve üstünüze doğru yürümeye başlayabiliyorlar.

Yapay zeka, adının karşılığını veriyor ve yapaylığını Dishonored 2'de de koruyor. Detaylı bir şekilde hamlelerinizi düşünerek hareket ettiğinizde yapay zekadan sıyrılabiliyorsunuz. Yaptığınız en ufak bir hatada ise, zeka kısmı devreye giriyor ve bir anda kendinizi "Son kayıt noktasından yeniden yükle" butonuna tıklarken buluyorsunuz. Oyunun iyi bir iş çıkardığını söyleyemediğimiz noktalardan birisi de bu maalesef. Yapay zeka oldukça dengesiz ve hangi zorluğu seçtiğiniz fark etmeksizin, en ufak hatanızda ölmeye mahkumsunuz çünkü oyunun zorluğu artırılmış. Düşman saklandığım yerin önünden geçsin, ben de bu arada arkadan yaklaşıp öldüreyim mantığı Dishonored 2'de garanti bir teknik değil; çünkü düşmanlarınız doğrudan saklandığınız yere bile gelebiliyorlar. Oyunu oynarken dikkat etmeli ve bu konudaki beklentilerinizi sınırlamalısınız.

Sizi fark ettikleri anda, ölümün yanına gideceğinizi bilmek bile oyunu tekrar tekrar oynamanız için yeterli motivasyonu sağlıyor. Özellikle kimseyi öldürmeden, tamamen gizlilik üstüne kurulu bir oyun stiliyle oyunu bitirmeye çalışan oyuncuların işi Dishonored 2'de çok zor olacak; çünkü dövüşerek bile sürekli ölüyorsunuz. Burada bahsettiklerimi kötü olarak algılamayın, bunlar gizlilik tabanlı bir oyunu güçlendiren unsurlardır. Yapay zekanın çok daha atik olması, oyundaki heyecan ve aksiyon hissini de artırıyor. Saldırıları doğru zamanda engelleyemeyebiliyor ve bir dövüşçünün yapmaması gereken bir şekilde panikleyebiliyorsunuz. Sonucu sürekli ölüme giden bu olaylar zincirinin sonunda, size verilen bir görevi tamamlayabilmek ise insanın içini öyle bir mutlulukla kaplıyor ki tarif edilemez.

Dishonored 2

Birden çok düşmanla karşılaştığınızda, işler oldukça zorlaşabiliyor.


Karnaca'yı dolaşmayı ve incelemeyi unutmayın.

Özenle tasarlanmış Karnaca'ya yeteri kadar sevgi göstermeden oyunu bitirmeyin. İlk oyunun aksine; Dishonored 2'nin tasarımında saklanacak, tırmanacak ve zıplanacak noktalara çok daha fazla yer verilmiş. Düşmanlarınızla kapışırken belirli hareketleri yapmaktan ve bir Assassin's Creed oyununda gibi oradan oraya zıplamaktan ve kaymaktan çekinmeyin. Özellikle görevleri tamamlarken düz bir çizgiyi takip etmektense etrafta dolaşarak keşif yapmak size daha çok zevk verecektir. Üstelik dolaşırken bulacağınız veya bir dükkanın kasasından alacağınız paralarla silahlarınızı geliştirebilir ve ekipmanlarınızı güçlendirebilirsiniz. Bu paraları bulabileceğiniz bir diğer nokta ise, her oyunda olduğu gibi öldürdüğünüz düşmanların cesetleri olacaktır. Tabii ki bulabilecekleriniz sadece paralarla sınırlı değil.

İlk oyundan hatırladığımız rünler ve bone charmlar gerdi dönüyor. Şehirde dolaşarak bulabileceğiniz bu ekipmanlar (veya geliştirmeler de diyebilirsiniz.), karakterinizi güçlendiriyor ve yeni yetenekler ekliyorlar. Özellikle ufak değişimlerle oyunda çok işinize yarayacak güçler kazanmanıza yardımcı olan bone charmları sınırlı sayıda kullanabileceğinizden oyun tarzınıza uygun olanları seçmek durumunda kalıyorsunuz. Rünler ise doğaüstü yeteneklerinizi geliştirmek için kullanacağınız birimler olarak karışımıza çıkıyor. Örneğin Corvo rünleri kullanarak zamanı yavaşlatabildiği bir yetenek açabilirken, aynı şekilde Emily de kendine has yetenekler üstünden ilerleyebiliyor. Oyunda çok daha etkili olmak ve ilginç özellikler keşfetmek istiyorsanız, karanlık ve dar sokaklarda ilerleyerek bazı eşyalar toplamanız gerekiyor.

Şehirde gezmenin size sağlayacağı bir diğer avantaj ise bölgeyi tanımak olacaktır. Hedeflerinize saldırmadan önce bölgeyi tanımanız ve olası vur kaç rotalarınızı belirlemeniz gerekiyor. Bunu yapmak için de saldırıya geçmeden önce çevredeki binalarda gezebilir ve yüksek konumlardan etrafı inceleyebilirsiniz. Sormazsam olmaz, şehirde gezmeden manzaranın veya çevrenin tadını nasıl çıkaracaksınız? Özellikle oyunu Ultra grafik ayarlarında oynama şansına sahipseniz, bir dakika durup etrafı incelemek sizin için muhteşem bir zevk olacaktır. Hatta denizi gören bir konumdan, akan suyu izleyerek hemen arkanızda bıraktığınız kötülükleri ve ölümleri düşünebilirsiniz. Oyun sizi bu konuda sınırlamıyor, istediğiniz zaman başka bir yere gidip orada dakikalarca bekleyebilirsiniz; düşmanlara yakalanmamak şartı ile tabii ki.

Dishonored 2

Karnaca'nın tasarımı gerçekten harika.


Oynanış tam anlamıyla mükemmel.

Şimdiye kadar anlattığım her şeyi geride bırakın ve kendinizi oynanışa verin. Bu noktada, oyun bana beklediğim her şeyi neredeyse eksiksiz bir biçimde vermeyi başardı. Oyunun zorluğu ilk Dishonored'a göre oldukça yüksek. Öyle şuradan sola gideyim, şurada geçiş var oradan geçeyim diyemiyorsunuz. Etrafı araştırmanız ve araştırdığınız sırada ölmemeniz gerekiyor, aksi takdirde olacakları biliyorsunuz zaten. Oyundaki dövüşler gerçekten harika ve akıcı. Rakibinizin saldırılarını engelledikten sonra doğru zamanla yaptığınız bir saldırı, muhteşem bir bitirici vuruş sahnesini izlemenizi sağlıyor. Dövüşlerde kılıcınızın rakibe vurduğunu hissedebiliyor ve hasar aldığınız anda acıyı kendi vücudunuzdaymış gibi algılıyorsunuz. Bu noktada Arkane Studios'un muhteşem bir iş çıkardığını söylemem mümkün.

Emily ve Corvo'nun yetenekleri de oyuna harika bir şekilde yedirilmiş. Özellikle Emily için konuşmak gerekirse, yeteneklerin tasarımının mükemmel olduğunu söyleyebilirim. Örneğin Corvo'nun ışınlanmasına benzer bir şekilde, Emily'de bir noktaya doğru atılabiliyor fakat her şey o kadar iyi dengelenmiş ki; bu atılmanın menzili çok yüksek olsa da kaybolamıyor veya Corvo kadar hızlı bir şekilde ilerlemiyorsunuz. Emily'nin yeteneklerinden birisi olan "Domino" iki rakibi birbirine bağlamanızı sağlıyor. Bağlamak derken, tam anlamıyla bağlıyorsunuz yani birine ne yaparsanız aynısı öbürünün de başına geliyor. Çok fazla düşmanla baş etmeniz gereken durumlarda veya bir noktayı iki kişinin koruduğu anlarda en çok işinize yarayacak yetenek bu. Neden mi bahsettim bu yetenekten, çünkü yeteneklerdeki yaratıcılığı ve işlevselliği anlatmak istedim.

Bu yeteneklerin, mükemmel bir biçimde tasarlanmış mekanlarla birleşmesiyle birlikte; oyunun en büyük artısı olan dinamik oynanışı ortaya çıkıyor. Yetenekleri nasıl kullanacağınız tamamen size kalmış olduğundan istediğiniz hareketi yapabiliyor ve kendi kararlarınızı alabiliyorsunuz. Oynanıştaki özgürlükten incelememin önceki kısımlarında da bahsetmiştim ve burada da böylece değinmiş oldum. Eğer ilk Dishonored'ın oynanışını beğendiyseniz, buna kesinlikle hayran kalacaksınız. Üstelik kendini zorlamak isteyen oyuncular için de bire bir. Şunu da söylemeden geçmeyeyim, bazı yetenekleri kullanmak göründüğü kadar kolay olmuyor. Arkane Studios'un ilk Dishonored'dan ders aldığını ve oyuncuların taleplerini dinlediğini rahatlıkla söyleyebilirim.

Dishonored 2

Emily ve Corvo'nun yetenekleri her türlü oyun stiline uyum sağlıyor.


Oyunun grafikleri ve performansından da bahsedelim.

Oyunun grafikleri, öyle göklere çıkarılacak seviyede değil maalesef ancak günümüz oyunları arasında iyi bir yerde duruyor. Özellikle ultra ayarlarda oynadığınız zaman oyunun gerçek yüzünü görebiliyor ve grafiklerdeki detayları fark edebiliyorsunuz. Her oyuncunun bilgisayarı oyunu ultra grafik ayarlarında açamasa da, oyunu maksimum kalitesi üzerinden değerlendirmek durumundayım. Keşke Arkane Studios grafikler hakkında biraz daha kaliteli bir çalışma yapsaymış demeden duramıyor insan. Yine de ilk Dishonored'a göre ise büyük gelişmeler olduğunu ve en azından karakterlerin bile daha detaylı göründüklerini rahatlıkla söyleyebilirim.

İşin performans kısmından baktığımızda ise durum iç açıcı görünmüyor. Oyunda pek çok teknik hata bulunurken bunların bazıları FPS'inizin düşmesine sebep olup oyun zevkinizi baltalayabiliyor. Bu sorunlar güncellemelerle düzeltilebilecek türden olsa da, bu güncellemelerin ne zaman geleceği ayrı bir merak konusu. Oyunu tam ekran olarak açtığınızda simsiyah bir ekranla karşılaşmaktan tutun, oyunun en heyecanlı noktasında yaşanan büyük donmalara kadar sorunlar oldukça rahatsız edici. Umarım en yakın zamanda Arkane Studios bu konuya da müdahale eder, sorunsuz bir Dishonored 2 deneyimi yaşamamızı sağlar.

Dishonored 2'yi MSI sponsorluğunda MSI GT72S 6QE Dominator Pro G dizüstü bilgisayarımızla deneyimlerken, 30 FPS'in aşağısını görmedik. Oyundaki performans sorunlarına rağmen genellikle 60 FPS, bazı noktalarda ise 30-60 arası FPS ile oynayabildiğimizi söyleyebilirim. Tabii ki bu rakamlar Ultra grafik ayarlarında ve bütün ek teknolojilerin açık olarak seçildiği tercihlerde karşımıza çıkıyor. Oyun düzgün bir şekilde optimize edildiğinde veya halihazırda bulunan hataları giderecek bir güncelleme geldiğinde, çok daha rahat edeceğinizi söyleyebilirim.

Dishonored 2

Dishonored 2'yi almalı mıyım?

Gizlilik tabanlı zorlayıcı oynanışıyla, türün severleri için bir olmazsa olmaz konumuna geliyor. İlk Dishonored'daki eksiklerin düzeltilmesinin ve oyuncuların taleplerinin yerine getirilmesinin büyük artılarına bu oyunda tanık oluyoruz. Güçlendirilmiş yapay zekası ve geliştirilmiş şehir tasarımı ile, oynanışı da hiç olmadığı kadar dinamik kılan Dishonored 2'yi almanızı içtenlikle tavsiye ediyorum. Hele Dishonored'ı seven bir oyuncuysanız, Dishonored 2'yi atlamanız hiçbir şekilde kabul edilemez. Hikaye anlatımı, karakter derinliği ve performans sorunlarını arkanızda bırakabiliyorsanız, bu oyuna tam anlamıyla hayran kalacaksınız.

[inceleme]

Ayrıca En yeni haberler için Facebook, Twitter ve Google Haberler üzerinden Leadergamer'ı takip edebilirsiniz.