Avatar
Yazar: Staff, Editör Yazım tarihi: 01.05.2014

Oyun endüstrisinde ilginç gelişmelerle karşılaştığımız şu günlerde büyük Japon dağıtımcıların hangisinin yılı ne kadar zararla kapattığı, hangisinin “Batılılaşma” çabasına girdiği(kendimi tarih dersinde gibi hissettim bu kelimeyi kullanınca) haberlerini duyduğumuzda artık şaşırmamaya başladık. Ama batılılaşmak yerine kendi kurallarını koyup masaya yumruğunu vuran bir seriyi, Dark Souls’u öne çıkarmayı seçen Namco Bandai ve From Software umarım uzun yıllar bizimle beraber olmaya devam eder, çünkü şu oyunu oynadığım son birkaç gündür aldığım (öfkeyle karışık) hazzın haddi hesabı yok.

dark-souls-2-game-dragon-hd-wallpaper-1920x1080

İncelemeye dalmadan önce bağzı şüpheleri kafadan silelim;

Bilindiği üzere oyun çıkmadan önce yapılan açıklamalarda kullanılan “yeni gelenlere daha ulaşılabilir bir Dark Souls” ifadesi, yakın zamanda oyunun yönetmeninin de değişmiş olduğu göz önünde bulundurulduğunda serinin fanlarını endişeye düşürmüştü. “Acaba biricik sadist oyunumuz da satış rakamları artsın diye kolaylaşacak mı?” telaşına ucundan kıyısından düşenlerden biri de bendim. Ama sorunun cevabı biraz karışık da olsa kesinlikle oyun beceri ve sabır gereksiniminden birşey kaybetmemiş, hatta üzerine eklemiş bile diyebiliriz.

Aaaa Tutorial!!

Seriye önceden aşine olanlar, Dark Souls’un(yada From Software’in mi diyeyim?) tam anlamıyla acımasız bir “trol” olduğunu bilirler. Mesela önceki oyuna başladığınızda elinizde işe yaramaz kırık bir kılıç, açtığınız ilk kapılardan birinin ardında da sizi anında öldürme potansyeline sahip bir boss bekliyordu. Eğer başka bir oyun olsa “bu düşmanı şimdi yenemezsin boşu boşuna sinir yapma, bak kenarda kapı var oradan kaç, kendine güzel güzel silah bul sonra gelirsin e mi?” diye 150 tane hint verir, ama Dark Souls’da öğrenmenin yolu acı ve sabırdan geçer bildiğiniz(yada şimdi öğrendiğiniz) gibi. Yine de Dark Souls 2 ile beraber oyunun ünlenmesinden sanıyorum, bir tutorial bölümümüz var. Oyunun temel mekaniklerini anlatan bir dizi mekan var, ama bunlara hiç girmeyip direk ilerlemeye başlayabilirsiniz, hatta oyun bunların tutorial olduğunu girip bakmadan belirtme ihtiyacı bile hissetmiyor(ama uyarayım, ilk oyundaki boss kadar sinir bozucu bir yaratık sağı solu kurcalama ihtiyacı hissedenler için oralarda bir yerlerde).

dark-souls-2-02-610x343

Neler Değişmiş, Neler Gelişmiş?

Tutorial demişken, serinin sevenleri oynanış bakımında ne gibi değişikliklerle karşılaşacak onları da ben söyleyeyim(zira açtığım bu yüzbininci parantezde de belirteceğim gibi, oyun size bunları anlatmıyor);

Öncelikle Hollow-Human sistemindeki değişikliklere ve öldüğünüzde oyunun sizi cezalandırma şekline gelelim; Artık ölmenin bir bedeli daha var; yarıya indiğinde durmak üzere her mefta olduğunuzda sağlık barınız azalıyor. Bu tabii ki kalıcı değil, ama sağlık barınızı eski haline döndürmek için önceki oyundaki Humanity adlı objenin yerine gelen Human Effigy kullanarak insan haline dönmeniz lazım.

Bununla bağlantılı olarak invade/işgal sisteminde değişen ise şu; eskinde insan olduğumuzda başka oyuncuların saldırılarına açık hale geliyorduk, şimdi ise insan olduğumuzda güvendeyiz. Başka oyuncular ancak biz ölüyken bizim dünyamıza saldırabiliyor ve bir şartla; yine oyunda belli başlı günahlar var, bunları işlemek oyun tarafından artık günahkar sınıfına sokulmamıza ve dünyamızın işgale açık hale gelmesine yol açıyor. Bir dipnot olarak belirteyim, ilk oyundaki gibi New Game Plus’a geçtiğimizde günahların sıfırlanması gibi bir durum yok, dolayısıyla oyunu bitirmeden hemen önce NPCleri katledip sonra temiz bir sayfa açmayı unutun.

Peki günahsız bir kul olmak isterken PvP’den mahrum mu kalacaksınız? Tabii ki hayır, artık PvP istiyorsanız ya etrafa gerekli eşyayı kullanarak işaretinizi bırakır, yada etraftaki işaretlerden misafir çağırırsınız. Bunun dışında Belkeepers adlı Covenant’ın(yeni başlayanlar için Covenant sistemine de değineceğim) nüfuzu altında olan iki adet bölge var, buralarda Covenant üyeleri izinsiz dolaşanları ikişer üçer istilia edebiliyor(ki bu olay bana bolca ruh ve zamana mal oldu, uyarayım hani, Bellfry bölgelerinde dikkatli olun).

Oyunu daha kelimenin tam anlamıyla daha ulaşılabilir yapan şey ise artık fast travel özelliğinin oyunun en başından beri açık olması. Kolaylaştırmasa bile oyunu çok rahatlatan bir özellik ve büyük bir artı.

38

Bir diğer büyük değişiklik, hatta oyunun zorluk dengelerini en çok etkileyen şey de şu; artık düşmanlar sonsuz sayıda respawn hakkına sahip değil. Yani inada bindirirseniz bir alanı komple temizleyebiliyorsunuz. Yine de uzun sürüyor ama ölmemekte direnen bir bossla kapışırken pes etme raddesine geldiğinizde biraz teşvik edici etken olabiliyor. Ama bu olayın oyunu kolaylaştırdığını düşünmeyin. Kendi adıma konuşursam benim için epey oyunu zorlaştırdı, çünkü önceki oyunda birkaç güzel yer bulup ruh farmlayarak epey güçlenmiş, kimi bossları haddinden kolay kesmiştim bu artık önlenmiş vaziyette. Ha ama şöyle bir seçenek sunulmuş; yeni gelen Bonfire Ascetic adlı bir eşya istediğimiz Bonfire’ın kapsadığı alandaki düşmanları güçlendirebiliyoruz. Mesela oyuna yeni başladıysanız zorluğunuz New Game seviyesinde olacak ve fast travel ekranında her Bonfireîn yanında “1” rakamı göreceksiniz. Gidip herhangi birinde Bonfire Ascetic kullandığınızda o rakam “2” olacak, yani zorluk New Game+ olacak. Tabii ki bu özelliği kullanmadan önce bilmeniz gereken, bu değişikliğin kalıcı olduğu. Yani oyunu bitirip NG+ başlangıcını yaptığınızda o bölgenin zorluğu NG++ olacak, rakam “3” olacak.

New Game Plus mantığına da değinelim; ilk Dark Souls’un aynı karakterle tekrar oynanabilirliğini azaltan yanı New Game Plus’a geçtiğinizde size yeni eşyalar yada başka yenilikler sunmamasıydı. From Software bu eksikliği farketmiş, üst zorlukların ödül ve risk katsayısını artırmış. Örneğin bazı eşyaların daha güçlü versiyonları, karşılığında özel silahlar ve büyüler alabileceğiniz boss ruhlarının bazıları sadece NG+ ve ötesinde düşüyor. Ayrıca kimi boss dövüşleri daha farklı hale geliyor, bazıları farklı yerlerde ve bazen sayıca artmış olacak tekrar karşınıza çıkıyor. Bu da çok büyük bir artı ve oyunu her zamankinden daha da fazla zaman hırsızı haline getiriyor.

dark-souls-2-4

Yeni eklenen şeylerden ziyade oyunun zorluğunda ne gibi değişmeler var onlara da değinelim; estus iksirimiz artık eskisine göre sınırlı. Önceki oyundaki beş kullanımın aksine, artık 1 kullanımlık bir Estus ile oyuna başlıyoruz, Estus’u sayısını beşer beşer değil, birer birer artırabiliyoruz ki başlarda bu epey sıkıntı yaratıyor ama Estus dışında (öldüğümüzde yenilenmeyen) Lifegem gibi başka iyileştirici eşyalarımız var. Human Effigy ise önceki oyunda olduğu gibi iyileştirici görev görünmüyor. İmkanların daha kısıtlı olması bir yana, devasa boyutta olmayıp yüzyüze dövüştüğümüz bosslara karşı iyileştirici eşyaları kullanmak daha bir sıkıntı olmuş. Elinizi iksir şişesine attığınız yanınızda bitir sağlı sollu girişiyorlar. Bu zamanlamanın önemini daha da artırmış.

-“Hikaye Nasıl Abi?”

–“Yahu Koyun Can Derdinde, Kasap Et Derdinde!”

Oyunun diğer konulardaki ketum tutumu, hikayede de karşımıza çıkıyor. Aynı ilk oyundaki Lordran gibi, Drangleic de bir zamanlar savaşçıları rakipsiz, zenginliği da bundan aşağı kalmayan büyük bir krallık iken kimi talihsiz olaylar sonucu yok oluyor. Biz ise oyuncu olarak oyundaki hikaye kırıntılarını eşyaları anlatan yazılardan falan çıkarmaya çalışıyoruz! Her ne kadar ilk oyuna direk bir devam oyunu olmasa da aynı evrende geçtiği epey tanıdık olan bir iki boss, bazı eşyalar ve satır aralarına saklı ipuçlarından belli. Dark Souls’dakinin aksine DS2’de tek bir son var, dolayısıyla oyuncu olarak hikaye gidişatına bir katkımız bulunmuyor. Oyunun sonu bile sanki birşeyleri bildiğimiz varsayarcasına, kendini açıklama derdine girmeden bize sunuluyor. Yani kendinizi içinde hissettiğiniz, karakterleriyle özdeşleştireceğiniz bir oyun bekliyorsanız DS2 size göre bir oyun değil. Kimsenin pohpohladığı, egosunu şişirdiği bir süper kahraman değil, ölümle sıkı kanka olmuş bir başka kayıp ruhsunuz sadece.

Dark-Souls

“Bir Ejderhanın Popo Pullarından Yansımaktaydı Ölüm...”

Oyunun konsol versiyonlarının grafikleri trailerlarla karşılaştırıldığında büyük tartışmalar sebep olmuştu. Gönül isterdi ki PC versiyonu çok süper aşmış grafiklere sahip olup konsol sürümlerinin eksikliğini affettirsin. Ha bu sözlerimden umutsuzluğa düşmeyin, oyunun grafikleri başarılı, ama asgari düzeyde. Doku kaliteleri zaman çok yakın çekimlerde göze batıyor ve bunun dışında da söylenebilecek çok fazla olumsuz şey yok açıkçası. Mekan tasarımları ve atmosfer ise takdire şayan. Gözüme çarptığı kadarıyla yapımcılar oyunun grafiklerindeki nicelik eksikliğini nitelik ile çözmeye uğraşmış ve bence gayet iyi bir iş çıkarmışlar. Mekanlar ve düşman tasarımları her zamanki gibi epik, hatta “Daha nasıl yerler göreceğiz acaba?” sorusu oyunun cezalandırıcı zorluğuna sabretmekte en etkili faktörlerden birisi diyebiliriz. Renk paleti ve gölgelendirme kullanımı çok başarılı, uzaktan bakıldığında baze mekanlarda fotorealistik bir izlenim verebilecek kadar hem de. Özellikle daha önce tanıtımlarda da gördüğümüz, asma köprülerin olduğu tepesinde ejderhaların uçuştuğu mekanda oynarken gözlerim bayram etti. Düşmanlarımız ise hiç üşenilmeden özene bezene tasarlanmış, çoğunun elinin altında hemen açık etmedikleri numaraları var ve bulundukları mekana da uyumlarıyla atmosferi mükkemmel bir biçimde tamamlıyorlar.

Sesler konu Dark Souls olduğunda epey sınırlı olduğu için ayrı bir başlık açmaya gerek duymadım. Oyun içinde boss dövüşleri dışında pek bir müzik kullanımı olduğu söylenemez. Tabii ki bu az miktarda müziğin başarılı olmadığı anlamında gelmiyor ama oyunun büyük çoğunluğunu kılıç, kalkan ve yaratık sesleri eşliğinde oynuyoruz.

Port mu? Pırt mı?

Grafiklere değindik, optimizasyona da değinelim, öncelikle belirteyim ki oynadığım süre boyunca bir kere bir oyun çökmedi yada masaüstüne düşmedi. Kendi adıma herhangi bir problemim olmadı, ama forumlarda pek çok oyuncunun oyunu açamamak yada sürekli oyundan atılmak gibi sorunlarla karşılaştığını gördüm. Siz de bunları görmüş olabilirsiniz ama çok şükür ki bu problemler son çıkan yama ile düzeltildi.

Kontrollere gelirsek, menü ve inventory ekranları biraz daha düzene sokulmuş olsa da oyun içi kontroller epey saçmalamış vaziyette. Tavsiyem ya kontrolleri değiştirmeniz, yada gamepad ile oynamanız yönünde olacaktır.

İlk oyunun PC versiyonunda kullanılacağı açıklandığında oyuncuların isyan etmesine yol açan GFWL, çok şükür ki DS2’de yok. Oyun DRM olarak Steam kullanıyor ve “Hele Şükür!” nidalarını haklı çıkaran bir online deneyime sonunda sahip olmuş durumda. Önceki oyunda oyuncu arayıp bir türlü bulamazken, DS2’de hem yardıma çağıracak, hem de savaşacak insan bol buldum. İşin PvP kısmı genelde belli bölgelerde yoğunlaşmış durumda, oyuncu çağırıp hep beraber boss kesmek ise çok daha rahat olmuş.

DarkSoulsII-6-1024x576

Sonsöz

İlkinden daha yüksek bir tekrar oynanabilirliğe sahip, oynaması da ölmesi de daha rahat bir oyun. Size sunduğu tecrübe boyunca sürekli zayıf anınızı kollaması, her kapının ardında sürprizler saklaması, ne zaman kendinize güveniniz gelse aynı hızla geri göndermeyi bilmesi ve bütün bunları kendine bağlayarak yapması, neden kötü not verdiğini gayet mantıklı bir şekilde açıkladığı için kızamadığınız bir öğretmen gibi olmasından kaynaklanıyor. Ama bir öğretmenin aksine en sağla Survival Horror oyunlarından daha gergin anlar yaşatabiliyor, hayatta kalmanın ve birşeyler başarmanın zevkini önceki oyunlarda olduğu gibi sonuna kadar tattırıyor. Daha fazlasını önünüze koymaktan da geri kalmıyor. Eğer gittikçe kolaylaşan günümüz oyunlarından şikayetçiyseniz, Dark Souls 2’ye daldığınız uzun süre gözünüz başka bir oyun görmeyebilir. İyi Oyunlar.

[inceleme]

Ayrıca En yeni haberler için Facebook, Twitter ve Google Haberler üzerinden Leadergamer'ı takip edebilirsiniz.