Call of Duty: World War 2 ile Battlefield 1 arasında yüzyılın karşılaştırmasını yaptık! İşte en iyi FPS oyunu...
Dilerseniz Call of Duty: WW2'nun incelemesine VG247 Türkiye veya Leadergamer üzerinden ulaşabilirsiniz!
2016'da çıkan Battlefield 1 ile Birinci Dünya Savaşı'na ve geçtiğimiz 03 Kasım'da çıkan Call of Duty: WW2 ile İkinci Dünya Savaşı'na konuk olduk ve birbirinden güzel iki farklı hikayeyi farklı farklı cephelerde deneyimledik. İki tarafında yeni nesil grafikleri, etkileyici atmosfer ve sesleri, geliştirilmiş mekanikleri, dolu dolu çoklu oyuncu sunucuları ve şahane bir hikaye örgüsü var. Bu bağlamda oyuncuların kafası oldukça karışmış vaziyette.
Yepyeni Call of Duty: World War 2 mi? Yoksa çıkışının üzerinden bir yıl geçmesine rağmen halen genişleme paketi güncellemesi alan ve almaya da devam edecek olan Battlefield 1 mi? İlk etapta Birinci Dünya Savaşı hayranları bir oyuna, İkinci Dünya Savaşı hayranları öteki oyuna yöneldi ama iki oyunu karşılaştırdıkça, oyunların derinliklerine indikçe kafalar giderek karışmaya başlıyor. Bugün ele alacağımız yazımızda ise bu iki şahane yapıtı birbiriyle karşılaştırdık ve biraz olsun kafanızdaki soruları gidermek istedik.
Takıma hoş geldin asker!
Call of Duty serisi, hikaye modu ile daima öne çıkan bir oyun oldu. Nasıl ki Battlefield'ın devasa çoklu oyuncu modu ünlüyse, Call of Duty'nin de hikaye modu ve hikaye modunda kullanılan o atmosfer daima güzel oldu. Call of Duty: WW2'de bu geleneği bozmuyor ve yıllar sonra geri döndüğü İkinci Dünya Savaşı atmosferini oldukça şık ve derin bir şekilde bizlere yansıtıyor. Oyunun hikaye modu ise Call of Duty 2: Big Red One'ın biraz değişik bir versiyonu. Bahsi geçen Big Red One genişleme paketi, serinin en iyi hikayelerinden birine sahip olduğu için Call of Duty: WW2'de oldukça iyi. Ayrıca Sledgehammer Games, oyunun sinematik sahnelerindeki derinlik ve ışıklandırma efektini o kadar iyi ayarlamış ki zaman zaman Band of Brothers izler gibi oluyorsunuz.
Oyunun hikayesi iki aşamalı olarak ilerliyor. Zaman zaman ana karakterimiz Daniels üçüncü kişi bakış açısıyla savaş atmosferini yorumlarken, zaman zaman da birinci bakış açısı ile bizzat savaşın tam ortasında oluyoruz. Call of Duty serisinde yer alan bütün görev çeşitleri WW2'de mevcut: gizlilik görevi, vurdulu kırdılı aksiyon görevleri, araba sürme görevi, keskin nişancı görevi ve hedef yakalama görevi. Özellikle Fransa'da geçen gizlilik görevi seride ilk defa görmeye alışık olduğumuz türden bir gizlilik görevi ve oldukça ilginç. Tek sorun oyunun hikayesine direkt olarak etki etmiyor ve böyle bir oyun mekaniği o bölümde direkt olarak harcanıyor. Ayrıca hikaye modunda yer alan birçok yeni oyun mekaniği çoklu oyuncu moduna yansımıyor.
Oyunun eleştirilen en büyük sorunu hikayenin anlatılma tarzı. İlk iki Call of Duty oyununda Amerika, İngiltere ve Rusya olmak üzere üç farklı ülkenin bakış açısıyla hikayeyi deneyimliyor ve her defasında Alman nazilerine karşı mücadele veriyorduk. Bu oyunda ise bir nevi Amerikan propagandası var ve Fransa'da geçen tek bölüm dışında bütün hikaye Amerikan bakış açısı ile A.B.D. takımında anlatılıyor.
Battlefield 1'in en büyük farkı birçok farklı ulusun bakış açısıyla savaşın oldukça değişik cephelerini konu etmesi. Birinci Dünya Savaşı'nı Battlefield 1 ile çok yönlü olarak tecrübe edebiliriz. Call of Duty: WW2 ile ise İkinci Dünya Savaşı'nı sadece Big Red One takımının gözünden görebiliyoruz.
Karakter, Silah ve Ekipman seçimi, stratejik taktikler
Call of Duty: Black Ops 2 ile başlayan "Call of Duty öfkesi", World War 2 ile tersine dönüşmeye başladı. Black Ops 2 ve özellikle Infinite Warfare ile "Call of Duty'den nefret edenler topluluğuna" katılanlardansanız, bu oyun ile eski huzurlu günlerinize geri dönebilirsiniz. Zira Call of Duty: WW2, herkese hitap eden bir oyun. Tıpkı Resident Evil 4 gibi. İkinci Dünya Savaşı'nda modern veya gelecek temalı öğe olmadığı için ayaklarımız yere daha sağlam basıyor ve tarihsel, gerçek şeyler ile haşır neşir oluyoruz.
"Killstreaks, attachments, ribbons" gibi birçok tanıdık karakter ve silah yükseltme terimi, Call of Duty: WW2'de çok daha iyi bir şekilde yer alıyor. Oyunun hikaye modunda birçok farklı ve gerçek silahı deneyimleyebiliyoruz. Çoklu oyuncu modunda ise karakter seçimi, silah ve ekipmanlarımız, ilgili karakter ve ekipmanların yükseltmesi gibi birçok seçenek eski Call of Duty oyunlarına benzediği için oldukça kolay ve tanıdık. Bütün bunlara ek olarak WW2 ile daha fazla oyun stili ve bu stillere bağlı yükseltmeler geldiği için çoklu oyuncu moduna girmeden önce yapacağınız stratejik hamleler daha ilginç ve opsiyonel hale geliyor. Bütün bu saydığımız şeyler Battlefield 1'in sistemine oranla daha iyi ve oyuncuya uyumlu. Battlefield 1'de ise daha kısıtlı ve alışagelmiş taktikler ve bu taktiklere bağlı seçilimler ile karşılaşıyoruz. Öte yandan Battlefield 1'in silah ve karakter özelleştirmesi de Call of Duty: WW2'ye göre çok daha iyi. Sonuç olarak Call of Duty: WW2'de başarının anahtarı doğru silah ve ekipman seçilimi ile uygun taktiklerin uygulanmasından geçerken, Battlefield 1'de bu durum ağırlıklı olarak oyuncunun başarı ve performansına bağlı.
İki oyunun silah ve ekipman mekaniklerini karşılaştırdığımızda Battlefield 1 biraz daha öne çıkıyor. Battlefield 1'in kullandığı yeni nesil Frostbite oyun motoru sayesinde oyundaki birçok nokta oldukça gerçekçi. Fizik kurallarına oldukça sadık olan oyun, oyuncuya parçalanmalar, silah yorgunluğu, gerçekçi karakter yaralanması gibi şeyler sunuyor. Mesela Battlefield 1'de keskin nişancı tüfeği ile ateş ederken o an yanınızdan geçen rüzgarın yönü ve şiddeti merminizin yönünü değiştirebilir. Call of Duty ise buna pek takılmıyor ve gerçekçilikten ziyade eğlence odaklı bir oynayış sunuyor.
Battlefield 1 ile 64 kişilik devasa haritalarda aklınıza gelebilecek her şeyi yapabilir, fizik kuralları ve askeri unsurların oldukça ön plana çıktığını yeni nesil grafik ve ışıklandırmada görebilirsiniz. Call of Duty: WW2 ile ise fizik kuralları veya askeri stratejiler ile uğraşmaz, küçük ve oynaması kolay haritalarda "şarjör doldur, koş ve öldür" mantığı üzerine kurulu daha hızlı oyunlar oynayabilirsiniz.
Ekstralar
İki oyunun hikayesini, grafiklerini, çoklu oyuncu modlarını ve gerçekçiliğini, oyunculara vaat ettiklerini ve çeşitli stratejik dizilimlerini karşılaştırdık. Şimdi sıra geldi gerçekten ekstra olan şeylere. Mesela Call of Duty serisinde yer alan keşif kutuları (loot boxes) veya Battlefield 3'ten beri serinin hayranlarının yakından tanıdığı Battlepack'ler.
Call of Duty: WW2'nin keşif kutuları şimdiden HQ sosyal alanı üzerinde oyuncuların al-sat saldırısına uğramış durumda. Oyuncular bu kutuları bulmayı ve kullanmayı gerçekten seviyor. Elbette basit bir tabancanın tutacak kısmını bile bu kutular sayesinde değiştirmeniz ve bu değişim aşamasını çılgınlar gibi yaşamanız ne kadar doğru bilemiyoruz. Emin olun doğru dürüst kimse görmüyor ve geliştiricilerin oyunlara yerleştirdiği para tuzaklarından başka bir şey değiller. Yine de birçok oyuncu seviyor! Elbette aynı şey Battlefield 1'de yer alan Battlepack'ler için de geçerli.
Çeşitli oyun içi etkinlikler ve meydan okumalar da iki oyun içerisinde de oldukça popüler. Her iki oyunda da oyuncunun önüne "hedef" olarak koyulan çeşitli zorluklar, kişisel rekorlar, çeşitli şeylerin kilidini açacak eylemler vb. hareketler var. Battlefield 1'in ise böylesine geniş bir toplulukta oldukça büyük bir potansiyeli olmasına rağmen bu şeylere fazla odaklanmaması ve ön plana çok çıkarmaması oldukça ilginç.
Bütün bunların ardından Battlefield 1'in nakavt olduğu noktaya geliyoruz: Nazi Zombies modu! Call of Duty: World at War'dan beri hayatımızda olan zombi modları, her Call of Duty oyununda çok daha iyi bir yere geldi. Öyle ki Black Ops üçlemesindeki zombi modlarının bile bir araya gelerek oluşturduğu devasa bir hikaye oldu. Call of Duty: WW2 ile gelen Nazi Zombies isimli zombi modu ise serinin başına gelmiş en iddialı zombi modlarından biri. Herkesin kesinlikle oynaması lazım ve çoklu oyuncu modundan çok daha eğlenceli! Maalesef Battlefield'ın hiçbir oyununda bu ve buna benzer modlar yok. Bu da serinin Call of Duty karşısında bir nevi nakavt olmasına sebep oluyor. Zombi modları bir anda farkı gerçekten açıyor.
Nihai Karar
Askeri FPS türünün en büyük iki isminin son oyunları olan Call of Duty: World War 2 ve Battlefield 1'i karşılaştırdık. İkisinin de birbirini geçen çok iyi yanları olduğu gibi çuvalladıkları birkaç şey de var. Özetlemek gerekirse Call of Duty: WW2, savaşın hiç değişmediğini bizlere bir kez daha gösteriyor. Bizlere istediğimiz her şeyi veren bir oyun ve sosyal medyada kullanılan "çöp" ifadelerini asla hak etmiyor. Call of Duty: WW2 ile seri, 2003'te başlattığı İkinci Dünya Savaşı havasına geri dönmüş ve Activision'ın yüzünü güldürmeye başlamış durumda.
Call of Duty: WW2 ile hiçbirimizin istemediği savaş hissini, duygusunu Big Red One gibi çok özel bir ekibin içerisinde dostluk ve dayanışmanın etrafında yeniden görüyoruz. Battlefield 1 ise olayları daha belgesel tadında anlatıyor. Birinci Dünya Savaşı'na biraz daha optimist yaklaşan oyun, maalesef bizleri o savaşın içerisine tam anlamıyla sokamıyor. Dediğimiz gibi bundaki en büyük etken her bölümün birbirinden farklı ve belgesel tadında olması. Oyun içerisinde bizi kabul eden sıcacık bir yuvamız yok gibi hissediyoruz.
Her zaman ki gibi hikaye olarak Call of Duty serisi, Battlefield'ı geçmiş durumda. Battlefield serisi ise yeni nesil grafikleri, gerçekçi mekanikleri ve devasa çoklu oyuncu modu ile Call of Duty serisine sert bir yumruk atıyor. Gerçekten nakavt mı bilemiyoruz ama Call of Duty serisinin zombi modu da Battlefield'ı oldukça terletiyor. Burada ise seçim yine size kalıyor. Bu paragrafta geçenlerden hangisi size daha yakın ve deneyimlemek istediğiniz şeylerse, o oyunu tercih etmeniz gerekiyor.
Dilerseniz Battlefield 1'in incelemesine VG247 Türkiye veya Leadergamer üzerinden ulaşabilirsiniz!