En son 2015 sonuna doğru filan oyun dünyasında bir Gardiyan olarak dolaşıyordum. Saatlerce Fallen öldürüp, PvP kısmında da Gardiyan kardeşlerimle karşı karşıya geliyordum. 2014 ile 2015 arasında tüm bunları tam bir şekilde yapabilmek bana en azından 300 TL'ye patlamıştı. Ana oyun ve iki ek paket satın almak bu kadar tutuyordu. Aslında her şey güzeldi, ek paketlerden memnundum. Fakat bir gün The Taken King isimli genişleme paketi duyuruldu. Ek paket de değil, genişleme paketi. Daha önce böyle bir şeyden hiç bahsedilmemişti. Season Pass içine de dahil edilmemişti. İşte bu noktada anladım, tam bir şekilde Destiny oynayabilmek için bir 100 TL daha ödemem gerekiyordu. Fakat ödemedim, Gardiyan pozisyonumu başka bir oyuncuya devrettim ve Destiny evreninden çekildim... Fakat peşimi bırakmıyorlar. Destiny 2 ile tekrar Gardiyan olduk!
Tüm bunları size anlattım çünkü bana soracak olursanız, oyuncuların Destiny 2 içerisinde yaşayacağı deneyim, ilk oyundaki deneyimlerine göre çok fark gösteriyor. Mesela, eğer hayatınızda ilk kez Destiny 2 oynayacaksanız, oyundan farklı bir deneyim alacaksınız. Sadece ilk oyunu, hiçbir ek paket almadan oynadıysanız, farklı bir deneyim alacaksınız. Eğer ilk oyundaki tüm ek paketler ve genişleme paketlerini deneyimleyip, şimdi Destiny 2 oynamaya başladıysanız daha başka bir deneyim alacaksınız. Ben, ilk oyunu 1. senesi bitince bıraktım. Yani Destiny 2 ile karşıma çıkan birçok şeyin yeni olması gerekiyor. Fakat değil, çünkü deli gibi Destiny haberi yazıyorduk efendim. The Taken King ve Rise of Iron genişleme paketlerini oynamadım ama içeriklerini gayet iyi biliyorum. İncelememi de bu noktadan sizlere ileteceğim.
Destiny 2 klanımız ve grubumuz açıldı. Detaylar için tıklayın!
Yeni baş belamız: The Red Legion
Öncelikle sizlere oyunun senaryosundan bahsetmek istiyorum, detay vermeden tabii. Öncelikle, ilk oyunda kazandığımız hiçbir şeyi ikinci oyuna çekemiyoruz. En fazla karakterimizin surat yapısını taşıyabiliyoruz. Bunun nedeni, The Red Legion grubunun Traveler'a saldırması ve bu yüzden şehrimizi ve güçlerimizi kaybetmemiz. Sıfırdan başlıyoruz yani, gayet güzel bizce. Bu senaryoda karşımıza çıkan veya adı geçen birçok karakteri The Taken King ve Rise of Iron ile görmüştük, tabii ben bu iki genişletme paketini bire bir deneyimlemediğim için herkes yeni gibi göründü bana. Bu noktada söylemem gerekiyor ki, karakterlerin seslendirmeleri bence gayet güzel. Kusursuz değil fakat gayet güzel. Ayrıca yine karakterler arasında geçen diyalogların eğlenceli olması, benim için çok büyük bir artı oldu. Çünkü ben oynadığım oyunda eğlenmek, gülmek isterim.
Karakterler yeni gibi, seslendirmeler güzel, diyaloglar güzel... Peki, problem ne? İlk oyunda kontrol ettiğimiz karakterin sessiz olması beni çok etkilememişti fakat bu oyunda gerçekten rahatsız oldum. Özellikle senaryo görevlerinde birkaç kez karakterimiz tam konuşacak gibi oldu fakat Ghost araya girdi. Tamam, konuşmayacağını adımız gibi biliyoruz da neden böyle şeyler yapılıyor oyun içinde? Konuşmayacak o karakter işte. Tam konuşacak da araya başkası girdi tavırları bence çok gereksiz. En azından bir seslendirme veya bu tür aksiyonlardan uzak olmasını dilerdim karakterimin.
Seslendirmelerden, oyunun senaryosuna tekrar bir geri dönmek istiyorum. Eğer ilk Destiny oyununu oynadıysanız, tabii genişletme paketleri olmadan, senaryonun gerçekten güçsüz olduğunu bilirsiniz. Hatta oyunun arka planda kalan bilgilerini görebilmek için oyundan çıkıp, Bungie'nin sitesine girmemiz gerekiyordu. Yani, oyunun hem senaryosu berbattı, hem de istediğimiz hikaye bilgilerine rahat bir şekilde ulaşamıyorduk. Fakat Destiny 2 ile tüm bu geri planda kalan bilgiler elimizin altında, oyunun içinde. Bazı bilgiler oyunun açık dünyasında keşfedilmeyi bekliyor, bazıları ise eşyaların açıklamalarında bulunuyor. Mesela bir silahın geçmişini, "Show Lore" seçeneğini kullanarak direkt oyun içerisinde görebiliyorsunuz. Bence oyunun senaryo yönünden en büyük artılarından bir tanesi bu.
Genel olarak senaryo ise beni etkiledi. İlk oyundan çok daha fazla sinematik var senaryo görevlerinde ve bu yüzden oyunun sunumu da başka bir seviyeye çıkıyor. Oyunun senaryo görevlerini yaparken hem kendi tasarımızdan sinematik sahneler görüyoruz, hem de The Red Legion tarafında ne olduğunu görüyoruz. Çünkü kötüler tarafındaki kötü karakterlerin, sinematikler haricinde başka bir şekilde kendilerini tanıtma şansları yok. Bungie bana soracak olursanız Destiny 2 senaryosu ve sunumu ile güzel bir iş çıkarttı. Senaryo ve sunum tabii ki bir Uncharted, The Last of Us veya herhangi bir senaryo temelli bir oyun gibi değil fakat kendi türüne göre gayet yeterli.
Başlangıçta her şey mükemmel.
Senaryodan az çok bahsettiğimize göre yavaş yavaş oyunun açılışına geçebiliriz. Daha önce demiştim, eğer ilk oyunu oynadıysanız, o karakterinizi seçebiliyorsunuz oyun içinde. Eğer kendinize yeni bir karakter yaratmak isterseniz, işte bu noktada size kötü bir haberim var. Oyunun karakter yaratma ekranı, ilk oyun ile neredeyse aynı. Açıkçası ben yeni bir karakter yapıp, yoluma öyle devam etmek istiyordum ama karakter yaratma ekranında yine çok az seçenek olduğunu görünce, eski karakterim ile gitmek istedim. Bu noktada da güzel bir sürpriz ile karşılaştım. Eğer eski karakteriniz ile oynamak isterseniz, ilk oyunda elde ettiğiniz büyük başarılar size tek tek gösteriliyor. Ne yaptığınız, ne zaman yaptığınız, kimle yaptığınız, çok hoş görsellerle size hatırlatılıyor. Şu cümleleri yazarken bile tüylerim diken diken oldu. Oyun içinde ilk kez o görsellerle karşılaştığımda ise gözlerim doldu. Çok güzel bir andı.
Eğer Destiny 2 beta sürecine katıldıysanız, oyun aynı şekilde başlıyor. Yani, betada oynadığınız görevi tekrar yapıyorsunuz. Fakat o görev bittikten sonra asıl olay başlıyor. Artık Light bizde olmadığı için bir ölümlü oluyoruz. Bunu hepimiz biliyoruz zaten. O ölümlü halimiz ile ve tabii ki kendi Ghost'umuz ile haftalarca yolculuk ediyoruz, dost birilerine rastlayabilmek için. Tabii ben çok önemli bilgileri size vermemek için yüzeysel bahsettim ama oyunun kesinlikle en başarılı bölümü, ilk bölümden sonra karşımıza çıkan açılış bölümüydü. Gerçekten her şeyimizi kaybettiğimizi o bölüm ile anladık. Zaten oyunun devamında da büyük gelişme hissimizi bence o bölüme borçluyuz. O şekilde her şeyimizi kaybettiğimiz gösterilmese, oyun içindeki his çok daha kötü olabilirdi.
Tabii bu açılış bölümü sırasında oyun bizlere başka güzel bir yönünü daha gösteriyor: Manzaralar. İlk oyunun en büyük artılarından bir tanesi manzaralarıydı. Hangi gezegene giderseniz gidin, nereye bakarsanız bakın, efsane manzaralar ile karşılaşıyordunuz. Destiny 2 içerisinde de aynı şey çok daha kusursuz olarak devam ediyor. Oyun öncelikle bizlere açılış bölümünde enfes manzaralar gösteriyor, tabii dönüp bakarsınız, ardından da yine aynı şekilde her gezegende, her bölgede, her adımda birbirinden güzel manzaralar görmeye devam ediyorsunuz. Biz, oyunu PlayStation 4 Pro üzerinde oynadık ve manzaralara hayran kaldık. PC üzerinde, en yüksek grafik ayarlarında ve 4K çözünürlükte o manzaralar nasıl görünür, hayal bile edemiyoruz şu an.
Birbirinden güzel anlar, manzaralar sonrasında The Farm isimli bölgeye varıyoruz. Burası bizim yeni sosyal alanımız. İlk oyundaki The Tower bölgesine göre biraz daha geniş hissettiriyor kendisini çünkü tek bir geniş alan çıkıyor karşımıza. The Tower ise üçe ayrılıyordu. The Farm içinde aradığınız tüm karakterler var. Silah satıcısı, posta, depo ve çok daha fazlası. Ayrıca birçok karakterin de kendilerine ait seviyeleri var. Bu durum zaten ilk oyunda da var. Oyunda topladığınız eşyaları o karakterlere veriyorsunuz. Belli bir puandan sonra da karakter ile olan ilişkiniz seviye atlıyor, size de efsanevi seviyede ödüller veriliyor. Bu karakter durumu hem The Tower içerisinde, hem de oyundaki tüm gezegenlerde var. Yani, mesela Dünya üzerinde topladığınız puanlar ile, Dünya üzerindeki karakter ile seviyenizi arttırabiliyorsunuz. Oyuncuyu sürekli oyunda tutmak için güzel bir yöntem.
İçeriğe boğulmaya hazır mısınız?
Dünya demişken, oyun içerisinde 4 farklı gezegen bulunuyor. Bu 4 gezegenden 2 tanesi dev gibi, 2 tanesi de küçük. Zaten o küçük olan gezegenler de birer uydu. Sadece birkaç saatinizi vererek, o iki küçük gezegendeki tüm aktiviteleri bitirebiliyorsunuz. Fakat diğer iki gezegendeki işiniz biraz uzun sürecek. Özellikle Dünya, oyunun en büyük açık dünyasına sahip. Tabii Bungie oyuncuları düşünmüş ve Gardiyanlar'ın oyunda kaybolmaması için bir de harita tasarlamış. Bu harita üzerinde, gezegende hangi aktivitelerin nerede olduğu görünüyor. Açıkçası bu oynanış yönünden benim çok sevdiğim bir şey oldu. Çünkü mesela Lost Sector ve hazine kutularının haritada görünüyor olması benim işimi kolaylaştırıyor, ayrıca aktiviteleri daha kolay takip edebiliyorum.
Bir de aktiviteler demişken, Destiny 2 içerisinde yapabileceğiniz çok şey var. PvP, Raid ve Strike bir yana, sadece gezegenlerin açık dünyasına girerek, onlarca farklı şey yapabiliyorsunuz. Mesela ilk oyundan Public Event aynen bu oyunda da var. Altın kutuları bulma ve gezegene ait bazı bitkileri veya bitkimsi şeyleri toplama da var. Fakat bunların haricinde, Lost Sector ve Adventure görevleri benim en çok beğendiklerim. Öncelikle Lost Sector, Strike görevlerinin mini sürümü gibi. Harita üzerinde gizli bir yere giriyorsunuz, birkaç düşman kesip, bölüm sonu canavarı ile karşılaşıyorsunuz. Onu da öldürüp, ganimet kutusundan kendi ganimetlerinizi alıyorsunuz. Adventure ise bildiğiniz yan görev. Eğer yanlış hatırlamıyorsam oyun içinde 30 civarı Adventure var. Ana görev sayısından neredeyse 2 kat daha fazla ve yan görevlerin çoğu da eğlenceli. Ayrıca boş görevler de değil. Senaryo hakkında yeni bilgiler ediniyoruz Adventure sayesinde. Ayrıca senaryo görevlerinde olduğu gibi, Adventure görevlerinde de eğlenceli durumlar oluyor.
Adventure ve senaryo görevleri, Strike ve Raid haricinde yapabileceğiniz en uzun aktiviteler. Senaryo görevleri zaman zaman gerçekten uzun olabiliyor. Adventure görevleri de aynı şekilde, 1 saate kadar çıkabiliyor oynanış süreleri. Yani senaryo görevleri ve yaklaşık 30 adet Adventure görevi, oyuncuya ortalama 40-50 saatlik bir içerik kazandırıyor. Tabii bir süreden sonra artık hızlı hızlı oynamaya başlıyorsunuz, ilk görevlerdeki sabrınız kalmıyor. Fakat olsun, oyun boyunca karakterimizin gelişme hissi gerçekten yaptığımız her şeye değiyor. 1 saatlik Adventure mı yaptınız? Sonunda alacağınız ganimet, yeni silahlar, yeni zırhlar, seviye puanı, her şey sizin karakterinizi güzel bir şekilde bir adım ileriye taşıyor. Zaten Destiny serisinin temeli de burada yatıyor: Sabah akşam görev yap, karakterini 1 adım ileriye taşı ama taşıdığında da o güzel hissi al.
Karakterin gelişme hissi gibi, kazandığınız ganimetler de çok güzel bir his veriyor. Oyunun başlarında uyduruk, Common silahlar kazanıyorsunuz. Fakat ilk Uncommon silahı bulduğunuzda büyük bir heyecan ile onu kullanıyorsunuz. Bire süre boyunca Uncommon silahlar çıkmaya devam ediyor ve bir anda Rare silahlar çıkıyor. Ardından Legendary ve Exotic. Fakat bu noktada kötü bir şey söylemem gerekiyor, oyunun başlarında birkaç kez Exotic seviye silah veya zırh veriliyor bize. Bu oldukça saçma ve Exotic seviyesinin değerini düşürüyor bizce. Düşünün, daha Uncommon silahlar yeni çıkmaya başlamış. Görev yapıyorsunuz, adam bir anda şu 3 Exotic silahtan bir tanesini seç diyor. Dur daha Rare çıkmadı, Legendary çıkmadı. Bırak da kendim emek vererek kazanayım o Legendary ve Exotic silahı. Tabii yine de özellikle Exotic seviye silahların, zırhların, gemilerin ve diğer tüm şeylerin kusursuz göründüğünü söyleyebilirim. Silah, zırh, emote, Shader tasarımları ciddi anlamda benzersiz.
Destiny 1.5 değil de, Destiny 1.75 aslında.
Destiny 2 içerisinde yine gezegenler arası sürekli dolaşıyoruz ve bu yüzden de gemimize binip, o klasik yükleme ekranlarını görmemiz gerekiyor. Bana soracak olursanız, Destiny 2 içerisindeki yükleme ekranları çok güzel bir tasarıma sahip. Mesela içerisinde bulunduğumuz gezegende, başka bir yere giderken gördüğümüz yükleme ekranı çok kaliteli görünüyor. İlk oyunda sadece mavi ve beyaz görüyorduk. Şimdi mesela Dünya üzerindeki sular, dağlar, her şey daha net görünüyor. Diğer gezegenlerde de benzer şeyler gerçekten çok güzel yansıtılmış. Gezegenler arası geçiş yaparken karşımıza çıkan yükleme ekranı ise, ilk oyundaki yükleme ekranına göre daha renkli, daha cıvıl cıvıl. Elite Dangerous deneyimimi göre, ilk oyundan daha gerçekçi. Bu yüzden bir süre daha bu yükleme ekranlarından sıkılacağımı zannetmiyorum. Zaten yükleme ekranlarını artık daha nadir görüyoruz. Çünkü her gezegende yapacak çok şey var, hemen ayrılmak imkansız.
Her ne kadar oyuna tepeden baktığımızda güzel görünse de, Destiny 2 ile Destiny arasında çok fazla bir fark bulunmuyor. Bazı oyuncular zaten iki oyun arasında bir farkın olmaması gerektiğini söylüyor. Bizce olmalı. Mesela, Call of Duty 4: Modern Warfare ile Call of Duty: Modern Warfare 2 arasındaki fark, Battlefield 3 ile Battlefield 4 arasındaki fark, veya aklınıza gelen başka bir serinin iki oyunu arasındaki fark, Destiny ile Destiny 2 arasında yok. Özellikle ilk oyunun tüm ek paketlerini ve genişleme paketlerini oynadıysanız, Destiny 2 size yarım bir oyun gibi gelecek. Destiny 2 neredeyse bir ek paket olma ile bağımsız bir ek paket olma çizgisinde bence.
Tüm bunların haricinde, ilk oyunda doğru yapılan bazı şeyler, ikinci oyunda kötü bir hale getirilmiş. Mesela oyuncu güçlendiricileri ve Shader ögeleri. İlk oyunda mesela kırmızı renk bir Shader ögesini 1 kez düşürüp, tüm her şeyimiz için kullanabiliyorduk ve hiçbir zaman silinmiyordu o Shader. Fakat Destiny 2 içerisinde düşürdüğünüz her Shader, sadece 1 parça zırh veya silah için kullanılıyor ve kullandığınız zaman da Shader kayboluyor. Özellikle Destiny gibi sürekli yeni silahlar düşürdüğünüz bir oyunda böyle bir sistem kullanmak bizce çok saçma. Fakat para tarafında bu anlaşılabilir çünkü şimdi oyuncular daha nadir Shader çıkartmak için ganimet kutusu satın alacak gerçek para ile. Bu, Overwatch içerisinde ganimet kutusu açmak ile aynı seviyede. Ayrıca bu ganimet kutularından şimdi oyunda gücünüzü arttıran şeyler de düşüyor. Yani, gerçek para vererek, diğer oyuncuların önüne geçebiliyorsunuz. Çünkü güçlendiriciler de Shader ögeleri gibi tek kullanımlık.
Tabii başka şeyler hakkında da rahatsızız. Mesela, oyunun evreninde yapılmış büyük yenilikler. Hikaye haricinde Destiny evreninde büyük bir yenilik yapılmadı. Düşman olarak, dost olarak hep ilk oyundaki karakterler var oyunda. Irk olarak da. Mesela Fallen aynı şekilde oyunda, Taken sadece bana yeni geldi çünkü The Taken King genişletme paketi çıktığında ben oyunu bırakmıştım. Fakat bunların haricinde bizce en azından 1 yeni düşman ırkı tanıtılmalıydı. Eğer yeni bir ırk ek paketler ile gelirse gerçekten yazık olur. Çünkü bir devam oyununda yaşanacak böyle büyük bir yeniliği her oyuncunun deneyimlemesi gerekir. 60 dolarlık bir oyunun üzerine tekrar 40 dolar veren oyuncular değil.
Topluluk güzel ama tek bir kusurları var.
İnceleme yazımda bu noktaya kadar belirttiğim şeylerin çoğu aslında PvE oyuncularını ilgilendiriyor. Yazımda PvE tarafına bu kadar yer verdim çünkü ben de bir PvE oyuncusuyum. Bu tip bir oyunda PvP pek tercihim değildir. Fakat hem bazı görevler için, hem de inceleme için PvP oynadım Destiny 2 içerisinde. Bana PvP modu, ilk oyundaki PvP ile tamamen aynı geldi. Tek büyük fark, artık takımların 6 değil 4 kişiden oluşması. Oyuncu sayısının azaltılması, moda daha taktiksel bir hava vermiş bence. Ayrıca artık PvP modunda seçebileceğiniz 2 farklı mod var. Rekabetçi veya Quick Play. Eğer rekabetçi seçerseniz, Survival veya Countdown modlarından bir tanesini, kendi yetenek seviyenizdeki insanlarla oynuyorsunuz. Fakat Quick Play seçerseniz, oyun hemen sizi rastgele bir maça bağlıyor. Eğlence istiyorsanız Quick Play sizlik. Ciddi bir deneyim arıyorsanız da rekabetçi.
Eğer arkadaşlarınızla PvP oynamak isterseniz size güzel bir haberimiz var: Eskiden sadece Bungie.net üzerinde olan klanlar, artık direkt oyun içine taşındı. Yani, oyun içinden kendi klan arkadaşlarınızı görüp, onlarla direkt PvP oynayabilirsiniz. Klan özelliği sadece PvP için de değil, PvE oyuncuları da yararlanabilir. Mesela, klanınızdaki deneyimli oyuncular, Raid veya Nightfall Strike görevlerinde öncü olabilir. Bungie bu konuda Guided Play sistemini geliştiriyor ama klanlar da kesinlikle işinize yarayacaktır.
PvE tarafında ise oyuncuları açık dünya aktiviteleri haricinde, Raid ve Strike görevleri bekliyor. Raid henüz açık olmadığı için deneyimleyemiyoruz fakat Strike görevleri gayet hoş. Eğer ilk oyunu oynadıysanız, Destiny 2 içerisindeki Strike görevleri size kesinlikle yabancı gelmeyecektir. Temel mantık hiç değişmemiş çünkü. Belli bölümleri geçiyoruz, bölüm sonu canavarı ile karşılaşıyoruz, Strike bitiyor. Sanırım bu konuda söyleyecek bir şeyimiz yok fakat Strike görevlerindeki oyuncular hakkında biraz söylenmem gerekecek.
Strike görevlerini Matchmaking ile veya kendi 2 arkadaşınız ile oynayabiliyorsunuz. Arkadaşlarınızla oynuyorsanız problem yok fakat Matchmaking ile oyuna girerseniz, muhtemelen Strike görevlerinde Speed Run deneyen oyunculara denk geliyorsunuz. Tabii gerçekten Speed Run denemiyorlar ama gereksiz olan her karşılaşmayı hızlı bir şekilde geçiyor bu oyuncular, en hızlı şekilde bölüm sonu canavarına ulaşmaya çalışıyorlar. Fakat Strike görevleri böyle oynanmaz ki. Bazı Strike görevlerinde sadece 10-20 düşman öldürerek bile sona ulaşabiliyorsunuz bu arkadaşlar sayesinde. Normalde 100 düşman öldürmüş olmamız gerekiyor ama. Her şeyi hızlı hızlı geçmek bence mantıksız.
Performans, grafikler ve dahası.
Destiny 2, konsollarda 30 FPS olarak çalışıyor. PC platformunda ise 60 FPS. Bizler oyunu PlayStation 4 Pro üzerinde oynadığımız için 30 FPS deneyimi aldık ve beğenmedik. Aslında oyunun hiçbir FPS sorunu yok, çok stabil bir şekilde oynayabiliyoruz. Fakat bu bir FPS oyunu ve bu FPS oyununun içerisinde rekabetçi PvP modları bulunuyor. Böyle bir oyunun en azından PvP modu 60 FPS olmalıydı. Birçok oyunda 30 FPS değerini kabul edebilirim, özellikle stabilse. Fakat bu tip FPS ve rekabetçi oyunlarda kesinlikle 30 FPS kabul edilemez ve bu yüzden bana soracak olursanız, oyunun en kötü noktalarından bir tanesi bu.
30 FPS değerinin yanında oyunun grafikleri güzel. Muhteşem değil ama güzel. No Man's Sky gibi gözünüzü yoran bir yapıya değil, Elite Dangerous gibi sakin ve epik gözüken grafikler var oyunda. Ayrıca bu grafikleri de oyunda gördüğümüz manzaralar kesinlikle destekliyor. Özellikle bu oyun PC üzerinde, 4K çözünürlüklerle ve en yüksek grafik ayarlarında kusursuz görünecektir. Ayarlar kısmından bir süreliğine HUD kısmını kapatıp, oyunu öyle oynamanızı kesinlikle öneriyoruz.
Işıklandırmalar ise grafikleri destekleyen en önemli ögelerden bir tanesi. Eminim ilk Destiny inceleme yazımda da belirtmişimdir, ışıklandırmalar mükemmel. İlk oyundaki ışıklandırmalar kusursuzdu. Aynı durum 2. oyunda da devam ediyor. Işık kaynaklarının güzelliği, ortama kattığı atmosfer, her şey bu ışıklandırmalar ile çok güzel görünüyor. Fakat birkaç noktada ışıklandırmalar ile alakalı sorun yaşıyorum. Mesela, karanlık bir mağaraya girmeye çalıştığınız zaman, eğer çok yakında bir ışık varsa, Ghost kendi ışığını yakmıyor ve siz o karanlık yerden, aydınlık yere geçene kadar kötü bir deneyim yaşıyorsunuz. Tamamen yönsüz hareket ettiğim için başım ciddi anlamda dönüyor ve açıkçası beni rahatsız ediyor. Oyunun, oyun sonu içeriğine ulaşana kadar bu durum başıma 3 kez geldi, bu yüzden sorun etmiyorum. Önemli değil.
Işıklandırmalar gibi, müzikler de ilk oyundaki gibi kusursuz. Müziklerin epikliği, atmosfere uyumluluğu bir yana, dinamik olarak değişiyor olması gerçekten çok güzel. İlk oyunda da aynı teknik kullanılıyordu zaten. Müzik, dinamik olarak içinde bulunduğunuz duruma göre canlanıyordu, duruyordu, tekrar başlıyordu veya sakinleşiyordu. Oyunun en sevdiğim müziği ise açılış ekranında. Müzikler haricinde, karakterin seslendirmeleri ve diğer ses efektleri bana yeterli geldi. Oyunun müzikleri kadar efsane değiller fakat yeterli seviyedeler. Rahatsız etmiyorlar.
Destiny 2 alınmalı mı?
Destiny 2, bana soracak olursanız ilk oyunda yanlış olan şeyleri düzelten bir oyun. Evet, bana soracak olursanız bu oyun yine de bir devam oyunu niteliğinde değil. Daha çok bağımsız bir ek paket gibi. Mesela Uncharted: Kayıp Miras veya bir The Last of Us: Left Behind. Tabii temel olarak söylüyorum. Yoksa Destiny 2, bu saydığım iki genişletme paketinden daha uzun. Zaten bu oyunlar benzer türde de değiller. Umarım söylemek istediğim şey güzel bir şekilde anlaşılmıştır. Her neyse, eğer daha önce Destiny oynadıysanız ve oyunu beğendiyseniz, kesinlikle Destiny 2 oynamalısınız. Eğer ilk oyun sizi çok etkilemediyse, belki şans vermek isteyebilirsiniz bu oyuna ama Destiny 2 sadece sizi bir sonraki ek paketi çıkana kadar idare edecektir. Sonrasında sürekli olarak çıkan ek paketlere 100 TL civarı ödeme yapmanız gerekir.