80’lerin en popüler televizyon kültürü olan western filmleri, sanırım bu çağa denk gelmiş olanlar için, benzersiz bir deneyim ve seyir zevki vermekteydi. Hafızalara kazınmış olan efsanevi, John Wayne, Clint Eastwood, Lee Van Cleef, Robert Redford, Paul Newman, Steve Mc Queen, Henry Fonda ve sayamadığımız diğer oyuncular ve canlandırdıkları karakterler uzun yıllar hafızalardan silinmedi. Özellikle benim favorim İyi, Kötü ve Çirkin filmi ve Blondie karakteriyle Clint Eastwood. Yine oyun kültürünün gelişmesi ile birlikte Western türü yerini almakta gecikmedi. Hemen ilk aklıma gelen SEGA’da oynadığım Sunset Riders oyunu vardı. Yıllar geçti ve Outlaws, Gun, Red Dead Redemption ve Call of Juarez gibi yapımlarla bu türün sevenleri hoşça vakit geçirdiler.
2006 yılında Polonyalı firma Techland’ın geliştirdiği Call of Juarez serisi, ortalamanın üzerinde bir seri olarak, oyun dünyasında varlığını sürdürmeye devam ediyor. The Cartel teknik eksiklikler ve tekdüze oyun yapısı ile hayal kırıklığı yaşatmıştı, ama bu kez Gunslinger ile durum biraz daha farklı olacak.
Gizemli bir avcı, Silas Greaves
Yıl 1910 ve Kansas Abilene’e uzun saçlı ve gizemli bir kovboy geliyor. Bull’s Head barından içeriye giriyor. Masalardan birisine oturmasıyla birlikte, çevredekiler tarafından hemen tanınıyor. Genç birisi hemen bira ısmarlıyor. Çünkü bu gizemli kovboy Silas Greaves’ten başkası değildir. Evet, ünlü kelle avcısı Greaves. Bardaki insanlar, fırsattan istifade ayaklarına gelen bu şansı iyi kullanmak istiyorlar ve yaşadığı anıları anlatmasını rica ediyorlar. Oyunun konusu da, Silas’ın kendi ağzından anlattığı maceraları içeriyor. Oyuna giriş yaptığınızda el çizimi destekli hikâye ve oyun grafikleri hemen dikkatinizi çekecek. Call of Juarez Gunslinger, Borderlands’a oldukça benzeyen grafik yapısı ile karşımıza çıkıyor. Hadi haksızlık etmeyelim, Borderlands’tan bir kat daha güzel grafikler var oyunda. Bu başta, biraz oyuncuların canını sıkabilir, ancak oyun ilerleyince göreceksiniz ki, gözleriniz hemen oyun mekânlarına adapte olmuş olacak. Kanyonlar, nehir kenarı, dere yatakları, kasabalar, ahşap binalar ve iskeleler tam da western temasını pekiştirecek şekilde hazırlanmış. Vahşi Batı’da neyi görmek istiyorsanız oyunda var.
“Silas’ın kendi ağzından dinlediğimiz maceralarına, tüm oyun boyunca eşlik edeceğiz” demiştim. Dinleyenlere hoşça vakit geçittirmek isteyen meşhur Kelle Avcımız, bazen hikâyeyi olduğu gibi anlatmak yerine, farklı boyutlara getiriyor. İnsanlar şaşkın şaşkın dinlerken, hikâyeyi geriye alıyor ve gerçek kısmını anlatmaya başlıyor. Oyunda bunları an be an yaşayacağız ve bu kısımlarda hikâye yenilenip başa dönecek. Oyundaki diğer karakterler ve Boss’lar, vahşi batı filmlerini takip edenler için oldukça tanıdık gelecektir. Jesse James, Billy the Kid, Kid Curry, the Sundance Kid ve Butch Cassidy, Curly Bill ve diğerleri.
Silahlarım Olmadan Asla
Oyun dinamiklerinin en önemli bölümünü silahlı çatışmalar oluşturuyor. Haliyle silahlar da, burada önem kazanıyor. Tabancalar ve uzun namlulu silahların yanında dinamitler de oyun menümüzde olacak. Tek elle ve çift elle tabancaları kullanabileceğiz. Çoklu çatışmalarda oldukça işimize yarıyorlar, ancak benim en çok kullandığım Riffle Gun oldu. Shotgun ise az mermi alması ve yakın dövüş silahı olduğu için pek ideal bir silah konumunda değil. Çatışmalardaki başarınız ve çevredeki vurulabilecek canlı ve nesnelerden kazanacağınız XP puanları ile silahlarınızı geliştirebileceksiniz. Tarladaki kabaklar, tavuklar, kuşlar, lambalar ve şişeleri gördüğünüz yerde vurun. İler ki çatışmalar çok çetin geçeceği için, geliştirdiğiniz silahlar çok önem kazanacak. Q tuşuna basınca belli bir süre ekran yavaşlayıp size avantaj sağlayacak. Bu zamanlarda seri bir şekilde düşmanlarınızın işini bitirmeniz gerekiyor. Özellikle Boss karşılaşmalarında, ekranın sol üst köşesindeki silah şeklindeki barı dolu tutmaya bakın. Oyunda, zamanında tuşa basma durumları da mevcut. Tuşa geç basılır, ya da zamanında basılamazsa ağır çekim moduna giriyor ve kurşundan kaçmanız gerekiyor. Bu da, kurşun yönünün ters tarafına çekilmekle mümkün. Mermi, silah ve dinamitler çevrede bol bulunduğu için cephane ve silah sıkıntısı çekmiyoruz. Yönümüzü ise sarı yıldızı takip ederek bulabileceğiz.
